Tarih: 22 Kasım 2018

Yazan: Rafet ULUTÜRK. BULTÜRK Genel Başkanı

Konu: Seçime gelen yaşlı Türk kadını tartakladı, Başbakan Yrd. oldu.

            Bulgar kadınlara “çığırtkan tavuklar” dedi, görevinden alındı.

Hak ve Özgürlük Partisi (DPS) milletvekili, medya tekelcisi Delyan Peevski’nin emrine olan günlük “24 Çasa” (24 Saat) gazetesi tarafından sipariş edilen ve “TREND” adlı sosyolojik araştırma ajansı tarafından 06-12 Kasım 2018 günleri arasında gerçekleştirilen bir anketin sonuçlarını açıklandı.

Medya, iktidarda olan Başbakan Borisov’un GERB partisi ile ana muhalefet partisi BSP arasındaki mesafenin azaldığını ve %1,3’e düştüğünü, iktidar partisinin kan kaybettiğini ve halktan koptuğunu yazdı. Ortaya çıkan gerçek düşündürücüdür. TREND ajansına göre, şimdi erken genel seçim olsa meclise ancak 4 siyasi parti girecek. Sonuçlar şöyledir:

GERB – Bulgaristan Avrupa Vatandaşları Partisi   % 21.2
BSP –  Bulgaristan Sosyalist Partisi                          % 19.9
DPS – Hak ve Özgürlükler Hareketi                          %   6.5
OP – sözde “Milliyetçi Cephe”                                  % 4,2

Bu durumda, şimdiki mecliste 2 ana muhalefet partisi olan ve 2001 ile 2009 yılları arasında 2 defa ortak hükümet kuran BSP ile DPS ikilisi halk güveninin % 26,4’üne dayanırken, GERP ile Avrupa Konseyinin “faşist” dediği hükümet ortaklığı % 25,4 destek bulabildi.
Yeni sosyolojik durumda siyasi denge sol güçler lehinde değişmiş bulunuyor. Bir değerlendirmede bulunan “Volya” (İrade) partisi başkanı  ve meclis başkan yardımcısı Mareşki “her şey  ortada” dedi ve Başbakan Borisov’un istifasını istedi. Bulgaristan’da siyasi denge değişti.

Meclise destek ise ancak % 30 oranındadır.

Bu anket,  GERB partisinden ayrılan seçmen kitlesinin muhalefet partisine kaymadan pasifleştiğine işaret ediyor. Beklenen erken seçimlerde sandık başına gitmek istemeyenlerin oranı %34’ten artık %37’e çıktı. Nüfusta siyasi körleşme, pasiflik ve güvensizlik artıyor.

Mecliste üçüncü parti olan DPS sağda ya da solda yeni oy kaynakları bulamıyor. Katılaşan ve oy kullanmayanların sayısının 300 bin kişi arttı. Seçmenin hayal kırıklığına uğradığına ve beklentilerinin boşa çıktığına kanıtlar kesinleşiyor. Bu arada Türkiye’de ikamet eden soydaşlarımızın 620 bin kişilik bir oy potansiyeli sunduğundan, seçim hazırlıkları içinde bulunmalarından ve mektupla oy verme isteğinde direnmelerinden söz eden hala yok gibi.

Türk seçmen oylarından büyük bir korku var.  

Ayrıca elektronik veya makineli sistemle oy verilmesine yol açmak istemeyenler de birleşmiş durumdadır. Siber saldırı ve müdahaleden korkularını gerekçe gösteriyorlar. Eğer bu gerçekleşir ise 720 bin çifte vatandaşların oyları ile 3.Parti Türkiye’den çıkabilir mi? Yoksa birlikte ikinci parti mi olur?

Bulgaristan’da 170-180 bin oy alan her siyasi güç meclise girebiliyor. Şu an normal ve adil bir seçim yapılsa Bulgaristanlı Müslüman Türklerin mecliste 2. Parti veya denge sağlayabilen bir bağımsız güç olabilme ufku açılmaya başladı. Ne var ki, alternatif güçlerin hiç biri sahne dolduracak durumda değil. Ne gösteri adamı Slavi Trifonov, ne kamu denetçisi Bayan Maya Manolova ve de dışardan gelecek bir genç henüz sahneye çık(a)madı. Türk seçmene bu lider adaylarının özel bir ilgisi gösterdiği dikkati çekmiyor.

Siyaset masalarında ve TV politik yorumlarında, Bulgaristan halkının yakın gelecekte bir siyasi Mesih (nefesi tesirli kurtarıcı) bekleyişi içinde olduğuna belirti yok. 2000 yılında eski Çar II. Simeyon Sakskoburrgotski’nin 50 yıl aradan sonra İspanya’dan gelmesini bekleyenler hayal kırıklığına uğradılar ve onu tamamen unuttular.

Sansürsüz Bulgaristan” partisini kuran gazeteci Nikolay Barekov’un hem komünizmi çağrıştıran hem de sağcıyım bayrağı savuran siyaseti de 2013’te belirmişti. Hemen saman ateşi gibi alevlendi söndü. Kişisel parlamanın Bulgaristan gibi ülkelerde bunalım bataklığına düşmüş halkın sorunlarını çözmeye araç gereç bulamadığı ortaya çıktı. AB parlamentosunda yalnız kendini temsil eden Barekov Avrupa Halk Partisi (ENP) şemsiyesi altına sığındı.

Rusya’nın desteklediği Avrupa siyasetlerinden biri olan modern milliyetçi sağın Bulgaristan pilot örneği “Volya” (İrade) partisi 28 Mart 2017’de meclisi germişti. Artık Fransız milliyetçisi Bayan M. le Pene ile kucaklaştı.  TREND araştırmasında % 1.6 oranında oy aldı ve % 4’lük barajı aşamadı. Bu gelişmeler, Bulgar seçmeninin yeni bir kurtarıcı öyküsü işitmek için kulak açmış el ovuşturmadığına delildir.

BSP’nin alacağı azami oy sayısının 950 bin olduğu hesaplanırken, seçmen bu partiyi Bulgaristan’ın “BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ” olarak görüyor. “KÜÇÜK KÖTÜLÜK” ise iktidardaki GERB partisidir. Bu 2 parti  bir metal paranın 2 yüzü gibidir. Birbirine saldırsalar da, ısırmazlar.

Faşist istifa etmeye mecbur kaldı.

AK’nin “faşist”, Başbakan Borisov’un da güya “yurtsever” dediği 3 aşırı sağcı, insan düşmanı tutucu, dalavereci siyasi partinin anlaşmalı bileşimi olan “Yurtsever Cephe” ise bu gün (21 Kasım 2018) bir daha birbirine düştüler. 28 Mart 2017’de erken genel seçimde vatanına oy kullanmaya gelen Bulgaristan Türk ailelerini otobüslerden indiren ve yaşlı bir Türk Anasını tartaklayan faşist lideri Valeri Simyonov III. Borisov hükümetinde 16 aydan beri Başbakan Yardımcısı görevinde bulunuyordu.

3 ay önce, Meclisi kuşatan ve her akşam bakanlar Kurulu kapısı önünde protesto gösterisi yapan Bulgar özürlü çocuk annelerine “çığırtkan tavuklar”, doğuştan sakat çocuklara ise “güya hasta” deyince istifaya zorlandı.

Aynı faşist ruhlu şahıs daha önce de Romen Bayanlara “sokakta gezen kösnük domuzlar” demişti. Türk ve Romen bayanlara karşı küstahlığından dolayı sert tepkiler yükselmişti. DPS ve DOST partileri anti-faşist, demokrat güçlerle birlikte Nazi yandaşı aşırı milliyetçilerin – güya “yurtseverlerin”-  hükümete girmesine karşı çıktılar, siyasi ahlaksızlığın, itibarsızlığın ve düzensizliğin üstün geleceğine ikazda bulundular.

Bu gelişmeler “küçük ortaklar” adıyla bilinen, Valeri Simyonov’un güya “Bulgaristan’ı Kurtarma Cephesi”, Krasimir Karakaçanov’un “VMRO” örgütünü ve Volen Siderov’un “Ataka” partisini birbirine düşürdü. Görevinden ayrılmaya zorlanan V. Simyonov’un yerine atanan – onun özel kalem odası müdürü – av. Bayan Maryana Nikolova’nın Başbakan Yardımcısı seçimine “Ataka” milletvekilleri oy vermedi.

Basın Başbakan Borisov’un “akıllarını başlarına devşirmeleri için Valeri Simyonov ile Volen Siderov’u bir odaya kapadığını ve kapıyı kilitlediğini” yazdı. Böylece GERB partisi ile iktidar ortağı faşistler arasına kırmızıçizgi çekildiği görüldü.

Bu olaylar Bulgarlarda şiddetli insan ayrımı yapıldığını, azınlıkların devlet eliyle haysiyetsiz duruma getirilmeye çalışıldığını, insan haklarının ve özellikle de azınlıkların anayasal ve kutsal seçme ve seçilme haklarının çiğnendiğini ve bu işin öncüleri olan faşistlerin cezasız kaldığını dünyaya göstermiş oldu.

Son seçimde dış ülkelerde bulunan 3 milyon Bulgaristan vatandaşından ancak % 0,5’i oy kullanabildi. Peki, bu insanların hepsi oy kullanırsa ne olur?

Son günlerde, Sofya meclisinde ciddi tartışmalar yaşandı.

Bulgaristan’da ardı arası kesilmeyen ve giderek şiddetlenen kitle protestoları dinmiyor. Yeni olayları değerlendiren BSP Başkanı Korneliya Ninova; “Bulgaristan’da devlet diye bir şey olmadığını, kurumların çalışmadığını, ülkeyi tek kişinin yönettiğini, hükümetin hemen istifa etmesi gerektiğini, aylardan beri devam eden anneler direnişleri ile Bulgar vatandaşlığı ticaretinin şerefsiz, ahlaksız ve rüşvetsiz nefes alamayan bir ortam yarattığını belirtti. Büyük grupların sokak ve meydanlara toplanarak politik sistem değişikliği isteklerine destek veriyoruz. Halk korku ve kafa karışıklığı içine düştü.  Bu hükümet sayesinde “halk olarak yok oluyoruz”, “eğitim sistemimizden cahil gençler çıkıyor”, “işsizlik almış yürümüş ama 400 bin genç de bu maaşlarla çalışmak istemiyor, çalışanlardan % 53’ü aldıkları ücretle geçinemiyor”, “bu hükümet açlığın, sefaletin, yoksuzluğun, güvensizliğin ve çaresizliğin sihirli anahtarını bulamaz, istifa etsin!” dedi.

Ansızın patlayan sokak gösterilerini değerlendirirken, halkın sığınaklardan çıktığına ve çatışmaya hazırlandığına vurgu yaptıktan sonra, ana muhalefet lideri, halkın temel isteği olan yeni “yönetim modelinden” hükümetin istifa etmesini, seçim sisteminin değiştirilmesini, Büyük Millet Meclisi seçimlerine gidilmesini, halkın isteklerini yasallaştıracak bir Anayasa değişikliği yapılmasını anlıyoruz, açıklamasında bulundu.

Bulgaristan’da dalavereci düzenin artık çehresi olduğuna işaret ederken, rüşvet konularını somut konuşma zamanı gelip çattı, dedi. Başbakan Yrd. Simyonov’un “çevrecilerden” 62 milyon leva istediğini, oligarşiden para talebinde bulunulduğunu, GERB milletvekili Vejdi Raşidov’un Kültür Bakanı olduğu yıllarda 60 milyon levanın kayıplara karıştığını kamuoyuna duyurdu.

İstifaların zorunlu olduğuna vurgu yapan, DPS milletvekili Atalay da, politik durum nitelemesinde kesindi. Halk kin ve nefret dolu, meclis kuşatılacak dedi.  III. Borisov hükümetinin mazisi kirli insanlarla mayalandığını ve istifa etmesi gerektiğini, bunu ta baştan söylediklerine vurgu yaptı. Deneyimli milletvekili Ramadan Atalay, istifaların geç kaldığına işaret ederken, 21. Yüzyılda faşistlerle hükümet kuran ilk AB ülkesinin Bulgaristan olduğunu hatırlattı.

Bulgar faşist partilerinin seçim hazırlığına başladığını yazan merkez basın, 138 bin yabancıya Bulgar pasaportu satan güçlerin, Köstendil ve Blagoevgrat belediyelerine bağlı köylerinde kim olduğu bilinmeyen yabancılara 100 US Dolara karşı adres kaydı yaptığını belgeledi.

Tüm bu sosyal ve siyasi gelişmeler Borisov hükümetinin halkı sakinleştirmek ve insanları evlerine kapamak için saçtığı paraların bittiğine, çuvalların boşaldığına haber veriyor.

2009’da iktidarı 10 milyar US Dolar borçla alan Borisov kabinesi, 9 yılda 16 milyar Dolar dış borç almış ve Bulgaristan’ın dış borcu 26 milyar Dolar olmuştur.

Vatandaşlar meclis tartışmalarıyla hiçbir şeylerin değişeceğine inanmıyor. Avrupa’da çalışanlar ve Türkiye’deki soydaşlar 2017’de Bulgaristan’daki yakınlarına banka havalesi olarak 2,5 milyar leva gönderdiler. Bu yardımlar olmasa sosyal çöküşün önü alınamayacaktı. Aslında istifaya zorlanan Başbakan Yrd. Valeri Simyonov ile yerine atanan, aynı makamın özel kalem odası şefi Bayan Maryana Nikolova arasında tavır, inanç ve zihinsel yaklaşım bakımından hiçbir fark yoktur. Bayan Nikolova aynı çarpık dünya görüşünü savunan partisiz biridir ve yıllardan beri Bulgar aşırı sağcı faşist bataklığından nemlenmiş, onların emriyle çalışan, bir dediklerini iki etmeyen bir kadrodur. Çingene, İslam ve hoşgörü düşmanı tavrıyla dikkati çekmiştir. Mecliste onay bekleyen, hatta “Ataka” lideri Volen Siderov tarafından bile kabul edilmeyen, camilerimizde anadilimizde konuşmayı, mevlitlerimizi ve minareden ezan okumayı yasaklayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuklarımıza din kültürü verebilmemiz için yardımda bulunmasını yasaklamayı hedefleyen kanun değişikliğini kaleme alan faşizan zihniyetli oligarşi bağlantılı elemanların biridir. Bu hükümetle, bu kadrolarla Bulgaristan’daki gelişme ve yenilenme hamlelerinin demokrasi vitesine girmesi mümkün değildir.

Korku içinde yaşamak istemeyen ülke nüfusunun yarısı dış ülkelere kaşmış ve geri dönmek de istemiyor. İşte bu insanlar geri dönerse ne olur? Bunu düşünen var mı?…

Fransız, İngiliz, İtalyan, Alman ve İspanyol kolej ve liselerinden mezun gençlerin % 90’ı ülkeyi terk etmiştir. Yurtta kalan ve BSP milletvekili Prof. Hristov’un % 80 “debil” dediği insanlarımız sergiledikleri yetersizlikle sanki bir iç savaş veriyorlar. Her güm açlıktan, ilaçsızlıktan ve çaresizlikten ölen yaşlılar dışında, sahte ehliyetli olan ve trafik kazalarına neden olanlar yollarda 2 can alıyor ve 25 kişi de yaralanıyor. Zamanını doldurmuş, ipleri dışarıdan çekilen, ruhsuz ve kimliğini satmış siyasetçilerin arenadan çekilmesi zamanı geldi geçti. Avrupa’nın en yoksulları, en sefilleri, en çaresizleri ve en beceriksizleri olmamızı isteyenlere mutlaka yol göstermeliyiz. Bizim zamanımız geldi.

Birlik olalım. Birbirimize kenetlenelim.
Zafer bize sevdalı ve bizim olmaya hazır.
Lütfen dostlarınızla paylaşınız.

Reklamlar