O entelektüel dünyanın süper starı, üretken bir yazar ve kendini anarşist olarak ilan eden bir kişi, 86 yaş onu hiç yavaşlatmış görünmüyor. Hala kendi ateş hattı olan Batı’da adaletsizliğe karşı ağzına geleni söylüyor. Onunla, Noam Chomsky ile tanışmak üzre Amerika Birleşik Devletleri’ne geldim ve Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) ofisinde bir araya geldik. Karşınızda Global Conversation’daki konuğum.

Noam Chomsky kimdir?

  • Noam Chomsky 7 Aralık 1928 tarihindeABD’nin Philadelphia kentinde dünyaya geldi
  • Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) çalışmaya 1955 yılında başladı
  • O ünlü bir dilbilimci, filozof ve politik aktivist
  • 1950’lerden itibaren eserleri dilbilimi alanında devrim yarattı
  • Vietnam Savaşı karşıtlığıyla göze çarptı
  • İktidardaki elitlere karşı çıkıyor ve ABD ile Batı’nın dış politikasını keskin bir dille eleştiriyor
  • Yazdığı yüzlerce kitabı bulunuyor

Bizimle olduğunuz için çok teşekkürler. 2015 yılında dünya huzursuz bir yer gibi gözüküyor. Fakat büyük resme bakarsak oyunun genel durumu hakkında iyimser misiniz, kötümser mi?

Noam Chomsky: Küresel sahnede görüntü: Hayatta kalma şansını azaltacak keskin bir uçurumdan düşmek yolunda kararlı bir şekilde ilerliyoruz.

Bu uçurum nedir?

Aslında iki tane var. Birincisi çevresel felaket ve bizim onunla başa çıkmak için yeterli zamanımız yok ve yanlış yöne doğru gidiyoruz. Diğeri ise 70 yıldan bir süredir devam ediyor, gittikçe yükselen nükleer savaş tehdidi. Kayıtlara bakarsanız hayatta kalmamız bir mucize.

Çevresel konulara bakalım. İzleyicilerimizden sosyal medyadan sorularını göndermelerini istedik. Çok sayıda soru var. Enoa Agoli’den şu soruyu aldık, çevre konusuna baktığınızda ve bir filozof bakış açısıyla, iklim değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

İnsan türü yaklaşık 100 bin yıl yaşında ve şu anda tarihteki çok ender anlardan biriyle karşı karşıya. Bu tür çok yakında karar vereceği bir noktada. Belki önümüzdeki bir kaç jenerasyon ya zeki yaşam denilen deneylerine devam edecek veya onu yok etmeli miyiz yönünde karar verme durumunda. Demek istediğim bilim insanları ezici bir çoğunlukla kabul ediyor ki eğer torunlarımıza umut dolu bir yarın bırakmak istiyorsak fosil yakıtlarımızın çoğunluğunu toprak altında bırakmalıyız. Ama bizim toplumsal kurumlarımız her damlasını damıtmak için baskı yapıyor. Bunun etkileri, insanların neden olduğu sonuçların iklim değişikliğine etkileri çok uzak olmayan bir gelecekte felakete neden olacak ve biz bu uçuruma doğru yarışıyoruz.

Nükleer savaş açısından İran konusunda bir ön anlaşmaya varıldığını görüyoruz. Bu dünyanın potansiyel olarak daha güvenli bir yer olabileceği yönünde size bir umut ışığı veriyor mu?

Ben İran ile müzakerelerden yanayım ama derinden kusurlu olduğunu düşünüyorum. Ortadoğu da azgınlık yapan, şiddetini taşıyan, terör eylemleri gerçekleştiren, sürekli yasadışı eylemler yürüten iki devlet var. İkisi de büyük nükleer silahlı devletler ve nükleer silahları var. Ve onların nükleer silahları kaile alınmıyor.

Ve kimi tam olarak kastediyorsunuz?

Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail. Dünyanın ana nükleer devletleri. Demek istediğim Uluslararası araştırmaların neden Amerikan araştırma kurumları tarafından yapıldığının nedeni var. Birleşik Devletler ezici bir farkla dünyadaki en büyük tehdit olarak kabul edilir. Başka bir ülke yanına bile yaklaşamaz. İşin ilginci Amerikan medyası bunu yayınlamayı reddetti. Ama böyle gitmez.

“Amerikan Başkanı Obama’yı itibarlı bulmuyorsunuz. Fakat bu anlaşma sizi biraz daha iyi yönünden düşündürmüyor mu? Nükleer savaş tehdidini azaltmak için çalışıyor olması?”

Aslında çalışmıyor. O, daha yeni ABD’nin nükleer silah sisteminin modernizasyonu için 1 trilyon Dolarlık bir programı başlattı. Bu yüzden Nükleer Bilim Adamlarının Bülteni tarafından oluşturulan ünlü Kıyamet Günü Saati bir kaç hafta önce gece yarısına iki dakika kalaya yaklaştırıldı. Gece yarısı bir son. Şimdi üç dakikada. Büyük bir savaş korkusunun yaşandığı Regan döneminin başından bu yana yani son 20 yıldan bu yana en yakını.

“İran açısından ABD ve İsrail’e değindiniz. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu açıkça İran ile nükleer anlaşmanın hayata geçmesini istemiyor. Ve şunu diyor…

Bu ilginç, neden olduğunu ona sormalıyız.

Neden?

Neden olduğunu biliyoruz. İran’ın bölgenin standartlarıyla karşılaştırdığınızda bile düşük askeri harcamaları var. Birleşik Devletler orada dursun. İran’ın stratejik doktrini savunma. Bir saldırıyı, diplomasinin başlatılabilmesine kadar durdurmak için dizayn edilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail, iki haydut devlet, bu caydırıcılığa tahammül etmek istemiyor. Beyniyle düşünen hiçbir strateji uzmanı İran’ın nükleer silah kullanacağını tahayyül edemez.. Buna hazırlanmış bile olsa, ülkeleri buharlaşacak. Ne düşünürseniz düşünün yönetimdeki din adamları bile her şeyin yok olduğunu görmek istemez.

Bu konu hakkında bir soru daha sosyal medyadan, Morten A. Andersen’dan geliyor. İlk etapta ABD’nin İsrail’e tehlike oluşturabilecek bir anlaşmaya ulaşacağına inanıyor musunuz?

Amerika Birleşik Devletleri İsrail’e tehlike oluşturacak çok ciddi sürekli eylemler gerçekleştirmekte. Bunu İsrail politikasını destekleme adı altında yapıyor. Son 40 yılda İsrail için en büyük tehlike kendi politikaları oldu. 40 yıl önceye giderseniz, 1970’lere İsrail dünyada en çok saygı duyulan ve beğenilen ülkelerden biriydi. Çok olumlu tutumları vardı. Şimdi ise dünyada en az sevilen ve korkulan ülkelerden biri. 70’lerin başında İsrail bir karar verdi. Bir seçenekleri vardı ve onlar güvenliği genişletmede karar verdiler ve bu tehlikeli sonuçları beraberinde getirdi. Benim ve tabii başka kişilerin yazdığı gibi eğer güvenliği genişletmek isterseniz bu iç dejenerasyonu, öfkeyi, muhalefeti, izolasyonu ve muhtemel nihai yıkımı beraberinde getirir. Ve bu politikaları destekleyerek Amerika Birleşik Devletleri İsrail’in karşı karşı kaldığı tehditlere katkı sunmaktadır.

“Bu beni terörizm konusuna getiriyor. Çünkü bu küresel bir yıkım ve bence sizi de içine alırsak bir çok kişi bunu Amerika’nın dünya çevresindeki terör politikasının geri yansıması olarak görüyor. ABD ve müttefikleri dünyada gördüğümüz terör saldırılarından ne kadar sorumlu?”

Bugüne kadarki dünyanın en kötü terörist harekatını hatırla, bu Washington tarafından yönetildi. Bu küresel suikast kampanyası. Bu ölçekte bir terörist kampanya var olmamıştır.

Küresel suikast kampanyası derken?

İHA (İnsansız Hava Aracı) kampanyası. Bu tam olarak olan şey. Amerika Birleşik Devletleri dünyanın büyük bölümünde sistematik olarak, halka açık olarak, – bu söylediklerimle ilgili gizli hiçbir şey yok , hepimiz biliyoruz – Amerikan hükümetine bir gün zarar verebilir şüphesiyle kişilere düzenli suikast operasyonları yapıyor. Bahsettiğiniz gibi gerçekten de bu terör yaratıyor. Yemen’de bir köyü bombaladığınız ve belki eğilimli belki değil bir kişiyi öldürdüğünüz zaman, yaşanan yere komşu diğer insanların nasıl tepki vereceğini düşünüyorsunuz? İntikam alacaklar.”

Reklamlar