Tarih: 12 Şubat 2019
Yazan: Oya CANBAZOĞLU
Konu:  Bulgaristan trafiğinin modernleşmesi için 80 km tünel gerek.

1877 yazında Süleyman Paşa Vatan toprağımızı Rus işgalinden ve esaretinden korumak için 4 defa savaşa girdi. O, bu savaşlardan birincisini kazandı, ikincisinde ve üçüncüsünde de mevzilerini korudu,  dördüncüsünde ise Sofya üzerinden Filibe (Plovdiv) yönelen Rus sürülerini durdurmak amacıyla Meriç Irmağı boyuna mevzilenmek için Kaca Balkanın zirvesinden “Şipka” Tepesinden düşmana belli ettirmeden çekildi.

“Şipka”, Bulgaristan’ı Trakya ve Tuna düzlüğü olarak Kuzeye ve Güneye ayıran Koca Balkan Dağ silsilesinde Rusçuk’tan (Ruse) İstanbul’a giden karayolu güzergâhında deniz seviyesi 1315 metre yüksek olan bir tepenin adıdır. Yamaçlarında çok “köpek gülü” olduğundan Bulgarca “Şipka” yani (köpek burcu) adını almıştır. Geçide tırmanan yol dar, yılankavi ve sarptır. Burada 1877-1878’de saldırgan Rus imparatorunun General Skobelev ve Gurko komutasındaki güçlere karşı çok sert çarpışmalar verilmiştir.

Bu yolun ne kadar sarp olduğunu hayal edebilmeniz için portakal dolu bir TIR kamyonunun arka kapağının ansızın açıldığını ve içindeki meyvelerin birtane kalmamsına hepsi aniden bir anda derelere tekerlendiğini düşünün. Bu yolda bu sık yaşanan bir maceradır.

Süleyman Paşa Plevne’yi savunan Osman Paşaya topları ve mermi sandıklarını kanı arabalarıyla bu yoldan yetiştirmeye çalışmış da nasip olmamış…

Tarihte Büyük Savaşların değerlendirilmesi, yaraların savması, diplomatların uydurma tarih yazma uğraşıları iki aşağı bir yukarı yüz yıl sürer ve daha sonra sular durulduğunda gerçek anıtlar dikilmeye başlar.

Şipka Doruğun’da yaz kış esen rüzgârların ansızın durup dönmeye başladığı yer, buraya Süleyman Paşa Anıtı dikilsin işaretidir.

Eski kıta tarihine bakıldığında, 1812 “Borodino” Savaşında, Müttefik Avrupa Güçleriyle Napolyon Bonoparde arasındaki 1913 Leipzig Savaşında ve hatta son çarpışma olan Waterloo Savaşında anıt yerlerini hep rüzgârlar işaretlemiştir.

100 yıl sonra ortak anıtlar, panoramalar, anıt kabirler dikilir. Çanakkale Anıt Kompleksi de yeni yeni tamamlanmıştır. Belki yaşanması gerekli zaman kesimi henüz geçmediğinden ve İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi faşizminin yenilmesinde Rusya’nın mı, Birleşik Amerika’nın mı daha fazla katkısı olduğu üzerinde tartışmalar devam ettiğinden henüz ortak bir anıt dikilemedi.

Aslında Ortak Anıtlar bir alameti simgeler.

Savaşlar aldatılan halkların birbirini kıymasıdır. Amerikan İç Savaşı zencilerin köleliğine ve Amerikan kıtasında İngiliz sömürgeciliğine son vermiştir. Napolyon, “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” bayrağını Moskova’ya kadar taşıdı, 50 yıl sonra Rusya’da “toprak köleleri” eşit haklı vatandaş oldu. Almanya birleşti. Sinsi hain hedeflerle mayalanan Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının Ortak Anıtı da dikilemedi.

Fakat Şıpka’da 140 yıl sonra ortak bir Anıt Kabir için gökyüzü açıyor. ÖZGÜRLÜK HEDİYE EDİLEMEZ ANCAK KAZANILIR! Askerlerin kardeşlik abidesi olmalıdır bu…

Umudumuz şöyle kanatlanmadı mı hep?
Bir gün bizim oralara da mutlaka bahar gelecek.
Etnik milliyetçilik, ırkçılık, din ve mezhep ayrımları olmayacak.
Savaşlar, göçler ve çileler unutulacak.
“şipka” Doruğuna yeni bir anıt dikilecek
Türk anıtı yapılacak ve şehitler birlikte anılacak.
Çocuklarımızın gözlerinde hep barış ve
Kardeşlik çiçekleri açacak.

2019’da “Şipka” tepesindeki sözde “Özgürlük Anıtı” da aralarında, etraf tepelerdeki tüm anıtların bakımı 35 yıl için bir Türk Şirketine havale ediliyor. Bu devrimsel nitelikli bir olaydır.

İmtiyaz Antlaşmasına taraf olan Türk şirketinin gerekçesinde bu Tepede ve eteklerinde bu günkü Bulgaristan topraklarının Rusya çizmesi altında ezilmekten korumak için yürütülen ölüm kalım savaşlarında binlerce Türk askerinin can verdiği ve kabirlerinin normal devletler hukukuna uygun bakım görmediğine vurgu yapılmıştır. Örnek olarak Vietnam’daki Amerikan mezarlıkları, Çanakkale’deki “Ansak Kabristanlığı” vs. gösterilmiştir.

Bu yönde ilk adımlar Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğal ile Bulgaristan Cumhuriyeti Başbakanı Boyko Borisov arasındaki dostane görüşmelerde atılmış, mutabakat metni Sofya’da Bölgesel Kalkınma Bakanlığında ve Kültür Bakanlığında onaylanmıştır.

Burada kurulacak olan şehitlikte birkaç türbe ve bir cami de inşa edilecek ve anıt park ziyaretçilere her zaman açık olacaktır.

Savaşların yürütüldüğü tepelerden birine Süleyman Paşa Anıtı dikilmesi üzerine görüşmelerse devam etmektedir.

Bu  yüzyılda Osmanlının yenileşme ve Bulgarların da uyanış ve diriliş ruhunu öldüren bu acımasız savaş olmuştur.

Öz kimliğinde toprak köleliği izleri taşıyan, özgürlük, eşitlik ve kardeşlikten bir esinti olmayan Rusya Çarlığının sinsi hedeflerle üstlendiği misyon bir hayaldir. O, Balkanlara sözüm ona bir “kurtarıcı” sürüngen gibi uzanmıştır. Bulgar Milli Kimlik oluşumunu durdurmuştur. Rumeli’de, Balkanlar’da yaşayan azınlıklara köle rejimi kurallarıyla bir asır boyu zulüm edilmiştir. Rus esaretine düşen ülkelerin hiç birinde orta direk bir ulusal kişilik oluşamadığı gibi, tarihsel ve kültürel, geleneksel değerlerin hepsi anlam yitirmiştir.

Bu bakıma Türk tarih anlayışının 35 yıl boyunca “Şipka” Tepesine hakim olması Bulgaristan Müslüman Türkleri için de çok önemli bir edinimdir. Plevne ve “Şipka” Savaşlarında Kuzey Bulgaristan Türk gençlerinin yarısı şehit olmuştur.

Bu gurur duyulası olayın bir başka özelliği de aynı Türk şirketinin Koca Balkan altından geçip Gabrovo ile Kazanlık kentlerini birbirine bağlayacak 2 şeritli 2 yönlü tünelin inşaatına finansman sağlamayı üstlenmiş olmasıdır. Bulgaristan’a 1990’dan beri açılan ilk 3 adet bölünmüş çift şerit tüneli Sofya “Lülin” semti Pernik kenti oto yolunu Türk “Mapa-Cengiz” konsorsiyumu gerçekleştirmiştir. Bulgaristan’ın Batı Balkanlar ulaşımında çok önemli bir halka olan şu 12 viyadüklü, tünelli, fonksiyonel tesise, Doğuş Holding’in inşa ettiği Karnobat Burgas bölünmüş yolu ile Kırca Ali-Makaz “A” düzey, köprülü ulaşım sistemini de eklemek yerinde olur. Sofya Metrosunun 2. Hattını da hesaba kattığımızda aslında Bulgaristan’da son 30 yılda yapılan temel altyapı tesislerinde Türk şirketlerinin yüksek kaliteli katkısı hemen kendini gösterir.

Şubat ayında açıklandığına göre Bulgaristan’da Avrupa Yatırım Fonları finansmanıyla toplam 80 km tünel açılması, bunlara metro tünelleri ve 17 km demiryolu tüneli dahil edilmesi planlanmıştır. Bulgaristan kendi kapasitesiyle bir ayda 300 metreden uzun tünel açabilecek durumda değildir. Bu bakıma önümüzdeki yıllarda Bulgaristan’da çok büyük kapasiteli projelerin masa üzerinde açıldığını ve yardımlaşmaya el atan şirketlere kapılarını açtığını görebiliyoruz.

“Şipka” projesine dönersek, belki de tarihte anlaşınca yeni boyutlu işbirliğinde buluşmamız kendiliğinden yol alacaktır.

Okuyun, anlatın, bilgilendirin ve herkesle paylaşınız.

Reklamlar