İbrahim SOYTÜRK

Tarih: 23 Şubat 23 02 2017

Konu:   İstatistiklerdeki Siyasi Bunalım.

Yaşam zor nefes alıyor.

Bu hafta Sofya basını, Şubat ayında siyasi nitelikli sorunlarla yapılan aylık anketin sonuçlarını, Aralık 2017 ve Ocak 2018 aylık anket sonuçlarıyla mukayeseli bir şekilde yayınladı. Dikkat çeken, Bulgaristan seçmenlerinden % 37,8’i yeni bir seçimde oy kullanmak istemezken, % 40’ının ise, erken genel parlamenter seçimden yana olmasıdır.  Bu oran geçen 2 ayda % 2 oranında artmış, politik aktif yaşta olan vatandaşların günümüzde aktüel siyaset dışı kaldığına işaret ediyor.

Bugün Bulgaristan’da meclis seçimi yapılsa, Siz hangi partiye oy verirsiniz? sorusuna alınan cevaplarda, iktidarda bulunan Bulgaristan’ın Avrupa Vatandaşları (GERB) Partisinin Aralık ayından beri, 3 ay içinde  % 1.5 güven kaybettiğine ve bu siyasi partinin ana dayanağı olan ama durmadan eriyen seçmen kitlesinin artık ancak 20.7’ye düştüğüne işaret ediyor.

Oy potansiyeli oranı, aynı dönemde Bulgaristan Sosyalist (BSP) Partisinde % 0.2 artarken, Hak ve Özgürlükler (HÖH) Hareketinde ise, bu oran % 0.4 artış kaydetmiştir. Sözde “Yurtsever Cephe” – hükümet ortağı olmaya devam etse de, 3 parti olarak aldığı halk güveni artık % 5.2’ye kadar inmiştir. Artık baraj çizgisi altında kalan, bugünkü mecliste 12 milletvekili bulunan “Volya” (İrade) partisi de aralarında ankete katılan ve sayıları 5 olan siyasi partilere güven ise % 2.4 oranında erimiştir.

Bu siyasi tablo değişmezse yeni meclise ancak 4 siyasi parti girecek ve Hak ve Özgürlükler Partisi 3. siyasi parti olacak, fakat son aylarda devam eden “birleşme” ve meclise 50 milletvekili gönderme çabalarından henüz bir olumlu sonuç umudu anketlere yansımıyor.

Sofya parlamentosunun çalışmalarıyla ilgili olarak önceden dağıtılan anket sorularına alınan cevapların % 61’i “olumsuz,” % 27’si de “Olumlu” dur. Aynı sıralamada hükümetin çalışmalarına  “olumsuz” deyenler % 54; mahkemelerin çalışmalarına olumsuz değer verenler % 63; Savcılığın çalışmalarına “yetersiz” değer verenler % 60’ iken Ombudsman Maya Manolova’nın çalışmaları katılımcıların % 62’si tarafından destek bulmuş, Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin  “Kadına ve Çocuklara Şiddet” konusundaki tutumu da  % 51 oranında destek bulmuştur.

Günümüzde Bulgaristan yürütmesinde % 45 (en yüksek) nüfus (saygınlık, otorite) sahibi siyasi yönetici Başbakan ve GERB partisi Başkanı Boyko Borisov’tur. İkinci sırada gelen Ombudsman Bayan Maya Manolova’dır. Güya “Yurtsever Cephe” kadrosu olarak hükümette bakan olan kişilerin nüfusu % 10 ile % 15 arasında değişiyor. Çok düşüktür.

Bu anketler memleketimizin bir beleyiş içinde olduğunu gün ışığına çıkardığı bir durgunluk olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu durgunluk, ülkede iç ve dış göçe çare olmuyor, gurbet yolcusu olmak için baharı bekleyenler susuz bekleyiş içinde bulunuyor.

***

Resmi anket sonuçlarından Bulgaristan’da çok acil bir çalışma başlatıp ADALET REGORMU yapılması gerektiği ortaya çıkıyor. Adaletin olmadığı yerde demokrasiden ancak anarşi doğabilir. Anarşik ortamda ise rüşvet ve dolandırıcılığın hakim olduğu gibi, işsizlik, cahillik, çaresizlik, yoksulluk hayatımızı ateşten gömlek ediyor. Umutsuz yaşamak çok zor!

Bulgaristan’da yapılması gereken adalet reformu, azınlık hak ve özgürlüklerini de meşrulaştırmalı ve yasalara işlemelidir. Bugün Bulgaristan Türklerinin anadili yasaklanmış durumdadır ki, Bulgaristan Müslümanları ülkede barış, güvenlik ve huzurun temel taşı ve orta direğidir. Toplumsal huzurun Müslüman ahlakı, adalet anlayışı ve hoşgörüsüne dayanması gerçeği devlet desteği bulmaktadır. Yakın geçmişinde birkaç ayaklanma, iflas, çöküş, büyük göçler, mali bunalım, katliam ve iç hesaplaşmalar yaşayan Bulgar ulusu, kendini yeniden üretemez duruma gelmiştir ki, Biz Türkler ve Müslüman toplum olmadan barış ve huzur sağlama yeteneğini kaybetmiştir. Bulgaristan Türkler siz olamaz, Müslüman toplulukla ortak dil bulma fikri bugün her günden daha ağır basıyor. Bulgar halkının mutluluğu Türklere bağlıdır.Toplum dağılmış, kendi kendini toparlayamayacak duruma gelmiş ve yeni birleştirici hamleyi ancak Müslüman topluluk atabilir. Demek istediğim, huzur ve anlaşma, barışçı buluşma yolunda yeni bir hamle başlatılacaksa, bu işe Müslümanlar, Türk öncüler, aydınlar mutlaka dahil edilmelidir. Pek tabii ki, yeni bir buluşma arayacaksak bu öncelikle biz Müslümanlar, Türkler arasında birlik sağlamaktan geçecektir. Bu yönde en zor zamanlarımızda attığımız adımları yeniden değerlendirmemiz, öz eleştiriden geçerek, her birimizin kabulü olan ortak değerlerde buluşmalıyız.

***

Bizim bu gidişimiz gidiş değil. Birçok konuda biz Bulgar moralini, Hıristiyan değerlerini kendimize örnek alamayız. Yaşmak içimden gelmese de birkaç örneğe değinmek istiyorum. Brüksel’de bulundum. Avrupa Birliği başkentinde dikkatimi çeken bazı şeyler oldu ki, yazmaya utanıyorum. Bulgar fahişeler ve kodoşlar anakent kavşaklarını tutmuşlar. Brüksel belediyesi onlar için özel kanun çıkarmış ve uygulamaya koymuş. Pezevenklerin kiraladığı dairelerden yatak başı 250 Euro günlük kira alıyor. Bir Bulgar fahişe bu parayı, kodoşun komisyonunu ödeyebilmek için günde 6 kişiye hizmet sunmak zorunda ve ondan sonra kendi kesesi için çalışıyor. Durum bu.

Kadınsız bir toplum üreyemez. Bu gidişi durdurmaya önlem almayan hükümetler asla ayakta duramaz.  Bu toplumun orta direği biziz. Bunun bilincine varmak ve derlenip toparlanmak zorundayız. Ödev ortaktır.

***

Yine bu hafta 20. kez olmak üzere, 180 ülkede yapılan rüşvet araştırma anketleri çıktı. 13 bağımsız kuruluş tarafından açıklanan bu raporlarda Avrupa Birliği ülkeleri arasında birinci yerdeyiz.  Anlaşılan rüşvet konusunda Bulgaristan’da rüşvet konusunda 2 formül hazırlanmış. Birisi hükümet ve belediye ihaleleri için, ikincisi de Avrupa Birliği ülkelerinden gelen fon paralarıyla ilgilidir. Paraların bir kısmını rüşvet olarak geri vermeden hiç kimsenin adım atmaya imkânı yok. Toplum kıskıvrak bağlanmış, fakirler yoksullaşmaya devam ederken, zenginler palazlanmaya devam ediyor. Rüşvet puanı % 43 olarak gösteriliyor ki, geçen sene 2 puan yükselmiş ve sistemli bir büyüme kaydediyor. Toplumda rüşvetle savaşanların potansiyeli tükenmiş.

Yaşanan durgunluğun nedenleri arasında, gazeteci araştırmalarının kısıtlanması, yasaklanması ve engellenmesi birinci sırada gösteriliyor. Rüşvetten yaşayanlar “özgür basından daha güçlü” bizde. Kimse burnundan kıl kopartmıyor. Devlet soyuldu çöküyor açılmış dava, tutuklanan soyguncu, dolandırıcı yok. Paralarını Of şor hesaplarda saklayanları, dış bankalarda tutanları devlet korumaya devam ediyor. Devlet, savcılık, polis sanki soyguncuları saklıyor ve ele vermiyor, mahkemelerde adalet şoklaşmış ve derin dondurucuya konmuş, buzunu salmıyor.

İkinci olarak, rüşvete karşı çalışan bir yasama düzeni yok. Rüşvetle mücadele edecek komisyon kurulamadı. Savcılık sinyal bekliyor ve ardından suçlar donduruluyor, suçlular kovuşturulup tutuklanmıyor. Romanya’da içeri girmeyen bakan kalmadı, Bulgaristan’da hiç birisi savcılığa çağrılmadı. Polisleri susturmak için yılbaşında 100 milyon leva dağıtıldı ve yoksul toplum yüzüstü kaldı.

TV ekranına çıkıp “Bulgarlar huzur içinde sabaha kadar uyuyor.” Deyenler yalan söylüyor ya da kendilerini kandırıyor. Sofya metro duraklarında önünde bir boş çay bardağı sabaha kadar oturan, betona uzanmış uyuyanlar,  gün boyu “Allah rızası için bir ekmek parası” diyerek dilenen yaşlıların sayısı her geçen gün artıyor. Bu tabloyu görenler, Birinci Dünya Savaşından sonra açlık olmuş ve durum böyleymiş, diye anlatıyor. 1990’dan sonra Bulgar hükumetleri halkı toprağının başına çeviremedi, sabanlar toprağa dalmadı, ekinler boy atmadı, tarlalardan orakçı şarkıları gelmedi. Toplum büzülüyor, yaşam zor nefes alıyor, köyler insansız kalıyor. Vatanımız yeni sel bekliyor. Beklenen insan seliyse, içinde biz olalım..

Lütfen paylaşınız.

Reklamlar