Seyhan ÖZGÜR

 

Plovdiv’in (Filibe) Roman semti “Stolipinovo” da yeni politik parti kuruldu. “Şeker mahalle” ile “Küçük Paris”  İnsanca Yaşama ve Yükseliş Hareketi (İYYH) adıyla tescil ettirilen ve kısa adı (DBV) olan partiyi her bakıma ve tamamen destekliyor. Bulgaristan’ın ikinci büyük şehri olan Filibe’deki politik hareketlenmenin ve DBV partisinin Genel Başkanlığına  Derviş Hasanov seçildi.. Derviş Hasanov Filibe Müslüman halkı arasında “Aga” olarak bilinir ve doğal bir lider olarak kabul edilen saygın biridir.

 

DBV partisi Program ve Tüzük’le mecliste siyasi temsilcilik için mücadele bayrağı kaldırdı. Kendilerini Müslüman Türk ve (millet) olarak kabul eden, aralarında Türkçe konuşan Müslüman ahlakına göre bir yaşam tarzı uygulayan ve Müslüman geleneklerine bağlı olduklarını açıklayan yeni partinin siyasi başkanlığı Asenovgrat, Karlovo, Kriçim, Stamboliyski, Sliven ve birçok başka merkezlerde destek buldu. Filibe Romları kendilerinden oy isteyen, oyu alıp parasını ödemeyen ve seçim öncesi gelip bir daha yanlarına uğramayan, hiçbir isteklerini yerine getirmeyen Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH-DPS) partisinden böylece fiilen ayrılmış oldular. DPS partisinin boş vaatlerini dinlemekten usanan, yeni partinin aktif üyeleri “bizi çok aldattılar ve fazlasıyla oyaladılar” diyor.

 

Son seçimlerde “Stoliponovo” seçmeni oyunu gazeteci Nikolay Barekov’un “Sansürsüz Bulgaristan Partisi” listesine verdi. Hemşerilerine büyük umut bağladılar. 2013’te kurulan parti, kısa ömürlü oldu ve 2 ay önce dağıldı. Bu arada onlar N. Barekov’u AB Genel Kuruluna 15 milletvekilini de Sofya meclisine gönderdi. Seçmen seçim yasası değişikliğinden yararlanıp öncelikli (tercihli) oy kullanarak 10. sırada yer alan anaokulu öğretmeni Bayan Ana Barakova’yı seçtiler. Ne var ki, milletvekili Bayan Barakova meclise girmeden partiden ve meclis grubundan ayrılmaya zorlandı. Bu olay duyarlı “Stoliponovo” seçmenini çok etkiledi. Vaatler havada kaldı. Filibeliler hemşerilerine inanmışlardı. Hayal kırıklığına uğradılar. Barekov defteri böylece dürüldü.

 

“Stolipinovo” seçmeni daha önce oyunu hep Hak ve Özgürlükler Partisine veriyordu. Fakat  “fahri lider” Ahmet Doğan ile “yeni lider” Lütfü Mestan’ın siyasi polis ajanı olduğunu öğrenip Mushaf’tan kalın tomar tomar ajan dosyalarını görünce iyice şaşırdı. Şu son seçimlerde HÖH-DPS liderlerinin “Stolipenovo” meydanına uğrayıp komşu gönlü alma mahiyetinde şöyle bir el sıkışıp hal hatır sormaya tenezzül etmeyişleri, hepsini çok etkiledi. Soğukluk yüreklerine indi. Bir de şu, 2014 yılın anti-İslam olayları keşke olmasaydı. Tarihi camileri taşlanıp yakılmak istendi. Utanç veren bu unutulmaz olaylar önce geleneksel iyi komşuluk ve hemşerilik ilişkilerimizi bombaladı,  HÖH-DPS partisinin katıldığı  “Oreşarski” hükümeti zamanında meydana gelmeleri de DPS-ci umudu söndürdü. Şehrimiz Sofya ve Karlovo’dan büyük büyük motorlarla gelen eli sopalı siyah elbiselilerle doldu, yerliler iyice ürktüler. Başlarında belediye başkanları olması da düşündürücüydü. Daha önce böylesine şiddetli saldırılara tanık olmamışlardı. Taşlı sopalı olaylar mahkeme binası ve cami önünde, çarşıda oldu. Irkçılar hukuksal adaleti tanımıyor. Kuralları kendileri koymaya çalışıyor. Mahkeme kararlarını engelliyor. Şehrimizde hamamlarımız, dükkânlarımız, kabristanlığımız, bize ait birçok şey kullanılamıyor. Müftülük ve vakıf mallarımızın, tarla, bağ, bahçe ve ormanlarımızın yasal yolca geri verilmesi bu sebeple engelleniyor. Irkçılar iyice kudurdu. Hele Balkan eteğindeki Karlovo şehrinde XV. asırdan kalma “Kurşun Cami”mizin adalet yoluyla iade edilmesine karşı aynı güçler büyün mitinge topladı, motorcu alayı şehirleri dolaşırken tehdit savurdu. Bir de şu var. 41. 42. ve 43. millet meclisine giren milletvekili, eski Bakan D-r Cevdet Çakırov artık yanlarına uğramaz oldu, hiçbir konuda ağzını bıçak açmıyor, karnı tok köpek gibi meclis koltuğuna uzanmış şekerleme yapıyor.

 

Filibe Müslümanlarını güçlü etkileyen bir de başka bir hemşerileri olan, eczaneci Molov’un iki sene önce bir Pomak Partisi kurmasıdır. HÖH-DPS partisinde umduklarını bulamayan Pomakların bir kısmı Mollov’a kaydı. Geleneksel din kurallarına bağlı kalan yeni parti dil, ahlak ve kültür konularında resmi ve ulusal olana ılımlı bakıyor. İlgi duyan Roman temsilcilerin paylaştığına göre, “Zekâ hafızasında öz tarih ve halk ahlakı olmayan bir milletin geleceği olmaz.” Şu da bir gerçektir, Bulgaristan Pomak ve Roman gençler geldikleri etnik toplulukların yakın ve uzak tarihini bilmiyorlar. Bilinmeyen tarihin tekrar etmesi güçlü bir ihtimaldir. Etnik tarih okul programına alınmamıştır.

 

Tatar Pazarcık’taki (Pazarcık) “Ebu Bekir” cemi cemaatine yapılan polis saldırısı 2015 yılının daha ilk günlerinde Filibeli Romanları 2015 yılının ilk günlerinde çok incitti. Tutuklananlar oldu, dava devam ediyor. İmam Ahmet Musa Ahmet yargılanıyor. Binden fazla Kuran toplatıldı. 1600 yıllık kitabı çarpıtarak idrak etmek de sapıklıktır. Polis köktendinci İslam ile politik İslam’ı sanki birbirine karıştırıyor. İslam kültürü olmayan bazı gevezeler kendilerinin bilgi sahibi olmadığı, kulaktan dolma savlarla, Müslümanların kutsalları konusunda kafa karıştırıyor. İslam’ı bir din olarak kabul etmeyip politik saldırı hedefi yapıyorlar. Bu gelişmeler özellikle “Charlie Hebdo” trajedisinden sonra daha da parladı. Almanya’daki “Pegida”, “Legida”, “Degida” gibi anti-İslamist ırkçı fener alayları,   ötekileştiren Bulgar zihniyetine cesaret verdi. Avrupa’yı dünyayı diriltecek bir motor olarak gören gerçekçi güçler eski kıtada 32 milyon nitelikli yabancı işçiye gerek olduğunu gündeme getirerek gerginlik derecesini düşürmeye çalıştı. Bizdeki hortlamanın yankıları yeni renkler doğurdu.

Romanlar hakkında “sıfır entelekt” ve “ sıfır kültür” savı ağza düştü.

Olayın temelinde sosyal sefalet olduğu anlaşıldı. Çingene mahallelerinde geçen sene görev sırasında 296 doktor taciz edilirken, yılbaşında bu olay bir nebze daha sertleşti. Nedeni ise şudur. Bulgar sağlık sistemine göre doktor sağlık sigortası olmayana hizmet vermek zorunda değildir. Sosyalizmde sağlık hizmetleri ve ilk yardım parasızdı. Doktorla hasta yakınları arasındaki yumrukları konuşturan fakirlik,  sefilliktir. Irkçılar “Çingenelere Çingene oldukları için ayrıcalık tanınamaz!” savı milliyetçileri birleştirdi. HÖH-DPS partisi Sağlık bakanını Moskov’u istifaya çağırdı. Olayın temelindeki yokluk ve kıtlığı görmek istemedi. Bu gibi nedenlerle Filibeliler DPS’ye yüz çevirip AGA PARTİSİNDE birleşti.

 

Bu gelişmeler İslam’a iman eden Filibelileri İnsanca Yaşama ve Yükseliş Hareketi kurmaya yüreklendirirken, anadil olarak Türkçenin örgüt dili olmasını gündeme getirdi. “Stolipenovo”, “Şeker Mahalle” , “Küçük Paris” ve hatta “Filipovo” sakinleri birleşti. Bu çalışmalarda eski Sofya Baş Müftüsü Prof. Dr. Nedim Gençev’in de Filibe Müslümanlarının Hanefi Mezhebinden olduklarını dikkate alarak, “Stoliponovo” merkezinde büyük yeni bir cami, Müslüman Kültür Merkezi ve alış veriş bölümünden oluşan modern site oluşturma projesi belediye meclisinde onay aldı. 2015 Martı’nda inşaat başlayacak. Kırcaali’de de Büyük Cami inşaatı temel attı. Bu konuların yorumları çelişkilidir. Bulgar milliyetçiler “1300 camisi var, yenileri nelerine gerek?” derken, İsviçre’den örnek getiriyorlar. “İsviçre’de 400 Müslüman ve  4 cami var, yetiyor, bizimkiler doymak bilmiyor” diyorlar. Oysa bizim dinimize göre her yerleşim yerine, her mahalleye bir mescit ya da cami gereklidir, camilerimiz ibadet yeri olmakla birlikte, cenazemiz oradan kalkar, duamızı, mevlidimizi orada yaparız. İsviçre’de vefat eden bir Müslüman uçakla memleketine götürülür, bizde kendi toprağımızda defnedilir.

 

Stara Zagora’da son yıllarda 18 evanjelist kilise kuruldu. Ateizm döneminden sonra din arayan Romanlar dört bir yana dağıldı. Filibeli Müslümanlar yeni camiye bağlı kültür ve alış veriş merkezi kurmaya kararlıdır.

 

Bu bakıma İnsanca Yaşama ve Yükseliş Hareketi partisinin politik sahneye çıkması ne bir fasa fiso ne de bir sürprizdir. Bu yeni gelişme, Mollov’un tescil ettirdiği Pomak Partisi misali totaliter düzenin asimile ederek eritme siyasetinden hâlâ kopamayan Ahmet Doğan ve ardından Lütfü Mestan ekibinin “Bulgar Etnik Modeli” balonunun patladığına kanıttır. Kimliği uyanan Romanlar HÖH-DPS modelinden koparken, hürriyet, eşir vatandaşlık gibi hakları içeren savaşıma katılmak istiyorlar. 1990’dan sonra çok uzun bir süre Demokratik Güçler Birliği (CDC) partisi tarafından idare edilen Filibe’de demokrasi havası hep esti. Bu gelenekli bir tarihi şehirdir. Onlar, daha 1976’da Osmanlıya karşı ateşlenen Nisan Ayaklanmasında asi başları Benkovski ve Volov’un emirlerine uymadılar, “Oborite” Balkanında içtikleri yemini bozup isyan adına evlerini ve şehirlerini yakmadılar. Çok sevdikleri Meriç incisini ateşe vermediler. 1992’de “CDC” partisinin Filibe vekilleri Meclise “İsim Değiştirme zulmü suçlularının cezalandırılması” yasa tasarısı sundu. Bu olay demokratik Bulgar kamuoyunun tam desteğini almıştı. Filibe aydınları her konuda duyarlı kaldı. İzlediği bir sağcı bir aşırı sol, ama her zaman ırkçı politikaya rağmen “Ataka” partisi tepelerin birindeki Sovyet askeri  “Alyoşa Anıtı”nın sökülüp atılması istendiğinde desteklenmişti. Fakat bugün aynı parti aşırı anti – İslam mevzilere geçti ve 41., 42., ve 43’üncü Millet Meclislerine “Bulgaristan’da Yeni Camia Yapılmasına Yasak İsteyen “ bir kanun teklifi  sundu. Bu arada HÖH-DPS partisi, 3. büyük meclis grubuna sahip olmasına rağmen, 25 yıldan beri derli toplu ve iş yapacak bir yasa önerisini meclise taşıyamadı.  Son günlerdeki gelişmelerde ise yeni bir sürpriz yaşandı. Sofya’nın “Malinova Dolina” semtine bir Balkan İslam Kültür Merkezi inşa edilmesi teklifine,  dedeleri ve babaları Batı Rodoplar’da büyük sayıda minare yıkan, camileri kiliseye çeviren, Müslümanları vaftiz eden, 1912-13 olaylarını bizar gerçekleştiren ve anti-İslam dalgasının yelesinde oynaşan Makedonya İç Devrim Hareketi (VMRO) Genel Başkanı Krasimir Karakaçanov, meclis kürsüsünden “öneriyi destekliyoruz” dedi.  Yeni durumun bazı renklerine işaret etti.

 

Biz Hak ve Özgürlükler Hareketinin bir içsel yenilenme sürecine girmesi gerektiğine inanıyoruz. Partinin sosyal ve ekonomik yaşama inmesinden yanayız. Parlamento kürsüsündeki sözlü çatışmadan halkımızın şu dönemde bir yarar sağlayamadığını görüyoruz. HÖH partisi tabanın hareketlenmesine ayak uydurmaz ve sesine kulak vermezse dönüşümler yolundan çekilmek zorunda kalacaktır.

Reklamlar