Dr. Mustafa KAHRAMAN

Konu: Çingene İsyanları

Bulgaristan’da 2015 yerel seçimleri Ekim ayında yapılacak. Seçim kurulu tam tarih acıkması yapmadı. Fakat bu defa seçim ateşi daha Haziran’da kızıştı ve parladı.

“Gırmen’de 720 Çingene’nin polis, jandarma, futbol fenleri, sahte yurtsever, VMRO-cu kalpazan, motorize ROKER gruplarına çapa, orak, tırpan, yaba, kürek, satır ve baltalarla karşı koyması ve birçok “baba” geçinen – elebaşının başını yarıp suratında iz bırakması, çok anlamlı bir olaydır.

Bundan birkaç yıl önce 200 Bulgarın ellerinde yanan katranlı sopalarla Plovdiv’e  (Filibe) bağlı “Katunitsa”  köyünde Çar Kiroya ait olan “konakları” ateşe verildi. Koca binalar çatır çatır yanarken bayram edip  seyirci kalanlar bu defa “Gırmen’de”  Çingene Mahallesine giremediler. O zaman Çar Kiro ve ailesi tutuklanmıştı. Sorgulandı, yargılandı, ceza evine atıldı, uzun zaman içerde kaldı. Gırmen’de tutuklu yok.

Dikkati çeken nokta ve özellik:

Devlet ile Çingene nüfusun arasına giren futbol serserileri,Bulgar aşırı milliyetçiler, “Rokerler” VMRO-bozuntuları, “biz devleti koruyoruz” diye sahneye çıkıyorlar. Gırmen’de devlet muhtarlıktır, köy jandarmasıdır, vergi memuru, postacı, ormancı ve öğretmenlerdir. İmam ve papaz bile devlet değildir, çünkü Bulgaristan layık bir devlettir ve devlet din işlerine karışmadığı gibi din adamları da devletle halk arasındaki çatışmada taraf almaz ve almadı da.

Çingeneler de Bulgar devletinin vatandaşıdır. Hepimiz eşit haklıyız. Yasalar karşısında hepimiz aynı derecede sorumlu ve yükümlüyüz. Yalnız Bulgarlar ya da yalnız Çingeneler için yazılmış kanun yoktur.

Hepimizin iş hakkı da eşittir. Fakat Çingeneler işsizdir. Hepimizin eğitim alma, okuma, meslek öğrenme ve ihtisas görüp çalışma hakkımız var, ama Çingeneler kör cahil, kitapsız, mesleksiz, umutsuz ve geleceksizdir. Bulgar “düzen sağlayıcılarına karşı” iş aletleriyle yürüdüler. Eşek ve katırın pisliğini temizleyenler yaba yükseltti, oduncular balta kaldırdı, domates sulamaya çalışanlar bahçıvan çapası kaldırdı, ocak başında olanlar maşalı yürüdü, çocukların ellerinde sırık ve kazık vardı. Sanki dünya geri dönmüş ve “Tuva Savaşı” yeniden başlıyordu.  Savunulan kale – Çingene Mahallesiydi.

Çingene çocukları “korkuyoruz”, “çocukluğumuz korku içinde geçiyor” diyor. “Okula gitmiyoruz, çünkü bizi istemiyorlar!” diyorlar.

Bulgar TV kanallarında olay naklen gösterildi, yorumlandı. Politik gözlemci Nidal Algafari “Nova” TV’de “Biz Çingenelerden nefret ediyoruz. Ama neden?” dedi. Bütün Bulgaristan’da Çingenelerden neden nefret edildiğini açıklayabilen yok! “Çingenelerin çalıp kapması doğaldır, çünkü bu insanlar aç ve yiyecek hiçbir şeyleri yok!” – Bu tespit yapan da  Algafari.

Gazeteci Mirolüba Benatova, “Bulgaristan’da Çingene topluluğu tarafından istila edilmiş birçok bölge var, bu olaylar üzerinde konuşulmuyor.” Dedi ve şöyle devam etti: “Devlet aç olduklarından dolayı hırsızlık yapan Çingenelerden önce, yoksul Çingenelere ülkeden ve dış ülkelerde hırsızlık yaptıran Çingene Çar ve Baronlarıyla hesaplaşmalıdır” vurgulamasını yaptı.

Bu arada Bulgar basınında yayınlanan bir uluslararası araştırma sonuçlarını açıkladı. İsveç, Filanda, Norveç gibi ülkelerde hırsızlık yapan 40 kişilik bir Çingene kadın çetesi tutuklandığı ve yargılandığı duyuruldu.

Gazeteler, Bulgar devletinin gerçekten fakir ve geçim kaynağı olmayan ailelerle, sosyal yetersizlik içinde olduklarını beyan eden ve devletten para alan sahte kayıtlar arasında ayrım yapıp, duruma hakim olması zamanı geldiğini yazdı.

“Girmen” de ayaklanan Çingeneler, Avrupa Birliği’nden sosyal durumları yürekler acısı olan ailelere son 8 yılda gelen yardım paralarına el atan ve bunları çar çor eden politik parti temsilcilerinden hesap sorulmasında ısrar ettiler.

“Girmen”e komşu olan “Koçina” köyünde 2009’da seçim önü konuşması yapan HÖH-DPS lideri Ahmet Doğan “Avrupadan Gelen paraları paylaştıran benim” demişti. Bu “pasta dağıtıcısının” yaptığı işin sonucu bugünkü “Gırmen İsyanı” dır. 700 kişi devlete ve bir devletin savunucusuyuz gibi sloganlarla saldırıya geçen çapulculara, kalın enselilere, aşırı milliyetçilere ve devleri soymayı, Çingene hakkına el uzatmayı haktan sayanlara isyandır. Bu isyanı “Katunitsa”da çakılan Çingene “konakları” alevlerinde gördük. Karlovo’ya bağlı Rozino (Ramanlı) köyünde Çingene mahallesine yapılan kalabalık holigan ve aşırı milliyetçi saldırısında gördük. Karlovo şehrindeki “Kurşun Cami’nin Baş Müftülüğe” geri verilmesini engelleyen ırkçı ve İslam düşmanı hortlamada izledik. Bu alevleri halen Varna’nın semt ve ilçelerinde –İganovo, Asporuhovo – seyrediyoruz. Bir halkın ve dini kurumların mallarına, taşınmazlarına, hamamlarına, tarlalarına el atan bir devlette adalet olduğundan söz edilemez. Bulgar kiliseleri bomboş, ama taşınmazları bire dek iade edildi. Müslüman malları geri verilmiyor. Mahkeme kararları uygulanamıyor. Adalet bunun neresinde? Çingenelerin el açtığı kapı Müslüman kapısıdır. Mallarımız geri verilmeyince, biz de çaresiziz. Özürlülerimizin Bursa belediyesinden ve sivil toplum örgütlerinden yardım talep etmesi çok anlamlıdır.

Olaylar huzursuzluk yapanlarla hırsızlık olaylarına bakanların, koruma ve bekçilerin, tutuklayan ve sorgulayanların el ele verdiğini ve ortaklık yaptığını kanıtlıyor. Belirli bir kesimde hırsızlık önü alınmaz bir sel olmuştur ve doğal hak olarak uygulanıyor.

Olaylar, alt katmanın, sefillerin, alt düzey memur katmanının ve işsiz kesimin, şehir serserilerinin artık eskisi gibi –son 26 yılda olduğu gibi, bundan sonra yaşamak istemediğini doğruluyor. Bu insanların isyan silahı VİJDANLARIDIR. Kırılmaz ve bükülmez yaşama haklarıdır. Vatandaş haklarıdır. Hiç kimseye ayrım yapılmadan eşit haklı yaşama isteğidir. Dilenme değil, iş hakkı talebidir.

Hak ve Özgürlük Partisinin “Bulgar Etnik Modeli” tamamen çökmüş ve azınlık toplulukları tarafından kökten ret edilmiştir. Ülkede otonom Çingene bölgeleri olouşturulmaya başlandı. Bu bölgelerde devletin kanunları uygulanamıyor. Devletin dili konuşulmuyor. Devletin dini tanınmıyor. Oyal derin ve düşündürücüdür.

Bulgarlar yeni bir formülle, eşit haklılık ve eşit vatandaşlık, tüm etniklerin özgün haklarını, anadillerini ve yaşam tarzını tanımak temelinde geliştirmeyi kabul etmelidir. Avrupa Birliği yasalarında etniklere gönderilen paralar bazı politikacılar tarafından çalınamaz. Bu paraları ceplenenler Bulgaristan’ın en büyük sahtekâr ve hırsızlarıdır ve mutlaka tutuklanmalı ve ceza evini boylamalıdır. Bu yapılmadıkça “Gırmen”, “Katunitsa”, “Rozino”, “Asparuhovo”, “İganovo” ve diğer isyan ateşleri asla sönmeyecektir. Bu isyanlar sosyal ve ekonomik temelli ve politik renklerle parlıyor.

Bir sonraki yazımızda Bulgaristan’da bu defa yerel seçimler arifesinde erken alevlenen Çingene isyanlarına politik açıdan analiz edeceğiz. Unutmayalım, Bulgar milliyetçileri ve ırkçıları şimdiye kadar hiçbir etnik soruna uygulamalı çözüm sunamadı ve onlardan yapıcı bir adım beklemek yanlış olur.

Devam edecek.

Reklamlar