Raziye ÇAKIR

Türkiye’nin ilk öğretmeni: Refet Angın (1915-2010)
Emniyet Amiri Hafız Şerif Bey’in kızı Refet Angın’ın hikâyesi, 1915 yılında Gelibolu’da savaşın ve kıtlığın hakim olduğu bir dönemde başladı. Okuma yazmayı annesinin yardımıyla söken Refet, Cumhuriyet Okulu sınavını kazanıp okula üçüncü sınıftan başladı. Daha o yaşında öğretmen olacağından o kadar emindi ki Atatürk’le ilk karşılaşmalarında “Büyüyünce ne olacaksın çocuk?” sözüne, “Öğretmen” yanıtını verdi. İlk Öğretmenler Günü’nde yılın öğretmeni seçilen, 1982’de emekli olana kadar pek çok okulda öğretmen, müdür yardımcısı ve okul müdürü olarak eğitim verdi.

İlk ‘mektepli’ kadın fotoğrafçı: Yıldız Moran
Yıldız Moran (1932-1995) Anadolu’yu köşe bucak çektiği fotoğraflarıyla bir dönemi kayıt altına aldı. Bir röportajında başarısızlık yüzünden başladığını anlatıyor fotoğrafçılığa. Kolejde sınıfta kalınca, dayısı ressam Mazhar Şevket İpşiroğlu onu fotoğrafa yöneltti.  1950’de henüz 18 yaşındayken apar topar gittiği Londra’da, önce Bloomsbury sonra Ealing Teknik Koleji’nde eğitim aldı. Arkadaşları arasında hızla sivrilip Londra ve Cambridge’de sergiler açtı. İspanya ve Portekiz’i dolaşıp çekimler yaptı; bu çekimleri bir kitap haline getirdi.
Türkiye’nin eğitim almış ilk kadın fotoğrafçısıydı. Memlekete döndüğünde Anadolu’yu köşe bucak dolaşıp fotoğraflar çekti; sergiler açtı.
2013’te Pera Müzesi’nde açılan ‘Yıldız Moran-Zamansız Fotoğraflar’ sergisinin kataloğu, onu şöyle tarif ediyor: “Işığı büyük bir ustalıkla kullanarak elde ettiği teknik başarısının ötesinde; ruhunu, aklını, kalbini yani kendini de katarak görüntünün izini derinleştirebilmiş bir fotoğrafçı.” Belli ki izini kaybettirmekte de ustaydı.

Samiye Cahid Morkaya Türkiye’nin ilk kadın otomobil yarışçısı
Samiye Cahid Morkaya (1899-1972) Türkiye’nin ilk kadın otomobil yarışçısı.
İstinye Köprüsü ile Zincirlikuyu arasında 9.5 kilometrelik bir parkur… Samiye Cahid Hanım (Morkaya) o parkurda yapılan otomobil yarışını 1932’de birincilikle tamamladı. Yarışın ertesi günü tüm gazeteler birinci sayfalarını ona ayırmıştı. Otomobil kullanan kadın sayısının bir elin parmaklarını geçmediği bir dönemde, zorlu bir yarışı erkek sürücülere toz yutturarak kazanan bir kadın…

Remziye Hisar (1902-1992)
Türkiye’nin ilk kadın kimya profesörü
Prof. Dr. Remziye Hisar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın kimyacısı. Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi’nden mezun olan ilk Türk kadını ve dünyaca ünlü bilgin Madam Curie’nin öğrencisi olmuş tek Türk. 1902 yılında Üsküp’te doğan Remziye Hisar, Davutpaşa’da üç yıllık Mekteb-i İptidai’yi bir yılda başarıyla tamamlayıp dokuz yaşında mezun oldu. Darülfünun’un kimya bölümüne kaydını yaptırdı. Burada öğrenim görürken öğretmeni ve okul arkadaşlarıyla birlikte Bakü’ye gitti. Bir erkek öğretmen okulunda öğrencilere ders vermeye başladı. Doktor Reşit Süreyya Gürsey ile evlendi.
1930 yılında yeniden Paris’e gitti. Doktora tezini tamamlamasının ardından, Türkiye’ye dönüp, 1933 – 1936 yılları arasında İstanbul Üniversitesi’nde kimya ve fizikokimya doçenti olarak görev yaptı. 1947 yılında İTÜ Makine ve Kimya doçentliği görevine başlayan Hisar, 1959 yılında profesör oldu. 1973 yılında emekliye ayrıldı. Remziye Hisar, dünyaca ünlü fizikçi Feza Gürsey ve Milletlerarası Psikoloji Cemiyeti’nin tek Türk üyesi psikiyatrist Deha Hanım’ın annesidir. Remziye Hisar 1992 yılında hayata veda etti.

Dilhan Eryurt (1926-2012) Türkiye’nin en önemli gök fizikçileri arasındaydı.
Güneş hakkında yanılıyorduk. Bir Türk bilim kadını çıkıp tüm bilim camiasını düzeltene kadar… Güneşin parlaklık ve sıcaklığının gezegenlerin oluşum sürecinde Dünya ve Ay’ın fiziksel ve kimyasal özelliklerine doğrudan etki yaptığını, bilim âlemi büyük ölçüde onun çalışmalarının katkısıyla çözdü. Az iş değil, insanoğlunun 1969’da çıktığı o muazzam Ay yolculuğu bu bilgiler ışığında yapıldı; astronotların orada karşılaşacağı ortam bu çalışmayla etüt edildi. Türk astrofizikçi Dilhan Eryurt’a NASA’nın hemen o yıl, 1969’da ‘Apollo Başarı Ödülü’ vermesi bu yüzden… NASA’da çalışan (1961-1973) ilk Türk bilim kadını…
Güneşin ve yıldızların evrimini anlamada insanlığa büyük katkı sunmuş bir astrofizikçi. ODTÜ’de astrofizik anabilim dalını kuran kişi. Sayısız uluslararası başarı, onlarca ödül… Ankara’da yol parasını güçlükle denkleştirip iki günde bir rasathaneye giderek saatleri kuran genç bir asistanken, bilim dünyasının zirvesine çok uzun bir yolu yürüdü.

Bir amacı da kendisinden sonra gelen genç kadınların hayatını kolaylaştırmaktı. Ölümünden iki yıl evvel, kocası Sebahattin Eryurt’la tüm servetlerini Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağışladı. Bu bağışın bir kısmıyla Erzurum merkezine anaokulu, kalanıyla da Pasinler ilçesine 100 öğrenci kapasiteli bir kız yurdu yaptırılmasını şart koşmuştu. Çocukları olduğu halde tüm servetini neden bağışladığını soranlara, “Ömrümüzün sonuna geldik, memlekete vefa borcumuzu ödemek istedik” diyecekti. Dilhan Eryurt’u yeterince tanımıyor olmamız bizim kusurumuz. Bir kuru teşekkür yetmez; o bizim göğe bakmamızı sağladı.

İlk kadın jet pilotu – Leman Altınçekiç:
Hem Türkiye’nin hem de NATO kuvvetlerinin ilk jet pilotu olmuştur ve uzun dönem NATO kuvvetlerinde bir kadın olarak tek başına görev almıştır.

İlk Kadın Başbakan: Tansu Çiller
Türkiye’nin ilk kadın başbakanı seçildiğinde Cumhuriyet, 70’inci yılını kutluyordu. Tıpkı seçme ve seçilme hakkında olduğu gibi Türkiye, Batı demokrasilerinin birçoğundan önce kadın bir başbakan seçmişti.
Çiller, Süleyman Demirel tarafından, 20 Ekim 1991’de yapılan seçimler öncesinde siyasete davet edildi. Doğru Yol Partisi’nde Genel Başkan Yardımcısı oldu. İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girdi ve hemen ardından DYP-SHP koalisyonunda ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevine getirildi. Birkaç yıl sonra Türkiye’nin ‘ilk kadın dışişleri bakanı’ unvanına da sahip olacaktı.
Siyasete girmeden önce Boğaziçi Üniversitesi’nde ekonomi profesörüydü. ABD’de New Hampshire ve Connecticut üniversitelerinde eğitim görmüştü. Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993’te beklenmeyen ölümü, siyasi kariyerinde Çiller’in önünü açtı. Süleyman Demirel, Köşk’e çıkınca DYP Genel Başkanlığı ve başbakanlık görevine geldi.

İlk kadın opera sanatçısı – Semiha Berksoy:
Devlet bursuyla yurt dışında öğrenim görmüş ve Almanya ve Portekiz’de de sahneye çıkmıştır.

Olimpiyatlar’da madalya kazanan ilk Türk kadın sporcu – Hülya Şenyurt:
Henüz 16 yaşında judoda elde ettiği 3.’lük ile bronz madalya kazandı ve Olimpiyat tarihinin madalya alan ilk Türk kadın sporcusu oldu.

Avrupa ve Dünya Güreş Şampiyonası’nın ilk Türk kadın şampiyonu – Yasemin Adar:
Türkiye güreş tarihinde yepyeni bir sayfa açarak hem Avrupa hem de Dünya’da şampiyon olan ilk Türk kadın sporcu oldu.

Avrupa Eskrim Şampiyonası’nın ilk Türk şampiyonu – Deniz Selin Ünlüdağ:
Yıldızlar ve gençler kategorilerinde Avrupa şampiyonluğu elde eden ilk Türk sporcu oldu.

Serbest dalış Dünya rekortmeni – Şahika Ercümen:
Katıldığı 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nde tüpsüz dalış yaparak tarihe geçti. Serbest dalış stilinde Dünya rekortmeni oldu.

Olimpiyatlar’da 2 kez şampiyon olan ilk ve tek Türk kadın Taekwondo sporcusu – Nur Tatar Askari:
2012 ve 2016 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanarak şampiyon oldu.

Avrupa Şampiyonu paralimpik yüzücü – Sümeyye Boyacı: Doğuştan 2 kolu olmayan Sümeyye Boyacı, katıldığı Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak Avrupa şampiyonu oldu.

İlk kadın Büyükelçi: Filiz Dinçmen
Kadın çalışanlara diğer kurumlardan daha fazla görev veren Dışişleri Bakanlığı’nda esas değişim 1982’de Filiz Dinçmen’in Hollanda Lahey Büyükelçiliği’ne atanmasıyla başladı. Bu mevkiye bileğinin hakkıyla gelen Dinçmen, 1961’de başladığı mesleğinde Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, Tahran Büyükelçiliği ve Ortak Pazar Daimi Temsilciliği’nde zorlu görevlerden geçtikten sonra Türkiye’nin ilk kadın büyükelçisi oldu. İlerleyen yıllarda Avusturya ve Vatikan büyükelçisi olarak da görev yaptı. Bugün bile Dışişleri’nde çiçeği burnunda bir meslek memuru olarak kariyerlerine başlayan genç kadınlara ilham veren 1939 doğumlu Dinçmen, 1984’te verdiği bir röportajda şunları söylüyordu: “Türkiye’nin kalkınması, kadınların katkıları olmadan tam anlamıyla gerçekleşemez.”

İlk Kadın Milletvekili: Benal Arıman
Seçilme hakkını ilk kullanan kadın, Benal Arıman’dır. 1935 yılında Atatürk’ün meclisinde milletvekilliğini hakkıyla kazanmıştır. Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat eğitimi almıştır ve İzmir’de Halk Partisi’nde göre alan kadınların partilere girmediği dönemde, Latin alfabesinin öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması adına çalışmıştır. Ardından milletvekili seçilmiştir.
Belediye ve parti üyeliğinden sonra bir kadın olarak hiç rahatsızlık duymamıştır. 16 yıl boyunca kadın milletvekili olarak görev yapmıştır. Hamilelik döneminde yıllık izinlerini kullanarak gizlice doğum yapmıştır. Bu süreçte, TBMM’de bulunmamayı öngördüğünü söylemiştir.

Reklamlar