Tarih. 27 Ocak 2019
Çeviri: Raziye ÇAKIR
Konu: Her yıl 11 milyar leva soyuluyoruz.

Bu yazı, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) sivil kotasından Kırca Ali milletvekili Aleksandır Simov’un tekelinde olan “Pogled info” 27 Ocak 2019 tarihli yayınından alınmıştır. BSP milletvekili, gazeteci Elena Yonçeva tarafından kaleme alınmıştır.

“Size bir devlette en büyük mafya BOS –unu anlatmak istiyorum. BOS, mafyayı 10 yıldan beri yönetiyor. Bu BOS, kamu ihalelerini sülük gibi emen biridir. Bu soygun için özel şemalar icat edilmiştir.  Basın bu BOS hakkında şöyle dedi: “Mafya içinde en büyük politikacı, politikacılar arasında da mafya babasıdır.”

“Koza Nostra” şefi içeri düştükten sonra şöyle demişti: “Artık kimseyi öldürmemize gerek yok. Yargıçlar ve savcılar elimizdedir. Onlar kirli işleri oldukça iyi yapıyorlar.” 10 yıldan beri bizdeki durum budur.

Önce medyaya, gazetecilere seslenmek istiyorum. Özgürlüğü savunmak çok zor! Olağanüstü ağır koşullarda çalıştığınızı biliyorum. Günümüzde gazeteci mesleğinde çalışmanın çok zor olduğunun bilincindeyim. Büyük medyalarda vicdanlı gazeteciler kaldı. Büyük güçlüklerle de olsa mesleğin onurunu korumaya çalışıyorlar. Küçük medyamızda da iyi kalemler var, şeref mücadelesi veriyorlar. İşiniz zor çünkü dokunulmazlığınız yok, en büyük muhalefet partisi arkanızda durmuyor.

Siz yazdıkça, anlattıkça yakında 4. İktidar olma şansınız yaşıyor demektir. 2006’da basın özgürlüğü sıralamasından Fransa ile aynı yeri paylaşmıştık, artık Afrika ülkelerinin arkasındayız, ama umut ölmemiştir.

10 yıldan beri Vatanımızı yöneten Bulgaristan BOS’u ne yaptı? Bu yılda Avrupa Birliği (AB) ülkesi olarak ülkemizi iyi yaşanan bir yer haline getirme şansımız vardı. AB’den aldığımız milyarlarla, Brüksel’den aldığımız yardımlarla, bizim bugün Avrupa gibi yollarımız, Avrupa düzeyinde sağlık kurumlarımız, Avrupa kalitesinde okullarımız ve üniversitelerimiz, basın özgürlüğümüz ve rekabet olanaklarımız olması gerekirdi.

Biz bugün nerede miyiz? Yollarımızda yama üstüne yama, Bulgar bölünmüş yollarını, Batı Avrupa ve Macaristan demiyorum,  Kosova ve Arnavutluk otobanlarıyla asla mukayese edemeyiz. Avrupa’nın en cahilleri biziz, nüfusun % 60’ı okuduğunu kavrayamıyor. Fransa ile aynı yeri paylaştığımız fikir özgürlüğü konusunda şimdi Afrika ülkelerinden Kongo ve Papua Yeni Gine arasına sıkışmışız.

Sağlık alanında: Ölüm oranında Avrupa birincisiyiz. Hastanelerimiz kapandı, hekimlerimiz ülkeden kaçtı.

Yatırımlar sektöründe: 2006 -2007 yıllarında her yıl 10 milyar Euro dış yatırım gelmişti. 2019’da 800 milyon bekleniyor, 2018’de bir önceki yıla kıyasla % 40 daha az yatırım aldık. Bu ay 4 fabrika makinalarını söktü ve Bulgaristan’dan kaçtı. 2 bin kişi işsiz kaldı. Bu 4 fabrika Romanya’ya taşındı. Orada vergiler daha yüksek, ücretler daha yüksek olmasına rağmen Romanya’ya gittiler.

Bulgaristan’ın BOS’u bu konuda şöyle dedi:

“İşsizlik azalıyor.” İşsizlik azalıyor çünkü her yıl 50 bin kişi Bulgaristan’ı terk ediyor. İnsanlarımız vatanımızdan kaçıyor, çünkü zor yaşıyor, adalet yok, umut ölmüş durumda.

Bulgaristan’ı kendi tarihinde Avrupalı olmamıza en büyük düşman olan bir gücün yönettiğini bilmenizi isterim. Bütün göstergelerde AB tabanına vurduk. Bugün Bulgaristan’ı yöneten BOS, “bizde rüşvetle
İ yapılamaz” diyor, ama dolandırıcılıkta Avrupa birincisiyiz. Aslında Bulgaristan’da sorun “rüşvet değil” – devleti alabildiğine soymaktır. Bulgaristan’da soygun var. Biz, soygunda birinciyiz. Evrostat, Olaf, “Bulgaristan’da yılda 11 milyar çalınıyor.” Bu paralarla yatırım yapılabilirdi, daha yüksek emekli maaşı ve ücret ödenebilirdi. Bugün Bulgaristan tek kişi iktidarına doğru (otoritarizm) doğru kayıyor. Bulgar tarihinin bu bölümü, iyi örgütlenmiş bir cinayet grubunun hırsızlar rejimi olarak hatırlanacaktır. Bulgaristan solunun muhalefet partisi bu rejimi devirebilir. Ne var ki, bu kolay bir iş olmayacak. Birlik olmamız gerek, onlar bizi tehdit etmeyı, korkutmayı, haraca zorlamayı bundan sonra da deneyecektir. Büyük sopayı artık çıkardılar. Alman antifaşistlerinden Martın Nimiller’ın şu sözlerini anımsıyorum: “Tek kişilik iktidarlar önce muhalefeti ezer. İkinci olarak gazetecilerle hesaplaşır. Ben karşı koymadım, çünkü gazeteci değildim. Ardından sendikaları dağıttılar. Ben karşı koymadım çünkü sendikacı değildim. Bir sonra yargıya çullandılar. Yine sustum. Çünkü ven davalı değildim. Sonra benim kapıma geldiler. O zaman beni savunacak kimse kalmamıştı!”

Bulgar toplumu bizi parçalayıp birbirimize düşürmek ve yok etmek istiyor. Bizimle birer birer hesaplaşacaklar. Şunu vurgulamak isterim: Tarih bütün rejimleri durdurmuştur. Hepsiyle hesaplaşmıştır. Ve biz bugün istersek güçlerimizi toplayıp tüm kötülükleri çöpe atabilir ve tarihin bir parçası olabiliriz.

“Pogled.info” 27 Ocak 2019

Reklamlar