Kıbrıs Müzakerelerinde Son Durum konulu konferansta konuşma metni
Prof.Dr.Erhan ARIKLI’ya Plaket taktim ederken

Sayın Belediye Başkanım,
Değerli dostlar ve konuklarımız
Kıbrıs Müzakerelerinde Son Durum
Konulu Konferansımıza HOŞ GELDİNİZ.
 
Geçen hafta yeni bir ara fasla giren Kıbrıs görüşmeleri, bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kahramanımız, geleceğin Başbakanı, KKTC-Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. ERHAN ARIKLI Beyle tanışmamıza, kucaklaşmamıza vesile oluyor.
 
Bu yıl, biz ulusal ve uluslararası konulu birçok açık oturum, forum ve şölen düzenledik.
Bunların birçoğuna siz de katılma fırsatı buldunuz. Bu defa suyu gerçek kaynağından içeceğiz.
Son aylarda çok dinamik bir evrim gösteren, Lefkoşa ve İsviçre merkezli, Birleşmiş Millerler Örgütü Genel Sekreteri gözetimindeki Kıbrıs görüşmeleri hararetli, zik-zaklı, gerilimli ve yeni bir ertelemeyle sona erdi.
Bu görüşmelerden haklı olan taraf her zaman kardeşlerimiz yani biz olduk. Haksız isteklerin hiç birini kabul etmedik. Kıbrıs çevresinde jeo-politik durumun değişmesi, adanın bir doğal gaz kaynağı perspektifi, Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimizi her konuda ve her bakıma daha da haklı bir duruma getirdi.
 
1960’tan ve özellikle de 1974’ten beri bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve dostlarımız ve diğer tarafta da Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve emperyalizm olmak üzere,  satranç tahtasında bitmeyen, yenen ve yenileni olmayan bir oyun oynanıyor. Bu diplomatik oyunda, büyük güçler hep Kıbrıslı Rumların yanında olmuş,  Kıbrıslı Rumlara tüm hakları tanımış, Adanın Güney Kısmını Avrupa Birliği’ne üye almış, Rum kesimindeki İngiliz askeri üssü yerinde duruyor, Larnaka’dan Fas’a sahil boyu yabancılar için köşkler dizmiş, Of Şor bankalar ve başka imkânlar hep aynı satranç oyunundan sahneler olmaya devam etmiştir.
Biz Bulgaristan Türkleri için ana-vatanımız kadar değerli, önemli, hiçbir koşulda, hiçbir zaman hiçbir ödün verilmeyecek bir verilmemesi gereken kutsal bir topraktır KKTC.
Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devlet gücünün bir denge ölçüsüdür.
1989’da Bulgaristan’dan kovulan ve “Büyük Göç’le” Kapı Kule’den ana-vatana giren kardeşlerimizden 20 binden fazlası, ana-vatanımızdan kopmaz bir parça olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yerleştirildi ve bir çoğu hala orada yaşıyorlar.
Artık çeyrek yüzyıl Girne ve Magosa köylerinde, Lefkoşa’da yaşayan soydaşlarımız son Kıbrıs görüşmelerini büyük bir ilgiyle izlediler.
Çünkü onlara, emperyalizmin nüfus dengesi gibi dayatmaları yüzünden bugüne kadar birçoğuna KKTC vatandaşlığı tanınmamıştır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da tanınmamış, Bulgaristan ve AB vatandaşlıklarıyla orada kalmışlardır. Çocukları orada doğdu, okudu ve istihdam buldu, evlendi yuva kurdu.
Bu arada KKTC’nin diplomatik durumu dikkate alındığında, bu soydaşlarımız en küçük bir evrak onayı için Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Bulgar Büyükelçiliğine koşmak zorundadır.  
Güney Kıbrıs’ta yaşayan ve Rum bölgesinin AB üyeliğinden sonra KKTC’ne serbest giriş çıkış hakkı kazanan Rumlar, özellikle Bulgaristanlı göçmen kardeşlerimizin yaşadıkları,  tamamen onarılmış köyle ve evlere akın ettiklerinde, nostaljik ve trajik sahneler yaşanmıştı. Bu bakıma, bu defa İsviçre’de yürütülen Kıbrıs görüşmeleri bizim için çok anlamlıydı.
KKTC’nin bir karış toprak vermeyi kabul etmemesi, KKTC’de yaşayan kardeşlerimiz tarafından tamamen desteklendi. Heyecanla kutlandı. Bu anlamda KKTC biz Bulgaristanlı Türklerin de vatanıdır, ana-vatanımızdır, ve olmaya da devam edecektir.
 
Son dönem diplomatik müzakerelerin anlam ve hedefi üstüne ayrıntılı bilgileri sayın konuşmacı konuğumuz Prof. Dr. Erhan Arıklı’dan dinleyip bilgilenme imkânımız olacak.
Kürsüyü kendisine bırakmazdan önce, bir iki cümleyle bütün Türk Dünyası için taşıdığı son derece büyük önemin bugünkü güncelliğini dikkate alarak, Türkiye Silahlı Kuvvetleri’nin 1974 Kıbrıs Çıkarması’na kısaca değinmek istiyorum.
Bu 1974 çıkartması Türkiye Cumhuriyetinin dışında yaşayan ülkelerdeki Türklere olan yaklaşımına bir barometre olmuştu.
Örneğin Grivas’ın, enosisçilerin, (Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak isteyenlerin), kendisi uzlaşma ve barış güvercini yapmaya çalışan Papaz Makaryos’un Türklere karşı katliam ve soykırımlarına kör ve sağır kalan Sofya’daki Todor Jivkov rejimi, Türklere Türklüğünü unutturma siyasetini birdenbire değiştirmişti.
Türk askeri uçaklarının Kıbrıs semalarında belirdiği an, Sofya’da Bulgaristan Türklerine Mahsus Radyo Yayınlarını 3 saatten 5 saate çıkarıldı;  kapattığı Türkçe gazeteleri yine basmaya başladı, okullardaki Türkçe ders saatlerini arttırıldı. Bu gerçekler, dünya Türklüğünün huzurunun, güvenli ve rahat yaşamasının, kendini mutlu hissetmesinin tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne ve başarılarına, Türk diplomasisine bağlı olduğunu daha 1974’te kanıtlamıştı.
 
Aynı yıl Bulgaristan’ı ziyaret eden Başbakan Bülent Ecevit, Todor Jivkov’a “Bulgaristan’da yaşayan Türkleri dil, din, kültür mal mülk haklarını tanıdığın ve huzurunu sağladığında, Türkiye’den büyük dostun olmaz” sözleri, diktatörün bizimle ilgili hain planlarını 10 yıl erteletmişti.
 Bu günde Türkler Dünya’da nerede yaşarsak yaşayalım, Bulgaristan, Kerkük, Dayır-Bucak, Kırım vs rahat nefes alabilmemiz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın yönetiminde alınan kararlara, Türkiye’nin büyümesine, Bölgesel Güç olmasına, terörler ve teröristlerle mücadelede zaferine, dünya coğrafyasında önemi ve etkisi artan bir güç olmamıza bağlıdır.
Biz Bulgaristanlı Türkler, KKTC’li kardeşlerimiz, Türkiye Türklüğü hepimiz bir elin parmaklarıyız, bir ruhun bütünüyüz, olmaya da devam edeceğiz. Türk toprağının her karışı kutsaldır. Kimseye verecek tek taş ve çöpümüz yoktur.
Türk bayrağının dalgalandığı yerde dalgalanmaya devam edecektir.
Bu gerçekleri hayatı pahasına defalarca kanıtlayan, KKTC’li kardeşimiz,  Sayın konuşmacımız Prof.Dr. ERHAN ARIKLI’ ya söz verirken, hepinizi çağımız güncelliğini orijinal bir kahraman, çok vaat eden bir siyasetçinin kıvrak mantıklığıyla, kendi ağzından dinlemeye davet ediyorum.
 
Tekrar hepinize bu davetimize teşrif ettiğiniz için Teşekkür ederim.
Buyurun Prof.Dr. Erhan Arıklı, mikrofon sizin.
Reklamlar