BGSAM

Konu: Hangi ayar saz mı piyano mu?

Bir arkadaşım, “Bulgaristan’da seçim olacak mı?” diye sordu.

                              —Olacak!” dedim.

                              -“Hayır, olmayacakmış mı ne!” diye ekliyor.

                              —Cumhurbaşkanı Plevneliev genelge yayınladı. Bu kadar ilgilendiğine göre, 25 Ekimde sandık başındayız, okumadın mı? Türkiye’de de oy vereceğiz, soydaşlarımız hazır!” diye anlatıyorum da sanki bu haber onu doyurmuyor, o buna kanmıyor.

Bunu şöyle de anlatabilirim.

Ürünlere seçim etiketi yapıştırıldı fakat seçim pazarı henüz açılmadı.

Bulgar parlamentosu Eylül başına kadar tatil!  Milletvekilleri yıllık izinlerini kullanıyorlar. İstirahate çıkmazdan önceki hafta da kızışan kapışmada Başbakan ve Avrupalı Gelişim İçin Vatandaşların GERB partisi Başkanı Boyko Borisov “seçime gidiyoruz” dedi. Bu liderin en büyük özelliği sözünü tutmaması, her gün bir daldan başka bir dala atlamasıdır. İktidardan düşmenin acısını Şubat 2013’te elektik faturaları katlanınca bir defa tadan Borisov, sürekli fikir ve durum değiştirerek, zikzaklı da olsa, herhangi bir yönde yol almaya, tutunmaya ve fırsat bulduğu yerde halka sevimli görünmeye çalışıyor.

Örnek vermek istiyorum: Eski bir polis ajanı olup iki büklüm sürünerek Profesör,  Kültür Bakanı, NİM -Ulusal Tarih Müzesi Genel Müdürü olan, geçen hafta Başbakanı kör kuyu başında Çar gibi kutsayan, bulanık akıntıdan doldurduğu tası onun başına döken Bojidar Dimitrov dün bütün görevlerinden alındı. Olay şudur: BAN -Bulgar Bilimler Akademisi ve NBÜ –Yeni Bulgar Üniversitesinde bir (1) günde üç bin üç yüz otuz yedi (3 337)  imza toplandı. Bulgaristan halkı bunu gibi tarih bilimi şarlatanı, sahtekâr ve olmayanı olmuş gibi gösteren (devamlı Türklere ve Müslümanlara karşı yazıp konuşan – bunu da biz ekliyoruz) bir “bilim” soytarısının zulmünden kurtulmuş oldu.  Açıklamayı, kamuoyunun ani gelişmelere gebe olduğunu anlatabilmek için yazdım.

Borisov’un genel seçime gitmesi artık kaçınılmaz zorunluluk oldu. Bunun birçok sebebi var ki birkaçını en anlaşılır bir biçimde açıklamak istiyorum:

Bulgaristan’da 10 aydan beri ortada yatan bir ceset var. Kokusu milleti boğuyor.

Bu, gün ortasında, herkesin gözü önünde soyulan, kasasından altı milyar iki yüz milyon (6.200.000. 000) leva çalınan ve kimin çaldığı, ne olduğu bir türlü anlaşılamayan KTB olayıdır. KTB – 2014 Temmuzuna kadar Bulgaristan’ın üçüncü büyük bankasıydı. İsminin açılımı şöyledir: Bulgaristan Kooperatif Ticaret Bankası.

Bulgaristan bankalardaki şirket veya şahsi mevduata devlet yüz bin (100 000) Euro’ya ya da 196.500 levaya kadar garantördür. Bu bankadaki para, toplam altı milyar iki yüz milyon leva (6 200 000 000) çalındı, yani yandı. Bu resmi olarak açıklanan rakam fakat gerçeği yansıtmayabilir(Belki de miktar bundan kat be kat fazladır). Çünkü Bulgaristan’da trezör olarak tarif edilen ve soyulan bankanın kasalarında kilit altında olan dövizler, paralar, değerli kâğıtlar, senetler, çekler, altınlar ve diğer ziynetler de kayıplara karıştı. Şöyle bir ayrıntı da var, banka kasalarındaki mevduatların devlet garantisi yoktur ve bu varlıklar sigortalı değildir.

Misal olarak yazıyorum dün sabah “NOVA TV” ekranına çıkan Mariya Bogdanova adında mağdur bir bayan, bankanın kasasında 86 milyon US Dolarım vardı, bu iş böyle kalmaz diyor.  15 gün önce, üretimde tüketilen elektrik enerjisine % 10–15 oranında zam açıklarken, irili ufaklı bin (1000) sanayiciyi eylem için Bakanlar Kurulu önünde buluştu. NEK – Ulusal Elektrik Şirketi BTK soygununda 248 milyon leva kaybettiğini açıkladı. Demek istediğim Bulgaristan ölçekleri için çok büyük olan bu banka çöküşü, sınıfları, sosyal katmanları, sıradan insanlarla en zenginleri yan yana getirdi. Böylesine büyük bir eylem 4 Şubat 2013’te görülmüş ve hükümet korkaklık yapıp hesap vermek yerine istifa etmişti.

Öyle görülüyor ki, kaldırılamayan cesedin katili bir değil, iki.

Birisi GERB partisi ise, ikincisi de HÖH-Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) içindeki Bulgar ve Rus generallerine bağlı milletvekili Delyan Peevski grubudur. Basın, bu yerli-yabancı oligarşi güruhuna işaret etti. Olay yazılı basını ve iletişim ortamını ikiye ayırdı.  Batan bankadan beslenenler kepenk kaparken, diğerleri zenginliğin ve zenginlerin kaderi üstüne masal anlatıyor. Birinci gruptan olan, günlük “Pressa” gazetesi ve ekindeki “Tema” adlı politika dergisi kapandı. “TV-7 News“ pes etti, ekran kararttı. Sırada “Trud” (Emek) ve “24 Saat” gibi günlük gazeteler son nefeslerini alıp verirken iyice zorlanıyor. Can çekişmelerine göbek atan ise kimliğini yukarıda açıkladığımız D. Peevski grubudur. Bu milletvekili Ahmet Doğan’ın manevi oğlu olarak meşhurdur. A. Doğan’ı ise artık iki yıldır ev hapsinde tutuyorlar.  Ona ait olan “Monitor”, “Politika” ve “Telegraf” gibi gazeteler mağdur okurları kandırmaya çalışıyor. Bulgarların gevelemeyi sevdiği lakırdılardan biri olan “şu kani dünyada madde ile enerji kaybolmaz, ancak bir şekilden başka bir şekle geçer” saçmalığı üstüne yazı üstüne yazı basılıyor. “Cep delik olunca para düşer ve başka bir cebe girer” gibi hazır cevapla yetinmeyerek, “başa gelen çekilir, oturun oturduğunuz yerde” demeye başladılar. Korkutulanların kitle hareketine geçme niyetlerine verilen yanıt ise şudur: “Her üç nesilde bir dünya prenslerinden % 90’nı zenginliğini kaybediyor ve dilenci olur, bankada para tutmanın riski de var!

Olay mahkemeye düşüyor.

Şu anda Bulgaristan’da adli tatil var. KTB bankası mağdurları-  beş yüzden (500)  fazla irili ufaklı üretici şirket ve elli bin (50 000) kişisel mevduat sahibi artık birleştiler. Eylül başında Sofya Kent Mahkemesinde BULGAR TARİHİNİN EN BÜYÜK DAVASI açılacak. Bu olay, HÖH-DPS partisinin her emre kuzu kuzu uyan 36 milletvekilinin kaldırabileceği taş, durdurabileceği bir süreç olmaktan çıktı. Başbakan B. Borisov’u her an, her yerde ve her konuda desteklemeye kararlı olan bu güç (HÖH),  kabineyi hemen genel seçime zorlayacak ya da politik sahneden ebediyen düşürüp GERP partisini cadde boyundaki çöp sandıklarından birine atacak. Bu hareketlilik durduramaz! Bir daha yenik düşmemesi için, V. Putin’in hasıraltından GERB partisine iki (2) milyar US Dolar uzatmaya hazırlandığı da sızdı. Moskova iyi biliyor. Bulgaristan’da GERB partisini bekleyen kötü yazgıyı son 25 yılda BKP-Komünist Partisi; CDC – Bulgaristan Demokratik Güçler Birliği; DCB – İvan Kostov’un Güçlü Bulgaristan Hareketi; BDSV – İkinci Simeyon Hareketi gibi olaylarda gördük ve yaşadık. Bulgar halkı irade ve güven değiştirip hepsini bir vuruşta sıfırlayabilmeye muktedir olduğunu gösterdi ve hepsini politik sahneden attı. Beklenen yeni olay budur.

İktidar ortaklığı parçalanmıştır.

Sofya parlamentosundaki sekiz (8) partiden dördünün (4) bir araya gelerek oluşturduğu Başbakan Borisov hükümetine düne kadar “yamalı bohça” benzetmesi yapanlar, bugün artık

“Leylek, yengeç ve balık” demeye başlasalar da, araba tekerleğine takılmış bir köstek olan “yurtsever cephe” (PF) partisine yakışır bir benzetme henüz politik sergide yok.  GERB’le bin bir şartlı beraberliği kabul eden, ikide bir “yasa dışı ve anayasaya uygun olmayan” bir parti olarak nitelendirdikleri HÖH-DPS partisine beraberce karşı olmak ve iktidar katından Türklere ve Müslümanlara karşı birlikte havlamak niyetiyle toplanan bu milliyetçi güruhun her konuda beceriksizliği ortaya çıkınca, artık dağılma bayrağını kaldırdılar.

İlk önce pes eden en azimli reformcu olarak geçinen Reformcu Blok (RB), bir defa kendi içinde yediye (7) bölündü. Sağlık, Eğitim ve Adalet Bakanlıklarına oturdu ve “bu kaşık bizim ağzımıza göre değilmiş” demek zorunda kaldı. Savunma Bakanlığı da RB ekibine verilmişti. Yıl başından bu yana US motorize zırhlı ve askeri hava güçleri ülkemize konuşlanıyor. Kamuoyu, Rusya yanlıları ve Batı –NATO-AB ve ABD yandaşları olarak ikiye bölündü. Hükümet ortaklarından ABV -Bulgaristan’ın Yeniden Doğuşu İşin Alternatif partisi ile “Yurtsever Cephe” (PF) Batı ile bu denli sarmaş dolaş olma siyasetini kabul etmiyor.

Başka bir ince ayrıntı daha var:

Bir Türk ve Müslüman partisi olarak nitelenen HÖH –DPS son iki (2) yılda, kör tavuk gibi sağ sola saldırırken, tamamen ötelenip tecrit edilmiş bir duruma düşürülmüşken, Borisov hükümeti ortaklarının zavallılığından yararlanma yolunu buldu. Gizli bir sözleşmeyle muhalefette kalarak GERB partisini desteklemeyi seçti. Bu destekleyişin altında BTK Banka çökertme olayında ortak olmaları gizleniyor olabilir. Çünkü ortada yatan cesedi, ne GERB ne de HÖH-DPS kaldırmak istemiyor. Ne olur ne olmaz hesaplarında birleşerek 2014 sonunda on altı milyar (16 000 000 000)  levalık bir dış borç paketi almada birleştiler.  Korku dağları korur. “Çalınan paralarımızı hareketi” ateşi yanmaya başladığı an, yeni bir genel seçim de yapılsa artık geç olabilir. Oysa kibrit kutusundan çıkarılan bu ateş için, bu defa çok çalı çırpı ve odun toplandı hatta Sofya merkezine yığıldı.

25 Ekim seçimleri.

Toplumun beklediği yeni genel seçim tarihinden önce Cumhurbaşkanı yerel seçim ve elektronik seçim yapılsın mı yapılmasın mı sorusuyla bir halk oylaması düzenleneceğini açıkladı. Yerel seçim ve halk oylaması aynı günde, aynı yerde yapılırken, oy pusulaları 2 sandığa atılacak. Üzerinde düşünüldüğünde, bu seçimin daha önceki seçimlerden çok daha karışık, zor, anlatılması ve anlaşılması özel gayret gerektiren, bir olay olduğu ortaya çıktı.

Bir defa, seçmenin önünde 5 liste olacak:

  1. Büyük şehir Belediye Başkanı listesi; Sofya, Varna, Burgas, Stara Zagora, Haskovo, Kırcaalı vb.)
  2. Semt Belediye Başkanı listesi;
  3. Muhtarlık seçim listesi; (mahalle ve köylerde)
  4. Büyük şehir, Belediye ve Meclis üyeleri seçim listesi; (her yerde)
  5. ve son olarak “Elektronik seçim olsun mu,  olmasın mı” listesinde “Da” Evet ve “Ne” Hayır yazılı iki kareden biri çizilecek ve ayrı bir zarf içinde ayrı kutuya atılacak.

1, 2 ve 3 – üncü listelerde partilerin yükselttiği adaylardan birinin numarası ya da adı üzerine işaretleme yapılması yeterli olacaktır.

Fakat 4-üncü listede seçmen zorlanabilir, çünkü bu listede partinin gösterdiği adaylar arasından birini işaretlerse sırayı bozup istenilen aday seçilebilir. Burada bütün isimleri okumak ve aralarından birini seçmek zorunluluğu vardır.

Elektronik seçim olsun veya olmasın oylaması, Türkiye’de soydaşlarımızın katılımıyla düzenleneceği gibi şu dönemde dış ülkelerde bulunan Bulgar vatandaşları arasında, Konsolosluklarda ve okullarda sandık açılarak da yapılacaktır.

Tekrar tekrar vurguluyorum, Bulgaristan politikasında saz ayarı ile piyano ayarı birbirine karıştı. Hem hırsız hem gardiyan olma çok özel bir hüner ve sahtecikten hapiste olmaktan zor bir iş sanki, Göreceğiz. Son sözümüz. Yakın bir zamanda genel meclis seçimi olacak! Tarihinin henüz açıklanmamış olması da doğal gibi….

Kimse çıkamayacağı kuyuya düşmek istemez!

 

Reklamlar