Rafet ULUTÜRK

 

Sofya parlamentosunda kin dili çınlıyor. Meclis salonunda etnik gerginlik hat noktadadır.

Kendilerini yurtsever olarak tanıtan (PF) partisi 4 ay önce meclise girdiğinden beri kürsüden lağım akıyor. Kin ve öfke dolu söylevin başı V. Simyonov, son 20 yıldan beri Burgaz şehrinden yayın yapan “Skat” TV programının sahibidir. Bu programda görev alan yayımcı ve sunucular genelde Todor Jivkov’un ve totaliter rejimin anti-Türk, Bulgar milliyetçisi propaganda yayınlarında,  “Sofya Pres” ve askeri yayınlarda görev almış ya da Türkiye’de muhabirlik yapmış kişilerdir.  “PF” partisinin idesel kaynaklarını Bulgar Bilimler Akademisinde toplanmış, kökleri İkinci Dünya Savaşı yıllarına inen faşizan çevrelerden güç alıyor. Geliştirilen yeni Bulgar ideolojisi özünde aşırı milliyetçi ve ırkçıdır.

Düşmanca propagandanın ön sıralarında “ATAKA” partisi meclis grubu,  “ATAKA” gazetesi ve “Alfa” TV programı da önemli rol oynuyor. Bu kaynağın etkinlikleri Kırım ve Ukrayna olaylarıyla tırmandı.

HÖH ğarantisi yönetiminin Moskovacı politikadan kopup daha kesin AB, ABD ve NATO yanlısı tutum almasıyla Bulgar milliyetçilerinin saldırıları şiddetlendi. Bu saldırılara  “PF” ve “Ataka” ve “VMRO” partilerinin Avrupa Birliği milletvekilleri de etkin katılıyor.

 

Meclisteki son kapışma 10 Mart 2015 günü İç İşleri Bakanı Vuçkov’un istifası ve yerine Başbakan yardımcısı Bıçvarova’nın atanması görüşmelerinde ateşlendi ve belki de Geçiş Dönemi dediğimiz son 25 yılın en sert kapışması olarak hatırlanacaktır.

Kavga, Bulgar olmayandan, Bulgar olmadığı için nefret etme mantığı dayatılırken, geçerli hiçbir neden yokken, yabancı olandan, yabancı olduğu için nefret etmenin saçmalığından kızıştı.

Öte yandan kin, nefret, öfke ve fesatlıkla düşmanlık aşılama konuları Adalet Bakanlığında da tartışıldı. Bakan yardımcısı Petko Petkov, düşmanlık ve kin aşılamanın bir eleştiri olamayacağı görüşünü savundu. Hukukçular Ceza Kanunu’nda değişiklik hazırlıyor. Ana nokta şöyle biçimleniyor.

“Politik mensubiyet temelinde düşmanlık kışkırtma, yasalara göre kovuşturulmalıdır. Böyle bir maddenin Ceza Kanununa dâhil edilmesi gerekiyor. Politik mensubiyete dayalı kin, nefret ve düşmanlık telkin etmek ayırım, baskı ve düşmanlık doğuruyor.

Bulgaristan’da etnik düşmanlık faşist yöntemlerle oluşturuluyor.

HÖH – DPS Başkanı Lütfü Mestan meclis kürsüsünden yaptığı son konuşmada “Bulgaristan’da fenalık ve kötülük simasının (çehresinin) oluşturulmasında reformcularla patriotların (PF partisi militanlarının) faşist teknoloji kullandığını” sert eleştirerek açıkladı. Ansızın daha da ileri giderek, “XXI. yüzyılın yeni Yahudileri olarak Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) simasını somutlaştırmak için yakama Yahudi nişanı mı takayım?” diye sordu.

 

Gizli polisler Türklere kin kusuyor.

Eski Başbakanlardan İvan Kostov’un Güçlü Bulgaristan kanadından Reformcu Blok (RB) milletvekili olan, eski devlet güvenlik “DS” gizli polisinin özellikle isim değiştirme ve Türk ve Müslümanlara amansız baskıların, tutuklamaların ve sınırsız düşmanlık yapıldığı yıllarda başkanı olan ve halen meclis iç komisyonu şefi olan Atanas Atanasov Lütfü Mestan’a şöyle saldırdı: “Siz, bir yeniçeri kol ordusu yarattınız ve Bulgar ekonomisini ele geçirdiniz, biz sizi ekonomi sektöründen çıkarmalıyız!”

 

Kültür Bakanı V. Raşidov’un etnik düşmanlık konusundaki görüşleri.

 

GERB partisi yönetiminden ve Başbakan Yardımcısı Rumyana Bıçvarova’nin İç İşleri Bakanı görevine atanması görüşmelerinde meclis genel kurulu kin ve nefret havasına boğuldu.

Kürsüye çıkan Kültür Bakanı Vejdi Raşidov, “herkes şunu iyi bilmelidir ki, isimlerimizin değiştirilmesinden sonra büyük devletler Bulgaristan’da etnikler arası savaş kışkırtmak istiyorlar” dedi.

Daha sonra “Presa” gazetesine demeç veren Bakan Vejdi Raşidov “ülke etnik gerginlik tırmanmaya başladığına” işaretle şunları anlattı.”Kin ve öfke diliyle karşılıklı saldırılar devam ettikçe bu koalisyon hükümeti ayakta kalamaz. Biz, kendi aramızda bu konuyu defalarca tartıştık. Etnik kartın oyuna girmesi kuru bir kibrit kadar tehlikelidir. Bir defa ateşlenirse… 1991 yılını unutmamalıyız. Andrey Lukanov Kırcali’de yumurta yağmuruna tutulmuştu. O zaman orada Bulgarlarla Türkler karşı karşıya cephe almıştı. Bir burunun kanaması, bir burundan bir tek damla kan düşmesi, büyük bir ateş yakabilirdi. Biz o zaman 10 aydın Türk ve Bulgar birlik olduk ve beraberce Kırcaaliye gittik. Mihail Nedelçev, Viktor Samoilov, Nikolay Kolev – Bosiya, ben, yattığı yer nur olsun Cemal Emrullov, halen İstanbul’da Profesör olan Ziyattin Nuriev yetiştik. O zaman Kırcaali’de henüz BSP ve HÖH-DPS yoktu. Soydaşlarımızın arasına girdik ve hepimizin bir halk olduğumuzu anlattık.  Kimsenin burnundan bir damla kan dökülmedi. Az kala baraj duvarıyıkılıyordu…”

 

Başbakan Boyko Borisov’un konuşmasından geniş özet:

Siz ateşle oyun oynuyorsunuz!

Lütfen hoşgörü sınırı arkasında kalın!

 

Mecliste konuşulanları dinlerken, tehlike işareti aldım. Endişemin dayanakları var. Kötü bir kâhin sayılmam. Yaklaşan yerel seçimlere doğru bu tonla ve bu gerginlik içinde gidilirse etnik çatışma yakındır. Kendilerine büyük saygım olan bazı meslektaşlarım konuya ciddi bakmıyor. İsimler değiştirilirken benim de bu “iş” katılıp katılmadığım defalarca soruldu, araştırıldı, itfaiyeci olduğum için mahsulü korumak için gönderildiğim tespit edildi. Ben Dulovo’da (Ak Kadınlar) idim ve Bulgaristan Müslümanlarının başına geleni gördüm. Onlara çektirilen çileyi gözlerimle gördüm.  Be ardından gelen tepki çığının kontrol edilemezliğine de şahit oldum.

 

Ben, dondan dolayıdır ki, bu işlerden politika yapmaya çalıştığınız için işaret ediyorum, siz ateşle oynuyorsunuz!

 

Siz (etnik barışın bozulmasına) blöf yapıyorlar derken, HÖH-DPS bizi parmağında oynatıyor, derken, (etnik cepheleşme yönünde asla çekilmiyecekler) iddialarında bulunurken, bir bakmışınız seçmen kitlesini ayaklandırmışlar ve işte şimdi siz de görüyorsunuz, meclis genel kurulunu terk ettiler, sandalyeler boş kaldı: Ben size bir soru sordum. Onların burada kalmaları mı daha iyi olur, yoksa dışarı çıkıp, bir yerlerden arkamızdan konuşmaları mı? Benim deneyimim, aklımda olan (isimler değiştirilirken tanık olduğum 3 aylık) Dulovo (Ak Kadınlar) deneyimimdir. Orada ne olduğunu gördüm, çok iğrenç ve çok dehşetliydi! Korkunç idi. Kosovo ile Kırım zikrediliyor, birisi bizden 400 km uzak, öteki ise 500 kilometre uzak, kimseye akıl vermek istemiyorum. Bulgaristan’da şey (etnik temizlik) sadece 20 km. önce yapıldı. Bu etnik temizlik, bizi etnik çatışmadan korumuştur. Daha fazla kurban vermemizi önlemiştir. İki gün önce Bunovo’da idim (1985’te tirende patlamanın gerçekleştirildiği istasyon). Kadın ve çocuklar içinde bulunan bir trene bomba yerleştirilmesini Hak ve Özgürlükler Hareketi’nden (DPS) destekleyeceğini sanmıyorum. Desteklemeyeceklerine inanıyorum! Fakat ben Müslümanların şehit olduğu yerlerde de bulundum. Oraya vardığımda beni 50 bin kişi alkışladı.

 

Ben hem Bulgar hem de Türk şehitlerin anısına saygı duymaktan çekinmiyorum. Bu sebeptendir ki, partimizdeki Bulgar Müslümanları sayısı kat kat arttı.

 

Biz artık Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) ye rakibiz. Onlar mümkün olduğu kadar daha büyük sayıda Bulgar Hıristiyan’ı parti saflarına çekmeye çalışıyor, biz ise Bulgaristan Müslümanlarına sahip çıkıyoruz. Bu bir politik mücadeledir. Üstün gelen kazanacaktır.

 

Beni istemeyenler bir DPS sevdalısıydı yazısını boynuma asmaya fırsat bekliyorlar.

Böyle bir şey onurlu olmayacaktır, aramızda herhangi bir münasebet yoktur. BSP’ye ve “ATAKA” partisine de onlara olduğu gibi hoşgörülü davranmaya çalışıyorum, herkese karşı öyleyiz. Benim sizden ricam, yaklaşan yerel seçimlerde kimin hedefinin ne olduğunu pek bilmiyorum, fakat hoşgörü sınırını aşmayınız. DPS yönetimi burada coşkuyla ateşlenirken, usul usul işine bakan huzurlu insanlar süreçleri çok takından ve can kulağı işe izliyor. Bu ahali tehlike hissederse ve DPS onları kendisine bağlamayı ve kurban olmalarını başarabilirse, parmakla gösterilecek olan şahsen benim.

 

Ben muhatap olduğum tarafların hepsine, hoşgörü olması için elimden gelen gayreti gösterdiğimi bildiriyorum. Sayın Lütfü Mestan, bu insanlar, bizim aklımızda çizdiğimiz hoşgörü çizgisini çiğnemeye ve geçmeye başladıkları an, ben bu ülkenin başbakanı olmayacağım. Biz burada genel kurul salonuna dönmenizi nasıl sağlayacağımızı düşünürken, 50 000 kişinin herhangi bir cami önüne dizilmesine ve sizin onlara demeç vermenize izin veremem.

 

Sofya’daki siyasi gerginliği yakın takıp etmeye ve hepinizi bilgilendirmeye devam edeceğiz.

 

Reklamlar