Tarih: 26 02 2019
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Konu:   AB seçimleri – Genel Bakış

1991’de Bulgaristan’ın 7. Büyük Halk Meclisi’nde (BHM) hazırlanıp 400 milletvekilinin 309’u tarafından imzalanan ve bugün hala geçerli olan 4. Anayasasında Avrupa Birliğine katılma hedefi yoktur.

Bu yönde ilk değişiklik 24 Eylül 2003’te yapıldı. Bu değişiklikle yargıçların 7 yıllık görev süresi, dokunulmazlığı ve değiştirilmelerini imkânsızlaştırarak yasallaştırdı.

İkinci değişiklik 18 Şubat 2005’te yapıldı.

Bulgaristan Cumhuriyeti’nin temel yönelimine Avrupa Birliği’ni eklendi. Yalnız AB’ne üye ülkelerden “yabancılara ve yabancı tüzel kişilere olmak üzere Bulgaristan’dan toprak satın alma hakkı” tanıdı.
Avrupa Parlamentosu’na ve yerel organlarına Bulgaristan vatandaşları da oy verme hakkı tanıdı.

30 Mart 2006’da onaylanan 3. Anayasa değişikliği ile milletvekillerinin ve (Anayasa Mahkemesi Üyelerinin) dokunulmazlığı sınırlandı. Milletvekillerinin asli suçlardan cezalandırılması yasallaştı.

2 Şubat 2007’de yapılan dördüncü değişiklikle, milletvekillerinin genel kurulda bulunmayan başka milletvekillerinin kartlarını kullanarak oy kullanması yasaklandı.

AB üyelik anlaşması anayasanın olağan meclis tarafından onaylandı.

Anayasanın 10. maddesi şunu buyurur: “Seçimler, milli ve yerel halk oylamaları gizli oy kullanma usulüyle genel, eşit ve dolaysız seçim hakkına göre yapılır.” Bu hak Bulgaristan ve AB vatandaşı olan hepsine tanınmıştır. Bu anlaşmaya dayanarak İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara’da ve diğer bölgelerde Bulgaristan kökenli çifte vatandaşlar için ilk AB seçim sandıkları açıldı ve oy kullanıldı. Önümüzde 26 Mayısta bu hakkımızı yeniden kullanmaya hazırlanıyoruz.

Yukarıda açtığım anayasal değişiklikleri yapılmazdan önce, Anayasa, Bulgaristan’ı birleşik bir devlet olarak görüyor, bölgesel otonom otonom örgütlenme hakkı tanımıyor,  başka bir ülkeye ya da uluslararası birliğe katılmayı da asla öngörmüyordu. Politik sistem çok partili, iktidar ise yasama, yürütme ve yargı olmak üzere, üçe bölünmüştü.

Görüldüğü üzere, 26 Mayıs 2019’da 27 Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Bulgaristan’da da yapılacak AB parlamentosu seçimlerinde Avrupa’ya bir Başkan ve 750 milletvekili seçilecektir.
Bu seçimde de AB yasalarının milli yasalardan üstün olduğundan başka genel geçerli bir kural yoktur. AB terimi ilk kez 7 Şubat 1992’de Maasrricht Anlaşmasında kullanıldı ve 5 yıl arayla yapılan parlamento seçimlerine özel bir istem getirmedi. Bulgaristan 2007’de birliğe üye alındı ve uluslararası doğrudan seçime ilk kez 2009’da katıldı.

Bir önceki AB seçimleri 25 Mayıs 2014’te yapıldı.

Seçim günü Bulgaristan’da 12 bin sandık açıldı ve oylama 60 bin gözlemci tarafından izlendi. Seçime 15 siyasi parti ile 5 koalisyon katıldı. Aktiflik oranı % 36 idi. Bulgaristan’ın Avrupa Vatandaşları GERB 6; Bulgaristan için Koalisyon 4;  Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) 4; Sansürsüz Bulgaristan 2 ve Reformcu Blok 1 milletvekilini (toplam 17) Brüksel meclisine gönderdi. DPS partisinden İlhan Küçük, İskra Mihaylova, Necmi Ali ve Filiz Hüsmenova seçildiler. (Yeni liste 30 Mart günü açıklanacak.)  Seçimle ilgili partinin yayınladığı haberlerde 400 bin oy arandığı ve Kırca Ali bölgesinden 50 bin oy için mücadele edileceğine vurgu yapıldı.

Avrupa Parlamentosunda Sosyalist, liberal, halkçı ve tutucular olmak üzere 4 ana politik akım bulunuyor. 10 yıldan beri İktidarda bulunan GERB partisi Avrupa Halk Partisi, ana muhalefet oluşturan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Avrupa Sosyalistleri (PES) grubuna, Hak ve Özgürlükler (DPS) milletvekilleri de Avrupa Liberalleri meclis grubuna katılıyor.

Mayıs ayında yapılacak AP seçimlerinde barajın yükselmesi (5,9) ve bu ay Bulgar meclisinde yapılan ve Cumhurbaşkanı Rumen Radev tarafından veto edilen seçim kanunu değişikliklerinden sonra ilginin birden bire azalması sonucu ancak GERB, BSP ve DPS partilerinin Brüksel meclisine üye gönderebileceğine kesin gözle bakılıyor. Hükümetin aşırı sağcı ortakları arasında dış politika konularında 2018’den beri kızışan anlaşmazlıklar, sözüm ona “Yurtsever Birliğin” – “Ataka” partisi, “Bulgaristanı Kurtarmak İçin Milli Cephe” (NFSB) ve İç Makedon Devrim Örgütü (VMRO) – üyeleri arasında çok kızıştı ve fiili parçalanmaya neden olurken, yaklaşan seçimde ortak aday çıkarmalarını olanak dışı bıraktılar.

Bulgaristan’daki çelişkilerin kızışması bu yönde olsa da, Mayıs ayından sonra Avrupa meclisine girecek olan vekillerin üçte birinin aşırı sağ ve faşizan kanattan olacağı tahmin ediliyor. Değişen siyasi şartlarda faşizan güçlerin ana kaynağı Fransa’daki “Le Pen Hareketi”, Almanya’da “AfD” hareketi, İtalya ve Hollanda aşırı sağcı hareketleridir. Buna rağmen 2019 AP bileşiminde Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Polonya % 51’in üstünde bir çoğunlukla ana gücü oluşturmaya devam edecektir.

Gelişmeler bu yönde olsa da AB’nin içten dinamitleyen güçlerin topluluğu zayıflatarak dağıtma çabalarına devam edebilmelerine gerekli olan üçte bir potansiyelinin şu sonuçları doğuracağı gün gibi ortadadır. Bu konuda Avrupa Dış Politika Birliği tarafından yapılan bir araştırma şöyle raporlanmıştır:

2019 Avrupa Seçimleri
AB düşmanı partilerin yıkıcı saldırı hedefleri:

  • Çin ve ABD’den AB’ye karşı güç toplayan tehlikelere birlik adına toplu yanıt verileceğine milli yanıtlar verilerek, NATO gücünü zayıflatmak; Rusya’ya konan yaptırımları kaldırmak için baskıda bulunmak;
  • AB içinde yasaların üstünlüğünü rafa kaldırmak insan haklarının korunması uğrunda çalışmaları engellemek;
  • Brekziten sonra İngiltere ile serbest ticaret görüşmeleri yürütülmesini ve antlaşma imzalanmasını engelleyerek AB ekonomisinin gelişerek daha rekabetçi olmasına engeller yaratmak; Raporda Avrupa karşıtı partilerin etkin olmaya çalışacakları alanlardan biri ticari etkinliklerdir.
  • AB’nde yabancılar, sığınmacılar ve kaçaklar sorunlarına kesin çözüm olarak iç sınırlara sıkı kontrol getirmek ve dolayısıyla eski durumlara geri dönmeyi sağlamak.
  • Paris İklim ve Çevre Anlaşması gibi uluslararası sözleşmelerden AB ülkelerinin ve Birliğin çekilmesinde ısrar ederek ikilik sorunlarıyla ilgili dünya problemlerinin çözülmesine engel olmak;
  • Avrupa Birliği’nin dağılmasından yana çabalara hız kazandırmak. Bunun için şu ya da bu Avrupa komiserinin seçilmesini engellemek; Bazı konularda üye ülkelerde halk oylamasına sebebiyet vermek.

Çok ağır bir sorun 2 000 000 (iki milyon) gurbetçinin seçeneksiz durumdadır.

Bunlara oy kullanmaları yolu kapalıdır. Borisov hükumeti 10 yıldan beri ölü canlıların oylarıyla iktidarda kalırken, gerçek seçmen oylarına, göçmenlerimiz, soydaşlarımızın sorunlarına, gurbetçilerimizin oy kullanma sorununa asla çözüm aramadı. Posta ile oy kullanma yolunu tıkadı. Sağ bakıp sola vurduğunu herkes gördü.

Bunlar Avrupa Birliğine giden ve oradaki çalışmaların bugünkü yol taşlarıdır.

Bu arada, Bulgaristan’da da gözlendiği gibi AP seçimlerinde elde edilecek sonuçlar erken genel seçim yapılmasına da kapı aralayabilir. Güçler dengesinin değiştiğini gösteren barometre olabilir. Ülkemizde AP seçim hazırlıkları artık tamamlanmış, pankartlar basılmış, aday listeleri açıklanınca kampanya alevlenecektir. Böyle bir gelişme sadece Bulgaristan’da değil meclis dengeleri oynamış olan Danimarka, Estonya ve Slovakya’da da bekleniyor. Bu adımlarda aşırı milliyetçilerle ittifak kuranlar AP’nun yeni dönem çalışmalarını zorlaştıracaktır. AB’nin surları olan Almanya, Fransa, İtalya ile Polonya bu çarpışmalara çok ciddi hazırlık görüyor. Bulgaristan’da şu dönem ayrışma adımları atılırken, seçim kanunu değişikleri bocalamasında tamamen toslanmışken ve özellikle de kendileri tercihli seçim sistemine göre seçilen 26 milletvekilinin seçim kanunu değişiklinde ısrar etmesi hayal kırıklığı yaratırken, düş kırıklığından söz edenler artıyor.

AB milletvekillerinin Brüksel’den en az 500 biner Euro ile dönmesi, toplumda “aman bana ne” bezginliği yaratmış bulunuyor.

Özellikle İsveç, Hollanda, Hırvatistan, Estonya gibi faşizmden ve milliyetçilikten çok ağır yaralar alan ülkelerde faşizan güçlerin durdurulması inancı her geçen gün taraflar topluyor. AB’nin faşist hortlama ocağı olmasına asla yol verilmemelidir.

Bulgaristan’da AP kampanyasının ilk perdelerinde, yine Romen GETTO mahallelerinin kaldırılması yeniden istendi.  80 bin kişinin ağır yoksulluk koşullarında yaşadığı Avrupa’nın kültür merkezi Filibe (Plovdiv) Yeni Mahalle (Stolipinovo) sorunları gündeme getirildi, çözüm yolları gösterilemedi. Oy satın alma, seçmeni boş vaatlerle aldatma, eski seçim komisyonunun çevirdiği dolaplar, yardım paralarının birkaç kişinin elinde toplanması, sağılık ve eğitim reformu, işsizlik sorunları vb konularda ustalaşmış yeni konuşmacılar dikkati çekti.

Daha iyi bir ortamda yaşamak istiyorsak, emelimiz geçim, iş, sağlık, eğitim ve açıl sorunları çözmek ise birleşmemiz, karar almamız ve tek yumruk olmamız gerekiyor.

Herkesin dikkatini çekmiştir, aşırı milliyetçiler sosyal yardım ve TELK-geçim yardımı olarak her yıl ödenen (2 300 000 000) iki milyar üç yüz milyon leva paranın durdurulması isteniyor. Bu paranın (1 700 000 000)  bir milyar yedi yüz milyon levası direk olarak yıl içinde ödeniyordu. (600 000 000) altı yüz milyon leva ise araç, gereç, araba, ilaç ve başka satın alırken yine sosyal ihtiyacı olanlara sosyal yardım olarak veriliyordu. Şimdi bu yardımları kesmek için yol aranıyor. TELK-raporlu olanlar evlerinde ziyaret edilecek ve durumları yeniden değerlendirilecektir.

Bu yazı dizimizde Avrupa Parlamentosu seçimlerini ayrıntılı ve geniş bir şekilde anlatmak istiyorum. Faydalı olabilirsem ne güzel.

Bizim oyumuz çok değerlidir. Ortak irademizin ifadesidir. Bir oy bir şey değil diyenler yanılgı içindedir. Biz bu seçimlerde birlik kurabilsek 2. Parti çıkar ve Bulgaristan’da her şeyi istediğimiz hale getirebiliriz.

İkinci yazımız yolda başlığı da “Yolumuzu kesen seçim kanunları.”
Okuyunuz, okutunuz ve tartışınız, tartışınz ki gerçekler ortaya çıkıversin.
Teşekkür ederiz!
Dostlarla paylaşmayı da unutmayınız.

Reklamlar