Dr.Nedim BİRİNCİ

Bizde demokrasi mayalanmaya mı başladı ne!

Sivil toplum örgütlerinin sesi duyulmaya başladı. Demokrasinin alt dokusu sivil toplum örgütleridir. Onların sesi, dille getirdikleri istekler uzaktan işitilir. Bir dernek, bir federasyon deyip de küçümseme, arkalarında binler var. “Damlaya damlaya göl olur!” diyenlerin işaret etmek istemediği damlalardır onlar.

Yerel seçimlerde BULTÜRK Kültür ve Hizmet Derneğinin sesi duyuldu, kararlı atılımlara da soydaşlardan güçlü bir destek buldu. Evet, artık Bulgaristan Türkleri Bayrampaşa Belediyesi’nin kapısını bir başka cesaretle açabilirsiniz. Şu, doğru ile eğrinin ayrışım noktasını bulmak ve seçmeni doğru yönlendirmek çok önemlidir.

 

Sofya’da 300 günden beri devam eden “Anti-Peevski” hareketi var.

En soğuk, yağışlı ve rüzgârlı akşamlarda bile 20–30 genç zaman bulut bu sloganı yüksekte tuttular.

Yerlerinde durarak seslerini duyurdular. Bulgaristan’da, sizin de bildiğiniz üzere 25 Mayıs günü Avrupa Birliğini oluşturacak Parlamenterler seçimleri yapılacak.

Bu seçimler için ilgili partiler liste açıkladı, Merkez Seçim Kurulunda kayıtlar başladı. Kaydını yaptırıp da liste açıklayamayan tek parti Hak ve Özgürlük Partisi oldu. Liste başına oligarşi hizmetçisi Delyan Peevski geçmek isteyince akan sular durdu. Peevski’nin adamları torba torba paralarla bütün karma bölgeleri dolaştı, imza topladılar, şimdiye kadar 24 bin imza toplamışlar, halk imzalamıyor.

Bizim halkımız, Türklerimiz, Çingenelerimiz, Pomaklarımız, yoksul Bulgar kitlesi sefilliğine rağmen, paraya karşı iş yapmak, imza atmak istemiyor. Burada sivil toplum örgütlerinin, aydınların, öğretmenlerin, doktorların, üniversitelilerin sözü ağır bastı.

 

Peevski kimdir?

T. Jivkov’un eski milis generallerinden birinin torunu. Bu dolandırıcılık işitildin de büyük rol oynayan anası İrina Krısteva kimdir. Bulgar loto-toto işlerinin eski başkanı. Ruslardan aldığı paralar için ben çalıştım da kazandım diyen kadın. Rusun parasıyla “Telegraf”, “Monitor” ve “Uikent” gazetelerini satıl almıştı. İki gün önce, sözde İrlanda parasıyla geçen hafta Sofya’da kurulan bir şirkete yukarıda ismi geçen gazetelerin üçünü de sattı.

Bu gazetelerin toplumdaki rolü neydi?

1) İrina Krısteva’nın sevgili oğlu Delyan Peevski’yi “MEDYA HOLDING” başkanı yaptı.

2) Moskova emrinde çalışan İrina Krısteva’nın sevgili oğlu Delyan Peevski’yi HÖH partisinden milletvekili yaptı. Neden HÖH partisinden diye sorarsanız haklısınız: Çünkü GERB lideri Boyko Borisov ona “BAK İŞİNE!” dedi. Onu evinden kovmuştu. Neden Sosyalistlerden yani BSP’den milletvekili olmadı?

 

Bu soru da isabetli:

Çünkü 25 yaşında paraşütle indirilerek Varna Liman Yönetim Kurulu üyeliğine atanan ve hiçbir işe yaramadığı için kovulan, sonra Sergey Stanişev – Ahmet Doğan – Saks Koburgotski ortak hükümetinde Bakan Yardımcılığına atanan ve oradan da kovulan haylaz Daliel Peevskiyi BSP lideri Stanışev seçilebilir bir yerden milletvekili listesine alamazdı. Almadı da. İşten atıldıktan sonra Ahmet Doğan’ın koltuğunun altına sığınan D. Peevski, gizli servis, muhbirlik, ajanlık, insan karalama işleri başuzmanı ve kendini DEVLETİN ÜSTÜNDE SAYAN lider tarafından milletvekili gösterildi. Buradaki püf noktası şudur: Ben istediğimi yaparım. Ben istediğimi yaptırabilirim.

3)  Ne ki, anlaşılan Ruslar çürük tahtaya basmıyor. Daniel Peevskinin Bulgar oligarşisi ile Ahmet Doğan da aralarında politik parti liderleriyle temaslarını yürüttüğü açığa çıkınca tutum değiştir.

a) Oligarşi bankası (CCB) Peevski medyasına para vermeyi kesti.

b) Bir aracı ajan durumunda olan Peevski artık ihtiyaç kalmadı.

c) Hizmetleri dokunmamış ve kurtulmak istedikleri bir kişiden nasıl kurtulunur: ya sokağa atılır, ya daha yüksek bir göreve yükseltilir ya da dış ülkede bir görevle kamuoyundan uzaklaştırılır. İşte bu üçüncü yol seçildi.

DİKKATE ALINMASI GEREKENBİR ÖZELLİK:

Ahmet Doğan, 19 Ocak 2013 günü Bütün Bulgaristan ve bütün dünyanın gözü önünde HÖH 8. Olağan Kurultay kürsüsünde eli tabancalı bir Türk genci tarafından indirilmesini, bir anda sıfırlanma tehlikesini içine sığdıramadı. Bu hareketi için o, Oktay Yeni Mehmedovtan bin defa daha fazla BULGAR İSTİHBARATINA, BULGAR DEVLETİNE, BULMAR POLİSİNE, HÖH İÇİ GÜVENLİĞE ve onu korumayı boşlayan, onun sıkılmış bir paçavra gibi çöpe atılmasına göç yuman, başka bir değişle, ONU GÖZDEN ÇIKARAN devlete kızdı. Önemle ve altını çizerek belirtiyorum: O AN BULGARİSTANDA YEPYENİ BİR DURUM ORTAYA ÇIKTI: Nedir bu durum sorusunun yanıtı şudur:

BEN DEVLETİN ÜSTÜNDE OLAN BİR YETKİLİYİM!”  Bu iddia Ahmet Doğan’ın kendi ağzından çıkmıştır. Satovça’da Pomaklar önünde “kendisi söylemiştir.”  Daha sonra da tam böyle bir tavırla hareket ediyordu. Kurultayda okuduğu raporda tam bu havadaydı.

Ve onun kurultayda okuduğu raporda “devlet benim kontrolümdedir” demek için ağzını açtığı bir anda, kürsüye çıkan bir Türk Genci tarafından “Had in yeter gevezelik yaptığın!” demesi, 2 YILDAN BERİ BÜTÜN POLİTİKAMIZIN CAN ALICI NOKTASIDIR.

Çünkü Ahmet Doğan bu sözleri kendi adına söylermiş gibi söylese de ardında duran oligarşi temsilcilerini “Valentin Zlatev’i; Ognyan Donev’i vs.) Bulgar oligarşisini, istihbarat örgütü DANS ve Moskova’nın Balkanlar ve Bulgaristan politikasının gücünü hissediyordu. Onlar adına konuşuyordu. Güç bizde demek istiyordu. İşte bu ZİRVE NOKTASINDA, bizim öz dilimizle söylersek tam tepeye çıkıp bakınmaya başladığı bir anda, görülmeyen bir yerden bir yerde yani Genç Oktay elinde tabancayla devrilip, “Defol!” deyip onu tepeden itmesidir, YENİ POLİTİKANIN PÜF NOKTASI. Pek tabii ki, ben o zaman o an her şey değişti demek istesem de her şeyin yıllar içinde yavaş yavaş değişeceğini biliyorum. Buna rağmen, bir yılda ne oldu sorusunun cevabı şudur:

1)      Bulgar kamuoyu ve yargı organları Oktay Yenimehmedofu haklı buldu ve salıverdi.

2)      İlk kez olmak üzere, Bulgar devleti ile Ahmet Doğan’ın arasının açık olduğu ortaya çıktı.

3)      Ahmet Doğan’ın, bir  “azınlıklar çobanı olarak” Bulgar devletinden gizlice istedikleri ve bekledikleri olduğu ortaya çıktı.

4)      Bulgar devleti, Ahmet Doğan’a Oktay Yenimehmedov eliyle “Bak İşine!” dedi.

BAŞKA NE OLDU:

1)      Ahmet Doğan’ın hırçınlığı devam etti. O, 19 Şubat 2013 günü kürsüden itildikten sonra, ki bu bir bakıma BULGAR OLİGARŞİSİNİN DE BULGARİSTAN ERKİNDEN İTİLŞMESİ ANLAMINDADIR k, 3 hafta sonra Boyko Borisov istifasını sundu. Yani politik kürsüden indirilmesinden tam 23 gün sonra, 12 Şubat 2013 günü, HÖH fahri başkanı sıfatıyla Ahmet Doğan bir BİLDİRİ yayınladı. Bu belgenini özünde Bulgar devletine şu şekilde kafa tutuldu: “Ben istersem sizin Anti-Doğan, anti-DPS eyleminizi anti-Türk ve Anti- Müslüman bir başkaldırı hareketi olarak korumleyebilirim ve size buraları dar gelir!” dedi. Bu mektubun başka bir anlamı yoktur. Fakat, Boyko Borisov’un devrilmesiyle Bulgaristan’da sivil toplum örgütlerinin aylarca devam eden  protesto eylemleri başladı. Bu eylemleri fırsat bilen Ahmet Doğan, “ben varım ve olacağım havasına girerek, 12 Mayıs 2013 seçimlerinde öok fazla paralar saçtı. Hele Kuzey Batı illerine destelerle para dağıttı ve 36 milletvekili çıkardı. Bu onun kişiliğini yeniden canlandırdı ve ikinci kez milletvekili seçtirdiği en olıgarşi ile ilişkilerinde aracı olan ve yakın hafiye olarak kullandığı Delyan Peevski’yi  Haziran 2013’te bir meclis kararıyla gizli istihbarat örgütü DANS Başkanlığına atatması, Ahmet doğan’ın yeni bir başkaldırısı oldu. Bu defa o, “şimdi hepinizin imanını gevrettim” anklamına gelen, hınçlı, icranlı bir öz alma ve hesaplaşma hareketiydi ki, Bulgar sivil örgütleri, demokratik kamuoyu, aydın tabaka bunu sezi ve “Anti-Peevski” ve “Anti-Doğan” eylemlkerini başlattı. Bu eylemler başarılı oldu ve Bulgaristan’ın en yeni tarihinde ilk kez sivil tolum örgütleri DANS Başkanı Peevskiyi istifaya zorlayabildi.. Kuşkusuz bu yenilgi Ahmet Dopğan’a çok ağır geldi, ruh santısı geçirmesine neden oldu ve bu durumu da kendi lehine çevirmek için Oktay Yenimehmedov’a karşı Sofya’da görülen dava duruşmalarına gelmemekle “istediğimi yaparım. Bulgaristan’a komanda eden benim havalarına” yeniden girdi. Gün geldi bu sapıklık da bitti. Şimdi Delyan Peevski’yi Avrupa Birliği  Parlamentosuna göndereceğim, “isteseniz de istemeseniz de göndereceğim” havalarına girdi ki, bu işin sonu iyi görünmüyor.

SONUÇ NE OLABİLİR?

Hak ve Özgürlükler Hareketi 3 yerine 2 milletvekili gönderir. Artık bizim seçmenimizin de canıuna tak dedi ve olanları görüyor. Oyle 20 levaya karşı oy toplama, imza alma zamanı mazi oldu. Bu işlerin neden olmadığını, neden her defasında sarpa sardığını görmeyen kalmadı.

Artık herkes biliyor ki, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH / DPS)  Bulgaristan Türkleri, Pomakları, Çingeneleri ve daha ne kadar Müslüman biraderimiz varsa hepsinin ortak arzusuyla ve ortak iradesiyle kuruldu. Bu inkâr edilemez. Ama şu da inkâr edilemez: HÖH partisi TEPEDEN DÜŞME, YUKARIDAN SALINMA bir partidir. Halk böyle bir parti için savaşmıştı, böyle bir partinin kurulmasını istiyordu, böyle bir partiyi bağrına basmaya hazırdı, ama kendisi doğurma. Yani halkımız böyle bir partiye hamileydi, fakat doğum esnasında EVLADIMIZ, ÖZ ÇOCUĞUMUZ, KENDİ YAVRUMUZ değiştirildi ve yerine BULGAR İSTİHBARATININ PAKETLEDİĞİ HÖH- BEBESİ işte sizin çocuğunuz budur, diye bize dayatıldı. Evet aldatıldık. Evet, oyuna getirildik. Eğer anlayamadınızsa, şöyle de anlatabilirim, hani biz tarlaya süt başaklık için mısır ekeriz de, içinden bir bakmışın kıtır yani patlamış mısır çıkar. Ne deriz “kuş gagasından düşmüştür” ya da “hayvan gübresiyle gelmiştir” deriz, suç bizde değil anlamında kendimizi avuturuz, “olsun canım, büyümüş işte, bundan böyle su istemez, çapa istemez” kalsın der geçiştiririz.. Ne var ki, HÖH meslesinde bu böyle değil, bu partinin sahye yani kıtır – bu sözğn ana anlamı yalan soyleyip sahte işle çevirmektir – bildiğini okuyup kuyumuzu kazıyor. Bilirsiniz HERŞEYİN ÜSTÜNDE OLAN BENİM!” meselesi Bulgar’da geçmez.  Geçmemesi de iyidir. Geçmesi demokrasiye aykırıdır. Hepimiz için zararlıdır. Şimdiki sidik yarışı da şudur. Sivil toplum örgütleri Ahmet Doğan’a gönderme şu Peevskiyi AB parlamentosuna, zaten durum iyi değil, adamlar Bulgaristan Rus ajanı dolu diye yaygara koparmış, ama bizim Ahmet halkla, kamuoyuyla, sivil toplum örgütleriyle sidik yarıştıracak: Bu işin sonu iyiye gitmez.  Biz kimse ile hesaplaşmak istemiyoruz. Alıp vereceğimiz yok. Kavga etmek isteyen aramızdan ayrılsın ve kenara çekilsin. O dava bizim davamız değildir….

Reklamlar