1990’dan beri Bulgaristan’da Türk-Müslüman ve diğer azınlıklara uygulanan uyutma operasyonun adı genel olarak bir “Büyücülük Operasyonu” dur. Moskova bu ismi kendisi bulmamış, İngiliz istihbaratçılardan çalmışlardır.

Rafet Ulutürk
Rafet Ulutürk

1975’te Bulgaristan Sovyetler Birliği’nin 16. Cumhuriyeti olmaya pratikte yanaşmayınca,  KGB olayı düşünme masasında gündeme almış ve totalitarizm sayfası kapanırken, operasyonunu “Havuzu Kirletme” adı altında başlatmıştır. Uygulama işi, etnik kimliği belirsiz, Bulgar gizli servisi “DS” tarafından işlenmiş, göstermelik tutukluluk, sorgu ve hapisten geçirilmiş, sözde ezilerek eğitilmiş, tutunacak dalı olmayan çaresiz bir bohem taslağı durumuna getirilen Ahmet Doğan’a devredilmiştir. Bu işi yapması için ona Hak ve Özgürlükler Partisi gibi “DS” nin kurdurduğu bir paravan parti de hediye edilmiştir.

Pratik uygulama şekli farlı olsa da “Havuzu Kirletme” operasyonu ilk kez başarılı olarak İngiliz casusu Yarbay T.E. LAWRENCE (1888-1935) tarafından Osmanlı’nın Arap âleminde imparatorluğu dağıtmak ve Arapları oyalamak için kullanılmıştır.

Oxford Üniversitesi’nde Arkeoloji tahsil eden Lawrence, Osmanlı Arap çöllerinde savaşırken, yanında kese kese altın bulunduran ve kiralık casuslarına bir cinayet için bir altın vererek, askerlerimizi arkadan mütemadiyen hançerletmiştir.

Havuzu Kirletme, zavallı insanlara büyük paralar gösterip küçük paralarla kirli iş yaptırma, çaresiz kişilerde umut uyandırma, emel yaratma, hedefe yönlendirme yöntemidir. Havuz, bu anlamda, niyeti şeffaf, berrak olan bir toplumsal ortamdır. Kirletilmiş havuz, parayla aldatılıp umuda kapılan, ruhu bunalan insanların şaşkın, hayalleri karışmış halidir. “Parayı gördüm, şaşırdım” sözü buradan gelir. Bulgaristan gerçekliğinden birkaç örnek:

Mayıs 1990.

“Havuzu Kirletme”  operasyonu üstüne önceden bilgilendirilmiş olan Ahmet Doğan’a Varna’nın “Drujba” tatil köyüne giden asfalt yolun deniz yakasında meyve bahçeleri ve bağlar içine gömülmüş, klasik güreşte olimpiyat yıldızlarımızdan birisinin evinde 2 siyah diplomatik çanta teslim edilir. Çantalar, Georgi Dimitrov’un resmi olan 10 leva banknotlarıyla doludur. Ahmet bu paraları dağıtmaz, Kasım Dal’a, Kadir Kadir’e, İbrahim Tatarlı’ya, Önal Lütfiye ve uygun gördüğü diğer HÖH’lülere gösterir ve ucundan 500 – 1000 leva heybe eder. Böylece havuzu kirletmeyi başarır ve milletvekili olma heveslilerini peşine takar. Bu, ufak tefek paralar aç tavukların gözünü açar ve tavukçunun etrafı tavuk, horoz ve piliçlerle dolar taşar. Giderek A. Doğan şoparı “lider” olur. Paradaki sihir gibi yoktur!

Ahmet Doğan “Havuzu Kirletme” taktiğini daha sonraki yıllarda çok daha yoğun ve başarılı bir biçimde uygular. Bu insanları kendine bağlama ya da eleme taktiğidir.

Bu yukarda belirtilen paralar jest, yani mafyaya hoş geldin parası gibi bir şey olsa da, aslında onun hafızasını kirletme zehridir. Bu gibi hesapsız kitapsız paralar daha kaç kişiye daha verilmiştir, bilinmez.

Son dönemde sanki “Havuzu Kirletme” uygulaması biraz değişti. Eski “lider” Saray’da, Saray kapısında goriller, içeri kuş uçmuyor. İçerde 100 çuval Avro olsa kime gösterip “havuzu nasıl kirletirsin?”

Hiçbir iş yapmayan, son seçimlerde milletvekili bile seçilmeyen A. Doğan’ın milyonun üstünde parası olduğu gazetelere düştü. Milyon Avro davaları mahkemede görüldü. Önemli olan çok büyük paralardan söz ettirmekti.

Dünkü basın, kurumların işlemediği, yolsuzlukların alıp yürüdüğü ve umursamazlığın egemen olduğu ülkemizde Ahmet Doğan’ın 2012 yılı safi gelirinin 31 000 leva azaldığını ve 940 000 levadan 909 000 levaya düştüğünü yazdı. Bu da “Havuzu Kirletme” taktiklerinden biri kuşkusuz. İnsanların cebinde ekmek parası yokken, yüzbinleri ipe sermekle milleti ağızı açık bırakmak, yeni bir taktik mi?

Bu şopara, US Başkanı Barak Obama’dan büyük yıllık geliri kim sağlıyor?

Bu hesapla Doğan’ın aylık maaşı 75 000 levaya çıkmış. Bu zamları kim yapıyor. Paralar Moskova’dan gelirse neden hesap sorulmuyor? Nerede bu güçlü Bulgar isithbaratçıları?

Nasıl olur, bizde en yüksek maaş 2 500 leva iken, yalnız viski içerek, 40 kat daha yüksek maaş almak! Bu mümkün olabilir mi? Mümkünse kanuni midir?

150 leva emekli ile yarı aç yarı tok ihtiyarların gözüne umut mu serpiyor.

Bir de Sarayın 3.5 milyon leva koruma masrafı var. HÖH partisinin Sarayı koruma masrafını ödemesi de yasa dışıdır. A. Doğan Saray’da kendi parasıyla, kirasını kendisi ödeyerek yaşasın, korumalarının, zırhlı Jeep’in benzinini kendisi ödesin.

Biz Hak ve Özgürlük Hareketini sevenler olarak, parti Başkanı L. Mestan’dan bu konuda en kısa zamanda açıklama yapmasını istiyoruz.

Sonunda suni zenginlere ibret dersi Sultan hikâyemiz var:

KARISINDAN SENETLE BORÇ PARA ALAN OSMANLI SULTANI:

Padişah III. Mustafa savaş taraftarı olup Rusya’ya esaslı bir ders vermek istiyordu. Fakat Sadrazam Muhsinzade Mehmet Paşa orduda gerekli ıslahatların daha tam olarak tapılmadığını, askerin, disiplin, eğitim ve donanım açısından savaşa hazır olmadığını söyleyerek sorunu savaşsız çözmek istiyordu. Ayrıca sınırdaki kaleleri onarmak, erzak, silah ve malzeme bakımından da desteklemek gerekiyordu.

Padişah ve yakınları ise farklı düşünüyorlar. Sadrazamın savaşa karşı olmasını, gereği kadar değerlendiremeyen Padişah ona hitaben: Eğer sorun para ise Edirnekapı’dan Rusçuk’a kadar yolun her iki tarafına altın keseleri dizerim” diyerek hazinenin dolu olduğunu anlatmaya çalışmıştı.

1786’da başlayan ve 6 yıl devam eden savaşta Osmanlı devleti büyük kayıplar verdi. Üzüntüsünden yatağa düşen padişah çok güvendiği paralarının tamamını harcamıştı.  Acilen paraya ihtiyacı vardı. Fakat para sağlayacak kaynak bulamıyordu.

Sonunda karısı Mihrişah Sultan’dan çocuklarının doğumunda hediye olarak gelen, altın ve akçeleri senet karşılığında borç aldı.

Evet bir de her şeyin ters döndüğü gün vardır.

Not:Bir de şunu hatırlatalım, HÖH yöneticilerine “Neyim değil, ne olacağım” diye düşünmeye başlamanızın zamanı geldi…

Reklamlar