TV–5 programa telefonla katılım: 

Konu: Bulgaristan’da 3 Mart Milli Bayramında neden gerginlik yaşandı?

Bilindiği üzere, 3 Mart 1878’de İstanbul kenarında Ayastefanos’ta, Bulgaristan’da San Stefano, Türkiye’de bugünkü Yeşil Köyde, Osmanlı Devleti ile Rusya Çarlığı arasında bir Barış Anlaşması imzalanmıştır. Ben, bu protokole “An(t)laşma” d(iy)emiyorum, çünkü hiçbir mecliste onaylanmamıştır ve 3 ay sürmüştür.

Geçici nitelikli bir ön protokol şeklinde hazırlanmıştır.

Ömrü de Temmuz 1878’de, başlayan Berlin Konferansına kadar (yani sadece 3 ay sürdüğünden), bağlayıcı tarafı da olmadığından, geçici bir ateşkes protokolü niteliğinde olduğuna işaret etmek isteriz.

Artık 28 yıldan günümüze kadar bu metninde “Bulgar”, “Bulgaristan” ve “Bulgar devleti” adı geçmeyen bir protokol olduğunu herkes öğrenmiştir. “Balkan Bölgesinden” söz edilen, bu PROTOKOL, Bulgar halkına bağımsızlık, egemenlik, hürriyet ve birleşme de getirmediğinden dolayı sert tartışmalar başlatmıştır.

Ayrıca şu da var tabi ki, 1878’den sonra 112 yıl Bulgaristan’da 3 Mart Milli Bayram olarak kutlanılmamıştır. Neden?

1944 ile 1990 yılları arasında Bulgaristan’da 9 Eylül 1944’te Bulgaristan’ın Kızıl Ordu-Rus esaretine düştüğü gün, Milli Bayram olmuştur ve 46 yıl bu böyle devam etti.

1990 yılında Komünistler artık bitecek derken kabul edilen, 4.Bulgaristan Cumhuriyeti Anayasası’nda, Komünistler 3 Mart tarihini yine Milli Bayram olarak Anayasaya koydurabildiler.

Bu, 46 yıl böyle devam etti fakat yok olurken bile 1990’da yine bu ayrımcılığı bu nifak tohumunu ekmişlerdi. Göbekten Moskova’ya bağlı olan Bulgar Komünistleri, 1990’da parti olarak tarihe karışırken, 3 Mart 1878’de Ayastefanos, Bulgaristan’da “San Stefano Sözleşmesi” olarak geçen, 3 Mart’ı MİLLİ BAYRAM olarak yine dayattılar. Bu günleri daha o zamanlar görmüşlerdi onların amacı birlik değil bölücülük olduğunu böylece kanıtlamışlardır.

O gün bu gün, Rusya’yı sevenler ve Rusya’yı sevmeyenler (yani Rusofiller ve Rusofoblar) arasındaki kavgalı tartışma “Kurtuluş”, “kurtarıcı” – bağımsızlık, özgürlük ve birlik gibi kavramlar üzerinde derinleşti. Bir defa, Bulgaristan’ın 3 Mart’ta kurtulmadığını, işgal edildiğini, özgürlüğüne kavuşmadığını ve hatta köle durumuna düşürüldüğünü iddia edenler artık Bulgaristan’da da artmaya başladılar.

Şu da var tabi ki, tarihçilerimizin bahsetmediği en önemli olay ise 3 Mart Rus Çarı II. Aleksandır’ın doğum günüdür. Yani kısaca, “Yabancı bir İmparatorun doğum gününü Milli Bayram olarak kutlamaları istenmiştir” Buna da Bulgar halkı öğrendi ve karşı koymaya ve toplumu uyandırmaya başlamışlardır. Hatırlanacağı üzere II.Aleksandır 19. yüzyılın ortalarında Rusya’da toprak reformu yaparak kimliksiz köylüleri kölelikten kurtaran biri olduğundan, Rus halkı ona “kurtarıcı Çar” demiştir.

Fakat Rusofil Bulgarlar, “kurtarıcı” sözünü oradan alıp Bulgar ortamına aşılamışlar, ana caddelere “Kurtarıcı Çar” adı verilmiştir, At üstünde büyük büyük Çar Anıtları dikilmiş ve bu da tepki almış ve almaya devam ediyor. Bu olayların Bulgaristanın egemenliğine gölge düşürdüğü görüşü yaygındır. Bu gün Meclis karşısında at üzerinde olan anıtı kaldırmak istemişler amma başaramadılar.

Bu yıl 140.yıldönümü milli kutlamalarına Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin de davet edilmişti. Ancak kendisi Gel(e)meyince, yerine Moskova ve Rusya Federasyonu Başpiskoposu Kiril’i gönderdi.

Sofya havaalanında karşılama töreninde hazır bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Bayan İlyana Yotova’nin kalpten minnettarlık ifadesi olarak bir devlet görevlisinin ilk defa diz üstü çökerek ve elini öpmesi, “bu Tanrıya değil, Putin’e boyun eğmek oldu” şeklinde tartışmalar başlattı ve Bulgaristan’da kamuoyunu da karıştırdı.

Aynı Cumhurbaşkan Yardımcısı Yotova’nın bu karşılama töreninde hazır bulunan Bulgaristan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Neofit’in elini öpmemesi ise, tartışmaları iyice kızıştırdı.

Şu çok önemlidir, Bulgaristan tarihinde Cumhurbaşkanı düzeyinde bir devlet adamı, şimdiye kadar bir başka devletin Baş Piskoposunu resmi törenle karşılamamıştır. Bu Bulgaristan’da ilk defa oluyor.

Bulgaristan layık bir devlettir

“Başka bir medeniyete yönelim mi?” başladı sorusu halktan hiç gecikmeden geldi.

Kirilin elini öpmesi iyi de, diz çökmesi ne anlama geliyor?” sorusuna cevap arandı. Ayrıca “93 harbinde” Plevne’yi savunan Osman Paşa ve yardımına giden Süleyman Paşa askerlerinin yolunun kesiştiği Koca Balkan’da.

Yani “Şipka” Tepesinde, konuk Baş Piskopos Kiril ile birlikte Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in de katıldığı anma töreninde, devlet başkanının yalnız Rus askerlerinden söz ermesi, sadece Türk değil Bulgar askerlerinden dahi söz etmemesi herkesin tüm Bulgaristan’ın da dikkatini çekti.

İşte böyle bir ortamda Bulgaristan’da geçen 3 Mart kutlamalarının 140.yıldönümü, ülkede özgürlük, bağımsızlık ve birlik olmadığını bir daha kanıtladı. Kutlamalar sönük geçti. İlk kez “Şipka” tepesinde yuhalama yaşandı.

Bu 2018’in 3 Martında daha önce olmayan bir olay da, Türkiye’deki Bulgar Konsolosluklarında yaşandı. STK, Dernek başkanları, yöneticiler ve bazı aydınlar 3 Mart resmikabulüne davetlerde izdiham yaşandı. Gidenler geçen yıla göre daha çok oldukları net olarak görüldü. İşte bu konuda BİZ TÜRKİYE’DE BULUNAN STK’lar TÜRKLERİN ATALARINI KATLETTİKLERİ BİR GÜNDE VİSKİ VE ŞAMPANYA İLE KUTLANMASINI BİZLER KINIYORUZ. BU ATALARIMIZA KARŞI YAPILAN BÜYÜK BİR SAYGISIZLIKTIR.

Bulgar makamlar BÜYÜK GÖÇTEN SONRA geçen 29 yılda, bizim “İslamlaştırılmış Bulgarlar” olduğumuzu kafalarımıza sokmaya, kabul ettirmeye devam ederken, SOYDAŞLARIMIZIN TÜRKİYE’YE ISINDIĞI ve ana-vatanımızın “Büyük Türkiye” özlemine seve seve katıldığı bir dönemde “kafa karıştırmaya çalışmalarına” anlam vermek beni de zorladı.

Bulgaristan’da yalan üstüne kurulan ideoloji ve siyasetlerin geleceği olmadığını ve olamayacağını unutmak o kadar mı zor?

Şu asla unutulmasın:

Bulgar halkı Osmanlı döneminde milli kimliğiyle uyanmış, milli dinini, dilini, kültürünü geliştirmiştir. Örnek, “Bulgarlar Osmanlıdan önce kiliselerde Rumca ibadetlerini yapıyorlardı, bunu Bulgarca olarak Osmanlının izniyle başladılar. Kendi kiliseleri için de İstanbul’da ilk Bulgar kilisesini Osmanlı izniyle yapıldı”. Daha ne olsun…

3 Mart 1878 Bulgar topraklarında bu yükselişin durduğu ve söndüğü gündür.

Bugün devam eden “kurtarıcı” ve “köleleştirici” tartışması buna kanıttır.

Saygılarımla,

 

Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK Genel Başkanı

Reklamlar