ismail cingoz1İsmail CİNGÖZ*

Tunus’ta başlayarak bütün Ortadoğu ülkelerini etkileyen Arap Baharı olaylarının üzerinden beş yıl geçmesine rağmen etkisi hâlâ sona ermemiştir. Özellikle Suriye rejiminin sert direnişine Rusya ve İran’ın açıktan desteği, bölgede daha farklı olayları her an tetikleme riskini de beraberinde getirmiştir.

Neredeyse ırk, din ve mezhep ayrımı yapmaksızın her unsura saldırı düzenleyen, uyguladığı terör taktikleri ile halk üzerinde korku ve panik uyandırarak göçlere sebep olan DEAŞ (Devlet’ül Irak ve’ş Şam) ise adeta heterojen bölgelerin homojenleşmesine hizmet ile görevlendirilmiş olduğu izlenimi vermektedir. Böylece Suriye’nin kuzeyinde olmaz denilen Kürt Koridorunun oluşturulmasının sonlarına gelindiği görülmektedir.

Arap Baharı olaylarının Suriye’ye sirayeti ile ülkenin bölgesel demografik yapılarını değiştiren göçler yaşanmış, olmaz denilenler olmuş ve Suriye’nin kuzeyi DEAŞ’in de etkisiyle PKK terör örgütünün Suriye oluşumu olan PYD tarafından Kürtleştirilmiştir[1].

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya merkezli olarak Suriye üzerinden yürütülen güç mücadelesi ise her geçen gün daha da karmaşık hale gelmektedir. Bu mücadelede saflar yeniden belirlenirken en fazla etkilenen ve zarar gören ülkenin ise Türkiye olduğu aşikârdır. Zira Türkiye’nin, Suriye’den beş yıldır kesintisiz süren göç dalgaları ile gelen sığınmacılarla uğraşı devam ederken, bir taraftan maddi olarak olumsuzlukları tolere etmeye çalışırken, diğer taraftan ise sınır güvenliği ve iç güvenlik kaygıları da buna paralel olarak her geçen gün artmaktadır.

Haziran 2012’de Akdeniz üzerinde düşürülen Türk uçağının düşürülmesinden sonra angajman kurallarını değiştirdiğini açıklayan Türkiye, bu çerçevede 24 Kasım 2015’de Rus uçağını düşürmesi[2] ile Suriye politikasında işler daha bir karmaşık hâl almıştır. Rus uçaklarının Bayır-Bucak Türkmenlerini bombalanması; hem Türkiye hava sahasını ihlal ederek bu eylemi gerçekleştirmesi Türkiye’yi ve Türk halkını kışkırtma, hem de hiçe sayma anlamı da taşımaktadır bir noktada.

Belki de Rusya, Suriye özelinde Türkiye ile özellikle kriz çıkartmak ve Türkiye’nin elini zayıflatmak için uçağını yem olarak kullanıp, Türkiye’nin düşürmesini istemiş de olabilir. Suriye krizine kadar Türk-Rus siyasi ilişkilerinde son yıllarda iyi bir ivme kazanıyor görüntüsü bir anda yerle bir olmuştur. Eğer Rusya uçağını bilerek düşürttürmüş ise çok farklı planları olduğu değerlendirilmelidir.

Tüm bunlardan daha da vahimi Türk hava sahasını ısrarla ihlal eden Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi sonrası NATO’nun Türkiye lehine açıklamaları[3] yanında, Genel Sekreter Jens Stoltenberg’in “Müslümanlar İçin Savaşmayız”[4] sözleri ibret vericidir.

Rusya ve İran’ın açıktan destekleri ile Suriye rejimi bazı bölgeleri tekrar ele geçirmeye, muhaliflerden ve DEAŞ’tan temizlemeye başlamıştır. Gelinen süreçte Avrupa, ABD, Rusya, İran, İsrail, Suudi Arabistan başta olmak üzere kimin kime yardım ve destek olduğu birbirine karışmış durumdadır. Yani ortalık toz-duman haldedir.

Suriye rejimi Rusya ve İran’ın desteği ile bazı bölgeleri tekrar kontrolü altına almaya başlaması ile özgüvenini yeniden elde etmiş olacak ki; Beşşar Esed “Askeri harekât olursa karşı koyarız”[5] açıklaması yapmasının hemen ardından Türkiye ve Suudi Arabistan’ın müşterek bir operasyonla Suriye’ye müdahale edeceklerinin konuşulduğu bu günlerde Suudi uçakları İncirlik Üssüne konuşlanmıştır [6].

Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler, Halep’e saldırılar ve nihai hedefinin Akdeniz’e ulaşma amacı taşıdığı her yönüyle açıkça belli olan Kürt Kuşağı oluşturma çabalarını ve kurgulanan oyunları bozmak isteyen Türkiye, 13-14 Şubat tarihlerinde PYD hedeflerini vurmuştur.

Bu arada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus da terör örgütlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmakta mahir olan Esed’in Suriye Muhaberatı vasıtasıyla Lübnan Hizbullahı’nın çabaları ile “Liva İskenderun” isminde PKK terör örgütünden farklı yeni bir örgüt kurdurarak Amanos Dağlarında faaliyete geçirmeye çalıştığı, özellikle Hatay üzerinden Türkiye’yi yeni bir terör örgütü ile oyalamaya çalışacağı[7] basında yer almıştır. Eğer bu oluşum faaliyete geçirilirse Suriye rejiminin Hatay politikalarından çok PYD’nin işine yarayacağını, Kürt koridorunun oluşmasına hizmet edeceğini anlamak zor olmasa gerek.

Görülen o ki, Suriye özelinde Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler Türkiye’yi sıcak bir çatışma ortamına sürükleme tehlikesi ile karşı karşıya getirmektedir.

Türkiye Günlüğü Dergisi Genel Yönetmeni Sayın Mustafa Çalık’ın ifadesi ile Türkler yüzlerce yıldan buyana yurt tutarak vatan eylediği bu coğrafyada savaşçı özelliği ile tutunabilmiştir. Şimdi şartlar 1918’in Osmanlı Devleti ya da 1922’nin Türkiye’sindeki gibi değildir. Günümüz Türkiye’si gerek nüfus, gerekse askeri açıdan çok daha güçlü bir durumdadır[8].

Savaş arzu edilen en son şeydir ama yeni bir Sevr dayatması ile karşı karşıya kalmak durumu hâsıl olursa elbette Türkiye gerekeni yapacaktır. Fakat Türkiye hamlelerinde uluslararası meşruiyet çerçevesinde hareket etmelidir. Uluslararası kamuoyunu, dost ve müttefik gördüğü ülkeleri ve en önemlisi iç kamuoyunu muhtemel Suriye harekâtına ikna etmiş, haklılıklarını ortaya koymuş olmalıdır.

NATO’nun yanımızda yer almama ihtimali olduğundan hareketle B ve C planlarımız en ince ayrıntıları ile hazır olmalıdır.

* Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı, BAŞKON-Uluslararası İlişkiler Koordinasyon Kurulu Üyesi ve BULTÜRK Ankara Temsilcisi.

[1] Süleyman ŞENSOY, “Kürt Koridoru İran ve Türkiye”, TASAM, 15.08.2015, (Erişim), http://www.tasam.org/tr-TR/Icerik/19557/kurt_koridoru_iran_ve_turkiye, 18.07.2015.

[2] Mehmet DALAR, “Düşürülen Rus Savaş Uçağı, Angajman Kuralları ve Uluslararası Hukuk”, ORSAM, 28.11.2015, (Erişim), http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=5568, 29.12.2015.

[3] Hürriyet, 24.11.2015, “Düşürülen Rus Uçağıyla İlgili NATO’dan Açıklama”, (Erişim), http://www.hurriyet.com.tr/natodan-dusurulen-rus-ucagiyla-ilgili-aciklama-40018080, 25.11.2015.

[4] Ensonhaber, 08.12.2015, “NATO: Müslümanlar İçin Savaşmayız”, (Erişim), http://www.ensonhaber.com/nato-muslumanlar-icin-savasmayiz-2015-12-08.html, 09.12.2015.

[5] Mynet Haber, 12.02.2016, “Esad: Askeri Harekat Olursa Karşı Koyarız”,  (Erişim), http://www.mynet.com/haber/dunya/esad-askeri-harekat-olursa-karsi-koyariz-2311290-1?utm_source=twitter&utm_medium=referral&utm_campaign=haberwallpost, 13.02.2016.

[6] Milliyet, 14.02.2016, “Suudi Arabistan Jetleri İncirlik’te”, (Erişim), http://www.milliyet.com.tr/suudi-arabistan-jetleri-incirlik-te-gundem-2194093/, 14.02.2016.

[7] Sabah, 03.02.2016, “Hatay’da Kirli Plan”, (Erişim), http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/02/03/hatayda-kirli-plan, 03.02.2016.

[8] Dr. Mustafa Çalık, Haber Türk TV, 12.02.2016, “Gündem Siyaset” Programı.

Reklamlar