Stoyka ve Zlatka Popova, Plovdivli ana kız, geleneksel Bulgar nakışını muhafaza etmek, popülarize etmek için elinden geleni yapıyorlar. İki nakış ustası, bugüne dek Bulgaristan ve dünayada olmak üzere 30 tane sergiye imza atmış bulunuyor. Onların ellerinin altından çıkan nakışlar şimdiye kadar Üsküp, Tokyo, Moskova, Japonya, İsviçre gibi yerlerde seyircilerin beğenisine sunulmuştur. Ve her yerde büyük ilgi ve beğeniyle karşılanmışlardır.

Stoyka(sağda) ce Zlatka Popovi.

Stoyka(sağda) ce Zlatka Popovi.

 

Küstendil yöresine ait 200 yıllık nakış.

11 haziran günü Bulgar Bilimler Akademisi (BAN) nezdindeki Etnoloji ve Foklor Enstitüsü ve Etnografya  müzesinde Stoyka ve Zlatka Popova’nın Bulgar nakışların büyüsü başlıklı sergisi açıldı. Sergi, yaz boyunca seyircilere açık olacak.

Son zamanlarda insanlar hep merak ediyorlar, orijinalini nereden almışık, bir etek mi, yoksa bir elbiseden mi alınmış, diye soruyorlar. Bizler de anlatmamız gerek – diye belirtiyor Stoyka Popova. İşte bundan dolayı bu alanda ilk olan sergide Ulusal Etnografya Müzesinden de orijinalleri ekledik. Ayrıca nakışın nasıl yapıldığını, hayatın hangi alanında yer aldığını, bugün çağdaş modern giyisilerde nerelerde kullanıldığını de belirttik.”

Bir zamanlar Bulgar kadını 100’den fazla dikiş türü biliyor ve kullanıyormuş. Fakat bunların büyük bir bölümü unutulmuş ve kaybolmuştur. Ve sonuçta çağdaş nakış işlemelerde ancak ve ancak 10 nakış türü kullanılmaktadır. Lakin Stoyka ve Zlatka Popova, eski örnekleri arayıp bulmuşlar ve hatta bazılarına da yeni hayat vermişler. Sonuç olarak bugün onların ellerinden çıkan nakışlarda 30’dan fazla nakış türü var! Yeni bir nakış türünü bulmak gerçekten büyük bir şans eseridir ve onlar hiç zaman kaybetmeden hemen onun canlanmasına geçiyor. Fakat bazen eski nakış usullerini, eski elbise takımlarının ve motiflerin canlandırılmasında bazen hayal kırıklığı da yaşıyorlar:

“Bizim bazı usta ve sanatçılar bizi hayal kırıklığına uğratıyor, çünkü damgalı nakışları tercih ediyorlar”diyor sesinde büyük bir acıyla Stoyka Popova. Nasıl olur da bir nakış damgalı olur? Hiçbir zaman damgalı nakışları ve bu şekilde işlenmiş halk dans takımlarını kabul etmiyoruz! Bizler eşi benzeri olmayan nakışlar ve örnekler yaparken orijinaline en yakın bir şekilde yaklaşmak için de gayret gösteriyoruz. İnsanların gerçek, orijinal bir şekilde hazırlanmış ve süslenmiş giyisiler talep ettikleri bizim için bir mutluluktur. Son zamanlarda düğün elbiselerin etnografya müzelerinden kiralık alıp giymek veya milli motifleri taşıyan elbiseleri hazırlama eğilimi göze çarpıyor. Bu çok güzel bir şey, çünkü gençlerin geleneklere merak sardıklarını gösteriyor.”

Kırmızının, kahverenginin, siyahın, mavinin, sarının ve yeşilin tüm tonlarında – diye sıralıyor Zlatka Popova geleneksel, renkli ve rengarenk Bulgar nakışların renklerini . Nakışlarda tüm renkleri görebilirsiniz ve bu tamemen bölgeye bağlıdır.”

Bulgar nakışına has renkler var mı? sorusuna Zlatka Popova şu cevabı veriyor: Hayat ağacı, atlar, çiçekler, hayvan motifleri, horoz kafası– bütün bunlar Bulgar nakışına has motiflerdir. Ayrıca buna bir de “kene” eklenebilir, ki kene de bir tür örülü danteldir ve yenlerin, eteklerin göğüs kısımların süslenmesi için kullanılır. Geleneksel Bulgar nakışı renk ve süslemeler açısından son derece zengindir.”

Makedon nakışı(kol).

Bu gerçekten de Zlatka’nın anlattığı gibi: Bulgar nakışların büyüsü sergi vitrinlerinde nakışlar, zariflik ve güzellik ile parlıyor-masa örtüleri, gömlekler, elbiseler, bezler. Makedon nakışı hafif hafif pembemsi rengiyle, Sofya nakışı ise kırmızı rengiyle parlıyor, Pleven bölgesinden nakış ise kahverengiyle göz kamaştırıyor, Samokov ve  Elhovo bölgesine has nakış ise gökkuşağının tüm renkleriyle seyircilerin gözünü alıyor. Bütün bu nakışlara sanki insan eli değmemiş, sanki olduğu gibi geçmişte günümüze ulaşmışlardır…

Düğün yazması.

Çeviri: Şevkiye Çakır

Fotoğraflar: Desislava İvanova

Reklamlar