Baskıcı bir komünist rejimin göbeğinde dünyaya gelen bir çocuğun sağlıklı olma şansı var mıdır? Balkan sinemasının medarı iftiharlarından “Viktoria”, bu korkutucu gerçeği inceliyor. Akıllara durgunluk veren sinematografik hamlelerini büyülü gerçekçilik akımıyla güçlendiriyor. “Teneke Trampet”in Bulgar şubesine dönüşürken ‘hiciv’, ‘sembol’ ve ‘kabus’ yüklü kültürel bir model geliştiriyor. 2014 Ocak’ında 43. Uluslararası Rotterdam Film Festivali’ndeki Avrupa prömiyerinde izlediğim “Viktoria”, Türkiye’de ilk kez 8-18 Mayıs arasında 18. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde gösterilecek. Ankaralı sinemaseverler bu fırsatı kaçırmamalı!

Göbek bağı ve deliği olmadan doğan Viktoria gerçek bir mucizedir. Ama elbette onu kanatları altına alacak bir hiyerarşiye de ihtiyacı vardır. Bulgaristan’daki komünizmin miadını doldurmasından yaklaşık 10 sene önce doğan bu tipleme, ölesiye ironik ve bir o kadar da tuhaftır. İster istemez ‘asrın sosyalist bebeği’ olarak kabul görüp ayrıcalıklı bir yere oturtulur.

TAM BİR KOMÜNİZM ÇOCUĞU MU?

Sözgelimi Christian Mungiu’nun “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün”de (“4 Luni, 3 Saptamâni Si 2 Zile”, 2007) öne çıkardığı ‘yasa dışı kürtaj’ meselesi burada ancak bir ‘ön bölüm’ değeri taşıyabilir. Açılış sekansında ABD’nin Soğuk Savaş’a ve komünizme karşı tutumunu özetledikten sonra geçilen kapkaranlık yatak, bir anlamda ‘karanlık bir şeyler’in doğumunu anlatır. Sevişme anının ardından annenin ‘bebek düşsün’ diye yere doğru zıplamasına, kendini hırpalamasına geçilir.

Bir ‘bela’nın arifesindeyizdir. 1980’de Viktoria doğduğunda ise kraliçe Viktoria ismi ile bambaşka bir görev üstlenir. Sanki monarşik rejimin çorak topraklarında yaşamaya mahkum kalmış bir sosyalizm/komünizm bebeğidir o. Doğu Bloku yıkıldığında dokuz yaşında olmak, o dönemde doğan bir başka erkek çocuğun umursanmamasını sağlar. Göbek deliği olmayan bebek imgesi, ‘mucize’ kavramına dikkat çeker.

OSKAR’IN BALKANLAR’DAN GELEN KIZ KARDEŞİ

Bu durum geniş açı objektiflerin katkısıyla hiciv yüklü sunulur. Balkan sinemasından alışık olduğumuz iğneleyici mizah damarı böylece canlanır. Rejimin başındakilere alt açının, Viktoria’ya üst açının uygun bulunması, yarı biyografik esere değer katar. Biyografik film arasına masalsı parçalar alacaktır.

Günter Grass’ın “Teneke Trampet”i (“Die Blechtrommel”, 1979) misali bir yaklaşım, sanki Oskar Matzerath’ın Bulgar kız kardeşi olağandışı bir şekilde doğar. Zira Viktoria, karlar altında kaybolması, büyük bir parmak tarafından itilmesi, göbek deliğinin çatlaması gibi paranoyak ve gerçeküstücü kabuslar görür.

 

ROMEN ORTAK YAPIMI OLMASI NORMAL Mİ?

Bulgar kadın yönetmen, filmi 2.35:1 çekerken “Kağıt Mavi Olacak” (“Hîrtia Va Fi Albastrã”, 2006) gibi aşırı gerçekçi Yeni Romen sineması örneklerine yanaşmaz. “4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün” gibi kamera kaydırmalarıyla uzun plan alma arzusunun da uzağında durur. Porumboiu’nun minimalizmden beslenen mizah anlayışıyla akrabalık ise tartışmalıdır. Onun amacı hayallerden beslenen sosyopolitik bir meseleyi Balkan sinemasının hiciv duygusuyla kavramaktır. Açılar ve yer yer besteler bu hedef için faydalı olur. Büyük oranda büyülü gerçekçilik akımı devreye sokulur.

Yönetmenin, dört rüya sekansında hangi akıma bağlı kaldığı ise tartışmalıdır. Yarı gerçek yarı kurmaca bir biyografik film damarı canlanır. Öte yandan ‘stop-motion animasyon gibi duran yapay büyük parmak’ kullanımı gerçeküstücü bir hamledir. Ama sembolizmi kökler.

KOMÜNİZMİN DEFOLU DOĞMAYA MECBUR BIRAKTIKLARI

Aslında Viktoria, Günter Grass’ın Alman siyasi tarihinde gezintiye çıkan Oskar’ından parçaları etrafımıza . Oskar sesiyle camları kırabilen bir bando trampetçisidir. Cücedir, ötekidir, doğumundan itibaren bir ‘kurmaca’ ruhla donatılmış, faşist devleti gözleme aracına dönüşmüştür. “1900 Efsanesi”nin (“La Leggenda Del Pianista Sull’oceano”, 1998) gemide doğan bebeğiyle veya “Truman Show”un (“The Truman Show”, 1998) dünyaya TV ekranında gözlerini açan röntgen nesnesiyle akrabalık kurar.

Ama Viktoria daha ‘Balkan’ çocuğudur. İster istemez politik düzenlerle mücadele etmek zorundadır. Ailesine bağlı kalırken üst ve alt açılardan, hiyerarşik baskılardan uzak durmak ister. Bunu da yaşı geçtikçe kendi gözlemlerini aktararak karşımıza çıkarır. Yönetmenin açı-mercek tercihleri zamanla değişir. Bu lezzetli biyografi tanımı, Bulgaristan’ın diktatör komünist lideri Todor Zhivkov’a dair bir şeyler söyler. Onun yarattığı sakat çocuklarla ilgili hem büyüleyici hem iğneleyici bir modele meyleder.

ZIFT”LE BERABER EN İYİ BULGAR FİLMİ Mİ?

Ruh ikizi olarak doğan diğer devrim çcouğunun ötesinde karşımıza çıkanları resmeder. 155 dakika bu bağlamda anlamlıdır. Zira gerçek hikaye böylesini gerektirirken Viktoria’nın acılarını, sevinçlerini daha iyi kavrar. Büyük oranda Bulgar sineması için yeni bir kapı, politik bir bedenle yükselir burada.

Zira 2000’lerde siyah-beyaz hapishane filmi “Zift” (2008) dışında üst düzey ürün vermeyen ülke, burada bunu becererek şaşırtıyor. Bulgar sinemasının sağlam temeller üzerine kurulmadığını düşününce kısa aralıklarla böylesi iki eserle karşılaşmak heyecan verici… “Viktoria”nın umutlu finali ‘batıya ağıt’ anlamına gelirken, ‘doğum-ölüm’ arasındaki çizgisiyle ilgili melankolik yorum izleyenleri etkileyecek. Masalsılık “Teneke Trampet” kadar net olmasa da onun ‘hiciv’den destek alan ve daha dar bir zaman dilimine odaklanan Balkan şubesi, eklektik bir görsellikle sunulur sanki. Filmin politik arka planını canlandırırken ‘taze’ durması da aslında bu eğilimde saklı…

 

FİLMİN NOTU: 7.7

 

Künye:

Viktoria

Yönetmen: Viktoria

Oyuncular: Irmena Chichikova, Kalina Vitkova, Mariana Krumova, Dimo Dimov

Süre: 155 Dk.

Yapım Yılı: 2014

Reklamlar