Bulgaristan Meyve ve Sebze Üreticileri Birliği Genel Müdürü Çavdar Marinov, vatandaşların tükettiği sebze ve meyvelerin yaklaşık yüzde 90’ının ithal ürünler olduğunu ve yerli üretimin de tamamen “çökmüş” olduğunu söyledi. Ulusal İstatistik Kurumu (NSİ) verileri, 2018 yılının ilk on ayında taze sebze ithalatının yüzde 11, 7 artarak yıllık 226, 7 bin tona ulaştığını, taze meyve ithalatının ise yüzde 9, 4 artarak 255, 3 bin tona çıktığını gösteriyor.

Aynı zamanda tarım sektöründe nihai üretimde yüzde 2 düşüş kaydediliyor. Bulgaristan tarımının durumu kötü olduğu açıkça ortada ve bu da gıda satın alan her vatandaş tarafından hissediliyor. Bulgaristan’da üretilen meyve, sebze, et, yumurta, süt ürünleri ve benzeri malların asgari miktardadır ve soframıza koyduğumuz her şey yurtdışından, genellikle Türkiye, Yunanistan, Polonya, Sırbistan ve Kuzey Makedonya’dan geliyor.

Bulgaristan tarımı Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yaklaşık yüzde 5’ini oluşturuyor. Oysa bundan 30 yıl öncesinde Bulgaristan bütün sosyalist devletlerine gıda sağlıyordu. Demokrasiye geçilmesinin ardından tarımda ne yazık ki beklenen olumlu sonuçları vermeyen bazı reformlar yapıldı.

Zorla toplanan tarlaların eski sahiplerine veya mirasçılarına iade edilmesi sadece tarım arazilerinin bölünmesine sebep oldu ve yeni çiftçiler bırakın ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilmeyi, ailelerini bile geçindirmeye yetmeyecek bir hektardan az, çok küçük tarım arazilerinin sahibi oldular. Bu gençlerin köylerden ve çiftliklerden toplu göçüne neden oldu, küçük yerleşim yerlerinde ise ağırlıklı olarak emekliler kaldı. Sadece tahıl üretimi bir yere kadar konsolide olup modernleşmeyi başardı ve bu sektörde tahılları Avrupa ve dünyada başarı ile ihraç eden orta ölçekli, modern şirketler ortaya çıktı.

Eterik ürünler – genellikle yağ gülü ve lavanta üretimi de ayaklarının üstüne basmayı başardı ve ülkemiz uçucu yağ ticaretinde dünya liderlerinden biri olmaya devam ediyor. Bulgaristan aynı zamanda Avrupa Birliği’ndeki en büyük bitki ve baharat üreticisidir. Eurostat verilerine göre, 2017 yılında ülkede toplam 81 000 ton baharat, aromatik ve şifalı bitki yetiştirilmiştir.

Bulgaristan sadece birkaç on yıl önce gelişmiş bir tarım ülkesiydi. Bugün ise, tarım sektörünün gelişimine ne harika doğal koşullar ne de Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası kapsamında sağlanan finansal destekler yardımcı olamıyor. Daralan tarım üretimi ve satışlar çiftçilerin gelirlerinde düşüşe yol açıyor. Ulusal İstatistik Kurumu (NSİ) verilerine göre, 2018 yılında çiftçilerin gelirlerinde yüzde 14.8 düşüş kaydedilmiştir. Düşük kar ve katma değer göstergesi olduğundan dolayı bu kaçınılmaz olarak hem yatırımcıları hem de işgücünü sektörden uzaklaştırıyor. Ve bu yönde hiçbir olumlu değişim belirtisi de görünmüyor. Örneğin, gelecek vaat eden biyo-tarım bile marjinal kalmaya devam ediyor ve toplam üretimin sadece yüzde 5’ini oluşturuyor. Sonuç olarak, Bulgaristan halkı giderek daha fazla ithal meyve, sebze, et ve süt ürünleri tüketiyor. Çiftçilerin emeği ve elverişli doğal koşullar sayesinde o yıllarda tükettikleri ürünlerin ne kadar lezzetli olduğunu özlemle yad ediyorlar.

 

Çeviri: Özlem Tefikova, BNR

Reklamlar