Raziye ÇAKIR

Biz insanların bu dünyaya, çakmak taşından ateş çıkarmak ve bir öpücükten insan yaratmak, ekip biçmek, üzümden şarap yapmak, çiçeklerden demet derlemek için geldiğine inanıyoruz. Biz insanlarımızın göçlere, ayrılıklara, çekilere, yoksulluklara, sefalete, bin bir belaya karşın ille de yaşamaları gerektiğine inanıyoruz. Biz 100 yıldan beri Avrupa’dan, Balkanlar’dan. Bulgaristan’da geri püskürtülmeye çalışan büyük bir medeniyeti yaşatmaya hevesli orduların ordusuyuz.Bu bakımdan bizi Pazar gün yapılacak Bulgar meclis seçimlerine katılmamamız, oy kullanmamız söz konusu olamaz.Biz bu dünyaya geldiğimizde önce güvenli bir ortama mı geldi, iyi koşullarda mı yaşayacağız ve nasıl karşılandık diye bakınırız. Konuşamasak da bunları anlarız ve kötü olan her şeye tepki gösteririz. Bu bakıma geçen yüzyıl bizim tepki verdiğimiz bir yüzyıldı. 21. asırda da henüz sakinleşmiş, huzur bulmuş değiliz. Sızılarımız dinmedi sızlıyor,  ruhumuz konmaya daha sakin bir yuva arıyor.İnsan politikanın içinde doğmaz. O politikaya yıllar sonra girer. Sanki çocukluğumuz, gençliğimiz, okul, kitaplar, kamuoyu, dostlar, yaşlılar bizi hep politikaya hazırlar. O olan ve olmayanın, iyi ve kötü yaşamın kavgasıdır. Gelecek hep geçmişte mayalanmıştır. Tutan iyi maya ise sosyal ve ekonomik hayat, işler iyi gider. İşleri gitmeyenlerse inadına yaşar. İnadına yaşamaksa mücadeledir. Mücadele enerji ister. Enerjinin taşıyıcısı ise gençliktir. İnsan enerjisini yönlendirebilmek örgütleniş gerektirir. Teşkilatlanma üretim birimlerinde, kooperatiflerde, şirketlerde, derneklerde, sivil toplum örgütlerinde, kulüplerde, partilerde olur.Bu kuruluşlar yasal çalışır. Yasallık kazanmak mahkeme tescili ve ilgili kayıtlarla olur.  Etkinlik ve eylemlerin program ve tüzüğü vardır. Toplantı, sohbet, forum, bilgi şöleni, kurultay ve uluslar arası etkinlikler örgütlü politik çalışma biçimleridir. Bu çalışmalar devlet yardımlarıyla değil halkın girişim ve tasarruflarıyla yapıldığından, özveri gerektirir. Siz soydaşlarımızı 5 Ekim seçimlerine örgütleyen BULTÜRK bir kültür ve hizmet derneğidir. Seçim önü faaliyetlerinde, gazete, broşür, el kitabı, TV programlarına katılma, milletvekili adaylarıyla görüşmelerde size Bulgar genel seçimlerine katılmanızın demokratik ve yasal bir hakkınız olduğunu açıklarken, seçme ve seçilme hakkınızın önemini ve bilinçli seçim yapman gereğini vurguladı.  Biz T.C. de 24 yıllık göçmeniz. Üç kuşak bizden önce gelenler de var. Birçoğumuz AtaVatanla bağlarımızı koparmışız, diğerlerinin arasında doğup büyüdüğü, geldiği, dede ve nene mezarlarının bulunduğu köy isimlerini unutanlarımız var. Arkada bıraktığımız yıllar o kadar acılıydı, gördüğümüz zulüm o kadar ağırdı ki, çoğumuz geri gitme yolları aramayı bırakınız, ardına bakmadı bile. Son gelen soydaşlardan büyük bir bölümü de artık emekli oldu. Bahar veyaz aylarında geri dönüp köylerine, Türklük ortamına can veriyorlar. Son yıllarını huzur içinde orada geçiriyorlar. Aslına bakılırsa Türkiye’ye yerleşmemize çok çaba harcamış olsak da, içimizdeki asil duygu ağaçtan koparılmış bir dal olduğumuzu hepimize gece gündüz hatırlatıyor. Gece uyusak memleketin hali bizi değişik seslerle uyandırıyor. Bizim hiç birimiz artık o eski ben sen değiliz, durmadan bir yerlerden sesler alıp sesler veriyoruz. Memleketteki durumun çok kötü olduğu, insanlarımızın yoksulluğu, geçim sıkıntısı, seçtiğimiz yolun doğru olup olmadığı ikircimi hhep aklımızdadır. Diz boyu yoksullukta gözüneuyku girmeyenler… Uyuyamayanlar, huzur bulamayanlar, yarın da uyuyamayacaklar ve huzur bulamayacaklardır. İnsan sevdiğini unutamaz. İnsan sevdiğine yakın, onun yanında olmak ister, ne olursa olsun orada olmak ister. Bizim içimizde sönmeyen sevda vatan sevdasıdır. Pencereden denizin dalgalarına bakan adam yurtsever olamaz. Anlamlı dünya görüşüne sahip olmak için insanların arasında, toplumun içinde kaymak gerekir. Bilinçli konumlanma yerlerinden biri iseseçimlere katılıp oy vermektir. Bilinçli seçim yapmaktır. Seçim bir anlamda vazgeçme ve başka birini seçme yeridir. Her şey gibi en sevdiklerimiz, kuruluşuna katıldığımız partiler bile zamanını doldurur, politik çizgiden çıkar, değişir ve bizden uzaklaşabilir. İşte bu durumda yeni bir seçim yapmamız zorunlu olur. Bununiçin ortak irademize tercüman olan BULTÜRK Derneği seçimde, soydaşlardan oy alan ama onların sorunlarına eğilmeyen HÖH partisine değil daha halkçı, bizden de aday yükselten GERB partisine oy vermemizde ısrar ediyor. Bu partinin bülten numarası 9.Daha önce değişimin bu kadar zor gerçekleştiğini bilmiyorduk. Bir açıdan baktığımızda insan neyse odur, değişmez aslında, değişen onun niyetleri, hevesleri, aldığı kararlar, etkinlik ve hareketleridir. İnsanın değişmesi içine korku düştüğü zaman başlar. Korkuların en kötüsü ise düşmanından korkmak değildir. Düşmanı olduğunu bilen kişi kendini sıkar ve kötülüğü göğüslemeye hazırlanır, yakınlarını uyarır. Büyük ve yenilmesi zor olan korku sevdiklerimizden korkmamızdır. Bu öyle bir korkudur ki, gitti giderken önce insanın gözlerindeki ışıkları söndürür, ona nefes kestirir, göğsüne oturur ve ağırlaştıkça ağırlaşır. İnsana hiçbir an huzur vermez. Sevdiklerinize bakamaz olursunuz, hepsinin yüzü size kara gelir, ruhlarının çirkinleştiğini sezersiniz, onlardaki sıcaklık ve güzellik nuru uçup gider, git gide aramaz olursun onları. Şu dönemde böyle bir korku sindi içimize. Bu, insanlarımıza kendimizi gereği gibi, anlayabilecekleri bir şekilde anlat amamızın korkusudur! Bu aşılması zor bir sıkıntı olduğundan, üstesinden gelme zaman ister, bilinçlenerek değişim yaşanmasını gerektirir. Biz 1990’da Bulgaristan’da Türk ve Pomakların birleşerek Hak ve Özgürlük Partisi kurmalarına çok sevinmiştik, hatta gururlandık. T.C.’de otursak da oyumuzu yıllar yılı bu partiye verdik ama lehimizde değişen bir şey olmadı. Bulgar bildiğini okumaya devam ederken, bu partinin yöneticileri hiçbir surette engel olmadılar. Eğitimde etnik azınlık çocuklarının ana dil öğrenmesi yolunu bile açmadılar. Birçok yasak olduğu gibi kaldı. Birçoklarımız ana dilimizde konuştuğu için kesilen cezaya tepki olarak makbuzu cebine sokup göç etti. Bu ceza bugün de kesiliyor, hem de parası mahkeme kararı ve icra yoluyla toplanıyor. Düğünde bayramda kana kana şarkı türkü söyleyip içimizi dökmemize, coşmamıza, kanatlanmamıza engel olanlara tepki olsun diye Vatan bırakıp geldik. Ne değişti. Bu hafta Burgas Belediyesi müzikli düğün yapılmasını yasaklamış, aynı yasak Pazarcık’ta da çıktı. Belediye yazıp çiziyor polis uyguluyor. Değişen bir şey yok. Bu gelişmeler oyumuzla iktidara getirdiğimiz, kendimizin olduğunu sandığımız HÖH dönemlerinde oluyor. Davul sesine, çocuk çığlığına dayanamayan bir parti zamanını doldurmuştur. Bunun için yeni bir seçim yapmamız gerekiyor. Bu defa oyumuzu 9 nolu bültenle verelim.Bu dönemde değişmeyen bir şey varsa yoksulluğumuzdur. Bu değişim yoksulluktan sefalete doğru ilerledi. Birçoklarımız bir tas çorbaya ihtiyaç, bir dilim ekmeğe muhtaçtır. Ekmek teknemizi kırdılar. 4 defa hükümet olan Türklerin partisi HÖH halkımızı ona buna karşı kışkırttı, Bulgar’a bizi yeni baştan düşman etti, var olma yollarım Bizim için her seçim “Vaar olma ya da olmama” sorunudur. Oyumuzu umutla atarız, ama boş çıkınca hep üzülürüz. Üzül üzül nereye kadar?Bizim bildiğimiz hayat bir de aydınlanma ve bilinçli hareket etme kavgasıdır. Bu hesaplaşma aslında insanın kendisiyle hesaplaşmadır ve kesintisiz bir süreçtir. Geçiş döneminde demokrat kişiliğimizin oluşmasından korkanlar bizi küçülttüler. Aç adam küçük adamdır. Küçülen adam kendine ve insanlara olan güvenini yok eder. Direnme kabiliyetinden olur. Kolay inanır ve aldatılır. Büyük işlerden uzak durmak ister. Gerileme, durma, geri dönme, gerçeklerden kaçma ise akıl durmasıdır. Bu korkutarak yapılan bir eylemdir. Hani bizi“isimlerimizi geri alacaklar”, “din yasaklanacak” “camiler kapatılacak” şeklinde yıllar yılı korkuttukları gibi, bu seçimlerde de Nikolay Barekov adında bir toy ve aşırı uç parti liderine “çifte vatandaşlık kaldırılsın”, “otobüsler gelmesin”, “sınırda asfalt üzerine yatıp otobüslerin girmesini engelleyeceğiz” dedirttikleri gibi. Bu saldırılar bizim hevesimizi kırmak, bizi küçültmek, bizi ürkütmek, devamlı korku içinde yaşatmak ve geriletmek için yapılıyor. Bizi korkutmak isteyenlerin saldırı hedefi olan, bizim öz kazanımlarımızdır, isim meselesinde, dinsel haklarımız konusunda, camilerimizi ibadete açtık olması gibi konularda onu toptan geriletmiş olmasıdır. Sindiremiyorlar. İçleri kaynıyor. Sınır kapısını biz açtık, çifte vatandaşlık kazandık bunlar onlara çok ağır geliyor. Ahmet Doğan’a da ağır geliyor, çünkü sizi yanı bizi istediği gibi kalıplayamıyor. Edinimlerimizin tümü bizim 19089 Ayaklanmamızın kazanımlarıdır. Şimdi yeniden saldırıyorlar. Zaferimiz gözlerine battı. Rüzgâr ters döndü. Olay budur. Bu işin içinde kötü en olansa, kendimizden bildiğimiz, lider ettiğimiz kişilerin dönek, hain, uşak ruhlu, insan süprüntüsü çıkması oldu. Şerefsizlik ettiler.  Ters yol seçtiler. Bu işte Ahmetler Lütfüler ve onların dolayındakilerin çok fakir aileden gelmiş olması, polis beslemesi olarak yetiştirilmesi, hasımlarımıza hizmette kusur etmemeleri,son 25 yılda işleri olumsuz etkiledi. Biz BULTÜRK olarak sizden Pazar gün kullanacağınız oylarla  onlara bir ders vermenizi istiyoruz. Bu defa verelim oyumuzu GERB partisine bakalım bundan böyle Lütfü Bey ayağını denk alacak mı ve lehimizde olan her kanuna karşı oy kullanabilecek mi. “Soya dönmüş” ve totaliter komünist rejim suçlularının cezalandırılmasına karşı oy kullanan kendisidir. Osmanlıda “Bulgarlara soy kırımı yapıldı”  belgesine oy veren yine odur. Bir çekirge bir sıçrar iki sıçrar üçüncüde düşer. Ona cevap verme zamanı artık geldi. Bir oyun acısı yeter de artar.  Bu defa ders olsun diye verelim oyumuzu inadına  9 numaralı bültene ve görsün Hanya  Konya’yı ve alsın ters işler yapmanın faturasını… Bu faturanın ödenmesi ağırdır. Seçim birde başka bir imkân sunuyor. Bizim, Bulgar’da kalan kardeşlerimizin, memleketimizin, taşınmazlarımız sürünen ve sahipsizmiş gibi bir hal alan kaderi de ortada.  Pazar gün bir daha olmak üzere hey Vatan! Gözyaşların dinsin. Yetiştik artık biz! Demelim beraberce… Birde şu var. Bir insan ne yapabilir ki? Hepimizin birden ve beraberce bir Hızır gibi yetişmemiz gerekiyor. Bu seçimlerde, demokratik haklarımızı kullanarak birlikte uzanacağımız bir hedeftir beliren ortada. Bu hedefin özünde büyük doğal ve demokratik haklarımız var. Kendi dilimizde eğitim, özgün kültürümüz, davul zurnamız, sağılığımız, çocuklarımızın en iyi koşullarda eğitilmesi, toplumun gereksinimlerine uygun yetiştirilmeleri, iş, tatil, seyahat, dinlenme ve eğlenme vs. vs. tüm sosyal, ekonomik ve politik isteklerimiz yeralıyor. Üretim ve dağıtımın, paylaşımın yeniden örgütlenmesi yer alıyor. AB’den gelen yardımların halka erişme yollarının açılması zorunludur. Adaletin üstünlük sağlaması gündemdedir. Suçlular daha fazla meclise giremez ve sokaklarda dolaşamaz. Seçime katılıp beğendiğimiz adaya oy vermemiz ve onu seçmemiz ise emellerimizin gerçekleştirilmesinde en önemli adımlardan biri olacakt

Bayyramın ikinci günü bizim Bulgaristan vatandaşı olarak oy kullanmamız en başta gelen en demokratik haklarımızdan birdir. Bu hakkı elde edip yasallaştırmak için 1878 Savaşından beri mücadele verildi. 100 yıl kendi partimizi kurdurmadılar. T.C.de yaşayıp da Bulgar parlamentosunun içindeki milletvekillerini seçme hakkını elde etmemiz, 6 göçten sonra oldu. Rüzgârın yönünü çeviren Büyük Göç oldu. Biz bu hakkın öneminin önce farkına varamadık. İlk seçimlerde 18 bin oy verildi, en fazla 116 bine yükseldik, bizim bu defa en az 150 bin oy vermemiz gerekiyor. Biz çok kalabalığız. Bir topluluk olarak gücümüzü, varlığımızı hissettirip isteklerimizi dayatmalıyız.Elde ettiğimiz zafer ortaktır. Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşlığımızı koruyabildiğimiz gibi, artık Avrupa Birliği vatandaşı da olduk. Bu çok önemli bir kazanım oldu. Bu haklarımızı yaşatırken daha da genişletmemiz ve bunlardan faydalanmamız için bu seçimlere mutlaka katılmamız zorunludur. Bizim pasifliğimiz, bayramdır, misafir gelir falan deyip, oy kullanmaya gitmemek aslında bir asırlık mücadelemiz sonunda elde edilen nimetlere bir tekme vurma anlamına gelir. Bu yüzden 9 numaralı oyla yoksulluktan çıkma yolunu seçmeye davet ediyorum. Davamız ortaktır. Sandık başında bayramlaşmak dilekleriyle.

Reklamlar