Rafet ULUTÜRK
Tarih: 06 Ağustos 2021

Bizim durmamız önemli değil, Dünya durmuyor dünya yürümeye devam ediyor.
Sayılı günler gelip geçiyor. Bulgaristan’da “Var Böyle Bir Halk Partisi” başbakan adayı Plamen Nikolov’un 7 günlük hükümet kurma süresi bugün 6 Ağustos’ta doldu. Başbakan adayı ve 18 kişilik kabine listesini Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e sundu. Dış İşleri ve İç İşleri Bakanları Başbakan Yardımcısı olarak da görevlendirilmişler. Bulgaristan Parlamentosu 11 Ağustos 2021 Çarşamba günü Meclisten güvenoyu istenecektir.

Bu kabine Plamen Nikolov tarafından hazırlanmadı.
O, bu işin içinde yalnız bir sigorta. 11 Temmuzdan beri kendisi gibi sigorta olan başbakan adaylarından Nikolay Vasilev ile İliya Petrov’un güvenoyuna sunmazdan önce “senden olmaz” sözleriyle çöpe atıldığını hepimiz gördük.

240 kişilik Sofya parlamentosunda, kamuoyunda ve halk arasında durum olağanüstü gergin, can sıkıcı ve itici. Halkın bağrında birikmiş enerjisi güçlü bir öfke ve bu öfkenin gerçeklere dayanan kökleri var. Örneklersek, kabine üyeleri arasında en ciddi, bilgili, deneyimli ve becerikli olarak gösterilen listedeki gözde kişi Dış İşleri Bakanı adayı Radi Naydenov’tur.
Neden bir bakalım; R.Naydenov’un dedesi, 1923 Eylül Ayaklanmasına katılmış, babası bundan 74 yıl önce komünistleri devirip tutukladığı Çiftçi Partisi lideri Nikola Petkov’u yargılayan ve dar ağına gönderen, mezarı hala bulunamayan bir kahramanın katilidir. (‘Stamboliyski’nin fikirlerinden ilham alın, Bulgaristan ve Bulgar halkının yeni yaşam eşiğinde olduğu tarihi anı algılayın. Yerli, il derneklerinde birleşin, birleşik Bulgar Çiftçi Halk Birliği olarak örgütlenin. Güçlü çiftçi örgütleri ile güçlü Cephe vatanı kuralım’. Çiftçi lideri Nikola Petkov’un Sofya radyosunda yaptığı konuşma.) R.Naydenov’un dedesi Komünist dönemde 14 yıl meclis başkanlığı yapmış, ömrü mecliste geçmiştir. Güya “soya dönüş” katliamları ve soykırımına kılıf olan 1972 Anayasa’nın akıl hocalarından ve uygulanırken gözetimci olan “hukukçulardan” da biridir.
Biz “toplumun ve devletin” içi çürümüş, öz sözümüzle “günümüş”, Cumhurbaşkanı R. Radev’in dediğine göre “batak”, 12 Mayıstan beri seçim hükümetine başbakan olan General Stefan Yanev’in ifadesiyle “balçık” olduğunu kanıtlayan yeni deliller seli akmaya başladı, sanki eziyet ve zulüm kuyusunun kapağı kalktı….

Slavi Trifonov hükümeti olan bu kabine “sağ kanat” hükümeti olarak biliniyor. Kabinedeki ana kadrolar ya kendileri sol komünist ve hatta bazıları isimleri suç olaylarına, hırsızlığa karışmış, eşleri tutuk evlerinde Bayanlar, Baylar ya da halk tarafından asla tanınmayan, bilinmeyen kimseler. Onlardan biri olan Adalet Bakanı, Veliko Tırnovo Üniversitesinde “Hukuk Okuyan” Momçil İvanov fesbookta yıllardan beri yazdıkları açıklanınca, hemen bakanlıktan istifa etti. Ama bu yeter mi, meclisten de ayrılmaya hemen zorlanmalardır. Kendi pisliklerini temizleyemeyen bir siyasi parti yolsuzluklarla mücadele edemez, kötülükleri hayatımızdan kazıyamaz, hiçbir kimseyi ve hiçbir süreci yönetemez ve yönlendiremez.

“Var Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” ve “Ayağa Kalk Bg. Biz Geliyoruz!” partilerinin “moloz” (ideolojisiz, politikasız ve kimliksiz) partiler olduğunu birkaç yazımızda işledik, doğru dürüst kadroları olmadığını (kendilerinin yetiştirdiği genç kadrolar olmadığını) da belirttik. (Kim olduğunu herkesin bildiği Georg Soros’un okullarından çıkan, kafalarına zehir doldurarak, körelterek yetiştirdiği kadrolara devlet teslim edilmez.) Aynı zamanda bu üç, sokak gösterilerinden gelen ve meclise doluşan Bulgar “moloz” yığının kendi özellikleri olduğundan dolayı, aynı yoldan gelseler ve aynı hedefe yönelmiş olduklarını her gün her saat belirtseler bile, bir yuvarlak masa etrafına toplanıp büyük bir “moloz” yığını olarak iktidar kurmalarını engelleyen çok önemli kişisel nedenler var. Bunlardan bazılarını bir daha belirtelim:  ego, kıskançlık, kibir, temassızlık, deneyimsizlik, dedim dedik, kendini fazla beğenmişlik, kitle ilgisizliğinin artması gibi nedenler yüzünden başarısız olduklarını da birkaç defa vurguladık. Bu niteliklerden bazıları “lider” havası estiren Slavi Trifonov’a, bazıları  “Demokratik Bulgaristan” /DB/eş başkanı Hristo İvanov’a ve ötekiler de politik sahneye yeni çıkmış, ilk defa milletvekili seçilmişlere aittir. Doğru dürüst bir yuvarlak masa kurulamaması da özürlerin bir başkadır.

Birinci görüşmelerden sonra yalnız “Adalet Reformu” ve “Başsavcı İvan Geşev”in görevden uzaklaştırılması konusunda anlaşabildiklerini açıklayan ”DB” koalisyon yetkilileri görüşmelerden çekildiler. Aynı hareketi Bayan Maya Manolova yönetimindeki “Aya Kalk Bulgaristan. Biz Geliyoruz!” grubu da izledi. Basın bu kopmaya değişik neden gösterdi. Biz, muhalefet güçler arasındaki bu yeni sert parçalanma nedenlerinin başında, son 30 yılda demokratikleşmeye çalışan, fakat komünist totaliter hukuk, adalet ve sorumluluk anlayışıyla yönetilen hukuksal süreçlerin çöküşünde görüyoruz.
Bulgaristan politikasında diyalog kültürü oluşamadı.
Türklerle aynı masaya oturmaktansa adeta korkuyorlar. Bulgaristan’da adliye sorunlarının başında birçok üniversitenin, bu arada polis okullarının hazırlık, bilgi düzeyi son derece düşük, hazırlıksız, deneyimsiz “hukukçu” yetiştirmesi ve piyasaya dökmesidir. Bunlar, örneğin polis okulundan diploma alınca, küçük bir ek sınav vererek avukat, daha bir iki sınavla yargıç, sorgu yargıcı ve savcı olabiliyorlar ve hayatlarından memnun halkın adalet ve doğruluk davasını unutuyorlar. Bulgaristan’da toplam 14 000 kayıtlı avukat arasından, “köklü adalet reformu yapacak kişi olarak, Veliko Tırnovo Üniversitesinde sınavlardan önce kız öğrencilere ‘kızıl halıya oturmaya ve donunu indirmeye” hazırlan, diyen birinin ….., önce milletvekili seçildi, mecliste yemin etti, ardından da Adalet Bakanı adayı gösterildi. Bu, durumun vaziyetinin ne kadar yürekler acısı olduğuna ne son ne de birinci kanıttır. İstifa edince yerine yeni bir avukat yargıç İvo Atanasov gösterildi.

Tabii ki, bu gelişmelerden sonra “DB” (34 milletvekili) ve “Aya Kalk Bg. Biz Geliyoruz!” (13 milletvekili) “Biz Başbakan Plamen Nikolov kabinesine güvenoyu vereceğiz” demiyorlar.

Örneklemeye ara verip “Var Böyle Bir Halk” partisi ile Sosyalist Parti (BSB) arasında gelişen ilişkilere değerlendirelim.
46. Mecliste 36 milletvekili olan sosyalistler, özellikle sosyal meselelerde ve emekli maaşlarının yükseltilmesi ve sosyal programların yeniden değerlendirilmesi gibi konularda görüş birliği içinde olduklarını, kabine üyeleri hakkında susmayı tercih ettiklerini belirtirken, emekli maaşlarının yeniden hesaplanmasına vurgu yapıyorlar.

Olayın özü şöyledir:

BSP sosyal düzenin ve devletin çökmesinden korkuyor.

Bütün hareketleriyle temsil ettiği yaşlı kitlenin irade ve ruhunu temsil ederken “yok olursak” korkusu her yerde ve her zaman üstün geliyor. Slavi Trifonov grubuyla görüşmelerde de bu nedenle uzlaşma yolları arıyor. Sl. Trifonov “bana oy vermek mecburiyetindesiniz” görüşünden artık giderek vaz geçmeye başladı, çünkü onun hayal ettiklerini başkaları düşünmüyor. Seçmen hükümet üzerinde kontrol istiyor.

Bulgaristan’da durum şudur.
Çalışan toplam 2 600 000 (iki milyon altı yüz bin) vatandaş var. Emekli maaşı ve sosyal yardımla geçinenlerin sayısı ise toplam 2 000 000 (iki milyon) kişi var. Bulgaristan’da sigortasız vatandaşların sayısı 850 000 (sekiz yüz elli bin).

Bulgaristan Milli Sigorta Kurumu’nun (NPİ) emekli maaşlarını bugünkü durumda ödeye bilmesi için yılda 10 000 000 000 (on milyar) leva paraya ihtiyacı var. Çalışanların ödedikleri sigortalar bu paranın ancak 5 000 000 000 (beş milyar) levasını (yarısını) sağlayabiliyor. Yetmeyen 5 milyar leva yıllık bütçeden ödeniyor. Bütçeden gelen paranın 2 milyarı emekli maaşlarına ödenirken 3 milyarı da sosyal yardıma, kimsesizlere, özürlülere, işsizlere, çaresizlere v.s. ayrılıyor.

Yılsonuna kadar emekli maaşlarının ve sosyal yardımların ödenmesinde 5 milyar leva açık var, çünkü B. Borisov hükümetinin 2021 yılı bütçesi mecliste onaylanmadı ve Nisan ayından beri memleket seçim (geçici) hükümetlerle yönetiliyor.
Seçim hükümetlerinin bizde bütçe hazırlama, bütçede ekler falan yapma hakları yok. Haziran ve temmuz aylarında emekli maaşlarına ek olarak verilen 50 leva zam zor zar ödenebildi.
Bir de emekli maaşlarının (Avrupa Birliği ülkeleri arasında en yoksul olma durumumuzu biraz dengelemek amacıyla) % 12.5 gibi zamlanması kararı var ki, bütçe olmazsa bu iş suya düşer, çünkü Milli Sigorta Kurumu emekliler için gerekli paranın ancak % 50’sini toplayabiliyor.
Bu durumda, DAHA BUGÜN BULGARİSTAN’IN BİR HÜKÜMETE İHTİYACI VAR VE BSP GİBİ DENEYİMLİ BİR PARTİ DE BU DÜĞÜMÜ ÇÖZMEYE ÇALIŞIYOR ve çalışacaktır. Çünkü politik bunalımı, hükümet krizini aşmaya çabalıyor ki, başarısız olursa ikinci bir erken seçime kadar memleketin şimdiki keşmekeşinde bir iç savaş patlak verebilir ve bu defa püsküllü açlık olaylara gerekçe olacaktır. Bu kâbusu yeni dış borç alarak geçici bir süre için atlatmak da mümkün değildir, çünkü anayasaya göre, seçim hükümetlerinin dış borç almaya yetkisi yok. Bundan dolayı BSP meclis grubu mutlaka bir hükümet kurulsun da birkaç ayda bazı yasaları onaylasın diye can atıyor ve Başbakan Plamen Nikolov hükümetine oy vermeye ödünler vererek hazırlanıyor. Belki de BSP meclis grubu da olayın ciddiliğini tam olarak anlamış durumdadır.

GERB partisi “Var Böyle Bir Halk” hükümetine 63 adet karşı oy vereceğini açıkladı. İktidardan düşerken hazineyi ve bütçeyi kurutan Borisov, ülkenin demokratikleşme ve yenilenme, dönüşümlere başlama yolunu her ne pahasına olursa olsun kesme çabalarına devam ediyor. GERB partisi 45. Mecliste olduğu gibi 46. Mecliste de kabine kuracak durumda değildir. Öteki 5 partinin hiç birinden oy alamayacağını biliyor.

Parlamento’da istenmeyen başka bir parti daha var: HÖH-DPS

Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH-DPS) Türklerin Partisi. (29 milletvekili). Politik bunalımın çözümünde HÖH-DPS isteseler de istemeseler de halen anahtar parti durumunda bulunuyor.

Tekrar bir bakalım ve hesaplayalım: Matematik ne diyor…

Çünkü “Var Böyle Bir Halk” partisinin 65 milletvekiline sosyalistlerin (BSP) 36 milletvekili eklendiğinde toplam 101 milletvekili oluyor ki, karşı cephe GERB’in 63 milletvekiline “Demokratik Bulgaristan”ın 34 ve “Aya Kalk BG. Biz Geliyoruz!” partisinin 13 milletvekili eklendiğinde toplam 110 milletvekili oluyor ki, güvenoyu düşüyor ve politik bunalım bir aşama daha derinleşiyor.
Yani bir taraf 101 sayısına ulaşmış, diğer tarafta 110’a ulaşmış bu sayılara HÖH’ün 29 vekilini ilave etinizde kantar istediğiniz yerde ağır basar. Kantarın topuzu yine Türklerde mi?

Bulgaristan’ın kader belirleyen şu günlerde yazgısı yine Türklerin ve HÖH milletvekillerinin iradesine bağlıdır.
Bulgar siyaseti daha önce de benzer durumlara düşmüştü ve 3 kez olmak üzere, Bulgar siyasetini çökmekten kurtardı. 1992-1994 yıllarında Lüben Berov hükümeti; Sergey Stanişev başbakanlığında 2005-2009 yılları arasında üçlü Koalisyon hükümeti ve 2013-2014 yılları arasında Başbakan Plamen Oreşarski hükümeti Türk partisinin oylarıyla kuruldu ve görev yaptı. “Var Böyle Bir Halk”, bu defa Çarşamba 11 Ağustos’ta mecliste güvenoyu isteyeceği kabinesine sosyalistlerin sol, Türk partisinin de orta direk desteğini almalı ve ikisine de dayanarak 130 kişilik bir meclis çoğunlukla yoluna devam etmelidir. Ara değişiklikler yol yürünürken de yapılabilir.

Burada inatlaşacak ve çekinecek bir şey yoktur. Sorumluluk kabineyi kuran, hükümet programını hazırlayan ve Başbakanı atayanındır.

2021 Bulgaristan gerçekliği ne yazık ki küçük küçük politik dalgalar üretirken büyük bir halk lideri üretemedi.

Ortadaki çok acı bir gerçektir. Bulgaristan dönüşerek demokratikleşme, adalete ve özgürlüklere açılma hareketi sorumluluk yüklü, kendisini yüzde yüz davaya adamış, iletişimi ve ikna gücü çok güçlü, büyük düşleri olan, kardeşlik duygusuyla yanıp tutuşan, halkını seven birini doğurup yetiştirmedi.

Şunu çok iyi kavramalısınız; Dünya değişti yöneticiler öngöremiyorlarsa yönetemezler. Dünya görmediklerinizi gösterecek, yaşamadıklarınızı yaşatacaktır çok yakında. Yangınlar, seller, yağmurlar başladı, bu afetler bu güne kadar hiç olmadı gibi olabilir. Afetler tolular hiç görmediniz şekilde büyük olabilir, uzaylılar geliyorlar deyip birlikte hareket edelim diyebilirler, kısaca insanları maymun yapacaklar gibi görünüyor. Buna hazırlıklı olanlar ve bu güne kadar dünyada olmayanlar olacaktır. Yöneticiler dünyayı doğru okumalıdırlar. Doğru okumanız ve vatandaşı doğru aydınlatmanız gerekir. Siyasilerin yerel düşünmesinin faturası halka kesiliyor. Bugün toplumun önüne çıkanlar yönetmek isteyenler, iktidardakiler de muhalefettekiler de dünyadan habersizler. Problem çözmeye çıkanlar kendileri daha büyük problem olduklarını görüyorsunuz. Dünya gidişatı artık çok değişti eskisi gibi değil, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, artık eski siyasetçilerle bu gidişatta buralarda olmaları çok zor. Siyaset yapmak isteyen, yönetmek isteyenler artık öngörüsü olabilen sağduyusu olabilenler olmalı ve olacaktır. Hakikaten ciddiyeti kavrayan bir mekanizması oluşturmak gerekir. Bu böyle gitmez. Bulgaristan yok oluşa doğru hızla gidiyor bunu kurtaracak bunlarla ilgilenecek kişiler gelmesi gerek. Hırsızları devleti soyanları buralardan uzaklaştırmak gerekir. Zenginlik isteyenler de gitsinler iş adamları olsunlar. Geleceği öngörebilen bir mekanizma kurulmalı, halktaki bu hayal kırıklığını giderecek bir yönetim bir an önce oluşmalıdır. Bulgaristan’da tüm partilerde her şey var amma gerçek bir lider yok, yani sıfırlar çok amma 1 yok. Yani 1 numara lider bulunduktan sonra sayı bir anda yükselecek ve her şey yerine gelecektir yoksa ….

Bu günkü yöneticiler Maalesef hiç birinde geleceği görebilen vizyon yok.

Biz hükümet ortaklığı görüşmelerinde verilen sözü % yüz tutmaktan söz ediyoruz. Bugünkü devletler hukuku bunun yazılı ve imzalı olmasını kural etmiştir. Kabul edilmemesinden kuşku ve güvensizlik doğurması, karşılığında kayıtsız koşulsuz destek, sebat, fedakârlık istenmesi ilginçtir.
Partiler birbirinin anası babası değildir. Siyasal düzen kuralsızlık üstüne kurulamaz. Sorumluluk bir duygudur, yüklenilen bir ağırlıktır. Oy vermek de sorumluluktur. Hitleri seçenlere, o “madem bizi tercih ettiler cephelerde ölecekler” demişti. Bunu durdurma yolu partiler arası sözleşmeler ve onların getirdiği kırmızıçizgilerdir.

Durumun bu kadar vahim olduğunu bile bile HÖH-DPS partisini Çarşamba günü “evet” oyu kullanmaya davet etmemiz, çok daha kötü günleri önlemek bilinciyle yaptığımız bir çağrıdır. Türkler her zaman kötü gün dostudur, bunu tüm dünya ve Bulgarlar’da çok iyi bilirler…

Olayları yakından izliyoruz ve izlemeye de devam edeceğiz.

Okuyan ve paylaşanlara ayrıca teşekkür ediyorum.
Bilgi paylaştıkça çoğalan bir hazinedir.” Bu hazineyi çevrenize dağıtın.

Saygılarımla,

Reklamlar