nedim birinci

Dr. Nedim BİRİNCİ

Konu: Geleceğimizi aynı örs üzerinde biçimlendirmek zorundayız.

 

Sözüm hepinizedir sayın soydaşlarım.

1 Kasım seçiminde oyumuzu AK Partiye verip, Türkiye’de güçlü bir huzur, güven ve istikrar hükumeti kurulmasına destek olmalıyız. Yeni iktidarda YENİ TÜRKİYE’de biz de olmalıyız. Zaman toparlanma zamanıdır.

Hak verilmez alınır.

Bize tepside sunulan bir şey olmadı. Seçim hak almanın en güçlü aracıdır. Seçim iktidar kavgasında en güçlü silahtır. Şu an Türkiye durdu, yerinde saymaya zorlandı. İlerlememiz yada parçalanıp bunalım bataklığına itilmemizi önlemek sizin bizim elinizdedir. Bu bakıma, 1 Kasım erken meclis seçiminde vereceğiniz her oy belirleyici olacaktır.  Yeni büyük bir hamle yapmak zorundayız. CHP. MHP ve HDP üçlüsünün bize dayatmak istediği hain oyunları bozmak ve önümüze gerilmek istenen duvarı yıkmak en önemli vazifemiz oldu. 1 Kasımda kaderimize sahip çıkıp sağduyumuza dayanarak zekâ ve akılla hareket ederken Türkiye’nin umudu olan AK Partinin yolunu açmalıyız.

BULTÜRK Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği İstanbul / Bayrampaşa merkezinde düzenlediği son geniş oturumunda 1 Kasım 2015 erken Genel Seçimleri ve Bulgaristan Türklerinin Türkiye’de sosyal ve politik yaşamına daha etkin katılma ve söz sahibi olma konularını tartıştı ve bütün üye ve yandaşları için geçerli kararlar aldı.

Türkiye genelinde, İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de örgütlenmiş olan BULTÜRK Derneği AK Parti seçim listelerine genç 15, toplamda 50 soydaşımızı milletvekili aday adayı olarak gösterdi. Bu bir ilktir. Bulgaristanlı soydaşlarımızın güçlü Sivil Toplum Örgütü adaylarımızın İstanbul ilk 5’te, İzmir ilk 3’te ve Bursa ilk 3’te yer almasında ısrar ediyor.

BULTÜRK bir Sivil Toplum Örgütü (STÖ) olarak 2002’den beri Büyük Türkiye davasına dört elle sarılmıştır. Bu atılım AK Partinin 13 yıl önce ilk kez iktidar olmasıyla başladı.

BULTÜRK “Büyük Göçle” gelen soydaşlarımızın problemlerini büyük politikaya dahil etmeyi başaran bir dernektir. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerin daha verimli ve devamlı gelişerek derinleştirilmesinde de köprü rolü üstlenmeye çaba harcıyor. Göç esnasında arkamızda kalan taşınmazlarımız,  mal-mülk, tarihi eserlerimiz, sosyal, sağlık ve emeklilik haklarımızın savunulmasını bu dernek günlük çalışmalarına kattı.

600 yıllık Osmanlı dil, din, kültür, sanat ve yüksek mimar mirasına sahip çıkan ilk STÖ –  BULTÜRK oldu. Her bir eserin onarılarak ayakta kalmasına, etkin kullanımına,  bir de anadilimizde yaratığımız özgün kültür, edebiyat ve sanat dallarında yeni boyutlara yükselmesine el uzatıyor. Soykırımı lanetleyen,  Bulgaristan’da ve Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan alnı açık, dili bir, dini bir kardeşlerimizin aynı soy ve boydan olduğunu kanıtlayan etkinliklerine her dönemde ağırlık verdi. Derneğin 7 Haziran seçiminden sonra 1 Kasım erken seçimine de AK Parti listesinden bir grup adayla katılma hamlesi soydaşlarımızın Türkiye politikasına kendi ağırlıklarını koyma çabalarında bir taçtır.

BULTÜRK’ün 50 kişilik aday adayı listesinde, iş çevrelerinde ve kamu görevlerinde başarılı toplumsal yapılanmamızda yer yapmış genç kadrolar öne çıktı. Bunlar arasında, Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneğimizin Genel Sekreteri Dr. Gülten Erdem Ünlü; İstanbul Büyük Şehir İl Meclisi üyesi makine mühendisi Mehmet Çakır, Çanakkaleli Psikolog Elif GÜNEŞ, İzmirli sevilen toplum eylemcisi Kenan Özgür, TRT Ses Sanatçısı Rüstem Avcı  ve daha birçok yüksek öğrenimli temsilci hemen destek buldular.

Dernek, AK Parti merkezinde aday listelerinin kesinleşmesiyle her yerde her soydaşımıza ulaşmayı amaçlayan çok yoğun ve farklı bir kampanya başlatacaktır. “Bulgaristan Türklerinin Sesi”  gazetesi Eylül ve Ekim sayılarını 1 Kasım erken seçime ağırlık verilecektir.

Seçim toplantılarında gazete ve BULTÜRK kitapları katılımcılara dağılacaktır.“www.bghaber. org” ve “www.bulturk.net” yayınları ve “facebook” ile hepinize ulaşılırken, anlamlı derin bir diyaloga katılmanızı bekliyoruz.

1 Kasım 2015 seçim kampanyasında ele alacağımız ana konular:

*  Soydaşlarımızın temel sosyal hakları.

Büyük Göçle” geleli 26 yıl oldu. Gençliği Bulgaristan’da kalanlar Türkiye’de yaşlandı. Emekli olma zamanı geldi. Artık Bulgaristan’dan emekli maaşı alan 26 bin kardeşimiz var. Sosyal primlerini düzenli ödemiş ve sağlık hizmeti ve emekli olmayı hak etmiş neredeyse 300 bin soydaşımız sorunlarına çözüm bekliyor. Bulgar tarafı emekliliklerimizin ödenmesine gelince arabayı yokuşa sürüyor. Dernek ve muhtar kapısı çalma, makamlara evrak sunma problemi kendiliğinden çözmüyor. Bu olayın bir de devlet boyutu var. Seçeceğimiz milletvekillerinin birinci ödevi şu olacaktır: “Bekletme politikasına son verip aktif katılım ve olayları sorunlarımızı çözme siyasetini başlatmak!” Adaylarımız arasında hazırlıklı kadrolarımız var. Bu dava bizim davamız ve başarmamız için hepinizin onuna ihtiyacımız var. Bu sorunu AK Partiden başka hiçbir siyasi parti çözemez.

*  Bulgaristan’da kalan haklarımızı NOY –Ulusal Sigorta Şirketi’nde, eskiden çalıştığımız kurum, tarım kooperatifi, madenler, fabrikalar ve firmalarda aramak zorundayız. Gidip görenler anlatıyor: Tufan geçmiş ve başvurulacak yerlerin yerinde sanki yel esmiş, askerlik evrakı almak için on defa mektup yazıp aylarca bekleniyor, tercümeler, noter tasdikleri, bakanlıktan kaşe alınca bekleyenin canı çıkıyor.

Hepsi para tuzağı!

İşler gittikçe zorlaşıyor. Bu işlerimizi görsün diye 26 yıldan beri DPS – Hak ve Özgürlükler Hareketi’ne oy veriyoruz. Sofya’da el ele vermişler olurun önüne taşlar yığıyor. Önümüze gerilen DPS bendini yıkmak zorundayız. Haklarımızı söke söke almak birinci vazifemizdir. Bulgaristan’da çalışmış olanların hepsi emekli maaşı hak etmiştir ve almalıdır. Yol 1 Kasım seçim sandığından geçiyor.

*  Avrupa Birliğinden (AB) gelen sosyal yardımlardan Bulgaristan’daki kardeşlerimize ve yakınlarımıza daha büyük bir pay ayrılması, köylerin sosyal ve alt yapı sorunlarının çözülmesi, okul e camilerin onarımı, çatısı çökmüş yaşlılara ödenek ayrılması, kış aylarında odun ve kömür dağıtılması için birlik olup ısrarlı bir mücadele vermek zorundayız. Bu ancak meclise göndereceğimiz vekillerle yürütülür.

Dernek çalışmalarımızın bir kısmını doğup büyüdüğümüz köy ve kasabalara taşıyarak, ortak davamızda aynı örs üzerinde aynı demiri istediğimiz gibi biçimlendirmek zorundayız. Zaman toparlanmamız zamanıdır. Bu işlerde, şimdilik tek olan BULTÜRK Derneğinin örneği genişletilirken desteklenmelidir. Benzer etkinlikler Bulgaristan’da yapılacak 25 Ekim muhtar ve belediye başkanı ve meclis üyeleri seçimleri arifesinde önem kazandı.

Yeni milletvekillerimiz Bulgaristan’da yaşayan kardeşlerimize, oradaki taşınmaz mülklerimize sahip çıkılmasında, Türk ocaklarının tütmesine yardım etme davasında da her bakıma el uzatmaya gayret göstereceklerdir.

Bu seçimlerde farklı olan nedir?

1950 göçünden beri derneklerimiz var. Eski dernekler, hak ve özgürlüklerimiz için devrimci dayanışmada sivrilen dorum olmaya çalışırken, kahvelerde şiir okumaktan ileri gidemedi. Türkiye’den Bulgaristan’a Türk kimliği, kültürü, ruhu taşıma yolları hep kapalı kaldı, anahtar bulup açılamadı. Hep “giden kurtuldu” havası esti. Ana-vatana ayak basanlarsa “kafamı çevirip arkama bakmam” laneti savurdu. Böylece kardeşler bile zamanla birbirlerinden uzaklaştıkça aralarında uçurum belirdi. Bulgaristanlı Türkler Türkiyelilerle, Türkiye politikasıyla iyi kaynaşamadı. Buna parlak örnek, 1990’da 150 bin kardeşimizin Türkiye kültürü, ahlak ve yaşayış tazına ayak uyduramayıp geri dönmesidir. 1 Kasımda ilk kez, yıllarca yapamadığımız bir şeyi gerçekleştiriyoruz. Dernek temelinde olmakla birlikte,  politik boyutta birliğe uzanıyoruz. Bu siyasi bir kaynaşma olacak ve özünde hepimizin, kendimiz için olmak üzere AK Parti listesine oy vermemiz olacaktır.  Biz Bulgaristan Türkleri Türkiye’ye muhalefet yapmak için göç etmedik. Ankara hükümeti bizim de iktidarımızdır.

Politikada yerimizi bulmalıyız.

Son 65 yılın göçmenleri Türkiye’de düze çıkana kadar zorlu bir yol yürüdüler de politik bir nüve etrafında toparlanamadılar. Atatürkçülüğe sarıldık. 21. yüzyıl politik arayışımız kısır kaldı. Aradıklarını bulamadılar. 1960–1990 yılları arası 3 defa tekrar eden askeri darbeler bize de hayal kırıklığı yaşattı.

Çoğulcu bir siyasi yapılanmanın bu denli budanması bizi de ürküttü. Göçmenlerin siyasi biçimlenmesi bu yüzden hep güdük kaldı. 2002’den sonra AK Parti Türkiye’yi gerçek anlamda demokratikleştirdi. Kürtleri bile politik sahneye davet eden o oldu. Çoğulcu demokrasiye Adnan Menderes ve Turgut Özal’dan sonra Sayın R.Tayyip Erdoğan öncülük etti.

Demokrasi üzerindeki asker gölgesini kaldıran da o oldu. Şimdi sıra bizde, Bulgaristanlı ve Rumeli-Balkan göçmenlerin Türkiye Cumhuriyetinin politik sahnesinde özgün rol alması zamanıdır.

Bu anlamda toparlanmamız gerekiyor. MHP-CHP gibi geleceği olmayan, iktidar olmaktan korkan partilerin kuyruğundan artık ayrılmalıyız. Sandıkta onlara verilen her oy Türkiye politikasını tıkamak isteyenlere yani dış güçlere güç veriyor. Onları desteklerken Büyük Türkiye yolunu kapatıyoruz. Kabuğuna sığınmış bu iki partinin Türkiyeyi dünyanın büyük devleri arasında götürecek bir plan ve programı yoktur. 7 Haziranda Türkiye meclisini siyasetsizliğe kilitleyen CHP ve MHP’nin politik mumu sönmek üzeredir.

  Bocalama dönemi bitti.

1 Kasım 2015 erken genel seçimlerinde Türkiye’nin büyüme yolunda ilerlemesi için hepimizin AK Partiye oy vermemiz, hayati önem taşıyor. Biz, 1950’lerde Demokrat Parti’ye (DP), ardından Süleyman Demirel’in “Kır At”ına, Anavatan Partisi’ne (AP) birkaç defa da Bülent Ecevit’in Ortanın Solu’na oy verdik.

Katıldığımız seçimlerde hep adı esemesi okunmayan, politik rengi, kendi adayı olmayan bizdik. Bizi götüren siyasetin sesiydi. Seçtiklerimizi ise generaller hep devirdi. Bu Türkiye’nin 20. yüzyılın ikinci yarısı genel tablosudur. Biz göçmenler politik olarak biçimlenemedik. Şimdi bunlar arkada kaldı. O yıllarda en iyi olan başımızın üstünde ay yıldızlı bayrağımız dalgalanıyor olmasıydı. Karnımız hep yarı aç yarı toktu. Emellerimiz sönük, onurumuz, öz güvenimiz yoktu başımız hep eğikti. 7 Haziran’da politikayı kilitleyen o dönem zihniyetidir. Bunu aşmanın tek yolu hepimiz oylarımızı AK Partiye vermemiz olacaktır.

Geçen yüzyılın ikinci yarısında bizim için en önemli politik olay.

Göçlerden sonra kökümüze dönerken yeni siyasi kimliğini bulmamız zor oldu. Bulgaristan’da isimlerine, Türk ve Müslüman kimliklerine, doğal insan haklarına seri halinde amansız ve gaddarca saldırılar sürgün ve zindanlar, akan kan birçoğumuzu ürkütmüştü. Bulgaristan’da ve Türkiye’de yaşayan Bulgaristanlı Türk ve Müslümanlar olarak büyük kaynaşmamız İstanbul / Taksim Meydan mitinginde, Todor Jivkov’un totaliter rejimine karşı birlikte büyük saraçhane mitinginde başkaldırımız da oldu. O zaman orada ilk kez birlikte tek yürek olarak çarptık,  bir yumruk olarak havaya kalktık. Bu yeni bir başlangıç oldu. O gün o meydanda bize “Bulgar” diyenlerin yenildiği gündür. O güne kadar susal volkanın patladığı andır. Beraber olduğumuzu dünyaya İstanbul’dan duyurduk. Hepimiz birden haykırırken yeri göğü nasıl inlettiğimizi anımsıyorum. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için mayamız o mitingde tuttu. Artık aramızda olmayan, o dönemin Dernek Başkanı Mehmet Çavuş’a çok şey borçluyuz. İstanbul mitinginde hepimize dayanışma aşı yapıldı. Şimdi o muhteşem İstanbul mitinginden 30 yıl sonra Türkiye politikası içinde kendi yerimizi şerefle almamız için uyanıyoruz. Toparlanmamızın anlamı politiktir. Siyaset içinde biçimlenmeden hiçbir konuda  yol alamayız.

Bizim de liderimiz Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayip Erdoğan’dır.

Göçüp geldik de, yüzümüzün ancak 2002’den sonra gülmeye başladı. Son dönemde baştan başa değişen anavatanımızı kıskananlar belirdi. Ameli bozuklar Türk halkının Atatürk’ten sonra ikinci büyük lider olan AK Partini kurucusu, 3 dönem Başbakanımız ve Büyük Türkiye projesinin baş mimarı olan, 30 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçilen Sayın R.T. Erdoğan’ı kıskanıyor ve fesatlık püskürüyorlar. Dünya karşısında.

Onun yönetiminde Türkiye dünyaya parmak ısırttı. Atatürk’ün dünya mazlum halklarına ulusal kurtuluş örneği verdiği gibi R.T. Erdoğan’da dünya bunalım bataklığında tepinirken hızlı ve güvenli kalkınma örneği verdi.

Son 5 yılda derinleşen Yakın Doğu bunalımı, durmayan savaştan kaçan milyonlara kapı açan, onları doyuran Büyük Türkiye onun eseridir.

Fesatçıların başında olanlar.

Bir defa dıştan ve içten beslenen terör lobisi ve onun Türkiye uzantısı PKK silahlı örgütü, Halkın Demokratik Partisi HDP gibi bir çehresiz siyasi beslemesi var.

Demokratikleşmede, etnik ve dini azınlıklara da tüm haklarını tanımada Avrupa’yı çoktan sollamış olan Türkiye’de bitmek bilmeyen “Kürtlerin demokrasi kavgası” sürüyor. Bu kavgayı yürütenlerin TBMM’ne de girip sinsi hainliklerine siyasi maske takabilmeleri için CHP kendilerine 7 Haziran seçiminde 1 milyon oy verdi. Bu partiye de ATATÜRKÜN partisi diyenler hala var.

Fesatçılar başı olan başka bir grup da kışkırtmayı ve düşmanlığı Pensilvanya’dan üflüyor. “Paralelcilerin” Ankara iktidarını devirme denemesine şahit olduk.

Bunların hepsi Türkiye’mizin kalbine uzanan dikenli ve zehirli ellerdir.

Bu, sonsuz bir küstahlıktır. Fırsat buldukça destekledikleri PKK silahlı grupları, ülkeye yayılan ve her gün kurban alan silahlı terör örgütü, akan kan yerli ve yabancı terör lobisinin ortak hareket ettiğine kanıttır. Düşman güçlere göğüs geren silahlı güçlerimiz, polis, jandarma ve özel harekât kararlı operasyonlarına devam ederken, “İpek-Koza” gibi dev şirketlerin fesat havuzuna 7.6 milyar US Dolar akıttığı haberleri, nefret dolu toplumu sarsıyor. Bu mücadelede daha etkin ve kararlı devreye girmemiz 1 Kasım’da AK Partiye oy vererek Cumhurbaşkanımızın kararlılığını desteklemekle olacaktır. Bu da 400 vekil vererek olmalı.

Birkaç gün önce başlayan 1 Kasım erken seçim kampanyası, aynı zamanda Bulgaristanlı soydaşlarımızın, eski ve yeni göçmenlerin dernekçiliği aşarak politikaya yelken açtığı yeni bir başlangıç olacaktır. Hedefimiz aramızdan 3 genç ve yetenekli soydaşımızı Büyük Türkiye’nin Büyük Politikasına katmaktır.

Sesimiz ancak böyle duyulacak, yolumuz böyle açılacak, sorunlarımız çözüm bulacaktır.

Anahtar sizin elinizdedir. Bu gün bu fırsatın var amma yarın olmayacak, yanlış yapma hakkımız yok!

Ya Büyük Türkiyeyi tekrar şahlandıracağız ya da…

Karar senin bu son atışı olduğunu unutma.

Reklamlar