Musa VATANSEVER
Dünya, tarih boyunca pek çok krizle yüzleşti; savaşlar, ekonomik buhranlar, siyasi çatışmalar… Ancak bugün geldiğimiz noktada, küresel çapta daha derin ve karmaşık bir sorunla karşı karşıyayız: güvensizlik krizi. Devletler, artık birbirine güven duymuyor. İttifaklar zayıflıyor, işbirlikleri sorgulanıyor ve ülkeler kendi çıkarlarını koruma adına yalnızlaşma yolunu seçiyor. Peki, bu güvensizliğin temelinde ne yatıyor? Dünyanın bu hali, bizi nereye götürüyor?
—
Güvensizliğin Temel Sebepleri
1. Ekonomik Rekabet ve Kaynak Savaşları
Dünyada ekonomik dengeler değişiyor. Çin’in yükselişi, ABD’nin hegemonya mücadelesi, Avrupa’nın iç gerilimleri ve Rusya’nın jeopolitik hamleleri, devletler arasında rekabeti artırıyor. Bunun yanında, enerji kaynakları, su ve gıda gibi temel ihtiyaçların kontrolü için yapılan mücadeleler, ülkeler arasında gerilimi tırmandırıyor. Kaynakların azalması, işbirliği yerine çatışmayı körüklüyor.
2. Teknolojik Dönüşüm ve Siber Savaşlar
Teknolojideki hızlı ilerleme, ülkeler arasında yeni bir güven bunalımına yol açtı. Siber saldırılar, dijital casusluk ve bilgi manipülasyonları, devletlerin birbiriyle ilişkisini daha da karmaşık hale getiriyor. Artık savaşlar yalnızca cephede değil; bilgisayar ekranlarında da yaşanıyor. Bu durum, ülkelerin birbirine güven duymasını daha da zorlaştırıyor.
3. Küresel İttifakların Zayıflaması
NATO, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası organizasyonlar, güvensizlikten nasibini aldı. İttifaklar, üyeleri arasında çatlaklar yaşıyor; ülkeler, bu yapıların kendi çıkarlarını yeterince koruyamadığını düşünüyor. Brexit bunun en somut örneğiydi. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılması, “birlikte hareket etme” fikrinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi.
4. Popülist Liderlerin Yükselişi
Dünyada popülist liderler güç kazanıyor. Bu liderler, milliyetçi ve yalnızlaşma politikalarını ön planda tutarak, uluslararası ilişkileri daha da karmaşık hale getiriyor. “Önce kendi ülkem” anlayışı, işbirliği yerine güvensizliği artırıyor.
5. Pandemi ve Küresel Şoklar
COVID-19 pandemisi, dünya çapında ülkeler arasındaki güveni sarsan bir başka etken oldu. Aşı dağıtımındaki adaletsizlik, kapanma süreçlerindeki kaos ve sağlık sistemlerinin yetersizlikleri, uluslararası işbirliği konusunda büyük bir güvensizlik yarattı. Pandemi sonrası ekonomik toparlanma sürecinde de ülkeler arasında rekabet daha da arttı.
—
Dünyanın Nereye Gittiği Belirsiz
Bu güvensizlik ortamı, dünya için büyük bir tehdit oluşturuyor. İşbirliği yerine çatışma, diyalog yerine kutuplaşma, devletlerin uluslararası arenadaki eylemlerini belirleyen temel dinamikler haline geliyor. Bunun sonuçları oldukça yıkıcı olabilir:
Silahlanma Yarışı: Güvensizlik, ülkeleri askeri güçlerini artırmaya itiyor. Bu da olası bir küresel çatışmanın fitilini ateşleyebilir.
Ticaret Savaşları: Ülkeler arasındaki ekonomik rekabet, daha fazla ticaret bariyerine ve küresel ekonomide çalkantılara yol açabilir.
İklim Krizi Yönetilemez Hale Gelebilir: İşbirliği eksikliği, küresel sorunlara çözüm üretmeyi zorlaştırır. İklim değişikliği gibi ortak çabayı gerektiren sorunlar ihmal edilebilir.
—
Bu Durumdan Çıkış Mümkün mü?
Dünyadaki bu güvensizlik krizini aşmanın mümkün olup olmadığı tartışmalı bir konu. Ancak bazı adımlar, bu durumu yönetilebilir hale getirebilir:
1. Diyalog Kanallarının Güçlendirilmesi
Uluslararası arenada diyalog eksikliği, güvensizliği derinleştiriyor. Ülkeler, açık bir şekilde iletişim kurarak şeffaflığı artırmalı ve ortak çıkarlar etrafında buluşmalı.
2. Uluslararası Hukukun Güçlendirilmesi
Güvensizliği azaltmanın bir yolu, uluslararası hukuka duyulan güveni yeniden tesis etmektir. Herkes için adaletli bir sistem, ülkelerin birbirine olan güvenini artırabilir.
3. Küresel Sorunlara Ortak Çözümler
İklim değişikliği, pandemiler ve terörizm gibi sorunlar, tek bir ülkenin çözebileceği konular değildir. Bu sorunların çözümüne yönelik işbirliği, güvensizliği aşmada kritik bir rol oynar.
4. Eşitlik ve Adalet Vurgusu
Ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, ülkeler arasındaki çatışmaları körüklüyor. Bu eşitsizlikleri azaltacak adımlar, daha sağlıklı bir küresel işbirliğinin kapısını aralayabilir.
—
Son Söz: Güven Olmadan Barış Olmaz
Dünya şu anda karmaşık bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Ancak güvensizlik krizini aşmak, barış ve istikrarın ön koşuludur. Devletlerin birbirine sırtını
dönmesi, küresel sorunları daha da ağırlaştırır. Oysa tarihten biliyoruz ki, işbirliği her zaman çatışmadan daha kalıcı çözümler üretmiştir.
Güven, bireyler arasında olduğu gibi devletler arasında da en temel bağdır. Bu bağın zayıflaması, tüm dünya için yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Eğer dünya liderleri, çıkar çatışmalarını bir kenara bırakıp ortak bir gelecek inşa etmek için çaba gösterirse, güvensizliğin yerini yeniden güven ve barış alabilir. Ama şimdilik, dünyada hava oldukça kasvetli görünüyor.