Dr.Nedim BİRİNCİ

 

Bulgaristan Merkez Seçim Kurulu kesin sonuçları açıkladı.

Özelliklerden biri 218 bin zarfın boş olması ve Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin GERB Partisi’nden Vejdi Raşidov, Huseyin Melih ve Reformcu Blok’tan  Korman İsmailov dışında başka bir Bulgar partilerinden hiç bir Müslüman Türkün milletvekili olamamasıdır.

Boş zarf kullanan 218 bin kişi yeni bir partiye oy vermiş olsalardı, GERB, Bulgaristan Sosyalist  BSP Partisi ve Hak ve Özgürlükler Hareketi HÖH – DPS sıralamasında dördüncü olacaklardı. Olağanüstü ilginç bir durum, çünkü bu rakama 70 bin yanlış oldurulduğu için geçersiz sayılan oyu da eklediğimizde, toplam oyların % 10’undan fazlasının çöpe atıldığı ortaya çıktı. İstisnalardan olmakla, zarflar içinden “yeter ürediğiniz” misali yazı ve bir prezervatif de çıktı. Bu açıdan 5 Ekim 2014 erken seçimleri Bulgar seçmeninin gerçekten de totaliter kadro sürüsüne karşı bilinçli ve kendiliğinden çizgileri olan bir protesto sergilediği görüldü.

Uzadıkça uzayan ve sonu görülmeyen totalitarizmden demokratik düzene Geçiş Dönemi’ni inceleyen yeni kitaplarda, Bulgaristan’ın “Rus totalitarizminden çıkıp mafya totalitarizmine” girdiği tespiti dikkat çekti. Buna “mafyalı demokrasi” güzellemesi de eklendi. Dolayısıyla bizde seçim sandığından prezervatif yerine “damarlarınızı kesin de sizden kurtulalım” mesajıyla jilet de çıksa şaşmamak gerekir. Çünkü bugünkü oylar, geçmiş ve geleceğimiz bizimdir. Yani bir anne yeni doğan çocuğuna burnun neden kısa ya da uzun diye soramaz!

Demokratikleşme döneminde bizde 2 farklı seçim yasası uygulandı. İlkine “Dont” dendi. Bu sisteme göre, dış ülkelerden gelen oylar önceden belirlenen bir ilin milletvekili listesindeki adaylara dağıtılıyordu. “Dış yardım” sayesinde o ilden kimsenin tanımadığı kişiler milletvekili olabiliyordu. Bu örneği birkaç defa Dobriç ilimiz yaşadı.

Bu defa uygulanan seçim yasası:

İkincisi sistem “Hayer – Nimayer” adıyla açıklandı ve iki defa uygulandı. Son değişiklikleri Sosyalist Parti BSP milletvekili ve 42. meclis başkan yardımcısı av. Maya Manolova tarafından hazırlanmıştı.  2013 Mayısında HÖH-DPS milletvekili dış ülkelerden ve Türkiyeli soydaşlardan “teşekkür ederiz” bile demeden aldığı oylarla, bu yasaya göre hareket edip Vidin ve Sofya’nın 2 seçim bölgesinden milletvekili çıkardı. Hatırlayacağınıza göre, insan kıtlığında kriminal bir tip olarak bilinen Şterü Şterev 500 oyla Sofya’dan milletvekili çıktı. Vidin seçmeni ise yalnız 400 oy verdiği vergi kaçakçısı Dimitrov yine bu uygulamayla 14 ay meclis sandalyesinde oturdu. Sabıkalıydılar, “dokunulmaz” statüsünde yaşayıp rahat ettiler.

Bu yasaya göre hesaplama formülü yüksek matematik fakültesinde bile okutulmuyor. Aslında “ölü canlıların” oyları seçim gününden birkaç hafta önce çuvallarla Merkez Seçim Kurulu’na taşındığından formülü bilenler bile olasılıkların batağından çıkabilecek durumda değildir. Bulgar sosyolojisi bu defa meclise 8 partinin gireceğini 3 ay önceden bildirdiği ve tutan bir öngörü yapabildiği için iplerini çeken kulis olduğunu açığa vurdu.

Yasal karışıklıktan kısmeti çıkanlar:

Yine şu “Hayer – Nimayer” sistemine göre, oy takviyesi ancak az oy alanlar arasında en çok oyu olanlara yapılıyor.  Örneğin 42 mecliste Hukuk Komisyonu Başkanı olan, Hukuk öğrenimini Fransa’da bir yerlerde yaptığı için her bakıma şişen Çetin Kazan Gabrovo ilinden HÖH-DPS liste başı adaydı. O seçmene son 1.5 yıl içinde HÖH-DPS dalaverelerinin hukuksal tutarlılığını anlatırken çok yutkunduğu, belki de dışarıdan gelen jandarma mı diye hep pencereden dışarı baktığı ve kimseye şu bizim özürlü yargı sisteminin ne zaman adaletli çalışmaya başlayacağını anlatamadığından ötürü olacak pek oy alamadı. Fakat o gibi adaylar adaletsiz yargı sisteminin bir az daha yaşayabilmesine can suyu kadar gerekli olduğundan Türkiye’den gelen oylarla beslendi ve tam sandıktan çıkarken Gabrovolu seçmen isyan etti.

 

Aynı işlem Köstendil’de Aleksandır Metodiev, Yambol’da İliya İliev vs. için uygulandı. Dubnitsa, Köstendil, Yambol seçmenler birkaç eşeğin boyunlarına “mecliste eşek istemiyoruz” tabelası asarak Sofya’ya kadar uzandılar. Ne var ki, bu protestolar seçim öncesi alevlenen anti-Türk hareket ve söylevin devamı oldu ve nefret dalgası bir o kadar daha kabardı.

Seçim kanunu nasıl değiştirilecek:

Genel Kurulun toplanmasıyla ilk işlerden biri seçim kanunu değiştirmek olmalı deyenler çoğaldı. Yasa değişikliği ile milliyetçiler Türkiye’deki soydaşlarımızı seçme ve seçilme hakkından men etmeye çalışmak için bıçak biliyor. Hiçbir dayanağı olmayan atış noktaları Türkiye’nın Avrupa Birliği üyesi olmamasıdır. Onlar AB dışında yaşayan ülkelerde oy kullanılmasını yasaklamak istiyorlar. Bu defa 64 ülkede oy kullandı. 36 ülkede oy kullanılması yasaklayan bir Bulgar yasası onaylandığında, Makedonya, Sırbistan ve Moldova’daki Bulgar kitlenin de oy hakları yasaklanmış oluyor ki, bu da başlı başına başka bir problem doğurabilir. Brüksel AB aday üyelerinde kullanılan oylar yasaldır yasası çıkarsa, soydaşları ilgilendiren problem kendiliğinden aşılacaktır.

Bu değişikliğin özünde dış ülkelerde, örneğin Türkiye’den gelen oylarla Bulgaristan’da kazanamayan adayların meclise sokulması yerine oy kullanılan ülkelerde seçim bölgeleri belirlenmesi ve orada yükseltilen adayın yerinde seçilmesi öneriliyor. Bursa’da 2 seçim bölgesi belirlense, majoriter (mutlak ekseriyet yani çoğulcu) sisteme göre kazanan adaylar hemen yerinde belirlenebilir. İstanbul, İzmit ve İzmir, Çorlu seçim bölgelerinden çıkacak milletvekilleri Sofya meclisinde bir soydaş grubu oluşturup halkçı çalışmaları raya oturtmaya başlayabilir. Bu gelişmelerin seçmene indirgenmesinde ve açık olarak anlatılmasında Sivil Toplum Örgütlerine çok büyük ödevlet düşüyor. Bu çalışmaların yazılı yapılması yanında, bir İnternet radyo yayını başlatmak ve UKW uzerinden Bulgaristan Türklerine ve soydaşlarımıza hitap eden bir radyo programı başlatma zamanı geldi de geçti.

Yasa değişikli ve seçim dili sorunu:

7 partinin Bulgar milletvekilleri seçim yasasını Türklere karşı değiştirme hevesinde olsalar da onların seçenek özgürlüğünü kısıtlayan yanlar da var. Örneğin bazı partiler seçim listelerinin illere göre hazırlanmayıp Ulusal Parti Listeleri hazırlanmasında ısrar ediyorlar. Bu isteği kabul etmek için, HÖH-DPS partisi seçimde propaganda dili serbestliği istemelidir. Böylece seçmenimize ana dilinde propaganda yapma hakkımızın yasallaşmış olabilir. Bu çok önemli bir şanstır. Çünkü Bulgar partilerinden hepsi yasanın değiştirilmesinde ayak diriyor.

Bu değişiklikler önümüzdeki aylarda yapıldığında, bir sepet otu iki eşeğe paylaştıramayan kişilerin parlamento yolu kapanabilir.

Reklamlar