Alaaddin İsmailoğlu

7 Haziranda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yeni bir seçime gidecek.  Daha şimdiden havanın ısınmaya başladığını hissediyoruz. Bütün partiler doğal olarak nasıl daha fazla oy alırız hesabı peşinde. Herkes bir şeyler söylüyor. Daha doğrusu TV ekranlarına baktığımızda vatandaş olarak yeni simalar görmek istiyoruz. Ama  şimdilik halk bundan mahrum.

“Eski tas eski hamam” deyimi yerini koruyor. Bu esas her parti için bir kıstas olmuş. Vatan, bayrak, millettin önüne, ülke menfaatlerinden çok, yandaş veya  şahsi menfaatler görünüyor. Hal böyle olunca da vatanperver halk tedirgin, üzgün, istikbalinden endişe duymakta. Ülkenin başında cereyan eden olaylar adeta 1900’lerin bir tekrarı.

Balkan olaylarını iyi bilenler ancak ülkemizde yaşadığımız bugünkü  sıkıntılı  denklemi çözebilir ve ülkenin önünü açabilir. Ülkemizin selameti için, şimdi  kavga etme, didişme zamanı değil, tam tersi uyanmak ve birlik olmak zamanıdır.

AK Parti, CHP ve MHP’nin çekişmesi HADEP ve pusuda  bekleyen bir takım mihrakları sevindirecektir. Nasıl ki Abdül Hamit ile İttihat ve Terakki’nin kavgası Osmanlının sonu olduysa emin olun şu anda inat üzere yapılacak yanlış siyaset maazallah Cumhuriyetin ağır yara alması veya hazin sonu  olur.

Bundan şiddetle kaçınılmalı. Yeni stratejiler devreye sokulmalı. Öyle ise bu durumda ne yapılması gereklidir? Konuşulacak, söylenecek çok söz var. Ama bütün partileri ele almak şu anda bizi aşar. Öyle ise diğerleri ne yapardan çok biz MHP’nin ne yapması gerektiğini hatırlatıyoruz. Çünkü biz, ancak güçlü MHP ile güçlü Türkiye’den bahsedebiliriz. Unutmayalım ki,  güçlü MHP  güçlü Türk Dünyası veya güçlü MHP güçlü İslam Dünyasından söz edebilirdik ya şimdi…

Ülkemizde AK Parti’nin siyasi uygulamaları, ne acıdır ki her vatanperveri gün geçtikçe biraz daha düşünmeye sevk ediyor. Bu akıl almaz tavizler, karşısında vatandaş “Bu ülke nereye gidiyor?” sorusunu kendi kendine sormadan edemiyor.  Ne acıdır ki bugün ana ülkem Türkiye de Türklüğün hasretini yaşıyoruz.

Bugün azgın atlar gibi meydanda kişnemekte olan, bir takım hainlerin nasıl hortladığına şahit oluyoruz. Bu olayları ne gören, ne de var olduğunu kabul etmeyenler var. Bu olaylar karşısında ne acıdır ki,  MHP’nin de sağır kaldığını diğerlerinden hiçbir farkı olmadığına şahidiz.

Görülüyor ki, bugün Türkiye’de Türk olmak adeta bir suç. Bu alandaki gelişmeler bana bir zamanların dünya lideri Tito’nun bir uygulamasını hatırlatmış oldu. Tito, bir zamanlar; “ Güçlü Sırbistan zayıf Yugoslavya, zayıf Sırbistan Güçlü Yugoslavya”  demişti. Ve bu tez doğrultusunda 1967’den sonra, Sırpların belini bükmek için bir çok önlemler aldı. Sırpların önemli mevkilerdeki durumuna son vererek, onların yerlerine diğer ulusal kimliklere ait siyasetçileri yerleştirdi. Ama bu tez de Yugoslavya’yı gün geldi kurtaramadı hatta daha kolay bir şekilde dağılmasına neden oldu.

AK Parti iktidarı ne hikmetse biz bugün yaptığı uygulamasıyla sanki bu tezin uygulayıcısı görünüyor. Ülkenin, asli unsuru olan Türkler zayıflatılırsa, alternatif olarak Kürtler ve  buna benzer Türk adı altında bu topraklara gelen; Arnavutlar, Pomaklar, Boşnaklar, Çerkezler, Gürcüler vs. güçlendirilirse daha demokratik, daha güçlü bir Türkiye oluşur. Bir başka sözle demokrasinin uygulanmasında acaba engel unsur, bu ülkenin özü olan Türkler mi? Tasavvur edilmekte. Yok bu böyle değilse, bu unsurların baş kaldırışı veya cesareti nereden geliyor?

Bugün bu sıkıntıyla; Balkan-Rumeli Türkleri, Kafkasya-Ortadoğu Türkleri vs.vs yanıp kavrulmakta. Bir zamanlar milyonları aşan  Rumeli Türklerinin sayısı akıl almaz şekilde ister doğdukları topraklarda, ister ise geldikleri ana ülkelerinde bir başkalarına yem olmakta, hatta ne acıdır ki bir zamanlar titredikleri Türklük kimliğini bir kenara atıp farklı, kimlikler  adı altında kendilerini kabul ettirmeye çalışmaktalar. Çünkü bir sıkıntınız varsa ve nemalanmayı düşünüyorsanız, bugün ben Türküm demek asla akıl karı değil. Revaçta olan; Arnavut, Gürcü, Pomak, Boşnak, Çerkez, Kürt… Bunlardan birini tercih etmeniz durumunda bir çok nimetten yararlanmanızın yolu açılıyor.

Unutmayın ki ekonomiyi, sağlığı vs. bir yabancı da  başa geçse ayakta kalmak isterse  düşünmek zorundadır. Ama milli manevi değerler elimizden  alındıktan sonra Allah aşkına neyin kıymeti kalır?.

Hani kendine ülkü edinmiş, içte ve dışta Türk ve dindaşlarına sahip çıkan MHP nerede? Hani Rumeli Türklerinin, Kafkasya Türklerinin vs. vs. bir yığın sorunu olduğu halde bu sorunları ne olur gündeme taşıyın rica ettikleri MHP veya MHP milletvekilleri nerede?

Bu sorunları sen hay-kırmayacaksın da kim haykıracak! Eyy!

Umudumuzun, sarsılmaz davamızın, inancımızın partisiydi MHP hadi ne olur; Vatan, bayrak aşkı için, millet İslam sevdası için bari bu kez silkelen, silkelen ki ayağa kalk umutsuzların umudu ol, iktidar yürüyüşüne doğru zafere götürecek eskimiş, köhneleşmiş simalar yerine yeni simaları  sahaya sür, sür ve gör ki nasıl bir şahlanış ortaya çıkacak.

Unutmayın ki, bize kendi gölgesinden korkanlar artık gerekli değil, bize halkın sıkıntısını haykıracak, onun  derdiyle hem dert olacak; Çetin Elmaslar, Kadir  Koçlar, Türk deyince, bayrak deyince, Balkan, Rumeli, Kafkasya, Kerkük, Doğu Türkistan… için yüreği fokur fokur kaynayan varını yoğunu hatta canını acımadan verebilecek, yirmi dört saatini dava için harcayan Osman Çevik  gibileri bu zor zamanda  gerekiyor.

Reklamlar