GERB partisinin Cumhurbaşkanı adayın Tsetska Tsaçeva’ya Almanya’dan bir mektup:  Güç Birleşmekte değil, cahilliktedir, Anacığım!”

Yazan Velislav Minekov

tsaçeva ile ilgili görsel sonucu

Güç, anacığım, Birleşmekte değil, cahilliktedir.

Bu cümleyle başladı GERB partisi Cumhurbaşkanı adayı Tsetska Tsaçeva’ya Almanya’dan yazdığı mektubuna Profesör Velislav Minekov.

Mektup basılmıştır.

Cumhurbaşkanı adayları aranırken, Reformcu Blok çevrelerinde en fazla tartışılan ve büyük destek toplayan isimlerden biri heykeltıraş Prof. Velislav Minekov idi. O, Bulgar Sanatçılar Birliği Yönetim Konseyi üyesi; Almanya “Wunsidel” Profesyonel Sanatçılar Birliği üyesi; Avrupa Heykeltıraşlar ve Taş Onarım Merkezi şeref üyesidir. Bulgaristan, Türkiye, Dubai ve Almanya’da kendi başına sergiler açmıştır.

Profesörün GERB partisi Cumhurbaşkanı adayı Tsetska Tsaçeva’ya gönderdiği mektubu aynen tercümesidir.

Kime: Bayan Tsetska Tsaçeva’ya

“Halk Meclisi” Meydanı / Sofya / Bulgaristan.

YENİ ‘ANAMA’ MEKTUP,

(GERB partisi Başkanı ve Başbakan Boyko Borisov Tsetska Tsaçeva’ya Bulgar ulusunun “anası” dedi)

Anacığım seni seviyorum, hem de çok seviyorum. Mektubumu uzak sıladan gönderiyorum. Anam, sen benim yeni anacığım olacağın için çok gururluyum. Sen yalnız benim anam değil, geçmişiyle gururlanan ve bugünün kahırları içinde boğulan bir halkın anası oldun. Beni ve bütün ulusumuzu şerefinle, bilgeliğince ve güzelliğinle bağrına bastığını düşündükçe gönlüm içime sığmıyor. Eşi olmayan meziyetlerinle sen Avrupa’nın ve bütün dünyanın da anası olacaksın.

Anacığım biz seninle akranız. Biz olgunlaşma çağımızı hatırlıyoruz. Biz gençliğin mutluluğunu anımsarken, bilinçlendikçe mutsuzluğun ne olduğunu öğrendik. Bilinç ve ahlak istenmez ve tehlikeli sayılan lükstü, düşünmek yasaktı, sevmek günahtı, insan onuru beş para etmezdi. Yalanla beslenen bir toplumda birlikte yetiştik. Çok yalan söylüyorduk. Her günümüz yalan doluydu. Kendimizi aldatıyorduk. Bizi de kandırsınlar diye yalan söylüyorduk. Allah’ı da kandırıyorduk, hatta kimileri onu sevdiklerini söylerken de yalan söylüyordu. Öyle anlaşıldı ki, anacığım onurlu olan tek kişi senmişsin. Dönüşümden söz eden zavallı bir derginin senin hakikatini ve ip gibi düz parti bilincini karıştırması ne kadar kötü olmuş…

En büyük ve en kardeş devleti karıştıran o adı “M” ile başlayan kel kafalı yaramaz olmasaydı, sen anacığım dünya komünist devriminin de anası, kızıl bayrak, sen dişil Mao Ze Dung, Lenin, Trotski, Kim ve hatta sakallı Castro olacaktım.

Anneciğim, sen seçilirsen, bizi o eski mutlu günlere geri götürebilirsin. O kadar hiçbir işe yaramayan arasında onurlu ve namuslu kalan bir tek sensin çünkü. Senin bugünkü dava arkadaşın Tsetsko “Hepimiz, herkes komünisti” derken haklıydı. Çünkü biz komünist olduğunu iddia ederken yalan söylüyorduk. Çünkü bize aydınlığın ve o kutsal toplumun önemini anlatan olmadı. Zafer kazanacak eşitlik ve mükemmellikte bir tek senin yıldızın parlayacaktı. Sen o gençlik özlemini bugün artık kolayca gerçekleştirebilirsin.  Eğer bizim mazlum halkımız sana anneciğim oy verir ve sen seçilirsen zenginlerin malını mülkünü al ve hemen fakirlere, sefillere dağıt anneciğim. Hemen bir Halk Mahkemesi kur anneciğim. Oligarşi irilerini kurşunlat anneciğim. Kostov ve onun etrafındakileri ipte sallandırmayı unutma anneciğim. Halk bu iyiliğini unutmaz anneciğim.

Anneciğim sen dalmış Rus dergisi “Oganyok” okurken, biz Pomakların, Türklerin adlarını değiştirdik, okullarını ve camilerini kapattık ve ardından onları vatanlarından kovduk, ardından onları turist ve seyahatçi ilan ettik. Şimdi de geri dönmelerini, oy vermelerini engelliyoruz anneciğim. Hiç kuşkun olmasın anneciğim onların analarından emdiği süttü burunlarından getirecek olan sensin ve “yurtsever” milliyetçiler sana arka dayak olacaklar anneciğim. Bugün de yeni toplama kampları kurmak gerek, işsizleri, sakallıları, camiye gidenleri, çok bilenleri, aydınları, entelektüel geçinenleri ve hele zevzekleri bedava ve zorla işleteceğimiz taş kırdıra kampları açmalıyız yine anam. Belene bomboş duruyor, eskiden en fazla temerküz-taş kırma kampı olan Loveç (Lovça) şehrinde işsizlik almış yürümüş anam.

Bakıyorum anneciğim yeni önder ve öğretmen seçmişsin. Kendi azığından çıktı, o basit biri, sen de o kadar okumuşsun annem. Ama sen onu sesle, sözünden çıkma anam. Sev onu anam. Eskiden aynı saflarda yoldaş-tınız, şimdi de aynı saflar-dasınız. Sen onu seviyorsun anacığım, o senden bir parça gibi, seni yaratan o oldu, seni yöneten de odur.

Anacığım, yumurtalıktan yumurta topladığını, inek sağdığını, rakı çıkarmak için meyveleri mayaladığınız fıçıların üstünden sinekleri nasıl kovduğunu, isli ocak başında yemek pişirdiğini unutma sen anneciğim. Önderimiz, itfaiye hortumları doktoru sana akıl, vicdan, insan sevgisi, kültür öğretecek anacığım. Hatta kültür bakanından da bir şeyler kapabilirsin. Sana futbol, yabancı dil vb da öğretebilirler. İskambil, belot ve 66’da ustalaşacaksın. Senden halk adamı yapacaklar anacığım. Onların son işvereni de halktan biriydi. Sana akıl verecek olan milletin koruyucusuydu.

Anneciğim ben şimdi sıladayım. Almanya’dayım. Burada küçük bir şehre Üniversite yapmışlar. 300 bulgar genç gelmişler burada okuyorlar. Onlar vatandan kaçmış anacığım, vatanı satmışlar. Bir türlü anlayamıyorum, neden gidip de Sviştov enstitüsünde okumamışlar, polis hafiyesi yetiştiren kütüphaneci enstitümüz var, neden orada okumak istemiyorlar anacığım. Hepsi hain anam! Bizde 50 üniversite varken burada sürünüyorlar. Soy düşmanı hepsi.  Burasının da iyi yanları yok değil. Ben iyi maaş alıyorum.  Üç aydan sonra “Lülin”den daire alabilirim. Yeni ama eski bir arabam olacak. Senin dişlerini de parlatabiliriz arzu edersen.

Anne ben geçmişimden utanıyorum. Demokrasiden kaçtım. Bize çıplak demokrasi hediye ettiler anam. Ben entelektüellerin susmasından, yazarların kalemlerinin kırılmasından, tiyatroların boşluğundan, açtığım sergilere gelen olmayışından, kafamın boşluğundan ve bugünkü feodal toplumumuzun ikiyüzlülüğünden ve yanlış özünden korktum anam. Biz minnettarlık hissi olmayan bir soyuz anam. O lokmasından ayırıp bize ana yollar yaptı, kendi parasıyla yeraltı treni (metro) kurdu, artık Avrupa’da en zengin ülke olduk, çala çala bitiremedik, basın özgürlüğümüzle gurur duyuyoruz, ama minnet duygumuz yok anam.

İnsanlar konuşuyor, insanların ağızı çuval değil büzesin anam. Bir komşum anlattı. Bize her şeyini “bahşeden” o kişi, insanları ezip soyan, zorlayan ve adı “CİK” olan o cinayet şirketinin başıymış annem. Kalın enselilerin, herkesi zorlayıp kan kusturanların lideriymiş anam. Suçlu toplumlara karışmamış biri anam, US Büyük Elçilerinin Washington’a gönderdikleri gizli mektuplarda, o bir şair, nazik bir yaratıcı, ince bir sanatçı, çok basit ve boktan biri olduğundan, herkes onu seviyormuş anam.

Anacığım anlatmakta güçlük çekiyorum da, Güç, birleşmekte değil, cahilliktedir anam. Sen bana benze anam, basitin basiti, adinin adisi olan! Basit olmak burada işe yaramıyor, ama orada halka karışırsın.

Nihayet senin günün de geldi anam. Öncülerin yıldızı olacaksın. Şu İtalyan Berlüskoni var ya, o senin göğüslerini arşınlayacak, Sarkozi sırtını sıvazlayacak, Fransızlar baldırlarına bayılacaklar.

Ben de mutlu olacağım anneciğim.

Artık hiç dönmeyeceğim.

Bulgaristan’a selam!

Reklamlar