Tarih: 04 Eylül 2019
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Konu:  Demokratik toplumda belediyeler sivil toplum örgütlerine dayanır.

Bulgaristan’da demokrasi mayası tutmayınca, seçimlere ilgi de azalmış oldu. 48  gün sonra, 27 Ekim’de yerel seçim olacak. Önceki seçimler 2011’de ve 2015’te yapılmıştı. Muhtarlar, Belediye Başkanları ve belediye meclis üyeleri yeniden seçilecek, kalanlar-gidenler olacak yeniler gelecek. Seçimlerin memleketimizin geleceği için çok önemli olması gerekirdi, fakat ülkemizde Cumhurbaşkanı, meclis ve yerel (mahalli) seçimler arasında uygulama kökten farklı olduğundan, her bir seçim için söylenecek sözler, verilecek bilgiler ve denetim uygulaması da farklı olduğundan, her defasında kampanyalar birbirine uymuyor.

 Kısaca işaret edelim: Cumhurbaşkanı seçimleri (majoriter seçim sistemi) olarak bilinir ve en fazla oy alan kazanır. Tabii kullanılan dikkat kullanılan oyların % 51’ni almak şartı her defasında geçerli.

Meclis seçimlerimiz parti listeleriyle veya bağımsız adaylar arasında çoğulcu sisteme göre yapılırken, Hak ve Özgürlük Partisi (DPS) gibi sistem partileri, seçmenin pusula (bülten) üzerinde kaydı olan adayların adlarını işaretleyemiyor. Bu bir parti kararı, parti içi uygulanıyor. Böylece DPS-HÖH parti içi ve seçim diktatörlüğü uyguluyor. Seçmenin aktif katılımını ve özel haklarını böylece kısıtlıyor.

Üçüncü olarak yerel seçimlerde 2 özellik dikkati çekiyor. Bağımsız kişisel adaylar dışında, parti teşkilatları aday listeleri hazırlayıp politik yönetime sunuyor ve partilerin politik yönetimleri Belediye Başkanı ve Meclis üyelerini gösteriyorlar.  Seçim usulüne göre en fazla oy alan kazansa da, (majoriter sistem uygulanıyor) ön sıralamayı parti yönetimi yaptığından ve DPS seçmeni listede işaretleme hakkına sahip olmadığından dolayı, aktif demokratik seçme hakkı geçersiz kılınmış oluyor.

27 Ekim seçiminde en büyük 2 parti konumunu koruyan Bulgaristan’ın Avrupa Vatandaşları Partisi (GERB)  ile  Bulgaristan Sosyalist Partisi  (BSP) seçmenlerine listelerde işaretleme yaparak, parti tarafından sıralanan aday listesinde şöyle oynama yapabiliyor. Bültende adı  % 5 gibi işaretlenen bir aday, liste başı olabiliyor. Bu yasal duruma DPS-HÖH dışı öteki partiler de saygı gösteriyor.

2 Eylül 2019’da GERB partisi Sofya’da Merkez Seçim Komisyonunda yerel seçimlere katılacağını açıkladı, kaydını yaptırdı ve en şiddetli seçim düellosu beklenen Başkent Belediye Başkanı koltuğuna Bayan Yordanka Fındıkova’yı gösterdi. Bayan Fındıkova bu göreve 2009’da, Boyko Borisov’un Başbakan seçilmesiyle 2 yıllığına atanmıştı.

2011 ve 2015 seçimlerini GERB adayı olarak kazandı ve 3. Görev süresi için yarışa katılıyor. Başkanlığı yıllarında 2. Ve 3.  metro hattı açıldı, ticaret merkezleri, sağlık ve eğitim alanında birçok yeni altyapı tesisleri kuruldu, Sofya’nın çehresi büyük ölçüde değişti. Bu seçimde Demokratik Güçler Birliği (CDC) Avrupa parlamentosu seçimlerinde olduğu gibi GERB adaylarını destekleyecektir. İki parti arasında ortak katılım anlaşması imzalandı.

Bayan Fındıkova’ya baş rakip olarak, Bulgaristan Cumhuriyeti ombudsmanı Bayan Maya Manolova, görevinden ayrıldı ve bağımsız adaylığını açıkladı. Bayan Manolova’yı sosyalist partinin (BSP) desteklemesi bekleniyor. Ombudsman olarak atanmazdan önce Bayan Manolova  BSP milletvekili ve meclis grubu başkanıydı. Meslekten avukattır. Bayan Manolova’nın  hangi partilerden destek beklediğini henüz açıklanmadı. 11 Eylül’de BSP Sofya örgütü bu konuda konferans çağırdı. Belediye Başkanı programını da halka duyurulmadı.

GERB’in 10 yıldan beri devam eden seçimlerin zafer yolu Sofya’da başlamıştı ve rekabet devam ediyor. 

Sofya Belediye başkanlığına bağımsız bir aday olarak gösterilen Bayan Manolova ile, 2016 seçimlerinde bağımsız bir aday olarak Cumhurbaşkanı Radev’in gösterilmesi aynen tekrarlanıyor gibi. Yalnız şu var. Bayan Manolova seçime kendi “programıyla” girmek istiyor. BSP Başkanı Ninova ise “bizim seçim programımız var, onu kabul ettiği durumda, destek sağlayabiliriz” gibi söylevle öne çıkıyor. Bu tartışma kampanya başlayana (27 Eylül 2019) devam edecek gibi kızışıyor.

Şu da var Bayan Manolova’yı aday gösteren İnisyatif Komitesi öncelikli olarak aktörler, müzisyenler, ressamlardan kuruludur.  Sofya aydın kesimi dendiğinde anlaşılan ve kamuoyu oluşturabilen kesim ile sol ve sağ arasına üslenmiş gibi duran Sofya orta tabakası ve muhtemel 27 Eylül günü olduğu gibi 2. Turda da sandığa gitmeyi pek düşünmeyen çok geniş kitle var. Sosyolojik araştırmalar Bayan Fındıkova ile Bayan Manolova arasındaki fark –ilk anketlere göre – 50 bin kişidir. Şu an bu kitleyi hareketlendirebilecek bir gerekçe gösterilemiyor.

Yerel seçim ateşinin ilk kıvılcımlarından seçim tartışmasının konusu hemen kendini gösterdi. Sofya’daki “Kurtarıcı Sovyet Eri” anıtı kalacak mı? Kalkacak mı? Çok ilginçtir II. Dünya Savaşında Kızıl Ordu Bulgaristan’a girmemiş ama “Kurtarıcı Kızıl Ordu” anıtları dikilmiştir. Bunlardan biri Plovdiv (Filibe) şehrinde Nebet Tepe “Alyoşa” anıtıdır. Biri de Sofya “Kl. Kl. Sofya Üniversitesi” karşısındaki parka dikilmiş olan “Kurtarıcı Sovyet Askeri” anıtıdır ki, yıllardan beri kaldırılması isteniyor. Bu anıt, 1956 yılında dikilmiş ve Todor Jivkov’un  BKP MK Birinci sekreteri seçildiği BKP Kongresi esnasında açılmıştır. Bir “Sovyet Sembolü’dür.”  2019 seçimlerinde bir başka “Rus Sembolü” daha sert tartışmaların konusudur. Bu da Osmanlı devrinde II. Aleksandır’ın 13 yıl İstanbul Büyükelçisi olan Prens  Nikolay İgnatiev’e de bir anıt dikilmesi meselesidir ki, buna yol vermek istemeyenler, halen Sofya’nın ticaret sokaklarından biri olan “Graf İgnatiev Sokağı” adının değiştirilmesi için direniyorlar ve sayısı da günden güne artıyor.

Bu konuda Doğu Avrupa eski sosyalist ülkelerinden birçok örnekler veriliyor. Örneğin Çek cumhuriyeti yeni tarihinde Kızıl Ordu 1968 yılına kadar “kurtarıcı” olarak tanımlanırken, daha sonraki yıllarda 1990’a kadar bir “işgalci” ordusu olarak gösteriliyor. Polonya, Sovyet Ordusu anıtlarını yıktı. Ukrayna 2 bin Lenin anıtını devirdi. Bulgaristan’da henüz yıkılan Rus imparatorluğu veya Sovyetler Birliği (Kızıl Ordu, Lenin vb) döneminde dikilmiş anıt yoktur. Bir ara Varna’ya Stalin şehri, Dobriç’e Tolbuhin vb demişlerdi, tutmadı. Lenin eserlerini Sofya kitapçılarında artık bulamazsınız. Rado ve TV Rus ve Sovyet şarkıları da salmıyor, oysa iyileri vardı…

9 Eylül 1944’ten başlayarak 1989’un 10 Kasımına kadar,  Eylül’in dokuzu Bulgaristan’da sosyalist devrim başlangıcı ve Sovyet Ordusuna “kurtarıcı” tebrikleri gönderme günüydü. Ne ki şimdi bu tören de kutlanmıyor. Bu sene Rusya Federasyonu’nun Sofya Büyük Elçiliği “Şipka” sokağındaki  Sovyet Kültür Evinde 09 Eylül 2019 tarihinde “Bulgaristan’ın Kurtarıcısı” sergisi  açmak istedi. Olay, Bulgaristan Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı tarafından bir protesto mesajı yayınlanmasına neden oldu. Moskova’dan tepkiler geldi. “İki defa kurtarıcınız” masalları tekrarlandı. Tedbirler önerildi. Bu önlemlerin arasında en ciddi olan ise, GERB-CDC listesinden Avrupa Parlamentosu milletvekili seçilen, kıdemli diplomar Aleksandır Yordanov’tan yükseldi. Yordanov, Rusya Cumhurbaşkanı V. Putin’in Sovyet Ordusunun 2. Dünya Savaşında Bulgaristan’ı işgal etmesinden dolayı “özür” dilemesini istedi ve örnek olarak, Almanya Cumhurbaşkanı’nın 1 Eylül 1939’da Nazilerin Polonya’yı işgal etmelerinden dolayı, 80 yıl sonra, özür dilemesine işaret etti.

Sözün kısası.  Sofya yerel seçimlerinde ve bütün ülkede Rus ve Sovyet anıtlarına karşı tavır seçimlerin “Kilit Sorunu” olacaktır.

Bu konuda Hak ve Özgürlük Partisinden, daha somut bir ifadeyle, deniz “köşkünde” bir örümcek ağına sarılmış şişenin içindeki “ajan cin” Ahmet Doğan’dan “kulağına fısıldanacak görüşü,” anlaşılır bir şekilde beyan etmesini ve perde ardındaki “yüce cevherin” politik rengini görebilmek istiyoruz.

Mecliste 3. Parti olan DPS, Sofya Belediye Başkanlığına aday göstermese de azınlıkların yaşadığı “Hr. Botev”, “Vasil Levski”, “Fakultet”, “Malaşevtsi”, “Konovitsa” , “Krasna Polyana”, “Kremikovtsi, “Svoge”  ve bazı başka belediyelerde muhtar çıkarabildiği gibi, meclis üyeliklerine de aday gösteriyor. Bu seçimin ikinci turunda bu nüfus üzerinde otoritesi olan DPS arabayı devirebilir. Fakat şimdilik bir açıklama yoktur.

Analizimize iktidarda bulunan ve son 9 yılın seçimlerini bir bir kazanan, fakat son 3 seçimde ortak arayan, birlik kurmaya çalışan Boyko Borisov’un yönettiği GERB partisine daha dikkatli bakalım.

 2017 Seçimlerinde aşırı sağcılarla, ırkçı ve faşist olarak nitelendirilen 3 partiyle seçim sonu ortaklığı kurdu ve iktidar oldu.

Bulgar tarihinde Osmanlıya karşı Makedon direnişlerinin haydutluk kanadında kökleri olan, Bulgar iç siyasetinde anti-demokratik geleneği olan, 1923’ten sonra Komintern tarafından finanse edilen, 1944’te yasaklanan, fakat 1990’da yeniden dirilen ve son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde (06 11 2016) % 17 oy alan İç Makedon Devrim Hareketi – VMRO, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde (31 Mayıs 2019) olduğu gibi şimdiki yerel seçimlerde de GERB ile ortaklığa yanaşmadığı gibi,  “Yurtsever Cephe”de birlik kurduğu  “Ataka”  (Hücum) ve sözüm ona “Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Cephe” (NFSP) partisi ile de araları açıldı ve yerel seçim ortaklığına olumsuz bakıyor.

Bunun birçok nedeni olabilir, fakat VMRO-nun Rusya Amerika dengesini iyi tutturduğu gözden kaçmıyor. MİG 19 savaş uçaklarının onarımını Moskova’da yaptıran Savunma Bakanı Kr. Karakaçanov, 8 adet F-16 uçağı alınması programında başarılı oldu ve ABD’ye ödeme yaptı.  Bulgar zırhlı birliklerini Almanya yapımı yenileriyle gerçekleştirmek için 1.5 milyar EURO ayırırken, Deniz Kuvvetlerine ve 1 milyar EURO ayırmış bulunuyor. Bu konularda GERB ile ağız ve söz birliği, mecliste oy birliği yapsa da, VMRO yerel seçimlerde kimliğini korumaya kararlı ve kendi adaylarını gösteriyor.

GERB partisi hükumette ve mecliste birlikte çalıştığı (NFSB) ve (Ataka) siyasi partileriyle yerel seçim sandığında birlikte olmayı kabul etmiyor.
Tutumlarını aşırı sağcı, Avrupa Halk partisi tarafından kabul edilmez bulduğundan da olabilir.  Bu gelişmelerin temelinde VMRO, “Ataka” ve NFSB partilerinin azınlıklara Türklere, Pomaklara, Romanlara (Çingenelere), Ulahlara ve Makedonlara karşı olumsuz ve şiddet siyaseti de önemli bir faktördür.

2017’den beri Roman getto-mahallerinin yıkılması, Roman-Çingene çocuklarının okullardan tamamen uzaklaşması, genç ailelerin Almanya ve Hollanda gibi ülkelere sığınması devam eden şiddet ve yerel davaların Strazburg UİNM’ne taşınması Bulgar kamuoyunu düşündürdü. Kırmızı çizgi çiğnenmeye başlandı.  Bulgaristan Müslüman Diyaneti, Baş Müftülüğüne bütçeden mali yardım gösterilmesi, anti-İslam kışkırtmacılığını tırmandırılması ve ötekileştirme siyaseti de nefret uyandırıyor.

Karma bölgelerde Bulgar devleti ve belediye okullardaki Türk dili sınıflarına, Bulgaristan Türkleri öz tarihi, töreleri, halk gelenekleri, kültürü ve bilgileri ve İslam dini derslerinin katılmasına bu siyasi güçler tamamen karşıdır.

Yerleşim yerlerindeki kültür merkezlerine özgürce etnik etkinlik hakları tanınması, ders kitaplarının gerçekleri ve demokratik açıdan yeniden yazılması, Türklere zulmün derslerde işlenmesi ve daha birçok konuda olumsuz tavrıdır.

Son 2 yılda VMRO – Başkanı Karakaçanov’un liderliğinde militarist bir parti olarak da ortaya çıktı. ABD ve Almanya malı silahlarla aşırı silahlanma yolunu seçti.

1990’dan sonra doğanlar artık Üniversite bitirdiler, yüksek lisans aldılar, bilim dalını seçenler Yüksek Eğitim Kurumlarında kalırken, dış ülkelere gitmeyip vatan sevgisiyle halkına yardım etmek isteyenler ülkede idari görev alıyor. En ılımlı ifadelerle anlatılsa bile ülkede uzman eğitimli uzman kadro eksikliği var. Yalnız Almanya’ya 5 bin doktor gitmiş. Şimdi Borisov hükumeti AB aracılığıyla Bulgar devleti tarafından bedava eğitilen bu kadroların eğitim-öğretim masraflarını talep ediyor. Böylece bu kadroların geri dönme yollarını tamamen kapamış olacaktır.

Yerel seçimlerden önce kanun değişikliği yapılmadı.

Seçimden önce 6 ay Bulgaristan’da ikamet etmeyen seçmen yerel seçimde oyunu kullanamayacak. Bu kişiler Hüston’da oturup çalışsalar veya İzmir’de yaşasalar da ev vergisini, yol vergisini, çöp vergisini vs ödeseler de durum değişmiyor. Dış ülkelerde seçim sandığı yine açılmayacak. Bakımsız yolla evler, çeşmeler, duraklar öylece kalmış devletin dolayısıyla belediyelerin umurunda değil.

Memleketimizin değişebilmesi, kalkınabilmesi için her vatandaşın aktif seçmen olması, seçimlerin de zorunluluk şartına uyması gerek. Bulgaristan’da seçime katılma sözde zorunlu, fakat uygulamada engeller, kısıtlamalar ve yasaklar var. Bir vatandaş dış ülkede çalışırken iyi kazanç elde etse bile, seçme ve seçilme hakkından mağdur edildiğinde dolayı, köyüne ve kasabasına küstür ve yatırım yapmaz, yardım eli uzatmaz.

Bulgaristan’da seçim kanunu değiştirilip posta yoluyla oy kullanma usulü getirilmeden ülkenin ve toplumun oy kullanma hakkı olanlar ve olmayanlara bölünmüşlüğü aşılamaz. 3 milyon yurttaş dış ülkeler bulunuyor. Toplumsal yaşamdan her gün uzaklaşıyorlar. Sosyal yaşama katılma, herhangi bir konuda söz sahibi olma yolları kapanmış olduğu için kendilerini pasif, yararsız, dışlanmış hissediyorlar. Avrupa Birliği ülkelerinde seçme ve seçilme kanunu bir olmalıdır. Almanya ve Avusturya yerel seçim kanunları örnek alınmalıdır.

Hak olmayan bir devlette iyi dürüst kişiler kalmaz, kalanlar hırsızlar, üçkıyatçılar, hazırancılar ve benciller kalır bunların da devleti olmaz, bizim görevimiz uyarmak halk ne yaparsa kimi seçerse doğru der bunu bilir bunu söyleriz.

Biz Türkler açısından fark etmez biz Kırca Ali, Haskovo, Razgrat, Şumen, Varna Dobriç ve Ruse gibi 1 il 34 ilçe olan kalelerimizi asla kaybetmeyiz. Fakat herşeye rağmen seşme ve seçilme anayasada yer alan temel insan haklarımızdan biridir ve mutlaka uygulanmalıdır. Hakkı hakkına vermezseniz onlar gelir kendileri alırlar, daha fazla insanları germeye kimsenin hakkı yoktur herkes bir an önce doğru yolu bulmak zorundadır.  Bu ülkede tüm etnik gruplar beraber yaşamak zorundayız, bir birimizi sevmek zorunda değiliz amma bir birimize saygı duymak zorundayız. Çünkü halk yürüyüşleri başlarsa durdurmak zor değil imkansız olur. Bizden söylemesi veya tarihe bir not olsun deriz kalın sağlıcakla. Her şey çok güzel olacak demek isterdim amma Bulgaristan uçurumun kenarına gelmiş durumda halk vaatler değil icraat görmek isterler. Saygılarımla, kalın sağlıcakla…

Seçim kampanyası henüz başlıyor. 

Devam edecek.
Lütfen paylaşınız.

Reklamlar