Şaban HOCAOĞLI

 

Ramadan Runtov Kimdir?

 

Ramadan Runtov, 30 Ocak 1930 tarihinde Gotse Delçev’e bağlı Kornitsa köyünde doğdu. Breznitsa ve Lıjnitsa köyleriyle birlikte bir gerdanlıktırlar Rodopların boynunda. Zaten bu üç köyün talihi geçmişten bugüne birbirlerinden ayrılmayan tek yumruk oluşturmaktadır. Adeta pahasız bir cevherdirler. Ecdat bu cevheri güvenilir kuşaklara bahşetmiştir. İlle velâkin 1877–1878 Rus – Türk Savaşı’ndan, özellikle Balkan Savaşları’ndan bu yana buranın ahalisi huzur görmemiştir. Yaşam tarihini gözyaşlarını sayısız şehitler vererek yazdılar. Bu tarihi insanca okumak isteyen bulunmadı sanki. “Her şey insanımızın refahı, mutluluğu adına” sloganıyla sahnede elini kolunu sallayan totaliter rejimin ileri gelenleri olan komünistler defalarca tanklarla, zırhlılarla, otomatik silahlarla kuşatılmış asker, milis, gönüllü müfrezelerle bu illerin “efendisi” olan Müslüman Pomaklara “Siz Bulgarsınız, size ancak Hıristiyanlık yaraşır” diyerek üstlerine gittiler, aç kuduzlar gibi çullandılar. Köy meydanları defalarca bu mahsusları yok etmek isteyenlerle hakiki cenk meydanına dönüştü. Nice ölüler düştü, şehitler verildi. Ömür boyu sakat kalacak onlarca yaralı vsy. Sağ kalanlardan büyük bir kısmı memleketin çeşitli köşelerine sürgün edildi. Rejim için tehlikeli hesap edilenler ya “ölüm adası” Belene’ye veya cezaevlerine tıkıldılar. Arkası gelmeyen baskı ve zulümlere rağmen, İslamiyet’ten ve Türk adlarından vazgeçiremediler onları. Baskı arttıkça içlerindeki ateş külhan oldu. Yandı da yandı, hem de dünyanın dört bir köşesine ışık saçarak. Bu sönmez ışığı yakanların başında Ramadan Runtov ve ailesi aslan misalli oğulları bulunuyordu.

Her erkek gibi Ramadan’ın da vatan borcunu ödemesi zamanı geldi. Azınlıklardan çoğu gibi onu da silahlı sıra askeri değil, emek eri (trudovak) aldılar. Komutanları daha ilk anda teklifte bulundu.

  • Partimize (BKP) üye olursan seni derhal kurslara göndereceğiz ve diğerlerinin Başına Çavuş olacaksın dediler. Kabul etmemek olanaksızdı. Yıl 1952 kurstan geçti ve Sofya’nın “Diyanabad” semtinde inşaat işleri yaparken buraya 36 Türk emek eri getirdiler. Onları görünce siyasal ast çavuş:
  • Beş yüz yılın hesabını görmeliyiz. Türk çocuklarının suyunu çıkarmalıyız, dedi. Ve kafasında daha nice insanlık dışı düşünceler sepetteki uğul vermek isteyen arılar misali vızıldıyordu.

Asteğmen beni ustabaşı yaptı. Bana tabi olan arkadaşlarım hep Rodoplardan ve Deliorman bölgelerindendi.

Ramadan Runtov’u 1954 kışladan terhis edilince iki yıllık parti okuluna göndermek istediler. Razı gelmedi, çünkü ha oraya gitmiş, ha vicdanını satmış mahiyetinde bir kuşku kıpır kıpırdı içinde. 1956 yılında Gotse Delçev kasabasında parti konferansı düzenlendi. Parti sekreteri konferansı açarken:

  • Nihayet Rodopların üzerindeki siyah tül perdeden kurtulma zamanı geldi, dedi. Emir verircesine yüksek sesle. Damarlarımızdaki farklı kan birleşmeli, kadınlar da fereceleri atmalıdırlar.

Üç köyün kadınları ayaklandı. Breznitsa’da bir cip kırdılar. Hava adında bir kadın diğerlerine el ayak olarak, köyün hocasını tutuklanmadan kurtardılar. Ama kadınlar öyle el ele verdiler ki, saflarını bozmak olanaksızdı. Yılmalandılar. Gotse Delçev’ten gelen 40–50 kişiyi belediye binasına kapayıp rehin aldılar ve bütün gece onları kapalı tuttular.

Duruma müdahale etmek için Blagoevgrat’tan partinin Birinci Sekreteri İvan Gulev geldi. Fakat o da köylüleri yatıştıramadı. Bilakis ateşe körükle gidercesine kan kabartıcı bir konuşma yaptı.  Konuşmaya Muharrem Hacıbekir itiraz etti. Etti ama tutuklanarak öyle dayaktan geçirildi ki, sonunda hayatından oldu. Sonra Ramadan söz aldı. Gulev ve Kutinov’a dönerek:

  • Bulgaristan’da Türklerin meselesi gerçeklerden çok uzak! Bunlar ancak sizin gibilerinin hayal ürünleridir. Biz Türklerin talihi sizlerin elinizde! Halen, 20. yüzyılda yaşamamıza rağmen, siz 13. yüzyılın sonlarında bocalıyorsunuz. Bu sözler Gluev’i çıldırttı. Ramadan tutuklandı ve Belediye Başkanı Panayotov salondakilere: “İşte bütün isyanların elebaşısı.” Diyerek Ramadan’ı gösterdi işaret parmağı ile.
  • Ben Türküm. Bulgar değilim. Annem de İvanka değil, Hatice, diye haykırdı.

Salondan tartaklanarak çıkarılırken: Boris Dermenciev ve ekibi 3 gün Ramadan’ı çarmıha germeye çalıştılar. Aralıksız sorguya çektiler, tehditte bulundular. Dördüncü gün kaza komitesinden gelen Kutinov’a:

– Kutinov karşımda göz kırpıştırıp durdu. “Söyle bu kölelerden ne istiyorsun? Onları ayı gibi oynatmak için bir kemençe getirmediğin kaldı,” diye bastı narayı. Ve cebindeki parti biletini önüne attı. Onu daha 8 köydeki takip etti. Bunu gören gizli hafiye Petrov kirpinin sırtındaki dikenler arasından başını çıkardığı ve kedinin sıçanın üzerine atladığı gibi üzerine atladı ve diğer odaya sürükledi. Dövmek istedi. Dövemedi. Ramadan kolunu kıvırıverdi. Tabancasına davranmak istedi. Ramadan bir vuruşla onun da önünü aldı. Sonra Kornitsa, Breznitsa ve Lıjnitsa köylerini kışkırtma tutanağı hazırladılar. İmzalatmak istediler. İmzalamadı. Ana avrat düz gittiler. “Barbarlık üniversitesinde” öğrendikleri bütün oyunları oynamaya çalıştılar. Fakat Ramadan’ın iç alemini fethedemediler.

Bu olaylardan sonra Ramadan ailesiyle birlikte Kazanlık şehrine bağlı Dolni İzvorovo köyüne göç etti 1960’tan 1964’e kadar burada tarım kooperatifinde huzur içindeydiler. 1964 yılında Pomakların adlarını değiştirmek için bir deneme yapıldı ve 24 000 kişinin adları değiştirildi. Bu hal karşısında ahali Balkanı boyladı. Orada günlerce aç susuz kaldı. Kara bulutların üzerine dolu yağdıracağını sezen Ramadan ve arkadaşları Kazım Çavuşev, Asım Mustafaov, Hüseyin Hayrullov, Selim Mustafaov vb. 10 kişilik bir örgüt oluşturdular. Protesto ifadesi olarak 3 800 imza toplayıp Plovdiv Türk konsolosluğuna teslim ettiler. Ramadan kendilerini Türk olarak kabullenen Pomaklar’ın hikâyesini defalarca anlatırken şöyle diyordu:

  • 1971 yılında Türkiye’den “Rodop Tarihi” başlığı altında Batı Trakyalı Ahmet Aydın tarafından kaleme alınmış bir broşür getirttik. Ahaliye bilmedikleri bazı olayların ayrıntılarını açıklamış olduk.

Ramadan’ın Ferhat adındaki oğlu 1975 yılında Türkiye’ye irtica eder. Orada Hukuk Fakültesinden mezun olur. Göçmenlere yardım derneğinde Rodoplar tarihi üstüne ayrıntılı bir konferans verir. Katılımcılar Rodop ahalisinin geçmişten bugüne tarihi hakkında bilgi edindiler.

Yeni kimliklerimizi, dinimizi, gelenek ve göreneklerimizi yaşatma davası adına diğer oğlu İbrahim insan hakları savunucuları Dr. Konstantin Trençev  ve arkadaşlarının yanında yer alır. Yıllarca illegal bir mücadelenin içinde olgunlaşırlar.

  • Bir gün ustam bana yarın işe gelme, adlarımızı değiştirmeye gelecekler, dedi.

Karşıdaki orman milis ve cip dolu!

Biz de ertesi günden itibaren köye gelen arabaları yoklamaya başladık. Arabaların birinden bir kız fırladı. Yanımıza koştu. Biz de hemen kızın namusunu kirletmek isteyen caniyi yakaladık. Yanına köyünde 8 tutukluyu serbest bıraktırdık. Yoklama esnasında Şeynovo’da bir otobüs durdurduk, fakat içinde 20 polis ve 2 köpek varmış.  Hemen bizi yakaladılar. Ben ve arkadaşlarım 4 ay sürekli sorguya çekildik. Mahkeme huzuruna çıkarıldık nihayet. Duruşmadan sonra grubumuza dahil olanları çeşitli ceza evlerine gönderdiler. Beni Burgas Cezaevine yönlendirdiler. Hatta 28 Mart 1973 olayları ile ilgili duruşmalarda savcı şahidi olarak salona aldılar. Sonra beni Stanke Dimitrov’ta (Dubnitsa) su dolu bir hücreye yerleştirdiler. Ramadan 1974’te altı yıl hüküm giydi. Cezaevinde onu hafiye ve müzevir yapmak istediler. Durumu anlayan sanıklardan Hasan aga adında biri Ramadan’a

  • Nasıl temiz geldinse buraya, öyle de temiz çıkmalısın, diye nasihatte bulundu.

Ramadan’ın cevabı şu oldu:

  • Canımı alabilirler caniler ama beni Türk-İslam haini yapamazlar.

25.09. 1074’te Ramadan’ı 15 görevli karşısına çıkardılar. Türkçeyi düzgün konuşan Binbaşı Balabanov ve yüzbaşı Slavov Ramadan’a “Bir ad için insan bu kadar inat eder mi?” deyince Ramadan:

Bizim adlarımız Allahü teâlânın Peygamberimize Cebrail (A.S.) vasiyetiyle gönderdiği kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’den alınmıştır. Doğumdan hemen sonra Ezanla ana babalarımız tarafından verilmiştir. Öyle ki, onları bizden kimsenin almaya hakkı yoktur.

BUZHANENİN BUZLARINI ERİTEN İRADE

Ceza evinde Ramadan’la ad boğuşması 2 ay 10 gün sürdü. Bu zaman esnasında Ramadan gerçek buzhaneden farksız bir hücrede tutuldu. Buradan ancak uyuyanın cesedi çıkıyor.Öyle ki, Ramadan bu buzları da eritebildi. Yüce Tanrı adına iradesine sahip olmanın ne olduğunu tekrar gösterdi. Tehditler, dayaklar, mengeneler yardım etmedi. “Buradan ancak kemiklerin ve ölün çıkacak” deseler de Ramadan yılmadı. Ramadan cezaevinde beraber bulunduğu arkadaşlarından da söz etti.  Plovdiv’in Kulken köyünden Hüseyin Kepçe adında bir hain Ahmet, Orhan ve Hüseyin adındaki köydeşlerinin 20-şer yıl hüküm giymesine neden olmuş.  Samakov’tan Stefan Zarkov adındaki bir gazeteci 8 yıla çarptırılmıştı. Pazarcık cezaevine değiştirildi ve orada da boğularak hayatından oldu. Ramadan’a af için Yüksek Mahkeme’ye dilekçe yapmasını söylediler. Vazgeçti. Bir kemik bir deri kalmıştı. Hapishane arkadaşı Ahmet Habibullah kurtardı onu. Ahmet ailesinden aldığı yağ ve balın bir payını ona verdi. Ve 20 gün zarfında Ramadan’ı ayaklanın üstüne doğrulttu.

1977 yılında hapisten çıktı. Sonra daha defalarca tutuklandı. Sorguya çekildi. Cezalandırıldı. Ama hep Ramadan Ramadan olarak kaldı.

20 Mayıs 19890’da Sultanov adında bir görevli yeniden tutukladı Ramadan’ı, çünkü Konstantin Trençev, Hristofor Sıbev, Petır Boyaciev, İliya Minev, Nikolay Bosiya ile “Müslüman Grev Komitesi” kurmuşlardı. Petır Boyaciev’in tavsiyesiyle Sevlievo, Cebel, Gotse Delçev bölgeleri açlık grevlerine gittiler. Aynı gün gecenin saat 12’sinde Ramadan bütün ailesiyle birlikte Plovdiv’te trene bindirilerek Viyana’ya sürüldü. Cebinde bütün ailesi için ancak 30 Doları vardı. Yugoslavya hududunda durdurdular ve “bu parayla siz tuvalet ihtiyaçlarınızı bile karşılayamazsınız” dediler. Paris’e Petır Boyaciev’e telefon edince işler yoluna girdi.  Üç gün içinde Belgrat’ta sınır dışı edilen 100 Bulgar vatandaşı toplandı. Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal Belgrat’ta özel uçak gönderdi. Uçakta İstanbul’a kadar Ay yıldızlı bayrak Ramadan’ın elinde dalgalandı. Atatürk Havaalanında Turgut Özal’ı, Deniz Baykal’ı VE DAHA NİCE YÜKSEK DÜZEY DEVLET ADAMLARINI görünce sel gibi akan sevinç göz yaşlarıyla doldu.

— Ben hayatımı bu bayrağa hasrettim. Nihayet özgürlüğüme kavuştum! Beyanatında bulundu.

Yine burada 18 yıldan sonra birbirlerine kavuştukları oğlu Ferhat’ı bağırına bastı.

Türkiye Cumhuriyetinde Ramadan Runtov ve ailesi mutluluğun kanatları üzerinde yeni ufuklara açıldılar.

 

 

Reklamlar