Tarih: 19 Kasım 2018

Yazan: Raziye Çakır ULUTÜRK

Konu: Hafta protesto gösterileriyle başladı. Kesin İstek İstifa!

Kuskus mu, Tarhana mı?

Bulgaristan’da çarşı-pazar ve marketlerde tarhana satılmaz. Son yıllarda yağmurdan sonra mantar gibi biten Türk ve Arap lokantalarında da sunulmaz. Yerli Türklerin olmazsa olmaz kış yiyeceği kavurmalı tarhanadır. Sütten, yoğurttan ve sebzeden olanı, hele domateslisi makbuldür. Yaz güneşi görmüş sebzelerin hepsi içindedir. 600 yıl birlikte yaşamış olsak da, Bulgar tarhana tadını aramıyor. Alışamamış besbelli.

Kaufland” AVM zinciri Türk çayı ve “Mehmet Efendi Kahvesi” ile birlikte Türkiye tarhanasının domatesli-biberlisini Bulgar tezgahına koydu. Ne ki ürün paketi tarhananın vitamin deposu olduğunu, aromasını ve diğer özelliklerini anlatamıyor gibi. Üstüne üstelik Sırbistan’dan gelen “kuskus” paketlerinin üstüne hemen TARHANA yazmışlar ve paketi yarım leva gibi parasızdan ucuza sunulduğu için bir karışıklık yaşanıyor.

Bulgaristan’da kafa karıştıran olaylar bir değil beş değil. Hafta başında bütün sınır kapılarını kilitleyen, “Hain Boğaz” (Republika) adlı Koca Balkan geçidini kapatan, Haskovo, Filibe (Plovdiv) Blogoevgrad, Burgas, Veliko Tırnovo ve Varna gösterileri sabah sat 8’de başladı ve saat 19’a kadar karda kışta devam etti. Birçok yerde jandarma ve polisle çatışma yaşandı.

Bugün anlaşılabildiğine göre milli protesto eylemlerinin ana sloganı Borisov hükümetinin küstahlığına, yüzsüzlüğüne ve utanmazlığına karşı kararlı mücadeledir. Hedef, hükümetin istifaya zorlanması, Başbakan Boyko Borisov’un sözüm ona “yurtseverler” dediği güçlerin bakanlar kurulundan ve tüm bakanlıklardan kovulması ve haklarında soruşturma açılmasıdır. Göstericiler bakanlıklardan dışlananların meclise dönmesine de yol vermek istemiyor. Pazartesi gün meclisi kuşatan ve akşam saatlerinde Bakanlar Kurulu önünde toplanan protestocuların taşıdığı pankartta “HALK SİYASİ PARTİLERE KARŞIDIR!” yazıyordu. Blogoevgrad şehrindeki gösterilere katılan gençler ve üniversitelilerin yürüyüşü parti ofisleri ile belediye binasının bulunduğu meydanda dağıldı. Makedon vatandaşların katıldığı gösteri Bulgaristan’da siyasi partiye ihtiyaç olmadığı konusunda uzlaşmıştır. Onlar, Başkanlık sistemi istiyorlar. Başbakan Borisov’un ülke yönetimini diktatörlüğe götürdüğüne işaret ediyorlar. Meclisteki yaşlıların hepsinin komünist geçmişi olduğunu belirtiyorlar.

Filibe sokaklarında dolaşan bayraklı otomobiller protesto alayı oluşturdular ve hoparlörlerden “İstifa!” haykırışları dinmedi.

Burgaz kentinde gün boyu arasız süren mitinglerde konuşanlar dernek başkanları ve sendikacılardı. Onlar bir yandan vatanımızın Rus “turist aileler” tarafından istila edilmesini kınarken, yaşam standardının yükseltilmesini, emekli maaşlarının yeniden hesaplanmasını ve temel gıda fiyatlarının ucuzlatılmasını istediler. “İstifa!” haykırışları ve düdük sesleriyle yürüyenler polisle kapıştı, yol kapattı, benzin ve motorin fiyatlarının ucuzlatılmasını ve Bulgar akaryakıt kartelinin dağıtılmasını talep ettiler.

HALK ŞİMDİKİ SİYASİ PARTİLERE KARŞIDIR! Sloganı ilk kez sokak ve meydanlarda taşınırken, “Siyasi sistemin hemen değiştirilmesini istiyoruz!” şiarına 1990’da rastlamıştı.

Siyasi sistemin değiştirilmesi ilk kez 1990’da Demokratik Güçler Birliği tarafından yükseltilmişti. Komünist sistemin parlamenter demokrasiyle değiştirilmesi istenmişti. 1991 Anayasasıyla bu oldu, fakat parlamentoya çöreklenenler komünist-totaliter zihniyetli kadrolar 28 yıldan beri sandalyelerden koparılamıyorlar.

Bir örnek vereyim. Üçüncü kuşak kaşarlı komünist Gergi Pirinski 1990’dan beri yani 28 yıldır BSP milletvekilidir. Meclis içinde 86 komünist istihbaratçı var. Çişini torbaya yapan faşist kodamanların yaydığı kokular burun direği kırıyor. Selamlaşmayanların yarattığı gerginlik herkesi boğuyor.

Ne var ki tarih olan yıllarda komünist totaliter ceset kaldırılamadı.

Siyasi partilerin dağılması!” sloganı Cumhurbaşkanlığında yazılmışa benziyor. Olayın ters tepmesinden korkanlar kalabalık. Siyasi partiler iyi kötü ne de olsa demokrasi sembolüdür yani şöyle böyle de olsa oy verenleri temsil ediyorlar. Bu gösteriler oy verenlerle seçilenler arasındaki bağların tamamen kopmuş olmasından fışkırdı. Halk iktidarı hiçbir surette kontrol edemiyor. Bugün Başbakan Borisov, son 5 yılda yabancılara verilen pasaportların hepsinin toplanmasını ve kontrol edilmesini istedi. 138 bin kişi dünyaya dağılmışlar, nerede bulacaksın! Halkın baş kaldırması bu defa çok kararlı olduğundan dolayı, direnişlerin saf sıklaştırarak tırmanması ve bir gün en az 200 bin kişinin Sofya’ya toplanmasıyla Borisov defteri dürülür tezine inananlar yoğun bir kitle oluşturuyor.

Öte yandan konu üzerinde fikir yürütenlere göre, politik partiler yasaklanır ya da kapatılırsa diktatörlük kurulması tehlikesi canlıdır. Partiler, anayasal ve toplumsal kurumlar olarak siyaset alanından ancak askeri diktatörlük sonucu, meclis kararıyla ya da kitlelerin tepkisiyle kovulabilirler. Gölgedeki kodamanların ve fuzuli maaşla yaşayanların tutuklanmasını isteyenler var.  Bir Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da bu gibi bir adım atılabileceğine inanmak istemiyorum. Tek partili sistem de diktatörlüktür. Bundan dolayı Bulgaristan’da daha fazla sola ya da sağa kayan bir politikadan söz ediyoruz. Şu da var, Bulgaristan’ın Türkiye’den bağımlılığı arttıkça siyasetti sağ kayıyor. İç siyasette ise etniklere baskılar artıyor, insanlar kayırılıyor.

Biçimlenen bir başka gerçek de şudur: Varna’da  parlamenter demokrasi sisteminin dağılmasını ve CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ kurulmasını isteyenler saldırgan davranıyorlar.  Şehirde Rusya’nın güçlü etkisi hissediliyor. Mesela benzin fiyatlarının ucuzlamasını kimse istemiyor. Ordu dişi örgütlenme ve “nizam grupları” boy gösteriyor. Motorlu güçler dolaşıyor. Son gösteride para militer gruplar olarak bilinen ve tavırları halkı korkutan  “Şipka”, Bulgar Kuvayi Milliyesi ve “Vasil Levski” Askeri Birliği adlı güçler göstericilere ve evlere bir siyasi program dağıttılar.   İstekleri şunlardır:

  • Politik sistem değişikliği ve Halk Mahkemesi kurulması. (Bulgaristan’da 1946’da kurulan Halk Mahkemesi 300 kişiye idam cezası vermişti. Sistem değişikliğinden Putin’e bağlı bir iktidar kurulması isteklerini gizlemiyorlar. Bu örgütler Bulgaristan’da kaya gazı arama ve üretimine karşıdır. İktidar heveslisi olduklarını ve “Kalaşnikov” marka silahlarla atış talimi yaptıklarını gizlemiyorlar.)
  • Akaryakıt fiyatlarının ucuzlatılması. (Parti başkanı Mareşki kendisi de petrol ürünleri ticaretinin içinde olan bir iş adamıdır. Ucuz benzin satarak parti kurdu ve meclise girdi. Hem Moskova hem de Fransız milliyetçi hareketiyle yakın bağları olduğu bilindiği gibi, Avrupa Birliği’nin reform görmesinden ve yeni değerler üzerinde örgütlenmesinden yana olduğu bilinmektedir.) – (Bu arada yukarıda adı geçen 3 milliyetçi örgütün yayınladığı bildiride NATO ve AB’den ayrılmamız isteniyor.)
  • Varna ve Pernik kentinde gösterilere katılanlarla yapılan anketlerde “Ne istiyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlar:
  • “Ben siyasetten anlamam, fakat idarecilerin hepsi defolsun!”
  • “Dolaysız demokrasiye geçilsin. Halk yönetsin!”
  • “Seçimde halkın gösterdiği adaylar arasında en fazla oy alan kazansın. Majoriter sistem uygulansın.”
  • “Siyasi partiler yasaklansın!”
  • Bulgaristan’ı ancak Başkan Cumhuriyeti kurtarabilir!”
  • Emekli maaşlarımız ve ücretlerimiz İsviçre’deki gibi olsun!”
  • Putin gelsin ve bize yardım etsin.
  • Rusya ile yine birlik olalım!

Şu anda Bulgar siyasetinin içinde Türk tarhanasındaki vitaminler kadar hırs, öfke, fikir, istek ve umut var. Olayların kendiliğinden sistemleşip biçimlenmesi boş bir ümittir.  Halen partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin çoğu olayın dışında bulunuyor.  Fransalı milliyetçi M. Le Pen’in Sofya ve Varna ziyareti, TV demeçleri vs olayları daha da elektriklese de şekillendiremedi. Ortada henüz bir halk lideri yok. Olaylara ton veren bir orkestra da yok. Halk yürürken, bağırıp çağırırken hükümetin sökülmesinden yepyeni bir yapılanma doğacağını beklemek de yanlış olur. Bu yapıda azimle bilincin, hedeflerle araçların, kitlelerle liderin ve yönün buluşması yol almaya yeni yeni başladı.

Olayları sizin için izliyoruz.
Okuyunuz, paylaşınız, tartışma başlatınız.
En iyi günler sizlerin olsun!

Reklamlar