Yıkıcı propagandası:

Dr. Nedim BİRİNCİ

Konu: Yalancıların mumu yanmaya devam ediyor

  1. “Usulca ve dikkat çekmeden”:

Enformasyon mücadelesi hissettirmeden, kendini belli etmeden yürütülür. Büyük ödev: Yasalara göre, bugün çöp kofasına atılmış, kndilerini çöplükte hissedenlerden, insan yerine konmayanlardan Türk Kimliği davamıza mücahit yetiştirmektir.

Bu yazımda sizinle birlikte Rusya’da propaganda işlerini yöneten Aleksandır Dügin gözüyle propaganda sorunlarına bakmak istiyorum. Onun açıkladığı yöntemler yıllardan beri Bulgaristan’da bize karşı kullanılıyor.

Bu yazımın sizde, Moskova’nın Bulgaristan’a ve dolayısıyla Bulgaristan Türklerine karşı azimle yürütmeye devam ettiği enformasyon ve propaganda mücadelesinden birçok çağrışım uyandıracağından eminim. Çünkü aynı yöntemler daha sosyalist totaliter dönemde de bize karşı kullanılmıştı. Şimdi de kullanılıyor.

Al. Dugin bir ideoloji uzmanı olarak, aşırı Rus milliyetçiliği, Rus imparatorluğu fikirlerini savunan ve Batı dünyasına düşmanca tavrıyla bilinir. O, Kremlin’in lanse ettiği propaganda uzmanlarından biridir. Yazılarından seçmelerle açıklamaya çalışacağımız gerçekler, Rus propagandası teknolojisini ve beyin yıkma ustalığını açıklıyor. Kullanılan yöntemler son zamanda büyük tartışmalara neden oluyor. Öte yandan, Avrupa Birliği 5 yıl süren özel bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı ve Sofya’daki “Blitz”, “Expres” v başka 5 haver merkezinin direk Moskova propagandası yaptığını ve enformasyonla kafa karışıklığı yarattığını duyurdu. Sofya hükümeti bu merkezleri, “Skat” ve “Alfa” gibi faşist propaganda yapan TV programlarını, “Ataka” ve VMRO’nun “Balgarya”, ve “Retro” gibi gazetelri henüz yasaklamıyor …

Al. Durin’in  Moskova Yüksek Enstitülerinde verdiği konferanslar, Rusya’nın Batı uygarlığını çökertmek için kullandığı propaganda yöntemlerini artık gizlemiyor.

O, Avrupa Asya Gençlim Örgütleri’nin Moskova’da düzenlediği konferansta son konuşmalarından birini sundu. Gençlerin üzerine enformasyonla etkide bulunmanın günümüzde büyük sayıda usulü ve biçimi var. Günümüzde enformasyon savaşının nasıl yürütülmesi gerektiğine ilişkin hazırlanmış birçok program ve yazılmış kitaplar var. Bunların arsında, Moskova’daki Rusya Federasyonu Dış İşleri Bakanlığına bağlı Diplomasi Akademisi Prof. İgor Pagrin’ın hzırldığı program hayata en uygun ve en iyi sonuçlar veren bir yapıt olarak ortaya çıktı.

Prof. Pagrin, yalan enformasyon (haber) kullanmadan elde edilen sonucun  kısa süreli olduğunu ve sınırlarının da, haber kıtlığı olduğu dönem içine sıkıştığını belirtiyor. O da aynı enformasyon yöntemlerinden söz ediyor:

  1. “Yapıştırmak /etiket yapıştırmak”:

Etiket yapıştırma usulünde belirleyici ola gönül kırıcı, gücendirici lakab, etiket, benzetme, metafor, ism vb hemen bulup gecikmeden karşılık bulmak şeklinde olur. Bu “etiket” bir sosyal olguya, insan bir örgüte, şirkete vs yapıştırılır.

Bulunan etiket, insanlarda ve kamuoyunda olumsuz tepki uyandırmak için kullanılır, iğrenç emsaller çağrıştırır ve böylece bir kişi, örgüt, sosyal grup ve kurumlar, onların fikirleri, yaptıkları öneriler gözden düşürülür, ya da onların teklifleri kamuoyunda alay konusu edilir.

/Bütün Müslümanlara “terörist” dendiği gibi. HÖH partisine “etnik İslamcı parti” dendiği gibi. DOST partisine “Ankara kökenli” dedikleri gibi…Türklre “kendilerinden kurtulmamız gereken insanlar” gözüyle bakıldığı gibi…/

  1. “Nakliye” ya da “Transfer”:

Bu usulün anlamı, saygı duyulan ve propaganda kaynağı tarafından kendilerine sunulan, değer verilen kişinin ve onun itibarının sevenleri arasında büyük bir ustalıkla, fark ettirmeden, zorlayarak dayatmadan halk çoğunluğuna yaymakta gizlidir. “Transfer” usulüyle çağrışım uyandırıp, toplum için değerli olan bir şey ya da bir kimse ile çağrışımlı bağlantı kurulması sağlanır.

/1990’larda Bulgar medyası Ahmet Doğan’da kurtarıcı çağrıştırmıştı./

/2009’da fidye için insan kaçırılırken B. Borisov da kurtarıcı olarak göreve çağrıldığı gibi… Ayaklanan Bulgaristan Türklerine bir polis ajanı olan A. Doğan’ın “lider” olarak sarıldığı gibi. Sahte hapisçinin liderliğe transfer yöntemi…/

  1. “Bir otoriteye dayanmak”:

Yüksek otorite sahibi kişilerin olumlu etki yapan konuşmaları ya da tam tersi, belirli kategoriler üzerinde tepki uyandıran demeçler kullanılır.  Amaç, kitle ile güvenli etkileşim kurmaktır. Etkilenmek istenen hedef kitle olarak ünlü siyasetçiler, kültür adamları, iş adamları, öğretim üyeleri ve uzman kişiler seçilebilir. Arzu edilen sonuç elde edilebilmesi için etkilenecek olan grup temsilcisine, onun aldığı yüksek göreve, (eski ve şimdiki) popülerliğine ve bütün kitle ile yakın olmasından doğan güven gibi etkenler dikkate alınır.

/Bulgaristan’da bütün haber kaynaklarımız kapatıldı, otoritemiz kalmadı. A. Doğan bize “gerçek kaynağı” , “kurtarıcı” gibi dayatıldı…/

  1. “Kartların yeniden dizilmesi”.

Çelişkili bir tez içinde tezat olduğundan söz edilmeden, seçilerek ya olumlu ya da olumsuz delil ve etkenler üzerinden propaganda yapılır. Belirli bir siyasi programın, tezin, fikirlerin vs kabul edilmesinin zorunlu olduğunu ya da reddedilmesinin kaçınılmaz olduğunu ispat etmek için bütün olaylar, kanıtlar v deliller tek taraflı olarak gösterilir.

/Bir hain ajan olan Ahmet Doğan’ın Bulgaristan Müslümanlarına bir hak ve özgürlük savaşçısı olarak gösterildiği gibi…/

  1. “Vagondan biridir”:

Davranışlarda benzerlik ya da aynılık gerektiren, “herkes böyle yapar” izlenimi uyandıran öneri, fikir, demeç, tümceler kullanılır. Hedefte olan ters etki uyandırmaktır. Belirli bir kişi ya da olayla ilgili büyük miktarda olumsuz bilgi ve delil sunulur ve merhamet ve acıma duygusu uyandırılır, böylece lanetlenme unutulur.

“A.Doğan’ı “saraya” kapayan Bulgar makamları zavallıya acıma duygusu uyandırmayı hedeflemiştir./

  1. “Karşıtlık İlkesi”:

Bir haber başka bir haberin gölgesinde duyurulur. Yarım gerçek bildirilir. Dinleyen ve okuyana sunulan hakikatin bir yarısıdır.

/ 1986’da Bulgar İstihbaratı Birinci Şubesi tarafından Dobriçe bağlı Barakovo köyünde kurulan Bulgaristan Türklerinin Milli Kurtuluş Hareketine sızmak ödeviyle görevlendirilen Ahmet Doğan’ın bir “hain ajan” olduğu sürekli gizlenmiş ve yalnız bir dava adamı olarak tanıtılmıştı./

  1. “Alay etmek”:

Bu yöntem kullanılırken, kendilerine karşı enformasyon savaşımı yürütülen somut kişiler, belirli görüşler, örgütler ve onların çalışmaları ve değişik gruplar alay etmeye hedef olarak seçilebilir. Kendileriyle alay edilerek aşağılanacak olan hedefin seçilmesi somut enformasyon durumuna göre farklı olabilir. Böyle bir yaklaşım hedef kitle üzerindeki bilgi ve psikolojik etkinin yoğunlaştırılmasına olanak sağlar.

  1. Enformasyon savaşımı yürütme usullerinden biri olarak söylentiler:

Rivayetlerin dilden dile kulaktan kulağa dolaşması için sosyal ve psikolojik ön koşullar vardır.

Kışkırtma ve tuzaklar, enformasyon savaşımı yürütülürken kullanılan teknolojilerdir:

Haber vesilesi yoksa veya eksiklik belirdiğinde, bunlar amaca uygun şekilde yaratılır.

/Zaten Müslüman olan Bulgaristan Çingenelerinin İslamlaştığı gibi…; İmam Hatip Okullarımızın toplumu radikalleştirdiği gibi vs…/

  1. “Haber alanı kapma”:

Belirli kitle haber araçlarının çalışmaları iyi örgütlenerek ötekilerin belirli enformasyon alanında etkili olmasının engellenmesi anlamındadır. Böylece kitle, verdiği haberlerin doğruluğu devamlı telkin edilen, yalnız bir kaynaktan haber almaya mecbur bırakılır, ancak aldığı haberlerin gerçek olduğuna kendini inandırır.

/Bulgar makanlarının Bulgaristan Müslümanlarına kendi radyo ve TV programları açmalarına, anadillerinde gazete dergi çıkarmalarına izin vermeyişinin temel nedeni budur. İnsanlarımızın hafızasına istediği haberi akıtma olanaklarını elden kaçırmak istemez./

  1. “Boş iddialar yayma”:

Kanıtlanma gerek olmadığı, “gözle görülüp elle tutulur” havası verilip delilmiş gibi gösterilerek farklı iddialar yayılır. Bunlar gerek olabilecekleri gibi uydurma da olabilirler.

/20. Yüzyılın sonunda bizim hakkımızda davullu zurnalı yayılan en büyük yalan haber isimlerimizin değiştirilmesini kendimizin istediğimiz kuyruklu yalanı idi./

  1. “Zorlayıcı propaganda”:

Haberlerde emrivaki, mecburmuş gibi sözler ve değimler kullanılır. Örneğin seçimlerde “Oyunu şu partiye ver…. Onu seç! gibi ifadeler kullanılır.

/”Skat“ ve “Alfa” gibi faşizan propaganda yapan TV programları Türkleri, Müslümanları, soydaşlarımızı, sığınmacıları ötekileştiren, onları sürekli diken üstünde durmaya zorlayan ve alabildiğine küçümseyen ifadeler kullanarak bu yöntemi sürekli kullanıyor./

  1. 13. “Kamuoyunca onaylanmayan durum oluşturmak”:

Kamuoyunun şu ya da bu davranışı onaylamadığı düşü yaratmak için kullanılan bir yöntemdir. Belirli bir göreve aday olan bir siyasetçinin ya da grubun olumsuz simasını yaratmak için kullanılır. Bu amaçla nüfusun belirli çevrelerinde etkili kişilerle, nüfuslu temsilcilerle söyleşi yapılır, anket düzenlenir, farklı “etkin gruplardan” fikir alınarak gerçekleştirilir.

/Bulgaristan Türklerinden herhangi biri bir devlet görevine aday olsa hemen dosyası çıkarılır veya ajan sürüsünden biriyle söyleşi yapılarak adayın kişiliği lekelenir. Bu yüzden devlet kurumlarında görev alan soydaşımız hemen hemen yoktur.Okul müdürümüz, fabrika, maden vb müdürlerimiz yok gibidir./

  1. “Dirk Yalanlama”:

Birçok gerçeğin unsurları, kanıtları direk olarak reddediliyor ya da yalanlanıyor.

/Bunu, Bulgar Güvenlik Konseyinin Bulgaristan’da etnik, dil, din azınlığı olmadığı iddiasında da görüyoruz. 1990 yılında Bulgar devleti Türklerin, Pomakların, Müslüman Çingenelerin değiştirdiği isimlerini iade etti, fakat etnik topluluk haklarından hiç birini geri vermedi. Ülkede 2 milyon etnik azınlık yaşamasına karşın, bu insanların yasal azınlık hakları olduğunun varlığını direk olarak reddediyor./

  1. “Küçümsemek”:

Yalanlamak ya da yönlendirmek niyetiyle ele alınacak karşı tarafın herhangi bir tez ya da önerisinin daha fazla zarar vereceğini esas alınarak, ona ehemmiyet vermeme yolu seçiliyor. Konuyu kamuoyuna mal etmek ve “şişirmek” için elinde imkân olmayan taraf, bu kavgada yenik düşer.  Bu arada, olumsuz enformasyonda biraz da gerçek payı varsa etkisi büyük olur.

/Biz bu olayı, anadilde okul, kütüphane ve kültür evi isteklerimizde defalarca yaşadık. Vergimizi ödediğimiz devlet, çocuklarımıza anadilimizde anaokulu, ilk ve orta okul açacağına, 1950’lerde elde edebildiğimiz ve gasp edilen haklarımızı geri vereceğine bu konuda imzaladığı uluslararası antlaşmalarda yer alan insan hakları istemlerine uyacağına, “etnik hakları size tanırsam Çingeneler, Pomaklara, Ermeniler, Yahudiler, Tatarlar, Gagavuzlar, Ulahlar ve Makedonlar da tanımak zorunda kalırım, “imkân yok” değip kapıyı yüzümüze kapatıyor. Propaganda yaygarası koparmamıza engel oluyor. Zaten Radyo, TV programı ve ulusal gazetemiz yok. Bu konuda uluslararası yardım almamızı engelliyor, dayanışma hareketlerimizi de engelliyor. Bizi küçümsüyor. Okullarda etnik azınlıklardanm “köle” yetiştiriliyor./

  1. “Olaylar arasındaki mantıksal bağlar koparılıyor”:

Muhalif tarafın etkili olmasının engellenmesi ve başka eğilimler ve durumlar olduğu yolunda hülyalar oluşturmak için kullanılıyor. Birçok olumsuz delil birikiminden olumsuz bir tandans olduğuna ilişkin aldatıcı duyumsama oluşturulabilir.

/1986’da Bulgaristan Müslümanlarının hak arama ve isimlerini geri aşlma davası alevlenmeye başladığında, halan enformasyon yayarak kitle atılımları baltalanmaya çalışılmıştı.

2007’de Avrupa Birliği’ne üye olduğumuzda tütün üreticilerinde umut belirmişti. Suya düşürüldü vs./

  1. “Haber kaynağının değiştirilmesi”:

Belirli haberlerin inanır lığının güçlendirilmeyi veya azaltılması için kullanılır. Bir haberin önemsiz olduğuna işaret etmek için bilinmeyn bir haber ajansına işaret edilir, ya da haber kaynağının bu enformasyondan çıkarı olmadığını gösterebilmek amacıyla, “bağımsız”, “olaydan uzak olan” bir kaynak zikredilir.

/Bulgaristan Türklerinin isimleri değiştirilirken hiçbir hükümet kararına işaret edilmemişti. “Sözüm ona soya dönüş sürecinde” 140 Müslüman şehit düştü, Sofya kaynakları hiç birinin adını söylemedi, her zaman olaylar “Ankara’nın iddia ettiğine göre” şeklinde verildi ve hem yalanlanmak istendi hem de küçümsendi. Kaynağı gösterilmeyen haberler inandırıcı değildir. 27 yıldan sonra Pomak, Türk, Çingene ve Ulahların isimlerinin değiştirilmesi, baskı, terör ve zulüm BKP MK Politik Bürosunun 1944-1989 yılları arasında gizli toplantılarda aldığı gizli kararlarla uygulanmış v haber kaynağına asla işaret edilmemiştir. Bulgaristan Türklerinin haber kaynakları, radyosu ve gazeteleri ise yasaklanmıştı./

  1. “Çevre oluşturup biçimlendirme”:

Bir haberini önemini büyütmek ya da tam tersine azaltmak amacıyla belirli bir delil dolayında özel enformasyon çevresi oluşturup biçimlendirme yöntemi uygulanır. Olay şöyle, gerçek bir haber önünde, ardımda ve yanında yalan haberlerle birlikte sunulduğunda önemi azalır.

/Bulgar haber araçları Bulgaristan Müslümanlarıyla ilgili haberleri her zaman ardında önünde terör haberleri, katliam haberleri vs ile birlikte sunar. Cai baskını yapan, ibadet esnasında faşizan “Ataka” hergelelerinin saldırısına uğrayan Müslümanlarımızla ilgili haberler Fransa veya Brüksel’deki terör olaylarıyla katliamla birlikte sunulunca çok farklı duygular uyandırıyor. Türk çocukların anadillerinde eğitim öğretim veren okullara gidemediği haberini vermeyen haber araçları, büyük büyük okul binaları göstererek baskın enformasyon çevresi yaratıyor ve insanlara dertlerini unutturuyor ve gerçeklerin acısını unutturmaya çalışıyor./

  1. “Konunun önemini küçümseme”

Olayın önemli ya da önemsiz bazı nokta ve yönlerine hafiften ve belli belirsiz değinilir, olayın üstü “örtülür”, anlatılan olayla ilgili tarafsız ya da çelişkili yorum yapılır. Olayın ehemmiyeti küçültülürken adına “reyting” denen usule vaş vurulur. Bu işte herhangi bir bağımsız örgütün yayınladığı “reyting” sonuçlarınadayanılır. Örneğin halkın adını duymadığı tanımadığı bir ajansın “yoksulluk reytingi”, “rüşvet reytingi”, “cahillik reytingi” sonuçları kullanılır ve dinleyici, okuyucu ve seyircide kafa karışıklığına sebep olunur. Böylece gerçek gizlenir. Bu yöntemle, siyasetçilerin sahte bilgilerle açılan politika çizgisine devam etmeleri sağlanır ve sözde aldatılmış olan nüfus desteklenmiş olur.

/1989 Mayıs Ayaklanmamıza Bulgar medyası, yazar ve gazetecileri hep “0lay” dedi. Kurşunlanan 37 şehidimizin isimlerini anmadı, yıldönümlerini görmezlikten geldi. İsteklerimizi hep küçümsedi, tartışmaya açmadı. 500 kardeşimiz vatandan kovuldu, “seyahat” dediler. Seçim hakkımızı kullanmamızı değişik yönlemlerle engellediler. Seçim kanunu değişikliklerine biz oyumuzu kullanmayalım diye değinmiyorlar. Örneğin, herşeyi Almanya’dan kopyalamayı biliyorlar, fakat dış ülkelerde bulunan 3 milyon Bulgaristan vatandaşının Almanya seçim usulünce mektupla seçime katılmasına yanaşmıyrlar. Almaya vatandaşları, bulundukları ülkeden mektup göndererek ve işaretlediği seçim bültenine Bulgaristan’daki adresini de ekleyerek oy veriyor. Bu hakkımız tanınsa bizim Türkiye Cumhuriyetinden 600 bin, Batı Avrupa’dan 150 bin v Bolgaristan’dan da 450 bin oyumuz olacak yani Sofya parlametosundaki sandalyelerinde üçte bir bizim milletvekillerimiz oturacak ve haklarımızı savunacaktır.”

  1. “Overton’un Penceresi” (İmkanlar penceresi)

Yozef Owerton bu yöntemi kokuşmuş çöp kutusundan çıkarılıp, yıkayıp paklanarak, kamuoyunun alnına bir “gerçek” yapıştırma yöntemi olarak geliştirmiştir ve yasal yollardan yapıldığı için de çok tehlikeli ve yıkıcı bir propaganda teknolojisi olarak tanıtmıştır.

Bu yöntem “imkanlar penceresi” adıyla bilinir. Her fikir veya sorun için bir açık pencere olduğunu düşünün. Bu açık pencere kullanılaran fikir veya problem tartışmaya açılabilir ya da açılmaz. Tartışılırsa destek sağlanabilir ve hatta yasallaşması için meclise öneri şeklinde sunulabilir.

Buradaki mantık şudur. Açık pencerede bir pervane vardır, döndükçe sorunu kamuoyuna iletir ve tartışma açılır, kamu ahlakı olaya tarafsız kalmayacak şekilde etkilenir, güncel siyasete dahil edilir, halkın desteği alınır, bilinç olur ve çözümün yasallaşması için parlamentoya taşınır ya da pervanenin dönmesine olanak verilmez, kanatları mıhlanır ve olay unutturulur.

Penceredeki pervane ters döndürüldüğünde herşeyi uçurup yok edebilir. Ters dönen permaye genel geçerli insanlık değerlerini, geleneksel ahlakı yok edebilir, enformasyon saldırılarıyla toplum etiketleri ve moral allak bullak olur, herşey ters yüz olur. Bu yıkıcı pervanenin açtığı yaralar bazan çok uzun zaman sarılamaz.

/İkinci Dünya Savaşı öncesinde açık pencere propaganda yöntemizi kullanan Naziler Yahudilerl birlikte Alman demokratik kamuoyunu da görmez, duymaz ve acımaz duruma getirmişlerdi. 1944-1989 döneminde aldığı gizli kararlarla BKP MK Politik Bürosu Müslüman azınlıklara karşı açık saldırgan propaganda yürüterek Bulgar halkının demokratik gelenk ve insan sevgisini hoşgörü ve komşuluk değerlerini yok etmiş ve Hıristiyan toplumu Müslüman azınlığa karşı saldırıya geçirmiş ve isim katli, töre katlı, yaşam biçimi katlı, dostluk katli, hoşgörü katlı ve genel kültürel katliam işlemiş,büyük sayıda insan öldürmüştür. En kötüsü de toplumu parçalamış ve çökertmiştir, genç kuşakları geleneksiz bırakmıştır. 25 yıldan beri açık pencere pervanesini Türklere, Müslümanlara, İslama karşı döndüren “Skat” TV programı s.o. “Yurtsever Cephe” faşist hareketinin oluşmasında ve harekete geçerek iktidara tırmanmasında basamak olmuştur. Bulgaristan’da “açık pencere” propaganda yöntemi dil ve din azınlıklarına, Türklere, Çingenelere ve Pomaklarla sığınmacılara karşı gece gündüz uygulanıyor, Batı değerlerine ve NAT ve AB ile barışçı işbirliği ve güvenlik siyaseti hedef alınıyor. Ayrıca “kültürel otonomi” isteklerimiz bine bu açık pencereden esen zehirli rüzgârla boğuluyor./

Şunu önemle belirtiyoruz. Moskova Üniversite ve Yüksek Enstitülerinde gliştirilen bu propaganda yöntemleri, kopyalanmış ve hiç kimse sezmeden Bulgaristan ortamında uygulanıyor. Hiç kimse sezmeden derken, sıradan dinleyici, seyirci ve okuyucular şiddetli bir kafa karışıklığına sürüklendiklerinin farkına varmadan ve sebebini asla hissetmeden “dillerini yutuyorlar” fikir sahibi olmayan bir insan sürüsü haline getirilebiliyorlar, sahte yönlendiriliyorlar. Biz Bulgaristanlı Türkler de bu dolunun altındayız, şimşekler bizim semamızda çatlıyor. HÖH partisi, . Mestan dostlukları, Kasim Dalın “Opel” Ceep’le gezileri bu olayları bu saldırıları görmezlikten gelerek, susarak, herhangi bir şey yapılmasını istemeyerek, aldıkları paraları lokantalarda bırakarak ya da lüx yaşam sürdürerek, halkımızın çaresizliğini görmezlikten geliyorlar. Buna binlerce örnek verebiliriz.

Soruyorum: L. Mestan’ın Türkçe konuştuğu her cümle için 2 400 leva ceza kesen Bulgar devleti2015 ve / 16’da Podkova 7 Kızlar Cami avlusunda düzenlediği pilavı tavuk etli ya da irmik helvalı mevlitlerine bir şey dedi mi? Hayır demedi. Ötesini siz düşünün… Ahmet Doğan yıllarca meclise basmadı. Milletvekilliğin sonlandırılmıştır. Defol git! Diyen oldu mu. Hayır olmadı. HÖH hareketi bir gazete çıkarmadı, radyo yayını açmadı, kültür evi kurmadı, dört kitap basmadı, “sen halkınla neden çalışmıyorsun?” sorusu da sorulmadı.  Çünkü Doğanlar, Mestanlar, Dallar vb “imkanlar penceresini hep kapalı tuttular, halkımızın kokuşmuşluğundan etiket yarattılar ve “bu insanlardan bir şey olmaz, Türklerin iyileri Türkiye’ye göç etmiş, “Bulgaristan’da kalanlar da “gönüllü köleliği” kabul etmiş kişiler ve topluluktur havasını yarattılar ve şu dönem pencere açıldı ve içerden gelen kokular bu yöndedir. Bu düşmanca bir siyasi yönelimdir ve yolu kesilmelidir.

HÖH partisi yönetimi 1990 yılıunda kurulduğu günden beri Bulgaristan Türklerini dehşetli bir enformasyon savaşı içine itti. Hedefide bizi kurban etmek vardı. TC haber araçlarının olumlu etkisi sayesinde  ayakta kaldık. Şöyle bir düşünün 1990’dan beri Bulgar radyo, TB Programları ve gazetelerinde şu “bizim Türkler iyi insanlar” sözünü hiç işittiğin oldu mu? Olmadı değil mi. Size anlatmaya çalıştığımız enformasyon saldırı yöntemleri bu amaçla kullanıldı ve kullanılıyor.

Devam edecek.

Reklamlar