BGSAM
Adalet, bir milletin omurgasıdır. Ancak bugün bu omurganın eğildiğini, hatta kırılma noktasına geldiğini görüyoruz.
Adalet yalnızca mahkeme salonlarında, yasaların satır aralarında aranmaz; o, toplumsal vicdanın, bireylerin birbirine olan güveninin ve en önemlisi çocuklukta kazanılan değerlerin bir sonucudur.
Ne yazık ki milletimiz adalet duygusunu kaybetti. İşte tam da bu nedenle, devletin adalet tesis etmesi giderek zorlaşıyor. Çünkü adaletin kökü toplumdadır; toplum adil olmazsa, devletin de adil olması mümkün değildir.
Bu yozlaşmanın temelinde, eğitimin eksikliği yatıyor. Okullar, sadece bilgi yükleyen değil, karakter inşa eden kurumlar olmalıdır. Ancak bugün baktığımızda, eğitim sistemimiz maalesef vicdanlı bireyler yetiştirmekten uzaklaşmış durumda. Bilgiyi öğretiyoruz ama değerleri unutturuyoruz. Adalet bilinci, çocuk yaşta aşılanmazsa, yetişkinlikte sadece çıkar ilişkilerine dayalı bir adalet anlayışı gelişir.
Çözüm, eğitimi kökten yeniden yapılandırmaktır. İlkokullardan itibaren adalet bilincini kazandıracak bir eğitim anlayışı benimsenmelidir. Ancak burada kritik nokta, bu eğitimi verecek olan öğretmenlerin de adalet duygusuna sahip olmasıdır. Adil öğretmenler yetiştirmeliyiz ki, onlar da adil nesillerin mimarı olsunlar. Ezbere dayalı bir eğitim sistemi yerine, vicdani ve etik değerlere dayalı bir eğitim anlayışı oluşturulmalıdır.
Milletin adalet duygusunun kaybolması, sadece mahkemelerde değil, günlük hayatta da karşımıza çıkıyor.
İnsanlar birbirine güvenmiyor, haklı olanın değil, güçlü olanın kazandığı bir düzen kurulmuş durumda.
Ancak bu düzen sürdürülebilir değil. Eğer bir millet, adaleti yeniden tesis etmek istiyorsa, önce bireylerinin vicdanını onarmak zorundadır.
Toplumun adalet duygusunu güçlendirmek için sadece yasal düzenlemeler yetmez, ahlaki ve kültürel dönüşüm şarttır. Adalet, sadece mahkemelerde dağıtılan bir şey değildir; o, sokakta, okulda, evde ve işyerinde yaşanmalıdır. Eğer bir toplumda her birey, başkasının hakkına riayet etmeyi öğrenirse, işte o zaman devletin adalet sağlaması da kolaylaşır.
Bugün bir karar verme noktasındayız.
Ya adaleti yeniden inşa edeceğiz ya da adaletsizliğin getirdiği çöküşü yaşayacağız.
Seçim bizim. Ama unutmayalım, gerçek değişim tepeden değil, kökten başlar.
Çocuklarımızı adaletli yetiştirebilirsek, gelecekte güçlü değil, haklı olanın kazandığı bir toplum inşa edebiliriz.