Yıllardan beri birbirine selam vermeyen Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başkanı Sergey Stanişev ile Bulgaristan Cumhuriyeti için Vatandaş Birliği (GERB) Başkanı Boyko Borisov Brüksel’den dönerken uçakta bir görüşme yaptı.

Rafet Ulutürk
Rafet Ulutürk

Tesadüf olmasa gerek. Çünkü bu görüşme, ne zamanlardan beri hazırlanıyordu bir bilseniz. Nihayet politik tavır kişisel kibirden üstün gelince gerçekleşti.  Ne konuştuklarını, bilen yok. Kişisel nedenler denince akla ilk gelen sağlık oluyor, ömründe hastanede yatmayan bir adamın kişisel nedenlerle istifa istemesi de, akıl işi değil.

Sofya gazetelerine göre, bazıları bir saat, kimileri bir ay, ötekiler ise, yeni yıla kadar veya 6 ay ömür veren BSP-HÖH-ATAKA kabinesi, her gün sökülüyor, düşüyor.

Yıkılıyordu da hiçbir şey de olmuyordu, ama HÖH Başkan Yardımcısı, Merkez Yürütme Kurulu üyesi, 42. Halk Meclisi Başkan Yardımcısı Hristo Biserov’un hem partide hem de meclisteki tüm görevlerinden birden istifa ettiği haberi politikayı sarstı. Kişisel nedenlere inanan yok. Ahmet Doğan’ın korporatif sermaye ve oligarşi ile ilişkilerini düzenleyen hukukçu Hr. Biserov’tu, bu yüzden herkesin fikri önce o yana kaydı.

Öte yandan, A. Doğan’ın rahatsızlığı dillere dolaşalı, Hr. Biserov gözünü onun yerine dikmiştir, fısıltıları yükseldi. Bir de şu gerçek var ki, 42. Halk Meclisi’ndeki  HÖH vekillerinden 10 kişi şahsen Hr.Biserov’un adamıdır ve eski “CDC” zihniyetli olduklarından, Türk ve Müslüman vekillerin havasına girememişlerdir. Buna şunu da eklemek gerekir ki, Başbakan Pl. Oreşarski hükümetinde Sağlık Bakanı Tanya Andreava; Çevre Sorunları Bakanı İskra Mihaylova, Sosyal İşler Bakan Yardımcısı Svetlana Dyankova hep Hr. Biserov’un gösterdiği küflü “demokrat-sedeseci” ve tamamen “canlı ölü” kadrolardır ki, durağanlığa alışmış bu kişilerle hükümet ne yakınını ne de uzağını görebilecek durumdadır.

Nedenleri ne olursa olsun, gözle görünmeyen ama çok kudretli bir gücün Hr. Biserov’u, yani Hak ve Özgürlükler Partisi’ndeki ikinci adamı, yağdan kıl çeker gibi, politikadan çekip alması ve çöpe atması, her şeyin ne kadar ince hesaplandığına yeni bir kanıt oldu.

“Biserov ne yaptı acaba?” sorusu yankılanıyor.

Kimsenin bilmemesi gereken çok büyük bir politik pot mu kırdı; Uyuyan Türk, Pomak ve Müslümanları uyandırmış olabilir mi?

HÖH partisinin sırlarını B. Borisov’a sızdırsa, o da olmaz, çünkü ağzı sıkı bir kişidir.

Dosyası bile yokmuş, güvenilir biriydi yani. Öyleyse matematiksel düşünelim ve bir daha sıfırdan başlayalım.

Olaya olumlu ve gerçekçi analiz:

1) Soru:           Hükümetler ne zaman değiştirilir?

   Yanıt:          Yeni alternatif bulunduğunda.

2) Soru:          BSP-HÖH-ATAKA hükümetine yeni alternatif ne olabilir?

    Yanıt: a)    BSP-GERB kabinesi.

    Yanıt: b)    BSP-GERB-HÖH kabinesi.

    Yanıt: c)    BSP-GERB-ATAKA kabinesi. İmkânsız. (GERB istemiyor.)

3) Soru:         BSP ile GERB arasındaki anlaşmazlık konularından en önemlisi nedir?

    Yanıt:        Boyko Borisov’un Başbakan olma isteği.

4) Soru:         Boyko Borisov başbakan olmazsa, BSP ile anlaşabilme yolu açık mıdır?

    Yanıt:        Muhtemelen “EVET”

5) Soru:         BSP-GERB hükümeti teknokrat ya da partiler dışı olabilir mi?

    Yanıt:       “Hayır”, çünkü dolandırıcılık yolları kapanır.

6) Soru:      BAŞBAKAN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER HAREKETİN’DEN (HÖH)

                    PARTİSİNDEN OLSA BSP-GERB HÜKÜMETİ KURULABİLİR Mİ?

    Yanıt:     KURULABİLİR AMA SOKAK KABUL ETMEZ.

7) Soru:      Ne yapmalı?

    Yanıt:     Hristo Biserov’u HÖH’ten ve Meclisten çıkarıp çöpe atmalı, sonra oradan

                    alıp bir saunadan geçirerek BSP-GERB HÜKÜMETİNİN

                   BAŞBAKAN KOLTUĞUNA OTURTMALI.

O zaman hem eski komünistler, hem sosyal demokratlar, hem sağ kanat, hem “ölü canlı”  CDC’liler, hem Yeşiller ve hem de zevali Türk, Pomak ve Müslümanlar memnun olacaktır. Ve işbu sebeple olacak Hr. Biserov daha sonra kullanılmak üzere şimdilik uçaktan çöp gibi atıldı.

 

İşte böyle durumlarda Ahmet Doğan’ın işine akıl erdirmek zor.

Bir yandan, iki defa milletvekili yaptığı, aynı zamanda Sofya polisine bağlı sorgulama amirliğinde HAKİM olarak görünen, aynı zamanda ülkenin en büyük medya grubunun sahibi olan DEYAN PEEVSKİ’yi gizli istihbarat örgütü DANS’ın şefi yapmaya çalıştı; hem de parti başkan yardımcılığında ajan bile olmayan Hr.Biserov’u partide belki de bu günler için tuttu. Bu gidişle Hak ve Özgürlükler Partisi bir yapay duvar şelalesine benziyor, bir yandan duvardan şarıldayarak akan su havuzda toplanıyor, aynı zamanda pompalarla yine duvarın üstüne çıkarılıp yeniden akıtılıyor.

Başka bir değişle al gülüm ver gülüm.

Gizli istihbaratın şefi de HÖH’lü; ajan olmayan Başkan Yardımcısı da HÖH’lü, çöpe atılan Hr. Biserov da hem HÖH’lü hem “çöpçü.” Anlayabilen hacı olsun.

Kurtla kuzu aynı sayada olur mu? Olmaz! Olmaz!.

Bu durumda Hr. Biserov’un (eğer samimiyse) “BAKIN İŞİNİZE!” demesi mantıklı gibi.

Bu sadece bir ihtimal tabii. Olabilir ya, istifaya çok fazla zorlamış da olabilirler. A. Doğan’ın intikamcı biri olduğunu söyleyenler bir değil, beş değil. Kasim Dal ile İsmail Korman’dan sonra kimseyi kovmamıştı. Oldukça zaman geçti. Aslında bir gün parti saflarından Türklerin hepsini, Pomakların tümünü ve Müslümanları kökten kovsa, saha kendisine boş kalacak, hem rahat eder, hem işi azalır, sırtından yük iner

Olmayacak bir şey yok. Bekliyoruz!

2000 yılında, İvan Kostov hükümetinde Başbakan Yardımcısı olduğunda, şimdi başına gelenleri ilk defa o zaman yaşayan Hr. Biserov, kendini sokakta bulmuştu. Ne hikmetse, o vakit, (1) Başbakan İvan Kostov’tan istifa etmesini; (2) Demokratik Güçler Birliği (CDC) Partisi’ni Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) ile yakınlaştırmasını istemişti. “İnsan başına bir defa gelen bir defa daha gelir” demişler de, acaba bu defa Hr. Biserov A. Doğan’ın HÖH Fahri Başkanlığı’ndan istifa etmesini istemiş olabilir mi?

Bir de, Lütfü Mestan’a HÖH Başkanlığı’ndan çekilmesi için nota vermiş olmasın! Vallahi kafa karıştıran çok soru var. Politikanın kötü tarafı da bu işte, sır yumağının çözülmesini 20 -30 yıl beklemek lazım. Ömür mü yeter!

İnsanoğlu hep aklından geçeni yaparmış, kim bilir ne geçti Biserov’un aklından?

Olan olunca, hükümeti ayakta tutan, “ATAKA” partisinin ipi daha da inceldi. Volen Siderov’tan başka bir “atakacı” daha mecliste Plamen Oreşarski hükümetini desteklemezse, ip kopacak ve hükümet düşecek. Ne 2014 bütçesi kabul edildi, ne bir iş görüldü, yeni seçim kanunu da çıkmadı, bunlar devleti çökertecek, haberleri yok…

 

Borisov ile Stanışev’in neden 12 000 metre yüksekte bulutların içinde uçak kabininde görüştükleri anlaşıldı. Cemaat içinde anlaşamayanlar, kem gözlerden uzak, “biz bize” kalınca anlaşırlar.“Bizness klas”ta ikisinden başka kimse yoktu, konuştukları aralarında kaldı. Stanişev, Borisov’a “gen soru verme, ne istersen iste,” demiş olabilir!

Borisov’un kafasında bir bit yeniği olmasa Stanişev’le görüşmek için gökyüzüne çıkmazdı. Eski başbakan, Hr. Biserov’un herhangi bir kusurunu bulmuş ya da bir seçenek geliştirmiş ki, Stanişev’ ile paylaştı. Boyko acele etmekte haklıdır, çünkü partisi dağılıyor, 4 sene dayanacak hali yok. Bu durumda Hr. Biserov planı  Borisov’un kafasından çıkmış olabilir. Olacak ya, Biserov bir basamak daha yükselip Başbakan olmak hevesiyle kısa bir süre çöplükte beklemeyi kabul etmiş olabilir. Fakat düşüp de kalkamamak da var…

Stanişev de uçaktan iner inmez, ayağının tozuyla Doğan’ı karşısına alıp senin adamların şunu şunu yapıyor, ya da şöyle şöyle yapmak zorundayız dediyse, olay bitmiştir. Zaten birkaç gün önce Hr. Biserov’un hem Demokratik Güçler Birliği’nden hem de Hak ve Özgürlük Hareketi’nden sıkı dostu HÖH milletvekili Yordan Tsonev, ana muhalefet partisi başkanı B. Borisov hakkında ağmazını açıp şöyle demişti: Ülkede asayişi bozan, uyuşturucu işlerine karışan, kaba kuvvet kullanan “Güvenlik ve Sigorta Şirketi” (CİK) örgütünün kurucusu sensin. Ben bunu mahkemede kanıtlayabilirim.”

Borisov’un partisi 12 Mayıs 2013 parlamento seçimlerinden sonra hızla oy ve itibar kaybederken, biraz parçalandı. Ülkenin en büyük uyuşturucu şebekesinin kurucusunun eski başbakan Borisov’un olduğu dünyaya duyurulduğunda, GERB partisi politikadan çekilmek zorunda kalır. Hr. Biserov’u istifaya zorlayan ama tamamen açıklanmayan neden böyle bir şeyse, politik bunalımın daha da derinleşmesinin önlenmesi amacıyla BSP ile GERB arasında anlaşma ve yakınlaşma kapıları açılmıştır.

BSP ile GERB partisi 1990’da yasaklanan Bulgaristan Komünist Partisi kökeninden gelir. Bunalımlardan çıkışın ve halk tepkisini önleyebilmenin tüm yolları tıkanınca, kişisel itirazlarla bu iki partinin birbirini yemesine son verip, politik hedefler ve ulusal çıkarlar uğruna anlaşarak yakınlaşmalarına karar vermiş olabilir. Böylece B. Borisov’un totaliter diktatör T. Jivkov’un koruması ve S. Stanişev’in de Bulgaristan Komünist Partisi MK Sekreteri D.Stanişev’in oğlu olmasından kaynaklanan “sen kim oluyorsun, ben şuyum” sürtüşmesi noktalanmış sayılmalıdır. Bulgarların şu nükteli sözünü anımsatıyorum: “eski hizmetleriniz için yeni ödül beklemeyin!” Böyle bir anlayış liderleri gökyüzünden yere indirmeye yeterlidir.

26 Üniversitede birden 2 haftan beri devam eden ve hükümetin istifa etmesinde direnen öğrencilerin ve yaz aylarında 4 ay süren orta kesimin güçlü başkaldırışı dikkate alınırsa, süreğen ayaklanma dalgasının ana nedenleri hep Hak ve Özgürlükler Partisi’nin kapısını çaldı. Yanlış kararlar masaya yatırıldığında, halkın huzurunu bozanın HÖH olduğundan, hesap vermesi gereken de HÖH olmalıdır ki, şimdiki koalisyon bozulduğunda HÖH partisi politik sahneden inmek ve çarmıha gerilmeyi kabul etmek zorunda kalacaktır. Zaten 5 ayda 3 adım atamayan Pl. Oreşarski hükümetine yol gösterip yeni alternatifi göreve çağıran isyancıların hedeflerinden biri de budur.

Alternatif formülle geniş kitlenin okşanması ve ülkede huzur bekleniyor. Brüksel dönüşünde, yıldızlar arasında yapılan pazarlıklardan BSP-GERB hükümeti çıktı. Yazıp çizdiklerimiz doğru çıkarsa,  Ahmet Doğan, Lütfü Mestan ve irili ufaklı tüm HÖH yönetim tayfasına muhalefette emekli olmayı bekleme kısmeti çıktı. Hayırlı olsun!

Hristo Biserov ve Yordan Tsonev gibi çöplükten toplanan “politikacılarla” bu iş bu kadar olurdu. Atalarımız, “yabancı kaşığıyla yemek yenmez,” demişler ve haklı demişler.  Yazık sizlere, yazık bizlere, oy veren zavallı çilekeş ve yoksul halkıma…

Reklamlar