Tarih: 05 Eylül 2019
Yazan: Şakir ARSLANTAŞ
Konu:  75 yıl gizlenen gerçekleri birlikte öğreniyoruz.

Gençliğim Sofya’da geçti. Maden Mühendisliği okudum. Seminerlerden sonra tartışmalar sokaklara taşardı. Kahvemizi “Prolet” (Bahar) pastanesinde içеrken devam ediyorduk. O yıllarda lüks kabul edilen bu mekân “Kurtarıcı Çar” caddesinde bulunur. Cam karşısına köşeyi seçiyordum.

Sağ tarafımda Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyükelçiliği Konuk Evi, tramvay yolunun 20 adım ötesinde “Kurtarıcı Sovyet Askeri” anıtı, tepesinde eli “keleşli”  üniformalı bir erin boy heykeli dikiliyordu. Arka sokakta ise o yıllarda yeni açılan Sovyet Kültür ve Bilgi merkezinden gelen bir canlılık seziliyordu.   Hararetli tartışmalarımızı noktalayıp uzlaşamadığımız hallerde, ana kentin merkezine doğru yaya devam eder, “Banbuka” adıyla ünlü ve entelektüel geçinenlerin bira içmeye toplandığı, duvarları sigara dumanından islenmiş ine giderken, at üzerindeki II. Aleksandır’ın“Kurtarıcı Çar” adı ile ünlü heykelinin yanından geçiyorduk. O zamanlar bu heykel bir de 9 Eylül sosyalist devrim nümayişlerine katılanları kutlayanların toplandığı yerdi. 4-5 metre yüksekten bakan Çar halkı selamlayan yöneticileri sanki himaye ediyordu. Ben bu yöneticiler arasında sıraya duran ve şapkasını çıkarıp geçenlere sallayan Bulgaristan Türkü tanıyamadım.

Ağustos sonunda memleketten dönerken başkentten geçtim. “Banbuk” kapanmış, “Kurtarıcı Çar” bul.  Tramvay rayları sökülmüş durak kaldırılmıştı.

Günlerden 5 Eylül 2019. Yıllar önce 9 Eylül Milli Bayram, Sosyalist Devrim Günü, Nazilerin kovulduğu, Monarşi faşist idarenin yıkıldığı, Kızıl Ordunun Bulgaristan Çarlığını Hitler faşizminden kurtardığı bayramın hazırlıklarına başlandığı gündü. Elektrik direklerine Bulgar ve Sovyet bayrakları asılırdı. Sinemalarda Kızıl Ordu’nun Berlin yolu zaferlerini yaşatan filmler gösteriliyordu. TV ve Radyolar Rus ve Sovyet marşları çalıyor, köylerde tarım kooperatifleri (TKZS) salonlarında kurban kazanlarında patatesli koyun kaynatılırken, bayanlara ve çocuklara limonata,  ayrı alkol kullanan erkeklere bira ve rakı ikram ediliyordu. Bu tablo sanayi işletmelerinde de izlenirken, 9 Eylül bir de  tatil günüydü. Sofya’dan Parti ve devlet başkanı Todor Jivkov’un konuşmalarında “Bulgarlar ile Sovyet vatandaşlarının kardeşliği anlatılıyor, bu kardeşliğin ebedi olduğu ve yeryüzünde Bulgar-Sovyet dostluğuna gölge düşürecek güç olmadığına vurgu yapılıyordu.

10 Kasım 1989’da Jivkov’un diktatörlük devri kapandı. Sovyet ilhamlı milli bayramlar, kutlamalar, tatiller, şenlikler, ikramlar, bedava yiyip içmeler solmaya başladı ve artık tarih oldu. Oldu da, Sofya’nın merkezine 1956’da dikilen “Kurtarıcı Rus Askeri” anıtı yerinde kaldı.  Bu anıt Kızıl Ordu’nun bundan 75 yıl önce Kızıl Ordu’nun Bulgaristan’ı istila edişinin sembolüdür diyenler çoğaldı.  Anlam yenileyen bu olay şöyle gelişmiştir:

5 Eylül 1944’te Sovyetler Birliği Bulgaristan’a savaş ilan etmişti. Gerekçesi, Çar hükümetinin Almanya’yı desteklemeye devam etmesiydi. Oysa Kızıl Ordu’nun Romanya topraklarında ilerlediğini gören, Bagryanov hükümeti Sovyetler Birliği Almanya savaşında, Bulgaristan’ın tarafsızlığını ilan etmişti.

Aynı tarihte Sovyet Başkomutanlığı Bulgaristan’a saldırı planlarını onaylamıştı.

Üçüncü Ukrayna Cephesi askeri birlikleri Bulgar sınırına yığılmıştı. 258 000 asker, 5 583 top, 508 tank ve savaş rampası, 1 026 savaş uçağı ve Karadeniz Filosu hücum emri bekliyordu. Savaş yıllarında Türkiye’ye akmaya devam eden Bulgaristan Türkleri  büyük tehlikeyi duyumsamış kara kara düşünüyordu.09 Eylül 1944’te “Zveno” hareketinden gelen eski darbeci ve Sovyet ajanı Albay Kimon Georgiev yönetiminde birkaç subay 8 Eylülü 9 Eylüle bağlayan gece askeri darbe yaptı. Komünistlerin ve anti-faşist çetecilerin yardımlarıyla Vatan Cephesi hükümeti kurdu. Böylece Bulgaristan 50 yıl medeni dünyadan koparıldı ve Moskova’nın dayattığı totaliter rejimle yönetildi.

Günümüzde Rusya Federasyonuna göre,  Sovyetler Birliği “Bulgaristan’ın kurtarıcısı” dır.  Bulgaristan nüfusunun yarısı, demokratik kamuoyu ve hükümet için SSCB  Bulgaristan’ı 1944’te  “istila eden” devlettir.  2019’un 9 Eylül günü, Rusya Federasyonu’nun Sofya Büyükelçiliği Rusya Kültür –Bilgi Sarayında “Bulgaristan’ın Kurtuluşu”  adlı, Doğu Avrupa’nın Nazi işgalden kurtuluşunun 75. Yıl dönümünü anma sergisi açacağını açıkladı. Olay önce Bulgaristan Dış İşleri Bakanlığında tepki uyandırdı.

Büyükelçiliğin sergiyle ilgili açıklamasında şu bilgiler yer alıyor:

“Bu serginin amacı, yeni açılan Rusya arşiv hazinelerinden daha önce gösterilmemiş değişik vesikalarla Bulgar kamuoyuna yeni bilgiler sunmaktır.

Bu belgelerin birçoğu şimdiye kadar gizli kalmıştır. Halka yakında sunuldu. Bulgaristan’da günümüzde şiddetlenen tartışmalarla ve politik güçlerle ilintili değildir.”

Bulgaristan Dış işleri Bakanlığını “Bulgaristan’ın Kurtarıcısı” sergisiyle ilgili görüşünde şu fikirlere yer verilmiştir:

Avrupa’da Nazi güçlerinin imha edilmesinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) olağanüstü büyük katkısını inkâr etmeden, Sovyet Ordusu süngülerinin Orta ve Doğu Avrupa halklarına sivil bilinci boğan, ekonomik gelişmeleri doğru yönden saptıran, gelişmiş Avrupa ülkelerinde oluşan dinamik süreçlerden koparan, uzaklaştıran ve yarım asır süren baskı uygulanmıştır.”

Bu konuda özel demeç veren Bulgaristan’ın AP milletvekili Aleksandır Yordanov ise şunları paylaştı:

Olay şöyle ki, Sofya’daki Sovyet Büyükelçiliği, ölmüş tilki gibi davranıyor – bizim ülkemizi işgal ettiler ve işgali kurtarıcılık olarak göstermeye çalışıyorlar. Tarihsel olayların özü ters gösteriliyor, böylece tarih sahteleştirilmiş oluyor. Bulgaristan’ın Bolşevikler tarafından kurtarılmasını büyük miktarda kanla ödedik, terör gördük, pek çok insanın kalbi parçalandı, milletimiz bugün de bu yaraların izlerini sırtında ve vicdanında taşıyor, parçalandık ve bölünmüş yaşıyoruz.”

Olayın yeni boyutlarında, 27 Ekim’de yapılacak yerel seçimlerin ANAHTARINI görüyoruz. Sofyalılar “Kurtarıcı Sovyet Askeri” anıtının, Plovdiv sakinleri (Filibe) “Alyoşa” anıtının, Burgazlılar  “Sovyet Askerileri” anıtını vb yıkmak istiyorlar. Bu yerel seçimlerde ülkemizin işgal edilmişliğini yaşatan bu anıtların kaldırılmasını ve yerine “Dostluk Bahçeleri” yapacak adaylara oy vermek istiyorlar. Gençler yeni neslin işgal, esir, köle havası nefes etmesini istemiyor.

Kuşkusuz Rusya’nın bu yeni gelişmelere baskısı ve saldırıları bu defa yeni bir şiddetle geldi. Bu konu ilk önce Sovyet Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Kiril’in 2017’de Bulgaristan ziyareti esnasında yalanmıştı. Cumhurbaşkanı Rumen Radev’i karşısına alan Başpiskopos, KGB Generali Kiril, “ödeviniz ülkedeki Rus ve Sovyet anıtlarını korumaktır” demişti. O zamandan beri biriken tepkilerle önce, Çar II. Aleksandır döneminde Rusya İmparatorluğu’nun İstanbul Büyükelçisi Prens İgnatiev’e Sofya’nın en gözde yerlerinden birinde bir anıl dikilmesi ısrarına yol vermemek için Sofyalıları güçlü tepki gösterişi dikkat çekti. Bulgar Dış İşleri Bakanlığının “Bulgarların Kurtarıcısı” sergisine tepki çok kollu geldi.

Rusya Askeri-Tarih Derneği bilimsel yöneticisi Mihail Myahkov, Rusya resmi haber ajansı TASS üzerinden şunları söyledi: “1944’te faşizan rejiminde Kızıl Ordu tarafından kurtarılmasaydı, bugün bağımsız Bulgar devleti olmazdı.”

Rusya medyaları “Bulgaristan’ın Kurtarıcısı” sergisinin açılışına Bulgaristan Dış işleri Bakanlığına tepkilerini şu iki başlık altında yorumladı:

“Bulgaristan, SSCB’nin Nazilerle savaşının Avrupa’nın kurtuluşu olarak kabul edilmemeli” diyor ve

“Bulgaristan’da,  Avrupa’nın kurtarılmasında SSCB’nin rolünün yeniden değerlendirilmesi önerildi.”

“RT” programına çıkan Rus senatörler, “Bulgaristan Cumhurbaşkanı Radev, bu gelişme kabul edilemez, diyecektir.” Dediler.

Rusya Federasyonu meclisi  Uluslar arası İlişkiler Komisyonu Başkanı Vladimir Cabarov “iddia ettikleri üzere, Rusya’nın “işgal rejimi” getirdiği savında bulunuyorlar, bu kabul edemeyiz.” Dedi.

TASS ajansında yayınlanan şudur: “Bulgaristan’ı yöneten elit, Büyük Ata-Vatan Savaşını unutmaya ve ülkelerini Nazilerden kurtaran Sovyetler Birliği’nin rolünü küçümsemeye çalışıyor.”

Rusya Askeri Tarih Derneği bilim insanının anımsatmasından bir alıntı sunuyoruz:

Bulgaristan faşist pakta girmiştir, Yugoslavya ve Yunanistan’ın işgal edilmesinde Adolf Hitlere yardım etmiştir, topraklarında Alman askeri bulundurmuş tur.”

Bulgaristan İkinci Dünya Savaşı Sonuçlarını yeniden değerlendirilmesinde ısrar mı ediyor? Öyleyse Bulgaristan’a olan yaklaşım ve ilişkiler de yeniden değerlendirilebilir.”

Olayla ilgili, Cumhurbaşkanı Radev, Başbakan Borisov, Parti Başkanları ve siyaset adamları, Dış İşleri Bakanı Zaharieva’nın ardına gizlenip susarken DOST Partisi Başkanı L. Mestan bir bildiri yayınlardı. Bulgaristan bağımsızlığının eğlence konusu olduğuna işaret etti. O şöyle dedi: “Komünist diktatörlük kurulan Bulgaristan ve diğer ülkeler Sovyet Ordusu tarafından kurtarılmamış, işgal edilmiştir. İşgalcinin “kurtarıcı” olduğunu iddia etmek, Bulgaristan’a ve onun devlet adamlarına karşı bir kışkırtma olduğundan dır,  kesin ve onurlu yanıt vermek zorundadırlar. “

Bu arada, Bulgar Halk Meclisinde onaylanan özel bir kanunla daha 2000 yılında  9 Eylül 1944 tarihinde Rus kontrolünde kurulan komünist rejim suçlu ilan edilmişti. Bu tarihin 75. Yıldönümü kutlamalarında Girişim Komitesi Başkanlığını üstlenen, lider K. Ninova ve Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yukarıdaki konuda özellikle ağır olan birçok soruya yanıt vermek zorundadır.

Bu gelişmeler Bulgaristan Müslümanları için olağanüstü önemlidir. Çünkü 1878’den beri başımıza gelenler ya Rus Çarlığı ya da SSCB himayesi altında ve emirleriyle  gerçekleşmiştir. Bulgar totalitarizmi Moskova ürünüdür. Dolayısıyla azınlıklara karşı baskı ve terör siyasetini de onlar dayatmıştır. Köylerimizin zırhlı araçlarla basıldığı unutulmadı. İsim değiştirme, dil, din, gelenek, Türkçe konuşma yasakları Moskova çadırı olmasa asla yapılamazdı. Bu temelde biz Bulgaristan Türkleri vatanımızdaki Rus ve Sovyet anıtlarının sökülmesindeki ısrarımız kesin ve ödünsüzdür. Bununla birlikte komünist zulmün uygulayıcıları olan Todor Jivkov, Penço Kubadinski ve Semerciev gibi komünist teröristlerin anıtları, büstleri, anıt levhaları sökülmeli, kitapları yakılmalı ve imha edilmelidir.

Yeni yeni farkına varıyoruz. Baskı ve terör altında ezilirken bilincimiz dondurulmuş ve biz hepimiz yalanların hamalı olmuşuz. 75 yıl sonra Bulgar kamuoyunda şuur kararması olduğuna tanık oluyoruz.  Şahsen ben seçmenlerimizin Rus ve Sovyet anıtlarının sökülmesi davasına katılacak olan Belediye Başkanları ve Muhtarlara oy verecek kardeşlerimin arttığını görebiliyorum.

Kötülükler, kölelik, zulüm Rus ve Sovyet esaretinden, işgal rejiminden geldi ve son bulmalıdır. Demokrasi ve adalet yolumuz ancak böyle açılabilecektir. Bulgaristan’ın bağımsızlık ve egemenlik anahtarı budur.  Birkaç anıt arasına ve “savaş sergilerine” kapanmış bilincimiz artık şahlanmalıdır.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Paylaşınız.

Reklamlar