Öyle oldu ki, Türkiye’de yaşasak, Yunanistan’da üzüm de toplasak ya da Bulgaristan’da tütün filizi kırsak, ceviz silkelesek hiç önemi yok, politikanın her detayı her gün hepimizi buluyor. İstesek de istemesek de Biz Bulgaristan Türk, Pomak, tüm Müslümanlar ve Türkiye’deki soydaşlarımız Bulgaristan iç ve dış politikasının ana hattını, iktidar kavgasının özünü oluşturmaya devam ediyoruz. Artık hepimizin Bulgar gizli polis ajanlarınca aldatılmışlığımızı kabul ettiğimiz bir dönemde, daha dikkatli, bilinçli ve uyanık davranmamız kimsenin gözünden kaçmıyor. Başımızdakiler olarak kabul ettiklerimiz dolaplarını çevirmeye devam ede dursunlar, çok yakın zamanda, Bulgar’ın kendisi hepsinin hesabını kendisi görecektir, çünkü kötülükleri boylarını çoktan aştı.

bg-sam-logoSon günlerin sıcak gelişmeler yine, HÖH partisi Pazarcık milletvekili Delyan Peevski’nin parlamento kararıyla gizli güvenlik ajansı (DANS) Başkanı görevine atanması üzerinde yoğunlaştı. 2.5 ay önce alınan bir meclis kararı, Bulgar devletini yıkacak nitelikte olduğundan dolayı, o gün bu gün devam eden kitlesel protesto eylemleri, yürüyüş ve kuşatmalar, yol kesme, Sofya’nın sarı kaldırımında sabah kahvaltısı ve gece nöbetlerine neden olduğu için de,  politik dorukta tartışılma devam ediyor.

Birkaç soru artık netleşti: Aynı zamanda, hem 2. süre HÖH milletvekili, hem de kanun dışı çalışan, mafyalaşmış ve Bulgar medya grubunun başı olan D. Peevski’yi DANS Başkanlığı’na kim önerdi?

1) HÖH Başkanı Lütfü Mestan bu konuda bilgi vermekten kaçıyor.

2) Sosyalist Parti Başkanı Sergey Stanişev teklifin kendisinden çıkmadığını tekrarlıyor.

3) Başbakan Plamen Oreşarski de böyle bir öneride bulunmadıklarını defalarca vurguladı.

4) Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ise, bu atamayı durdurdu.

Adı şanı olan politikacıların arasında 2 kişi daha var: biri HÖH fahri Başkanı Ahmet Doğan, ikincisi de iktidardan düşen eski başbakan Boyko Borisov. Son haberler B. Borisov ile A. Doğan arasında gizli ilişkiler olduğunu ve birbirlerinin hatırını kırmadıkları yazılar yazıldı çizildi. Sözde A. Doğan, Borisov’un ısrarı üzere, D. Peevski’yi DANS Başkanlığı’Na önermiştir. Borisov, kaderi pamuk ipliğinde sallanan ve bir tek oyla iktidar olan, şimdiki hükümeti düşürmek istediğine göre, bu ihtimal doğru olabilir. DANS Başkanı atamasıyla ilgili gerçek ortaya çıkarsa şu da bekleniyor: Halen Bulgar Yüksek Mahkemesi’nde devam eden (YM). Sofya YM’si (kasatsionen sıd) Anayasa’ya göre, herhangi bir yüksek devlet makamına başkan olarak atanan milletvekili meclise dönme hakkını yitirir maddesini görüşürken, D. Peevski milletvekili haklarını yitirmiştir kararı alırsa, bir oyla da olsa BSP-HÖH-“Ataka” koalisyon hükümeti düşecek. Güven oylamasında “Ataka” Başkanı yeni faşist Volen Siderov’tan başka yeni bir Ataka ırkçısı milletvekili “evet” oy kullanmazsa, hükümet düşecek. ATAKA iktidar günlerini iple çekiyor.

Ortaya çıkan yeni soru: B. Borisov, bundan 100 gün önce, bu kadar ince hesaplar yapıp, bu kadar uzak görülü adım atmış mıdır, yoksa Peevski olayı, A. Doğan’ın lüksünde olup, bir mafyacı parti olan HÖH finans ve ekonomik gruplarının daha serbest çalışabilmesi, AB paralarının daha fazlasına el atabilme ve daha serbest bir ortamda çalışmak için atılmış, başarısız bir adım mıdır.

HÖH-mafyacılarının bu yönde başka adımlar attığı artık kamuoyunun dikkatini çekti. Örneğin, Bulgaristan’ın dış sınır kapısı olan bütün şehirlerindeki Valiler HÖH partisi tarafından atandı. Kanun dışı çalışarak mafyalık yapan takım erkinin (oligarşi) ülkemizle ilgili planlarının son hedefi nedir, sesli düşünelim şunlar olabilir mi?

  1. Bulgaristan’ı Rusya’ya yeniden bağlamak; ülkeyi ikiye bölüp Rusya ile Avrupa Birliği arasında paylaşmak;
  2. Bulgaristan’ı Türkiye ve öteki komşularından tamamen koparmak;
  3. Bulgaristan’da Hak ve Özgürlükler Partisi’ne yeni daha geniş olanaklar tanımakla, Türkiye’deki Kürt hareketini yeniden kışkırtmak ve komşumuzu zor bir duruma düşürmek;
  4. Rusya’nın Suriye konusunda ABD’yi durdurup geriletmesiyle Bulgaristan’ı Moskova’nın kucağına oturtmak için gerekli olan ortamı yaratmak vb.

Son TV söylevlerinde HÖH Başkanı L. Mestan’ın D. Peevski’ye sahip çıkmaması dikkatleri çekerken, onun B. Borisov’un partisine geçmesi ya da REFORMCU BLOK partisine yönlendirilebileceği gibi yorumlar belirdi.

Bulgaristan politikasını baştan aşağı Bulgaristan gizli polisin yönettiği ortaya çıkmışken, ceza evinde tutulan ve duruşma gününü bekleyen A. Doğan’a tabanca çıkaran Genç Oktay’ın Kasım Dal’ın Onur ve Özgürlük Parti kurucu üyelerinden biri olduğu, Bulgar polisinin Burgas kentindeki evinde yaptığı aramada, parti belgeleri, üye listeleri ve bazı başka evraklar ele geçirdiği, yerli gazetelerde manşet oldu.

Sivrilen soru: HÖH 8. Kurultayı’nda A. Doğan’a saldırı Kasım Dal tarafından azmettirilmiş olabilir mi?

K. Dal Genç Oktay’a para mı vermiştir ve verdiyse kaç para vermiştir.

Bu trajik bir gelişmedir, mahkeme Kasım Dal’ı azmettirici gösterirse, verdiği paraların menşeini sorar ve hem Onur ve Özgürlük Partisi’nin kapatır, hem de ardından Kasım Dal hakkında cezai uygulama getirir.

Yeni durumda eski bir soru yeniden canlanıyor: K. Dal, eski dostu ve ona ve ailesine hayatta en fazla yardım etmiş olan A. Doğan’a “sen DC ajanısın” ithamıyla başkaldırırken, onun bu hareketini somut olarak motive eden neydi?

Kasım Dal’ı HÖH Başkan Yardımcılığı’ndan ayrılmaya ve hareketten kopmaya, yeni parti kurmaya isteklendiren, güdüleyen somut sebep, eski yol arkadaşı olan Ahmet ile Kasım arasında dostluğu bozdurup, onları birbirine hasım eden büyük gerçek hangisidir. Günümüzde yanıt arayan en büyük soru budur. Olayı izleyenlerden her biri bu sebebin para olduğunu belirtiyor. Acaba para mıdır yoksa başka planlar mı var. Birkaç kişinin görüşüne başvuralım.

  1. HÖH MYK üyesi ve Eski Tarım Bakanı Mehmet Dikme, Kasım Dal üzerine 80 milyon leva tutarında toprak, orman, sahilde arsa ya da koru olduğunu anlatıyor.
  2. Cumhurbaşkan adayı Sali Şaban Kasım Dal’ın mülk değiştirme gibi kirli işlerden 80 milyon kazandığını seçim görüşmelerinde açıkladını söylüyor.
  3. Eski Dış İşleri Bakan Yardımcısı Çavuşev HÖH’ün mafyaya bağlı işlerinin Kasım Dal üzerinden yürüttüğünü ortaya koydu.

Politik ortamda yorumlanan başka bir özellik de, HÖH ile Türkiye arasındaki temasların ve görüşmelerin Kasım Dal üzerinden yürütüldüğü için, bu konuda K. Dal  A. Doğan’ı baskı altına almış olabilir mi, sorusudur. Çünkü K. Dal’ın HÖH Başkan Yardımcılığı’ndan ayrılmasıyla Türkiye’den HÖH’e giden oylar 5-6 defa azaldı ama aynı zamanda bu oylar İsmail Korman ile Kasım Dal’ın Onur ve Özgürlük Partisine de toplayamadı. İki eski dostun kavgası seçmeni ürküttü.  Seçmen yeni partiyi inandırıcı bulmadı, çevirdiği işleri karanlık gördü, fakat eski partiden de geri adım atmada gecikmedi.

Son dönemde, Oreşarski hükümetine karşı başkaldıranlarla yakınlaşma ve ortaklık arayan K. Dal, Reformcu Blok’a 50 000 oy ve para teklif etmiş olsa da teklifi kabul edilmedi, kimse çamurluğu eşeğe binmek istemiyor, blokçu gençler geçmişinin şeffaf olmadığı için kendisiyle ortaklık istemediklerini yüzüne söylemişlerdir.

Atılımcı Bulgar gençlerin ve orta tabakanın K. Dal’a kuşkulu bakması ilginçtir. Bildikleri bir şey olmalı.

Son günlerde, Kasım Dal’ın Bulgar gizli servisinden maaşlı bir subay olduğunu bazı gazeteler yazmaya başladı.  Dosyası varsa, açılmamasının sebebi bu olabilir. Çünkü subay dosyaları açılmadı. Kasım’ın somutluğunu buna da bağlayabiliriz. Bir subay olarak kapanan DC’den DANS’a aktırılmışsa, dosyası korunmuştur. Kasımın susmasının, hep yere bakmasının, kimsenin gözüne bakamamasının, sınırdan büyük miktarda parayı kolaylıkla, üstü başı aranmadan geçirmesinin nedenleri böylece açıklanmış oluyor.

Öyleyse A. Doğan’a azmettirici durumuna düşmesinin nedeni ne olabilir?

DANS A. Doğan’ı neden öldürtsün ki. Kasım Dal’ın anlamsız davranışları Ahmet Emin’in kendine kıymasıyla da bağlı olabilir. Belki Kasım Dal da Vecdi Raşidov gibi iki tabanlı bir kutudur. Sır kutularını açma ve içine düşürüldüğümüz sihirli durumdan kurtulma günleri geliyor. Atasözümüz, “aptalmış gibi yapan aptal değildir!” der, acaba dorumudur.

Görüldüğü üzere, derin analizimize devam edebilmemiz için, HÖH partisinin arka bahçesine ve Bulgar milli istihbaratının Türklerle çalışan şubesinin çalışmalarına büyük bir dikkatle bakmamız gerekecek. Herkesin bir zayıf noktası olması, başarıya ulaşacağımıza güç kaynağıdır.

Kaleyi yıkmak için duvarındaki deliği bulmamız gerekiyor. Bu, samanda iğne aramak gibi bir iş, ama ne yapalım, başa gelen çekilir, çünkü gizli ajanlar bugün de aramızda çalışıyor, duygudaşlık gösterip sempatimizi kazanıyor ve kuyumuzu kazıyorlar.

Bizimle oyun oynayanların zayıflığı, genellikle gösterdikleri güvensizlik kontrol edilemez bir duygudur ya da belirecek yeni bir ihtiyaçtır, aynı zamanda küçük gizli bir zevk de olabilir, bunu sezip, kulağından tutup gün ışığına çıkarmalıyız. Gün gelir hayat bazı insanların zayıflıklarını açıkça gösterir, önemli olan, bizim onu görebilmemizdir.

Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi

Reklamlar