Konu: “Barınak” ve “Balkan Baharı” tuzaklarıyla

             Bulgaristan AB ve NATO’dan koparılmak isteniyor.

 mandereev

(R E S İ M – GERB milletvekili Metodi Andreev)

Çok ağır bir döneme girdik. Memlekette 402 siyasi parti ve birkaç bin sivil toplum örgütü var, fakat hiç biri 6 Kasım’da yapılacak Cumhurbaşkanı seçimlerinde seçilebilir bir aday göstermedi. Adaylarda kırmızıçizgi, lider vasfı, yeni ufuk yok.

*          Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) ile Bulgaristan’ın Yeniden Doğuşu için Alternatif (ABV) partileri para ve komisyon için, enerji projelerini kim kontrol edecek gibi konularda anlaşamadı.

*          Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne aday olan İrina Bokova vatandaşlarımızın hepsini temsil etmediği için, yarışmadan çekilmelidir.

*          Sosyalistlerin Cumhurbaşkanı adayı General Rumen Radev’in beyninde kırmızı yıldız, orak ve çekiş dövmesi olduğu anlaşıldı.

Söyleşi: Bulgarcadan çeviridir.

Soru: BSP ile ABV partileri arasındaki heyecan verici didişmenin perde arkası var mı? Ortak aday olarak tanıtılan General Radev’in iplerini kim çekecek konusunda mı anlaşamadılar?

Yanıt: Nedenin Gen.Radev olduğunu sanmıyorum. Onun üzerinde kontrol kurmak BSP ve ABV partilerinde gelişen süreçlerin havasını almak için kullanılıyor. ABV’nin BSP’den koptuğu günlere dönelim. O zaman da, aralarındaki uzlaşmazlık siyasi değil, ekonomikti. Çelişkilerin merkezinde eski Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov’un  “büyük miğferi”ni kim kuracak ve komisyonları kim cepleyecek hesapları vardı. Bu partiler yaklaşan seçimlerde ortak aday gösterme hesapları yapmışlarsa, stratejik beraberliğin nasıl gelişeceğini de konuşmuşlardır. Özellikle enerji sektöründe stratejik lobilerin payları ele alınmıştır. Başbakan Borisov’un “büyük miğfer” inşaatlarını devam ettirme konusundaki görüşleri onları rahatsız ettt.

İki parti arasındaki çatışma, BSP’nin uluslar arası koalisyon ilişkilerini yürüten Georgi Georgiev’in rezil etti. Bir Rus konsolosu olarak, bu görüşmelerde Moskova ilişkilerini koruması gerekirken o iyice battı. BSP – ABV stratejik işbirliği kurulması olanaksızlaştı. İpler koptu. İpleri Moskova’dan çekenler kadar, Bulgar seçmen de kendilerini öfkelidir.

Olup biteni General Radev’le aklamaya çalışmak bir aptallıktır. Generalin tavrını bekliyoruz. Seçmenin işitmek istediğini söylemeye çalışırken, o insanlara yalan söylemek zorunda kalıyor. Adaylıktan vazgeçse iyi olur. General iki kırmızı lobi arasında bozuk para oldu. Ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor, gizlenemeyen budur.  Sorun, onun BSP ve ABV partilerini birleştirecek bir şahsiyet olmayışıdır ki, iki partiyi birleştiremeyen kişi ulusu nasıl birleştirsin!?

Soru: Siz paradan, ekonomik lobilerden ve enerji projelerinden söz ediyorsunuz fakat memlekette sanki telefon oyunu oynanıyor. Rusya ile enerji projeleri gerçekleştireceğiz diye davul çalıyoruz, oysa “GAZPROM” bu hafta, “Güney Akım” bizim için kazançlı değil gerekçesiyle Moskova’daki ofisini kapattı.

Yanıt: Rusya’nın 6–7 sene öncesinden kalan bu böbürlenme tasarımını gerçekleştirmek için ne parası ne de boruyu dolduracak doğal gazı var.  Pırvanov’un “büyük miğferinden” (Rusya ile ortaklaşa gerçekleştirilecek büyük inşaatların adı)  üç projeyi neden bir daha canlandırdığımıza akıl erdiremiyorum. Şunu asla unutmamamız gerekir. Putin Avrupa Birliği (AB) ile yeni bir sözleşmeden söz edince, yerine getirilmesi hiçbir surette mümkün olmayan bir şart öne sürdü. Nedeni ise, onun bu şartları başka hiçbir tarafa koşamayacağından kaynaklanıyor.  O, bu projeyle ilgili AB’den beton garantiler istedi. Bunları alınca görüşme masasına oturacağını söyledi. Gerçek olan, neyin yapılacağına ve neyin olmayacağına sön sözü söyleyecek kişinin Putin olmamasıdır. Rusya enerji taşıyıcılarına yatırım yapıp, onları satın alıp kullanacak olan taraf AB’dir.  Sözleşmeye uyacağına, doğal gazı sağlayacağına vb. beton garantiler vermesi gereken taraf Putin olmalıdır. Rusların sergilediği tavır, adale göstermekle böbürlenmektir.

Soru: Bu telefon oyununa “Belene” Atom Elektrik Santrali (AES) de takılmadı mı?

Yanıt: Evet, bu propaganda kalıbında “Belene” de var. Bulgaristan için herhangi bir yararı olacağına inanmadığım, bu anlamsız, rüşvet kaynağı ve fazlasıyla politikleştirilen projenin inşaatını birinci görev süresinde durduran Avrupalı Gelişim İçin Vatandaşların GERB partisi, bu konuda bir halk oylaması düzenleyince, seçmen partimizi daha iyi tanıma fırsatı buldu. Borisov bu proje için içinde milyonlar kaybolan “büyük göl” dedi. Kanımca, değişik politik çevrelerin merakına rağmen, bu proje gerçekleştirilemez.  Şu iyi bilinmeli: Rus teknolojisiyle atom elektrik santrali kurmak, yakıtı Rusya’dan almak anlamına gelir. İki, Bulgaristan atıklar için depo kurmadı yani nükleer atıkları Rusya’ya göndermek zorundayız. Üç, önümüzdeki 30–40 yılda, ülkemizin yeni elektrik üreten enerji kaynaklarına gereği olmayacak. Elimizdekiler yeterlidir. Bu proje gerçekleştirilirse, santral diğer ülkelere enerji sağlamak için Bulgaristan’da çalışacak. Öne çıkan yeni fikirle, devlet elinde bir altın senet tutmak kaydıyla özelleştirme ve dış yatırımcı bulmayı seçti. Soruyorum: Şu ağır koşullarda 10 milyar Euro verecek bir oyuncu bulunabilir mi? Yatırımcının Rusya ile bağlı biri olacağı şimdiden belli. Bir Rus-Türk Konsorsiyumu gündeme alınıyor. Ahmet Doğan’dan yeni Vasil Levki yapan bizim büyük yurtseverlere hitaben konuşuyorum: – Bulgaristan’da, Rus ve Türk şirketlerinin mülkünde olacak bir özel atom elektrik santrali kurulmasını kabul eder misiniz? Milli güvenliğimiz açısından bunun taşıdığı anlam ne olur?

Soru: “Belene” atom reaktörleriyle ilgili gizemli bir şeyler var. Ödemelerimizle ilgili  mahkeme kararı çıktı. Fakat rektörleri gören yok. Üretilmiş midirler? Bize önerilen nedir?

Yanıt: Bu, çok büyük bir konudur. Üretildiklerini bilen yok. Ödememiz için bize baskı yapılıyor. Bu reaktörleri kim görmüş? Hangi bilirkişi denetlemiş ve dünya parametrelerine uygunluğunu ve işe yarayacaklarını belgelemiştir? Bize, ağır hasarlı reaktörler kakalamak istedikleri konuşuluyor.

Soru: Beyaz Rusya atam santrali için üretilmiş….

Yanıt: Evet, uzmanlar Beyaz Rusya reaktörü iddiasını yorumluyorlar. Böyle reaktörler üretilirken, uluslar arası kurallar uygulanıyor ve yatırımcı montajda hazır bulunur ve ona monte edilen parçaların kalitesi kanıtlanır. İlgilendim. Bulgar enerji ajansından (NEK)  montaja uzman davet edilmediğini öğrendim. Böyle bir reaktörün üretilip üretilmediği de bilinmiyor. Ben, parlamentonun güç dönem oturumunda bu konuda aktüel sorularımı soracağım. Yargılandığımız ve davayı kaybettiğimiz bu reaktörlerle ilgili, hakikatken üretilip üretilmediklerini, tüm teknolojik süreçlere uygun üretilmişse, yükleyip kaldırmamız için depoda mı bekletildiğini öğrenmek istiyorum. “Belene” AES konusuna şunu da ekleyelim: mutlaka kuruculuğu tamamlayıp üretime geçirilmesinden başka çıkış olmadığı görüşüne katılmıyorum. Hatta eski Maliye Bakan’ı Dyankov’a katılarak, vazgeçme bedeli olarak 1 milyar daha ödeyerek bu rüşvet batağından çıkalım. Ödeyip bu işi  noktalamak – bu belki de son seçenek olur. Önümüzdeki 50–60 yılda Rusya’nın boynumuza takacağı ipi düşünürsek, Bulgaristan’ın güvenliği çok daha önemlidir.

Soru: Bu söylediklerinizden, savrulan 3 milyar Euro için hesap sorulmayacağı anlamı çıkarılabilir mi?

Yanıt: Bugüne kadar devletimizin bu kadar büyük zarara sokulmasına rağmen, suçlu sandalyesine oturtulmuş tek kişinin olmaması ve “Belene” bütçesinden harcanan milyarlarla ilgili savcılığın neden bir tek kişiyi bile suçlu göstermemesi, aslında skandal bir durum. Suçluların ve sorumluların BSP yönetimine ve Üçlü Koalisyona (HÖH-BSP-II.Semyon partileri) bağlı oldukları yorumlanıyor. Aynı zamanda, yanlış kararları alan ve devleti büyük mali kayıplara iten kişiler devlet makamlarında çok önemli görevlerde bulunmaya devam ediyorlar. Örneğin, Rumen Ovçarov “Neftohim-Lukoil” şirketinde devlet hissesini temsil ediyor, Petır Dimitrov ise, devlet radyo aktif atıklar şirketinde çok önemli bir konumdadır. Bulgar halkını birleştiren formül bu ise – çalışmaz sahteliktir. Bulgar halkının birlik ve beraberliği ancak yasaların üstünlüğü ve adalet temelinde sağlanabilir. Boş yere yatırılan milyarlardan sonra hiç kimsenin suçlu bulunmaması ve her şeyin üstünün bir cıla ile kaplanması asla af edilemez. Bu kabul edilemez. Ben savunmuyorum. Bulgaristan için sömürgeleştiricidir.

Soru: Bokova” konusu da “Belene” ye benzemiyor mu? İpleri pazara çıkmıştı. Bizim bazı aydınlar BMT’na mektup göndererek Genel Sekreter adaylığını desteklediler. Onların güvenliği nedir?

Yanıt: Umut edilenin ne olduğunu söyleyemeyeceğim. Emredilmiş ve onlar yerine getiriyorlar. Onların kişiliğini yorumlamak istemiyorum. Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) tarafından yetiştirilmişlerdir. Son 26 yılda kamuoyunu karıştıranlar ve devamlı nöbette olan s.o. “entelektüellerdir” onlar. Şöyle diyebilirim, bizim devletimiz gibi yapısı sökülüp temizlenmemiş devletlerde, yarı aydınlar siyasi lider ve toplumun gözdesi olabiliyor. Kulisleri oligarşi yönetiyor. Kendilerini erişilmez zanneden gön suratlar da toplumun gözdesi olmak istiyor. Bokova gibi şahısların, BMT Genel Sekreteri adayı olma yüzsüzlüğü ortadadır. Bu Bayanın ipleri tamamen pazara çıkmış çevrelerden destek almasını normal karşılamak zorundayız. Bununla ilgili olarak, ben eski milletvekillerinden Evgeni Mihaylov’un Bokova konusunda BMT, ÜNESKO ve diplomatik temsilciliklere gönderdiği açık mektubu tamamen desteklediğimi beyan ediyorum. Bu, Bulgaristan’da demokrasinin eşit koşullarda başlama, adalet ve komünist kodamanların yasa dışı yollardan ele geçirdiklerinin geri alınması çağrısıyla nasıl başladığını devamlı hatırlayan bir kişinin görüşüdür. Geçiş Dönemi’nde tüm bunlar yasaklandı, hasıraltı edildi, kırmızı idarecilerin torunları bugün bize yurtsever ve ulusal lider olarak öneriliyor. Mihaylov’un mektubunu Andrey Rayçev, Bojidar Dimitrov, ajan Gotse (Georgi Pırvanov), Kristiyan Vigenin, Ognyan Gercikov, Valerya Veleva, Dıreva, Solomon Pasi vb. Onlar, bize Ahmet Doğan’ın en büyük yurtsever ve yeni Vasil Levski olduğunu kakıştırmak isteyen kamuoyu kalıpçılarıdır. Bu kişilerin herhangi bir demokrasi mitingine, Demokratik Güçler (CDC) mitingine gidip gitmediklerini kendilerine sorabilirsiniz? Onlardan her hangi birisi Başbakan Oreşarski veya Rus oligarşi temsilcisi Peevski’ye karşı gösterilere katılmış mıdır? Hatta ilk bakışta sevimli izlenimi bırakan, kapanan “Tarım Bankası”na kayyumu olan ve bununla ilgili olarak sorgulanan Ognyan Gercikov bile bu etkinliklerden hiç birine katılmamıştır. NATO Kulübü Başkanı olan, eski dış işleri bakanlarından Salomon Pasi’nin de General Radev’in adaylığına ilişkin susuyor. Çünkü General Radev NATO’ya karşı konuştuğu gibi, Rusya’yı övmekten de geri durmuyor.

Soru: Siz bağımlılıklardan söz ediyorsunuz.

Yanıt: Birçok şeye aynı zamanda işaret ediyorum. Öncelikle biraz uzaklaşan zamandan onların bağlarını koparmamış olduğunu vurguluyorum. Şu önemlidir. Onlardan hiç birisi kanıtlanmış demokrat olarak Bulgar vatandaşlarının güvenini kazanamadı. Onlar güya demokrattır. Çıkar ve ilkeleri savunmaya söz konusu olduğunda her defasında yan ve arka yol aradılar. Günümüzde “Bokova”yı destekleyen “demokratlar” bunlardır.  İnsanlığın reddettiği bir rejimle bağlantılı olduklarından pişmanlık duyduklarını hiçbir kimse işitmedi,  suçsuz kurbanlar anıtı önünde eğildiklerini hiç kimse görmedi. Gerçeklerin aksi olarak, Bokova’nın BMT Genel Sekreterliği adaylığı süresinde bu kişilerden yeni bir şey işitmediğimiz gibi, eski olan hiçbir şeyi de unutmadıklarını görebildik. Bayan Bokova’nın kurmayı gizli polis DS ajanları tarafından oluşturuldu. Kontrolleri altındaki iletişim ortamında, komünistler tarafından canına kıyılan bir aydın olan Rayko Aleksiev’in oğlu olan Aleks Aleksiev’in Bayan Bokova’yı desteklediği ve Ev. Mihaylov’un mektubuna karşı olduğunu iddia edecek kadar yüzsüzlük yaptılar.  Bir demokrat bu kadar alçalamaz, onlar kendilerini tanıttıkları tipten insan olmaktan çok uzaktır.

Soru: İkinci ön oylamada Bokova beşinci oldu. New York’ta 3. oylama yapılacak, durum nedir?

Yanıt:  BMT’daki birinci oylamada o üçüncü oldu. Üçüncülüğü kimsenin tanımadığı Makedon ve Sırp adaylarla paylaştı. Açık Mektup gönderen Evgeni Mihaylov iyi iş yaptı.  Şimdi Bayan Bokova’nın propaganda korusu Mihaylov’u ulusal hain olarak tanıtacak, ulusumuzu birleştirmeyen fakat bölen bu adayı savunanlar, binlerce Bulgar vatandaşını incitti.  Mihaylov’un son yıllarda demokrasi için yaptıkları bir değil iki değildir.  Cumhurbaşkanı Petır Mladenov Sofya’da meclis önünde protestoculara karşı tankları çağırdığında, komünist cumhurbaşkanın yaşanlarını açığa çıkaran oydu. Bayan Bokova hakkında dünya çapında yazıp çizilenlerle ilgili “Çar Çıplak” deyen de o oldu. Bu durumda Bayan Bokova’nın adaylıktan geri çekilmesi, bu imkânı başka bir Bulgar vatandaşına tanıması ve ulusun arınmasına yardım etmesi gerekir.

Soru: Solcuların Cumhurbaşkanı adayını eleştirirken, Rus mayını diyorsunuz, onların temsilcileri ise kamuoyu önünde kendilerini devamlı haklı göstermeye çalışırken, Moskova ile bağlantılı olduklarının açıklanmasından çekiniyorlar, neden acaba?

Yanıt: İyi kavramışsınız. Kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. Bir TV programı, İvaylo Kalvin’e uzun uzun tanıtarak, General Radev’in Moskova ile hiçbir ilişkisi olmadığını anlatması istendi. Biz Kalfin’in Bulgarların yurtseverliğinin Rusya’ya olan bağlılıklarıyla ölçüldüğünü iddia edişini hatırlıyoruz. İnanmamız mümkün olabilir mi? BSP eski başkanı Mihail Mihov, Gen. Radev’in bütün iç kurallar ayakaltına alınarak Cumhurbaşkanı adayı gösterildiğini söylemedi mi? Nasıl oldu da, kimsenin tanımadığı bir general Mihail Mikov’tan, milletvekili, ombudsman Maya Manolova ve Profesör Rumen Geçev’ten daha ünlü biri oldu? Bu örnekler, Rusya ve Putin’le perde ardında anlaşmaya varıldığına işar ediyor. Bu defa da işi beceremezlerse, Moskova Bulgaristan’da başka tasarımlar uygulayacağını, bundan öte şimdiki kadroya bel bağlamayacağını, yüzlerine söylemiş olabilir. Görüldüğü üzere, General Radev, bizdeki Moskova partileri için, efendileri olan Kremlin’in güvenini kazanmaları açısından son şanstır. General Radev projesinin Cumhurbaşkanlığı Sarayına taşınması, Jeopolitik yönelimin değişmesi anlamına gelecektir. Gen. Radev ve arkasındaki nasihatçilerinin kamuoyuna dayatmak istedikleri budur. Bizim NATO ve AB’den başka seçeneğimiz yoktur. Bizim güvenliğimiz ve garantimiz bu ikisidir. General Radev’in kafasında karışıklık var. O, neden bir NATO ülkesinde Askeri Hava Kuvvetleri komutanı olduğunu kendine anlatamayan bir kişidir. O, çok iyi bir askeri pilot, mükemmel bir insan olabilir fakat o yeni günün yüksek değerlerini algılayamadı. Bu, onun yaşadığımız modern dünyayı idrak eden algılama merkezlerinin yıllardan beri kapalı olması nedeni yüzündendir.  Onun beynine kırmızı yıldız, orak ve çekiç dövülmüştür. Beynindeki bu dövmeleri gözle göremesek de, verdiği demeçlerden hemen anlaşılıyor. Bunlar anlatmaya çalıştığımız aday generalin kendi sorunlarıdır. Aldığı açık konum budur. Yeri Bulgaristan’ın belirsiz bir Avro-Asla geleceğine yöneltmeye çalışanların arasındadır.

Soru: NATO ve AB’den uzaklaşıp Avro-Asya dönemecine yönelme tehlikesi bizim için ne kadar büyüktür? Yoksa Ruble propagandası çene mi çalıyor.

Yanıt: İşitilen bir propaganda gürültüsü değil, gerçektir. Rusya’nın son şansıdır. Elindeki tek güç – silahtır. Modernlik ve teknolojik olarak ne kadar çağdaş olduğu başka bir konudur. Topuzla da öldürülebilir. Lezar silahı ile de. Rus silahları için bu parlak bir örnektir. Önemli olan silahın öldürmesidir. Yapılan propaganda ile Bulgaristan’da devletin herhangi iyi bir şey yapabilir gerçeğini yadsıyan (nihilist) bir dünya görüşünü giderek yerleştirmek istiyorlar. Topluma her şeyden NATO, AB, ABD ve genelde Batının suçlu olduğunu telkin ediyorlar. Son yıllarda bu kirli propaganda için büyük paralar harcandı. Gün gelecek, Bulgaristan NATO ve AB üyesi kalsın mı?  Bu soru direk sorulacak. Ve bizim anlattığımız Radev gibi Cumhurbaşkanı olması, beyni yıkanmış kamuoyumuz ve kafasız hain aydınlarımız ve seçimlerde oy satın almak için güvenli bir ağı oluşturulunca gerçekleşebilir. Ben şu an burada bu işi General Radev yapacak, bu stratejik ödev tam da şu an yerine getirilecek demek istemiyorum. Fakat böyle bir eğilim var. Adı “Barıınak” olan planın özünde olan da budur. “Balkan Baharı” adlı başka bir plan da bunu öngörüyor.

Soru: Bu iki planı ilk kez işitiyoruz. Bunlar bir hayal ürünümüdür yoksa gerçek mi?

Yanıt: Kurgu olmadığı gibi, Rusya’nın bize yönelik planlarından bir parçadır. Çok sıkı kontrol altında hazırlansalar da, bu planlarla ilgili bilgi sızdı. Örneğin, “Balkan Baharı” Yakın Doğu’daki “Arap Baharı” planının bir taklididir. Doktora tezini Sofya Üniversitesi’nde savunan Rus General Raşetnikov’un Bulgaristan’a karşı geliştirilen şemalarda en önemli uzman olduğu sır olmaktan çıktı. Bulgaristan’a karşı gizli çalışan ciddi güçler var. Etkinlikleri gizli kalmıyor. “Barınak” ve “Balkan Baharı” Rusya Federasyonu’nun gizli merkezlerinde geliştirilmiştir. Putin’in Rus İmparatoru gibi görünmek ve Rus Çarlığı şan ve şöhretini yeniden yaşatmak istediğini unutmayalım. Daha Deli Petro zamanında, 1724’te hazırlanmış ve etkin olan plan ve şemalarda Bulgaristan olmaması (haritadan silinmesi) öngörülmüştü.  Bulgaristan, adına Rum Dünyası denen alemden bir parça, Karadeniz de Rus gölü olacaktı. O zamandan sonra, Rus imparatorluk siyaseti, Boğazları ve Balkanları kontrolüne alabilmek için,  Bulgaristan topraklarında üstünlük sağlamayı hedeflemiştir. Başka araç ve yöntemlerle olmak üzere, bu siyaset günümüzde de devam ediyor. Rusya Bulgaristan’ın gelişmesini etki altında tutmaktan asla vazgeçmeyecektir. Bundan dolayı biz bugün, son dönemde sorunlar yaşansa da,  en güçlü askeri örgüt olan NATO ve en büyük ekonomik topluluk olan AB’den bir parça olduğumuzu hiçbir an unutmayalım. Sürekli saldırı hedefi oluyoruz, istikrarsızlaşmamız isteniyor.

Reklamlar