Musa M. Yakup
Kitna, Kırcali
1945 -1984  


Musa Mümün, uzun zamanlar yerli tarım kooperatifinde traktör sürücülüğü yapmış, insan arasına katılmış, toplum işlerinden anlayan, olup bitenleri doğru ve vaktinde sezen bir kişiydi. Koyu ırkçıların er geç işi buraya getireceklerini anlamış, ağabeylerine ve kardeşlerine, hısım-akrabalarına, adlarımızla ilgili aniden muhtemel bir baskıda, herkesin gözünün gördüğü yere kaçarak kimliğini ve onurunu korumasını tavsiye ediyordu. İşte korkuyla bekledikleri o an başlarına gelmişti şimdi. O, düşündüğü gibi yapmadı fakat.
Gorski İzvor olayı, başım allak bullak etti, aklını birdenbire de­ğiştirdi. Hayır, korkarak, kaçarak, gizlenerek değil, açık olarak, önce barışçıl eylemlerle, ancak onların olumsuz sonuçlandığı hallerde ise kendini Türk bilenler, el ele vererek, gövdeleriyle savunmalıydılar benliklerini.
Benkovski mitinginde olup bitenlere iyi kulak verdi. Bir yan­dan, “Türklerin isimleri değiştirilmeyecek, Gorski İzvor’ da yapılan yanlışlık behemal düzeltilecek. Evlerinize gidin, rahat olun!” diyerek kükremiş isyancıları ikna etmeğe çalışan parti ve belediye yetki­lilerinin, diğer taraftan da milis ve asker tarafından çağrıldığım anlayınca, bu zavallı satılmış aktörlerin bir sahnede, aynı zamanda hem komik, hem trajedi oyunlar oynadıklarını anladı ve adamakıllı efkarlandı.
Musa oradan eve dönmedi. Daha birkaç cesur arkadaşıyla bir­likte soğuk gecede köylerinde nöbet verdiler, Kitna ve Mogilane arasında mekik dokudular. Böylece de silahlı güçlerin, adım adım o köylere doğru ilerlediklerini ilk görenlerden, erken erken her iki köyün de insanlarını yoldaki tehlikeye dair uyaranlardan biri oldu.
Geceyi toplu ve uykusuz geçiren insanlar, birleşmeye çalışırken silahlı şövenler de yetiştiler. Ve iki üç köy halkının birleşmesini en­gellemeye yeltendiler. Çatışma, önce coplarla başladı, milis ve asker kime nerede ererse, neresine rastlarsa vurarak halkı dağıtmaya çalı­şıyorlardı. Musa, bu zorbaları gördükçe daha da hırslandı, sabrı tükendi, öz kontrolünü yitirdi ve dişlerini sıkarak en gaddar milislerden birinin üzerine yöneldi. Milisin elleri onunkiler gibi boş değildi fakat, o vakte kadar havaya ateş eden katil, bu kez silahını Musa’ya yönelterek boşalttı ve cesur isyancı yere devrildi. Caniler, bir yandan düşen yiğidi yandaki araca koymaya çalışıyor, diğer taraftan da, paniklemesine rağmen hala, “Biz Türk’üz, Türk öleceğiz!” diye bağır bağır bağıran isyancılar merhametsizce dövüyorlardı.
Musa kanlar içinde, bitkin bir durumda Zlatoğrad hastane­sine kaldırıldı, fakat durumunun kritik olduğundan dolayı derhal”, Smolen hastanesine gönderildi. Ne yazık ki orada da şifa bulamadı. Bulamazdı da, üç yerinden vurulmuştu! İkinci günü can verdi.        

Binlerce kişinin önünde kurşuna dizilmesine rağmen, satılmış, vicdansız doktor, raporuna “Bronşitten ölmüştür” diye yazdılar. Musa’nın ölümü ölümlerin en kutsalıydı, ölüm belgesiyse belge­lerin en sahtelerinden biri oldu!

Sunyto Mehmet
30.12.2011/23:30h

Reklamlar