Dr. Nedim BİRİNCİ

Konu: Bulgaristan Toplumu Büyük Olaylara Gebe.

30 Haziran 2015 Bulgaristan Türk ve Müslümanları tarihinde hak ve özgürlüklerimizi, ulusal yasal adaleti sağlama yolunda 26 yıldan beri devam eden mücadelenin yeni bir aşamasını Karlovo kentinde bir ulusal protesto mitingle başlattı.

Filibe (Plovdiv) ili Karlovo kentindeki 1475’te kurulmuş olan ve 500 yıl ibadete açık olan Kurşunlu Cami (Ali Paşa Cami)  mahkeme kararlarına rağmen, Müslüman nüfusun ibadet hizmetlerinden alınıp Belediyeye verilmesine karşı düzenlendi.

Protesto gösterisi ve mitinge Karlovo şehrinden etraf köylerde Rağmanlı (Rozino), Anevo ve Hristo Danovo’dan, Eski Zara (Stara Zagora), Yambol, Haskovo, Kırcaali, Pazarcık, Blagoevgrat, Smolyan ve Sofya’dan müminler katıldı. Gösteri alayını ve mitingi Bulgaristan Türkleri ve Müslümanları Baş Müftülüğü Baş Müftüsü Satın Mustafa Hacı yönetti. Karlovo Müftüsü ve diğer din adamları konuştu.

Karlovo imamı Kemal Raşit yaptığı hararetli konuşmasında, mitinge katılan tüm Müslümanlara haklı direnişlerine verdikleri desteklerden dolayı teşekkür etti ve bu hareketlenmenin tüm Müslüman mülklerine sahip çıkma ve yasal yollardan elde edilemeyen Müslüman Mülklerini elde etme yolunda yeni sayfa açtığını kaydetti..

Baş Müftü D-r Mustafa Hacı, “Bu gösteri Filibe Bölge Müftülüğü tarafından organize edilmiştir. Baş Müftülük gerekli destekte bulunmak için bugün buraya geldik. Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan vatandaşları olarak biz Müslümanlar barış, huzur ve anlayış içinde yaşamak istiyoruz. Müslüman topluluğu, Karlova Belediyesi’nin Kurşun Camii’ni müzeye çevrilmesi girişimine karşıdır. Şu anda caminin aktif olmaması, hiçbir zaman da olmayacağı anlamına gelmez” diye konuştu. Baş Müftü, yerel yönetimin camileri müzeye çevrilmesi girişiminin ilk olmadığını belirtti. Baş Müftünün konuşması yerel halk ve hazır bulunan 500 Müslüman tarafından uzun süre alkışlandı. Göstericiler Yüksek Mimarlık değeri büyük olan tarihi Kurşun Cami’yi birlikte ziyaret ettiler,  dualar edildi.

Kalabalık ve ulusal basın mensupları önünde Bulgaristan Müslümanları Baş Müftülüğü Genel Sekreteri A. Ahmedov bir bildirge okudu. Deklarasyonda, “İslamofobi çizgisinde siyaset yürüten yerel yönetim cami bölgesinde arkeolojik kazılar yaparak ayrımcı tavırları ile bölge Müslümanlarını sürekli provoke etmekte” diye belirtiliyor. Gösteriyi yasaklamaya çalışan, ırkçı ve milliyetçi grupları toplayan ve düşmanca sloganlar atarak “BULGARİSTAN BULGARLARINDIR!” ŞİARI ARDINA GİZLENENLERİ DESTEKLEDİ VE BÖYLECE BÖLÜCÜLÜK KIŞKIRTTI. Mahkeme kararlarını tanımayan Belediye Başkanı E. Kabaivanov Müslümanlar tarafından şiddetle protesto edildi.

Bulgar ve İngiliz dillerinde yazılmış olan ve Karlova merkez caddesi boyunca taşınan “Avrupa Birliği ülkesi Bulgaristan’da Dini Mabetlerin Yok Edilmesini Durduralım!” sloganı nümayişi izleyen Müslümanlar tarafından izlendi.

Ramazan günlerine rastlayan Ulusal Müslüman Protestosu, Bulgarların uydurma çevrebilimle ilgili programlarına kurban edilemez. Tarihi Kurşun Cami ve 4 dönümlük bahçesi başlı başına bir görülecek, ziyaret edilecek parktır. Bu cami Bulgaristan’daki en gözde yüksek mimar eserlerinden biridir. Bu yapıt ve tarihsel değerlerimize kazma kürekle saldırılması, cami duvarlarını karalama, camlarını kırma hiçbir soruna çözüm olamaz. Bulgaristan Türklerinin ve Müslümanlarının kesin inancına göre, bir ülkede Mahkeme kararları Belediye Başkanlarınca uygulanmıyorsa, hiçe sayılıyorsa, adil mahkeme kararlarına karşı ırkçı, milliyetçi, İslam dini düşmanı gösteriler yapılıyorsa, ki Filibe ve Karlovo’da 2014 ve 2015’te 5 benzer gösteri yapıldı, adalet olduğu söylenemez, yasal düzenleme yapıldığı iddia edilemez, Avrupa Birliği yasalarının uygulanması söz konusu olmadığı gibi, dini haklar, ibadet hakları doğrudan ayaklar altına alınmıştır.

1978 Berlin Antlaşması gereğince, 1877-78 yıllarında Bulgaristan üzerinden Osmanlıya yapılan Rus saldırı harbinden sonra ülkemizde kalan ve Bulgar Prensliği, 1908’den sonra Bulgar Krallığı ve daha sonra sosyalist Bulgaristan topraklarında kalan vakıf malları, mülkler, müftülüklere bağlı cami, mescit, mezarlık, han hamam, bedesten, dükkan ve diğer mülkler il ve ilçe müftülüklerine, bu arada Bulgaristan Müslümanları Baş Müftülüğü kurulunca da kullanmak, işletmek, korumak ve yeni kuşaklara devretmek üzere devredilmiştir.

Karlova ulusal gösterisinde gün ışığına çıkan olay 1950’den sonra Bulgar sosyalist devleti tarafından millileştirilen ve 1990’da demokrasiye geçiş döneminin başlamasıyla değiştirilen Anayasa ve yasalara göre, gasp edilen mal ve mülklerin gerçek sahiplerine devredilmesini öngören din kurumları – müftülüklerin ve vakıfların-  mal ve mülklerinin geri verilmesini öngören kanunun Bulgaristan Müslümanlar için uygulanmamasıdır. “Kurşun Cami” ye 1950’e devlet el atmış ve ibadete kapatmıştı. Aynı şehirde, şu an Kültür Merkezi binasının yerindeki bir başka camii ise 1972’de bir gecede yıkıldı.

Bulgaristan Türkleri Baş müftülüğü Müslüman taşınmazlarını, topraklarımızı, camilerimizi, mescitlerimizi, dükkânlarımızı, otlak ve ormanlarımızı geri alıp kullanmak ve faydalanmak için 80’den fazla dava açtı. Bu davaların bazıları 2014’te Baş Müftülük lehinde sonuçlandı.

“Kurşun Cami” olayının özünde olan budur. Dobriç’deki ilkokul mülkümüzün Kırcaali’de MEDRESE okulumuzun ve mülkünün geri verilmemesinin vs. özündeki adaletsizlik budur. Yerel Mahkemelerin aldığı kararları Temyiz Mahkemesi (Kasatsiyonen Sıd)  bozuyor. Yerel makamlar ise yerel mahkeme kararlarına uymuyor. Bulgaristan Müslümanlarını sokaklara döken ve protestolarda birleştiren olay budur. Bu konularda ülkemizde huzur yoktur.

Olayın politik yorumunu yaparken şunu özellikle vurgulamalıyız. Politik iktidar mahkeme kararlarını uygulamadığına göre, mahkemelerin, savcılığın vs. organların bağımsız ve tarafsız olduklarını iddia etmeleri anlamsızlaşmıştır. Hukukun hiçe sayılıp köpeklere yem olarak atıldığı ülkelerde DİKTATÖRLÜK kapı açar. Biz ağır bir totaliter diktatörlük döneminden pek çok kurban vererek ve çile çekerek geldik. Özlemimiz demokrasinin yatılacağı bir vatanda var olmak ve kardeşlik aramaktır. Bulgaristan yalnız Bulgarların değildir. Bulgaristan,  Bulgaristan vatandaşı olan herkesin vatanıdır. 1990 Anayasamızın ana ilkesi budur. Bu ilkeyi çiğneyenler ırkçıdır ve aynı anayasaya ve yasalara göre tutuklanmalı ve içeri atılmalıdır. Mahkeme kararlarını uygulamayan Belediye Başkanları da suçludur, görevden alınmalı ve hukuk düzenini bozma suçundan yargılanmalıdır. Hukuk devleti olmayan bir devletin Avrupa Birliğinde işi olamaz. Bulgaristan Mastrit insan hakları sözleşmelerini uygulamayı kabul etmiş bir devlettir ve demokrasi ve adalet tesis edebilmek için uluslararası yükümlülüklerine tamı tamına uymak mecburiyetindedir. Bu gerçeklerin çarpık, tersyüz yada keyfi yorumu olamaz. Hıristiyan,  Katolik ve Gregoryen Kilise mülklerini iade edip, Baş Müftülük mal ve mülkünü, cami ve taşınmazlarımızı, vakıf mallarımızı keyfi hareketlerle, düşmanlık kışkırtarak, taşlı sopalı katilleri sokaklara sürerek vermemek,  iade edilmelerini önlemek tün insan haklarına, tüm dini haklarımıza, tüm demokratik edinimlerimize, demokrasi, hoşgörü ve birlikte yaşama ruhuna tamamen aykırıdır. Bulgaristan Müslümanlarının başlattığı dava her bakıma haklıdır, bütün halk tarafından desteklendiği gibi geniş çapta uluslararası yankı ve dayanışma uyandırmıştır.

Çingene evlerine tapu vermeme, camileri iade etmeme, Müslüman topraklarına yerleşme 19. Ve 20. Yüzyılda belki de dikiş tutmuştur, ama 21. Yüzyılda “Bulgaristan Bulgarlarındır!” sloganının nefes almaya ortam bulabileceğine inanmıyorum.

Ramazanınız mübarek olsun!

Reklamlar