Tarih: 30 Ocak 2019
Yazan: Dr. Nedim BİRİNCİ
Konu: Bize anlatılanlar hep masalmış.

Bakıyorum, “24Rodopi” gazetesinin sahibi İlhan Anday Bey, babasından, dedesinden biraz da Kırca Ali kahvelerinde öğrendiklerini Bulgarca yaza anlata gazetecilik yapıyor. Türklere karşı masal dinlemeyi seven Bulgarlara kendini beğendirmeyi de becermiş. Artık süt mayasıyla çörek hamuru karıştırmaya çalışıyor. Ne yazık ki, her mayanın farklı olduğunu henüz öğrenememiş gibi. Yazılarındaki koku bu….

Düşüncemi şöyle bir açmak isterim. Can Atila’nın “Hamamda gözyaşları” adlı bir parçası var. Anday beyi, bir odaya kapasak ve eseri dinlettikten sonra, “hadi duyumsadıklarını kağıda dök!” desek, yapabilir mi dersiniz. Yapamaz!

Olay, Filistinli gençlerin İsrail füzelerine taş fırlatmasını andırır. Şeytan taşlama korkuyu taşlamaktır. Hep boşa atarsın amma hep de vurdum sanırsın…

Bulgaristan Türklerinin problemlerini, davasını, şehit ve kahramanlarını, kavga, yengi ve yenilgilerini, isteklerini, günlük savaşımını, umut ve beklentilerini kulaktan dolma yayarken Bulgar dinleyici hoşnut oluyor. Anday dozu bir cümlecik kaçırsa “Biz Türkleri 1989’da yenmiştik!” yazıları gazetesinde basılıyor. Balon şiştikçe büyüyor. Bizim propaganda zaten balon…

 Anday yazarken olayların sırtını kaşıyor.

Kaşırken sivilcelerin başını koparıp kanatırım korkusu yaşıyor. Tırnaklarını kesmiş, bir güzel de törpületmiş. Bizim adamların sırtı “Belene” kampında 5 ay su görmemiş, şimdi de kar altında kaldılar. “Kaşısam da ne olacak?” Adamlar sefaletle boğuşurken rahatlamayı unutmuş. Katmerli dertler ruhlarını karartmış.

Bakıyorum son yazılarında, Anday Bey, son dönemde DPS, HÖH, DOST ve HŞHP gibi anası belli cücüğü beli partileri anlatırken gemideki iri farelerden, tüysüz sıçan yavrularından ve kan emici kenelerden söz ediyor.

Biz Bulgaristan Türkleri bağımsız gazetecilik oluşturamadık. Bağımsız lider olmadan bağımsız gazetecilik yapılamaz. Bizim liderler kibirli. Düşünce bir daha kalkamayacaklarını biliyorlar.

Çabalarımızda hep bitli yorganın altında kaldık.

Yorgan bizim. Bitler başkasının. Bitleri yorgana taşıyan da bizden biri değil. Omuzlarım bit ve pire, en kötü durumda sirke. Sirkelerle başa çıkmak kolay, saçı sıfır numara keser, güzel sabunlar ve tıraş bıçağı ile geçersin ve kurtulursun. Ama pirelerle kavgamız ciddi. Atalarımız “pire için yorgan yakılmaz!” demişler. Pire deyine biz hep “bir” pire anlarız. Sayıları “bin” de olsa “tek pire” düşünürüz. Bu nedenle de yorganı yakmayız.

Son 5 yılda yazdığım bütün yazılarda “yorgan bitlendi” ve ne pahasına olursa olsun “temizleyelim” demeye çalıştım. Yorgan dediğimde Hak ve Özgürlük Hareketimizi (DPS) anlayın lütfen. Olay şöyle, bizde yalnız yorgan değil, bütün yüklük pirelenmiş. Görüyorsunuz işte 5 yılda bir DPS yorganı altından çıkıp kaçanlar da bitli. Güner Tahir, Osman Oktay, Lütfi Mestan, Kasim Dal vb. parti kurdular, ama pireli yorganı gören kaçtı. Kurmayları Mestan’ı terk etti. Genel Başkan Orhan İsmailov  HŞHP’den “kaçtı mı?”, “kovuldular mı?” pek anlayamadık.

İlhan Anday Beyin gemiyi terk eden “farelerini” izlerken aklıma bir İngiliz fıkrası geldi.

İngiliz kaptan farelerle şöyle başa çıkarmış. Ambarlar tahıl dolarken farelerden biri kuyruğundan yakalanır ve boş tenekelerden birine atılır. O, duvarları tırmalaya dursun bir deri bir kemik kalana kadar aç susuz bırakılır. Açlıktan şakıyan kulaklar dimdik son nefes alıp vermeye başladığında yeni doğmuşlardan kıpkızıl bir yavrucuk ansızın tenekeye düşer. Hayat kavgası veren aç fare, fazla düşünmeden yavruyu kemire kemire yer ve soy katili (kanibal) olur. Bunu gören gemiciler onu irileşene ve yeryüzündeki bütün diğer lezzetleri unutturana kadar fareyle besler ve tüm diğer fareleri yakalayıp yeme ödeviyle serbest bırakır.

Bu masalda kaptanın Bulgar istihbaratı “DS” mi, Rus istihbaratı “KGB” mi olduğu pek önemli değil. Onlar, 1974’te onbaşı (efreytor) Ahmet İsmailov Ahmedov’un bir Türk “kanıbalı” (Türk yiyen bir vahşi) olarak yetiştirmek için çok ince planlar hazırlamıştır. Bu planlardan birini internette siz de bulabilirsiniz. (http://lik.blog.bg/lichni-dnevnici/2009/03/02/ahmed-dogan-filosofstvuvashtiiat-agent-na-dyrjavna-sigurnost.298332)

Olayın Bulgarcasını baştan başa okuyabilirsiniz. Okuyacağınız 5 bölümlü bir plan. Kanibal yetiştirme planı.

Çeviri olarak bir bölümü üzerinde duracağız. Sembolik olarak sözü edilen teneke Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin (AONSU) kısa adıyla bilinen Sosyal Bilimler ve Sosyal Yönetim Akademisi’dir. Sofya’da bulunur. 20 yıl önce bu akademi kampüsü Yahudi milyarder George Soros’un Yeni Bulgar Üniversitesi oldu. Hain A.Doğan, Sofya Üniversitesinde felsefeyi istendiği gibi öğrenememiş olacak 1980 – 1985 arası ekmek elden su gölden 5 sene de orada kalmış  ve “Türk soyumuzu köreltmek için hazırlık görmüştür”. Planın sonunda olay şöyle açıklanıyor:

“Ajan “Sava” yı 1984 yılının sonunda ve en geç 1985 yılının başında, İngiltere’de bulunan Türkler arasına, onları etkilemek, oradaki Türkler arasında bizim seçtiğimiz kişilerle çalışmak ve bizi ilgilendiren konularda düşman çevrelerin etkinlikleri ve fikirleri hakkında bizi bilgilendirmek amacıyla bir Bulgaristan Türkü – bilim insanı – feylesof – olarak İngiltere’ye aşılanmak üzere hazırlanmıştır.”
Sofya, 02.02.1984
Yüzbaşı Mihaylov.

Bulgaristan Türklerinin 24 Aralık 1984 kitlesel protestoları, devlet silahlı güçleriyle çatışmaları başlayınca ve ilk kurbanların düşmesi sonucu değişikliğe uygulanmamıştır. “DS ve KGB” yönetimi hain A.Doğanla ilgili DPS-partisi kurma ve onu Başkan ilan etmek gibi yeni tasarılar geliştirmiş ve hemen uygulamaya geçmiştir. Planın değiştiren 1984’te BKP MK’nin DS Birinci Şubesinden “güvenilir bir kişi” istemesi ve “Ahmet” ismiyle hazırlanan dosyadaki gerçek kişinin Ahmet İsmailov Ahmedov olmasıyla başlamıştır. Yeri gelmişken Ahmet Doğan’ın kullandığı isimlerin ve ajan isimlerinin tamamı toplamı 13 adettir.

Plan değişmesini “kanibal” farenin bir gemiden başka bir gemiye verilmesi olarak da algılayabilirsiniz. Halk dilimizde bunun tarifi şu sözlerde ifade bulmuştur: “Komşu bizde bir tıkırtı var, kedini birkaç günlüğüne alsak!” Kediyi kendi işi için yetiştiren ve gerçek sahibi olan “DS-KGB”, onu sıçan tutturmak için isteyen ise BKP MK’dir. “O zaman bunların hepsi bir değil miydi?” sorusunu soranlara cevabım şudur: “Her yemek kendi tenceresinde kaynar!”

Şimdi gelelim ajan yetiştirme planının birinci bölümüne:

PLAN,

1984 yılında Yüzbaşı Mihaylov tarafından ajan “Sava” hakkında hazırlanmıştır.

İlgi: Ajan “Sava” nın 1984’te yapacağı işler ve göreceği hazırlık.
Kime: Devlet Güvenliği “DS” – Birinci Şube (PGU), 05. Amirlik Yönetimine.

Ajanla şimdiye kadar yürüttüğümüz çalışmalar onun işimize yarayabilecek birçok vasfını ortaya koydu. Elimizde ajanın onursuz, dikkati dağınık biri olduğuna ve organlarımıza ilişkin fikir değiştirdiğine ilişkin delil yoktur. Ajan “Sava”nın 1984 yılı içinde sınır dışına çıkarılması amaçlı hazırlıklarını gördüğümüz genel plan doğrultusunda somut ödevlerimiz şunlardır:

Yapılacak işler:

  1. Profesyonel hazırlık.
  2. 1984 yılının Şubat ayı ortalarına kadar Bulgar Bilimler Akademisi’nde (BAN) Felsefe Fakültesinde onun hazırladığı tezin (küçük) savunmasını yapma hazırlıklarını tamamlamak.

Son vade: 29.02.1984

Sorumlu: Mihaylov.

  1. 1984 yılının Nisan – Mayıs aylarında “felsefe bilimleri adayı” (doktora tezi) bilimsel derecesi alınmasına gerekli olan hazırlıkların resmen tamamlanması ve bitirilmesi.

Son vade: 25.05.1984
Sorumlu: Mihaylov.

  1. Bilimsel faaliyete hazırlıklara devam etme işleri tamamlanırken ajan “Sava” ile birlikte, muhtemelen BAN’a bağlı Felsefe enstitüsü tarafından gösterilecek bir yerde işe başlamasına gerekli hazırlıklara geçmek.

Son vade: 25.05.1984
Sorumlu: Mihaylov.

  1. Felsefede Simetri alanında çalışan, dünya felsefi düşüncesi çevrelerinde bilinir duruma gelmesini sağlamak ve diğer felsefe yayınlarının ilgisini çekmek amacıyla “Felsefi Düşünü” (Filosovska Misil) dergisinde mümkün olduğu kadar yazı, değerlendirme, tez ve başka yayınlanmasına olanak sağlanacaktır.

Son vade: 30.10.1984
Sorumlu: Mihaylov.

1984 yılı Ekim ayının sonuna kadar ajan “Sava” tarafından Prof. Petır Savov’un (BKP MK üyesi Prof. Mihail İvanov olması gerekir)  isteği üzerine yazılan kitap birinci sunum için hazır edilecektir. Bu eser ajanın bilimler adayı tezinin genişletilmiş biçimi olacaktır.

Son vade: 30.10.1984
Sorumlu: Mihaylov.

  1. Yazarın felsefe çevrelerinde daha fazla uluslararası ün yapmasını sağlamak amacıyla BAN basım evinde yayınlanmasını öneren Prof. Petır Savov kitabın kendisi tarafından tanıtılmasına da gerekli zamanı ayıracaktır.

Son vade: 31.12.1984
Sorumlu: Mihaylov.

Bu planın diğer bölümleri POLİTİK EĞİTİM, YABANCI DİL EĞİTİMİ (İngilizce) Pratik işin 1984’in sonunda İngiltere’ye ve Karadeniz sayfiyelerinden birine de gönderilecektir. Başka bir bölümde ajanın dış bağlantı kurması ve sonunda uzun süre çalışmak için bir dış ülkeye çıkarılması da plan kapsamına alınmıştır.

İş bu planın 1984’te değişmesiyle A. Doğan Dobriç İli Baraklar (Barakovo) köyünde Necmettin Hak ve daha 2 kişi tarafından kurulan, isim ve kimlik değiştirmeye ve hak ve özgürlüklerimiz uğruna direniş örgütüne ekilmiştir. Yukarıda görüldüğü üzere A. Doğan hak ve özgürlüklerimizin değiştirilmesi için hazırlanmış ve BKP MK’ne bu işin yapılması usulüne ilişkin bir plan program sunmuştur, doktora tezi çalışmaları da sözde “felsefedeki simetri” üzerineymiş gibi olsa da, baştan sona bizi Bulgarlaştırmak isteyenlere hizmet niteliğindedir.

Daha sonra sözde tutuklanıp içeri atılması ise 1984-1985-1986 yıllarında içeri düşen Milliyetçi Türk mücahitlerini tanıyıp onlarla yakınlaşmasının sağlanması ve 1989’dan başlayarak hepsinin vatanımızdan kovulması için bir tuzaktır.

Yeni görevlerinin inceliklerini, Pazarcık Hapishanesinde bulunduğu sürede, Rodop Dağlarındaki dağ köşklerinde Sofya SSCB Büyükelçiliği görevlileriyle görüşmelerde öğrenmiş ve son 29 yılda azimle uygulamıştır.

Bu ödevlerin başında gelen üçüne işaret edelim:

  1. İsim değiştirme ve Bulgarlaştırma katliamına katılanların cezalandırılmasına yol vermemek; (1984-1989 vahşetinden ceza alan Bulgar yoktur.)
  2. Bulgaristan’da Türklere ve Pomaklara hak hukuk, adalet ve demokrasi isteyen kuşağın öncülerini memlekette uzaklaştırmak (Türk aydınlardan 10 000 kişi zorla kovulmuştur) ve
  3. Eski faşistlerin torunlarına, Demokratik güçler Birliği ve benzer muhalefet güçlerinin iktidara çıkmasına engel olmak. (Bu plan başarılı olmamış, Bulgar faşistleri bugün iktidar ortağıdır.)

Ve bugün 29 Ocak 2019 tarihinde, ilk kez olmak üzere, Ahmet Doğan, Lutfi Mestan ve Kasım Dal’ın Bulgar Radyo, TV ve Basınında istifaya çağrıldığını, yerlerinin kokuşmuş çöplük olduğunu söyleyenleri işittik.

Demek oluyor ki yeni kuşak ruhunu ve bedenini, madde ve manevi olarak bugününü ve yarınını kanibal farelere kemirtmek istemiyor, amansız Türk katliamının farkına ve bilincine varmış ve mücadele çağrısında bulunuyor.

Lütfi Mestan’ın DOST partisi militan ekibinin tümü partiden ayrıldı.

1 ay sonra Kasim Dal’ın HŞHP Genel Başkanı Orhan İsmailov ve ekibinin isyan ettiğine tanık oluyoruz. Ahmet Doğan demeden cümle kuramayanlarla bir kimse beraber olmak istemiyor.  Doğan partisi ufaldıkça ufalıyor. Yeni bir parçalanma bekleniyor. Karadayı Başkan olalı gagalıyor. Bu partiden Razgrad Valisi Güney Hüsmen’de 130 bin kişi kopardı ve GERB partisine kattı. Artık kimin ne olduğu göründü ve biliniyor. Öte yandan GERB partisinin de sonu göründü.

Zaman birleşme zamanıdır.

Ahmet Doğan, Kasim Dal ve Lütfi Mestan gibi kadrolardan bizim davamıza önder olmaz. Hepsinin gerçek dosyaları açılmalı, kanibal özleri, huyları, diz boyu pisliği artık halk görmelidir. Bu dava burada bitmez. Son söz ise halkındır. Her şey yeni baştan başlıyor ve zafere kadar devam edecektir. Bu halkımızın varoluş davasıdır. Karşımızda duran her kişi düşmanımızdır.

Bizi izlemeye devam ediniz.
En güçlü silah hak ve gerçektir.
Zaman bitli, pireli yorganları yakma ve farelerden kurtulma zamanıdır.
Paylaşınız, tartışınız ve bizi tanıyınız…

Reklamlar