Tarih: 03 Mart 2017

Konu: Silah tacirleri DOST – Birliği’nden milletvekilli adayı oldular.

           Türkiye’den gelen oylarla Sofya meclisine girecekler.

           Arkamızdan yapılan hesapları bu defa boşa çıkaralım.

Yaprak kurbağaları yeşildir. Güz aylarında çayırlarımız sararıp solarken açık kahverengiye çalan kurbağalara rastlarız. Kitaplarda kertenkeleye benzeyen, cilt rengini değiştirerek çevreyle uyum sağlayan bukelemonluk (hameleon) bir tropik sürüngenin resmini siz de görmüşsünüzdür.

Siyasette sık sık görüş (kanaat) değiştirenlerin tavrına bukelemonluk denir.

26 Mart 2017’de yapılacak erken genel seçimler arifesinde siyaset sahnesinden perde kalktıkça ve ilk haftalarda çok koyu olan sis dağılırken milletvekili adaylarının gerçek çehresi de belli olmaya başladı.

Bu defa Plovdif’in “Trud” köyünde bütün köylülerin “boğuluyoruz, kapatın şu fabrikayı” feryadı ve maske takıp Plovdiv – Karlovo yolunu kapatmaları, insan hakları savunucusu DOST partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın çevre kirleten bir fabrikanın sahibi olduğunu açığa vurdu. Domuz çiftliklerinden dışkı yakan bu fabrika büyük bir köyü zehirlememiş olsa Türkiye ve Bulgaristan’daki seçmenlerimiz Lürfi Mestan’ın çevre düşmanı bir sömürücü olduğunu öğrenemeyecekti. Onun Rodoplar’da yaptığı konuşmalarda “nafakasını tütünden çıkaran anam babam da kuru ekmek geveliyor” sözlerine inananlar ve onu da bir mağdur olarak görenler, aslında ilkesiz ve duruma göre renk değiştiren ve liderlik taslayan birini tanıyamayacaklardı. Oysa Mestan’ın bu fabrikadan aylık geliri 30 bin levadır. Yıllık geliri de 360 bin levadır ve insanlarımızı yanlış bilgilendirerek kendisine acıtmak istemesi ikiyüzlülüğünün eşi olmayanıdır. Plovdiv ilinde onun buna benzer 2 tesis daha olduğu bilinmelidir.

***

Lütfi Mestan’ın anti-komünizme gelince şunları bilmekte yarar var.

Gençliğinde Demokratik Güçler Birliği (CDC) etrafında dolaşan bu “genç” Bulgar partilerinden Sofya meclisine girememiştir. Onun siyasi kalkınma yolunu açan, Momçilgrat (Mestanlı) Tarım Sanayi Kompleksi (APK) Komünist Partisi Sekreteri Hasan Ali’dir. Hasan Ali komünistliğini rafa kaldırmadan Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) saflarına sızıp başarıyla yerleşen sürüngenlerden biridir. Tarım Bakanlığında Bakan Yardımcılığına ve BULGARTABAK Holding’te DPS temsilcisi olarak tütüncülüğümüzün köküne kibrit suyu döken yeminli düşmanlarımızın başında gelendir. Bu komünistin damadı, Şirin kızımızın eşi ise, bugün anti-komünistlik memesi emerek siyaset yapan Lütfi Mestan’dır.

Yani başkaları komünist olunca çok kötü, ama o en azılı komünistin damadı olduğunda helal süt emmiş oluyor öyle mi? Bulgaristan Türklerinden her hangi biri devletine hizmet edince ajan-hain, Mestan’ın askeri istihbarata hademelik yapması şerefli vazife yerine getirme oluyor öyle mi?

Öte yandan, şu da çok ilginçtir. “Belene” Ölüm Kampında, eritilmiş bok dolu kofaya kafası sokula çıkarıla ajanlık evrakları imzalatılan kahramanlarımız kötü ajan olurken Kasım Dal’ın kurduğu HÖŞP’ne üye bile olamazlarken, 2 ay önce, aynı partinin Genel Başkanı görevine atanan ve Bulgar askeri okulunda aksi istihbarat konusunda doktora tezi savunduktan sonra, gizli polis “DS” tarafından tanzim edilen Bulgaristanlı Müslüman Türklerinin dosyalarını karıştırmaktan ve içlerinden aktüel seçim yapmaktan başka ömründe hiç bir iş yapmamış olan Subay Orhan İsmailov, bugün seçmenlerimizden oy istiyor. Hem de bu süreci “kartonlu ajan” Lütfi Mestan’la birlikte ve bazı önemli diplomatların ve Parti yetkililerinin destekleriyle yapıyor. Olay, Bulgar basınında ince ince yorumlanıyor.

26 Mart seçimlerine giderken Deliorman, Dobruca, Gerlova köy ve kasabalarında seçmenlerin görüşü tamamen kesinleşti. Boyası her gün değişen, Türklük ve adalet özü olmayan, Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı satmış “DOST – Birlikçilere” oy vermektense, “oyumu Bulgar partilerine vermek daha hayırlıdır, hiç olmadı yollarımızı yaptırırız,” diyorlar. Milletvekili Güney Hüsemen’ın Razgrat GERB listesinde 2. olması seçmen tarafından kucaklandı ve büyük destek görüyor. Bu olumlu bir örnektir. Şu da unutulmamalıdır. Son seçim olan 43. milletvekili seçimlerinde,  Kıcaali Türklerinde de oy alan, GERB’li milliyetçi sirkesi keskin milletvekili Bayan Karayançeva, meclise girince değişip döndü. Türklere karşı konum aldı. Kırcaali Bulgar milliyetçilerine karışıverdi. Bu seçimlerde özellikle Kırcaalililer GERB partisine oy vermemeleri gerekir, çünkü listelerde 1 Türk adaya yer verilmedi bu insanlarımız artık uyanmalılar. HÖH’e ise Türkler asla oy vermemeli tüm Bulgaristan’da.

Şunu da vurgulasak iyi olur: Avrupa Birliği üyesi 27–28 ülke arasında sağ siyaset kanadı en uç (aşırı) olan Bulgaristan’dır. Bu sağcı siyasetin ağır topu olan GERB partisi anlaşıldığı üzere iş politikada ve özellikle azınlıklar konusunda sanki hafif ve etkisiz kalıyor. Aşırı milliyetçilerin saldırıları karşısında geriliyor. İcraat bunu gösteriyor. Kamuoyunda % 10 – 15 oranında destek bulan “Ataka”-VMRO ve güya “Yurtsever Cephe”  43. meclis bileşiminde Müslüman Türklere karşı 9 yasa çıkardı. Sırada bekleyenler var. GERB’in sıkıştırıldığı gün gibi ortadadır. AB Genel Kurulunda faşist olarak nitelenmiş bu  güçler GERB’e dayatmada bulunabiliyorlar. Geçen dönem Bayan Karayançeva milliyetçilere karşı ses yükseltemedi.

Bu arada kuzeyde Razgrad bölgesinde Güney Hüsmen’in Deliormanlı Türklerin bilinçli seçilen vekili olarak GERB partisi içinde çok önemli rol oynayacağına inanmak istiyoruz.

Konumuza dönüyoruz: 168 saat gazetesinde yazılanlar.

DOST – Birliği”nden liste başı olarak Sofya Meclisi’ne tırmanan Bulgar asıllı renk değiştiren politik sürüngenler ordusu “168 Çasa” haftalık yayınının Şubat – Mart 2017 sayılarında ana konu oldu. Günlük basında yorumlandı.

Dost –Birliği” listesinde Sofya 24. seçim bölgesinde 2. sıradaki aday gösterilen kişi Georgi Bozduganov’tur. O, son 25 yılda bir yerlerde gizleniyordu. Demokrasimizin ufkunda, yani 27 yıl önce, meslek alanı gevşetme işlerinden uzman (masajist) hekim olan Bozduganov, siyasi arenada sağ kanat koyu mavi güçlerin sivri uçlu hançerlerinden biriydi. Başbakan Filip Dimitrov hükümetinde Ulusal Güvenlik Sorunlarını üstlendi. Silah üretimi ve silah dış satımı komisyonu başkanı oldu. Balkanlar yanarken Makedonya’ya silah soktu. Yine o dönem herkes Bulgaristan silah sanayinin çökertilmesinde onun önemli parmağı olduğunu iddia ederken, başkalarına göre, silah ticaretinden parmak yalamış biridir. O gün bu gün derken 25 yıl susan bu kaşarlanmış silah tacirinin ortaya ve siyasi sahneye çıkması şöyle oldu. Halep düştüğünde terör örgütü “El Nüsra” depolarında 2 yıl savaşmaya yetecek miktarda “Made in Bulgaria” silah ve mühimmat bulununca besbelli ömrünün kalan kısmını hapishanede geçirmek istemedi. “Dost Birliği” milletvekili adayı gösterilen Georgi Bozduganov eski CDC-ci Lütfi Mestan’a koştu. 1992 yılından beri tanışıyorlardı.

Orhan İsmailov’u olabilir ya belki de Kasım Dal’ın da boynuna sarıldı. “Türkiye’den gelecek oylarla beni meclise sokun,  savcılık – adalet köpekleri peşime takılırsa 3–4 yıl dokunulmazlığım olur, aramızdaki meseleleri hallederiz” dedi. Bu adam Mestan, İsmailov ve Dal!’dan sığınmaya yer istedi. Onlar da bir damla siyasi vicdan ve şuur sahibi olmadıklarından, meclis sandalyesi ticareti yaptıklarından hemen razı oldular. Böylece şu dönem sandalye satan bizimkilerin sayesine ilk Yakın Doğu silah tüccarını yani ilk siyasi sığınmacıyı, bir adalet kaçağını gönüllü olarak meclise yerleştirmeyi kabul eden olmuş olduk. Ve bu iş sizin oylarınızla olacak kıymetli soydaş kardeşlerim. Bu olay çok ciddidir…

Mestan bu öneriyi hemen kucakladı. Georgi Bozduganov’u “DOST – Birliği” Sofya 24. bölgeden milletvekili adayı gösterdi. Hatırlayacağınız üzere Mestan, bu işlerin ustasıdır. 2014 seçimlerinde ancak 800 oy alabilen Bay Sali (Metodi Georgevi) Türkiye’den gelen oylardan 16 bin 200 oy ekleyerek 43. meclise o sokmuştu. Köstendile gitmemiş bir kişi Köstendil milletvekili yapmıştı. HÖH-DPS meclis grubuna kattı ve iki yıl uyuklattı. Bu dalaverelerde Lütfü’nün üstüne yoktur. 50 milyon leva öyle kolay toplanmıyor tabii…HÖH Genel Başkanı olduğu 3 yılda siyasi dolandırıcılık konusunda uzmanlaştı. Kendisi Türkiye’ye gidip oy istemiyor, çünkü yüzü yok, fakat yetiştirdiği cenaze imamlarını iyi kullandı. Şunu unutmasın, biz ölmedik ölmek de istemiyoruz, yaşamak istiyoruz…

Şunu da önemle belirtmemiz yerinde olur: Bir defa Ahmet Doğan Türkiyeden gelen oylarımızla Dobriç listesinden Sofya meclisine girdi. Bunun dışında soydaş oyları 27 yıldan beri hep Bulgarların meclise “DS” generallerini, oligarşi adamlarını, mafyacıları sokması için kullanıldı. Yani Bulgaristan’da demokratikleşmeye engel olundu. Türklerin sıkıştırılmasına, öteleştirilmesine, hak ve özgürlüklerinin daha da baltalanmasına yardım etti. Bu işin kıdemli ustalığını Mestan-Kasım Dal ikilisi yaptı.

Anlatmaya çalıştığım gerçeğin son günlerde seçim perdesi kalkarken ortaya çıktığını itiraf ediyorum. “DOST – Birliği” yönetiminde ve içinde oyun kurucu biri yoktur. Sadece dalavere ve göz boyama ustalarıdır, rüşvet toplama mekanizmasının kurucularıdır ve yakında bir birilerinden başlayabilirler. Ne var ki, siyasi rol model ya da oyun kurucu olan yoktur.

Dosyacı subay Orhan İsmailov da oyun kurucu niteliklere sahip biri değildir. Biz şimdiye kadar, rol kurucu kişinin Lürfi Mestan’ın çok yakınında duran, hatta nefesini soluyan, onun kokusuna alışmış Bayan Prof. Dr Maryana Georgieva olduğunu düşünüyorduk. Bu seçim kampanyasında Orta Rodoplar – Madan tarafından milletvekili adayı gösterilen Bayan Georgieva’nın da Lürfi Mestan’ın oyun kurucusu olmadığı anlaşıldı. Bu bayan ancak arkasını temizliyor, terini siliyor, yanlışlarını düzeltiyor. Fonksiyonu bu. “NTV 1” TV programında onun açıkladığı  “Din, dil, kültür ve başka da kapsayan sivil hakların dokunulmazlığı” tezi “DOST BİRLİĞİ” seçim programına alınmadı. Belki de “Hey ne yapıyorsunuz!” dediler. Havada kaldı ve düştü. Mestan-İsmailov-Dal üçlüsü bu temel fikir üstüne bastılar, bir yumurtayı ezer gibi onu ezip unutturdular. Geçen hafta Plovdiv’te yapılan atıp tutmalı seçim kampanyası kör sofrasında bu gerçeği görebildik. “Dost Birliği” nin yükselttiği şiarların, yazdığı sloganların hepsi GMO’lu, “eksen ekilmez, bitse sarmaz” – içi boş cinsten, kapma çalma ürün. Bu tohumları nere ekerseniz ekin bunlar bitmez…

Bu arada, Sofya basını boş durmadı.  “Dost Birliği” oyun kurucusunun kim olduğunu ortaya çıkardı. Konstantin Mişev dediler. Fotoğrafını sayfa sayfa yaydılar. O da, ilk CDC hükümetinde (Filip Dimitrov kabinesi) haç ve inci üzerinde yemin etmişlerden biridir. Mastanlılı bir CDC’ci olan L. Mestan, küflü dostu Konstantin Mişev’i  Sofya meclisine New York’dan davet etti. 1992’de Makedonya silah kaçakçılığından yakasına yapışılan bu dalavereci Amerikan Borsası’na Bulgar silah şirketleri adına yıllardır katılıyordu. US vatandaşı oldu. Ne yazık ki, Yakın Doğu’da savaşın sonu göründü ve onun da görevi bitti. Bulgar silah fabrikaları mallarının US silah tacirlerine satışını yıllardan beri o örgütleyip ayarladı ve şimdi de “DOST Birliği” tarafından siyasete davet edildi. Olay ilginçtir, çünkü Mestan Mişev’e Türkiye’den gelecek oylarla halk meclisinde sanki sandalye rezerve etmiş havası yaratabildi siyaset sahnelerinde. PKK’nin Türkiye vatandaşlarına ateş ettiği “K-47” keleşlerinin onun açtığı yollarla düşman elinde olması L. Mestan, Orhan İsmailov ve Kasım Dal için önemli değildir. Birkaç gün önce YPG – teröristlerine dağıtılan yeni “K-47” ler de aynı kanalla Yakın Doğuya iletilmiştir. Biz artık Türkiye siyasetçilerinin gözünün açılmasını bekliyoruz. Sayın BAŞKANIMIZ R. Tayyip Erdoğan ne zamana kadar bizim adımıza iki yüzlü kişilerle görüşmeye devam edecek, yoksa bunlardan haberdar edilmiyor mu, bu sorulara yanıt bekliyoruz. Biz Viyenada Türkler bunların bilinçli olarak yapıldığını düşünmek istemiyoruz. Yoksa artık Türkiye’de yaşayan 720 bin soydaş birleşip kendi kaderlerine devletin dışında nı hareket etmeleri gerekir. Bulgaristan politikalarını Türkiye’de bulunan Bulgaristanlılara bırakılması gerektiğini anlamayan kaldıysa 26 marttan sonra gerçekleri tekrar yaşamaya mahkumlar.

Buradan Viyenadan görünen budur sayın kardeşlerim.

Bulgaristan’da kullanılan her oyunuz Bulgaristan Türkleri düşmanlarının, Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarının, uluslar arası terörizmin elini kolunu güçlendirmiş mi oluyor. Eğer bizim Bulgaristan’da huzur için yaşamamızı istiyorsanız, eğer Türkiye’nin Yakın Doğu kargaşasından ve savaşından muzaffer çıkmasını istiyorsanız, eğer Türkiye- Bulgaristan dostluğunun güçlenmesini istiyorsanız, her katta kendi temsilcilerimiz olmasından yana sanız bu defa, evet yalnız bu defa için diyorum:

SANDIK BAŞINA GİDİN VE ERLİNİZE VERİLEN BOŞ ZARFI SEÇİM SANDIĞINA BOŞ ATINIZ. BOŞ OY. GEÇERSİZ OY KULLANINIZ!

Böylece sizin tepkiniz duyulacak, gücünüz belli olacaktır. Seçim bürosuna gitmekle siz seçime katıldığınızı ispat ediyorsunuz, imzanız bunun kanıtıdır. Sahtekârları, sizin kaderinizle oynayanları bundan böyle ayakta tutmanıza, onlara yaşama hakkı tanımamıza, yeni bir oyuna gelmenize gerek yoktur. Zaten Bulgarlar kendileri de bu seçimde pek hevesli değiller.

Yok ille de oy kulanacağım dersen HÖH’e (Hainlere) OY VERMEYİNİZ YETER. Kapıkulede yine otobüs taşlatacaklar bunlar bize oy versinler diye, bu tuza düşmeyin.

Çok yakında, bu yıl içinde, yeni seçim olacak. Seçim sistemi değişecek. O zaman kime oy vereceğimizi birlikte belirler, ortak karar veririz. ARTIK KENDİ LİDERİMİZİ KENDİMİZ BELİRLEMELİYİZ BUNUN ZAMANI GEÇİYOR.

Sağlıcakla kalınız! Seçim günü lütfen sandığa gidip imza atınız ama boş zarf kullanınız!

Sandığa boş zarf atarak işi bitiriniz.

Bu sizin MEMLEKETİMDE DEMOKRASİ İSTİYORUM oyunuz olacaktır. Sizin ve bizim “seçim makinesi”,  “seçim kölesi” olmaktan kurtuluşumuzun görülen tek yolu budur.

Bizden oy isteyenler göründükleri gibi değil. Yolumuz tuzak dolu…

BOŞ ZARF kullanmak bilinçli hareket etme yoluna girmektir.

Birlik olalım. Oyuna gelmeyelim. Tuzağa düşmeyelim.

Bu konuda Türkiye’de dernek başkanlarımıza da sesleniyorum ARTIK BU MİLLETİN EVLATLARINA YANLIŞ YOLLARA SÜRÜKLEMEYİNİZ: ZATEN 26 YILDIR HEP BUNU YAPTINIZ ARTIK KENDİNİZE GELİNİZ TEKRAR ALDANDIK KELEMESİNİ DUYMAK İSTEMİYORUZ. BU SEFER DE BUNU YAPARSANIZ BU HAİNLİK OLACAKTIR.

 

Viyana’dan tüm Bulgaristan Türklerine Selamlar ve Segiler sunuyor bghaber sitesine de sesimi duyurmama vesile olduğu için teşekkür ediyorum.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Lütfen paylaşınız.

Sağlıcakla kalın!

Reklamlar