BGSAM Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezinden Behçet BAŞARAN’ın reportajı,
BGSAM BULTÜRK Başkanı Rafet ULUTÜRK ile röportajı:
Ulutürk, nüfusu 2 milyonu aşan Bulgaristan Müslümanlarının Ramazan kültürünü anlattı.

Dini, tarihi ve kültürel anlamda birçok ortak noktamız bulunan Bulgaristan Müslümanlarının Ramazan heyecanı görülmeye değer. Orta Asya’dan gelip Balkanlar’a İslam dinini taşımanın onurunu yaşayan Bulgaristan Müslümanları, geleneklerine bağlılıklarını Ramazan yaşantılarında da gösteriyor.

Rafet Bey, kendinizi ve başkanı olduğunuz BULTÜRK Derneği’ni tanıtır mısınız?

Ben, Rafet Ulutürk… Güneydoğu Rodoplar’da Arda Irmağı boyuna serilmiş Kırcaali ilinin Köseler (Kösevo) köyünden İstanbul’a gelip yerleşenlerdenim. Bulgaristan Müslümanları üzerinde uygulanan devlet zulmü ve soykırım denemesinin mağdurlarındanım. Çocuklarım burada yetiştiler. Halen Bulgaristan’da ikamet eden birçok akrabamız ise bir yandan ata toprağı bekçiliği yaparken, diğer yandan Bulgaristan’da Müslüman Türk ruhunu, geleneklerimizi yaşatmaya devam ediyorlar. 2002’de kurulan Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği’nin (BULTÜRK) genel başkanıyım. Bulgaristanlı soydaşlarımıza kültürel hizmet sunarken, onları Türkiye koşullarında dayanışmaya, Bulgaristanlı ruhunu yaşatmaya ve üyelerimizde Müslüman Türk kimliğini pekiştirmeye çalışıyoruz. Bu konuda kurulduğumuzdan bu güne kesintisiz hizmet sunduk.

TÜRKLERİN SON 1300 YILLIK HAFIZASI

Son bin 300 yılın tarihi hafızası hepsi bunun içerisinde. Osmanlının en güçlü olduğu sadece ekonomik, siyasi değil aynı zamanda ahlaki olarak da zirveye ulaştığı zamanlardır 1600 li yıllarda. Bizler dünya gücünü elden kaybettiğimizde yerine gelen Batı güçleri bizi çok yıprattı. Büyük güçlerin etkisi altına giriyor o kültür. Bu dönem son 300 yıldır kendi kültürümüzde bazı dejenerasyonlar oldu. İnanç sistemimizin. Fakat her şeye rağmen bunların en iyi devam ettiği o şeylerden bir tanesinin o inanç sisteminin kültürümüzle beraber getirmiş olduğu işte bu güne kadar getirmiş olduğu şimdi ramazanları kutluyoruz. Devletlerin hafızası gibi aynı şekilde devletin içerisine kültürüne yerleşmiş bir milletin din hafızası da var. Bunun içerisinde en güzel özelliği de odur.

ŞEYH EDEBALİ’NİN FELSEFESİNİ BENİMSEYEN OSMANLI TORUNLARIYIZ

Tarihsel ve kültürel olarak bir bütün olduğumuz Bulgaristan Müslümanları için Ramazan-ı Şerif ne ifade ediyor?

Müslümanlık, Bulgaristan Türk kimliğinin sadece oluşturucu öğesi değil, aynı zamanda dinamosudur. Bu ruhun teminatı ise geleneklerimize bağlı kalmamızdır. Bulgar devleti tarafından tutuklanan her kardeşimiz cezaevine götürülürken, yüreğimizde direniş ateşi tutuşuyordu. Müslümanların birbirini anlaması için konuşma yapmalarına gerek yoktur. Direniş bilincinin duyguya dönüştüğü an, bir Müslüman’ı hiçbir güç durduramaz. Müslümanları inanç ve doğruluk yolundan geri döndürebilecek güç yoktur. Bizler Şeyh Edebali’nin  “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” felsefesini benimsemiş Osmanlı torunlarıyız ve bu gelenekten geliyoruz. Ramazan, Bulgaristan Müslümanlarının en mutlu ayıdır. 1989 ayaklanmamızın Ramazan’da gerçekleşmesi ve zaferle sonuçlanması bu açıdan çok anlamlıdır. Allah’ın evinde buluşup kubbe altında birlikte dua etmek en büyük güç kaynağımız olmuştur.

İftarlar açılmaya devam ediyor, oruç tutan fakir fukaraya gıda bağışında bulunmalar da bırakılan yerden devam ediliyor. Türkiye’nin eski Payitahttı Bursa bu konuda yardımlarına devam ediyor. Allah Türkiye’den ve özellikle Bursa Belediye Başkanından ve emeği geçenlerden razı oldun.

Şunu da belirtmekte fayda var ki; genç imamlarımız elektronik araçlar üzerinden ailelerin Ramazan ayını daha kolay ve neşeli geçirmeleri amacıyla aktif programlar düzenliyor. Başmüftülüğün “Medya ve Kültür” şubesinde çalışanları da, Ramazan ayı için dini sohbet videoları hazırlamış bulunuyorlar. Kuşkusuz Bulgaristan Müslümanları önümüzdeki bayramları eski bayramlar gibi yapmalarını özlüyoruz. Bulgaristan’ı terk edenler bir ortamda ve Türkiye’deki akrabaları ve Batı Avrupa ülkelerinde olan yakınlarıyla birlikte kutlamak arzusu ile yanıp tutuşuyorlar.

BİZLER GÜZELİĞE, TERBİYE’YE AHLAK’A YANİ İSLAMA MAHKUMUZ

Bizim her kullandığımız kelime mahküm edilmiştir GÜZELLİĞE TERBİYEYE AHLAKA YANİ İSLAMA. Bizi mahküm etmiştir. Zaten Müslüman olmayan Türkler Türklüklerini bile kaybettiler. İşte bu gün Macarlar, Finliler ve Bulgarlar gibi. Bizimle ortak değerleri paylaşıyorlardı. 100 yıllar boyu böyle gitti. İlk Müslüman olmuş Türk Devleti İDİL BULGAR Devletidir. Slav saldırıları sonucu yıkılıyor ve bu gün hala onların izleri var ben kendim gittin bugünkü Rusya’nın Kazan şehrinde bir Bulgar minaresi var bu gün hala duruyor. Bulgar camisi yakılıyor yok ediliyor ve sadece minaresi kalıyor ibretlik için. Korkunç İvan buraları istila ediyor. Devletleri ortadan kalktıktan sonra bunlar buradan dalıyorlar. 1-Çuvaşistan bu gün Çuvaş Türkleri ve 2. Tuna boyuna Bulgar devleti. 3. Yerinde kalıyorlar bu günkü Tataristan, Dağıstan Balkar Karaçaylılar bu gün Müslümanlardır. O sebeple bu gün tarihçiler Karahanlılarla başlarlar Türklerin tarihte Müslüman oluşlarını. Çünkü onlar slav etkisinde kalır ve Hristiyanlaştıkları için.

TÜRK DÜNYASINDA ORTAK TARİH

Bizler sadece Bulgaristan’da değil tüm Türk Dünyasında ortak tarihimizi yazamadık, yaşayamadık örf ve adetlerimizi, ortak kültürümüzü yazamadık ve okullarımıza bunları sokamadık. Bir an önce yeniden sıfırdan başlanmalı ve yepyeni Türk Dünyasının tarihini Türklerin gerçek tarihini yazmalıyız. İşte bunun için her şeyi ana-okullardan başlamalı üniversitelere kadar bunları yeniden oluşturmalıyız. Ortak tarihimizi çocuklarımıza da masal hikâyeler yazmalı ve okullarımıza sokalım. Biz bunu beceremedik bu güne kadar.

Bu kitapları biz yazmalıyız başkaları değil. Biz bunları boş bırakırsak bunları dolduran olacak İngiliz, Alman vsy. Hangisi olduğu ne fark eder.

İnsanlara iyi örnekler sunulması gerekir.

Bu televizyonlar dünyanın başına beladır. Eğer kontrol edemiyorsan ne örf bırakır ne adet. Tüm TV’lerde cinayetler hırsızlıklar vsy. diyeceksiniz bu ülkede iyi hiç bir şey olmuyor. Devlet yöneticileri bunu çok çok düşünmelidirler. Türk Dünyası bunları yetkili kurumlarla oturum parlamento ve STK’larla oturup bunları tartışmalılar. Kreşten başlayarak TV vsy hepsini yeniden yapılanmalı. Yeni Türk Dünyası tarihi gerçek tarihimizi çocuklarımıza öğretmeliyiz. Ortak tarihimizi çocuklarımıza yazmalı ve okullarımızda bunlar olmalı. Biz bunu beceremedik.

TÜRKLERİN ŞAHLANIŞI MÜSLÜMAN OLDUKTAN SONRA

Türklerin şahlanışı Müslüman olduktan sonra başlar. Çünkü o zamanın anlayışına bir anlam geldi. O anlam yer yüzünde hakkın iradesini tesis etmek. Bunun en son örneği de Osmanlıydı. Osmanlı bütün bu yaşayışı ve medeniyetini hepsini çok güzel bir birliktelik içerisinde yönetti. Bu gün bazıları derler ya o islamda yok diye işte o dönem Osmanlı onları öyle bir ahenk içerisinde dans ettirmiş ki, İşte o güzel günler bizlere kadar gelmiş. Ramazan apayrı bir şeydir. Türkün vicdanının açığı çıktığı gündür. Bayramı seninle beraber kutlamak isteyen insanları unutmamak demek.

DEVLET KONULARINDA NE DEMEK İSTERSİNİZ

Devletlerin temelinde kültür ve medeniyet var. Kültür ve medeniyetin ana unsuru inanç sistemi. İnanç sistemi o toplumun dini değeri bunun kültüre yansıması işte ramazanlar da bir ay boyunca bunun çok güzel bir örneği. İslam dininin Türk Milleti ile beraber Türk Milletinin de İslam birliği ile beraber almaya başladığı yeni yol. Son bin 300 yılın tarihi hafızası hepsi bunun içerisinde. Osmanlının en güçlü olduğu sadece ekonomik, siyasi değil aynı zamanda ahlaki olarak da zirveye ulaştığı zamanlardır 1600 li yıllarda. Bizler dünya gücünü elden kaybettiğimizde yerine gelen Batı güçleri bizi çok yıprattı.

AYASOYFA İÇİN NE DİYORSUNUZ

Allah nurunu tamamlıyor. Ayasofya’yı Menderes de açmak istedi, Demirel de denedi hatta içinde bir mescit açtırdı, Cumhurbaşkanı olan Özal da istedi, ama Recep Tayyip ERDOĞAN’a nasip oldu.
İstanbul’da Ayasofya çok önemlidir.
İstanbul Fatih Sultan MEHMET’in fethettiği yer.
İstanbul aynı zamanda dinlerin de ortak noktasıydı. 
Fatih Sultan Mehmet inanılmaz bir insan.
O İstanbul’u aldığında Kayzer lakabını da kullandı. Yalnızca Padişah değildi o artık herkesin Sultanıydı.
Bir düşünün sadece bir konuşmasıyla bir günde Boşnakların Müslüman olmasına sebep olan bir kişiydi. Boşnakları ziyaretinde 90 bin kişi toplanıyor ve onlara konuşma yaptıktan sonra oracıkta iman ediyorlar. Bu acayip bir şeydir.
Tesadüf olmuyor tabi ki, B
oşnaklar onu davet ettikten sonra Fatih Sultan Mehmet bir yıl bekletiyor ve oraya gittiğinde Boşnakça konuşmaya başlıyor.
Yani o bir yılda Boşnakçayı öğrenerek gidiyor ve o 90 bin kişiye Boşnakça sesleniyor. Ve oracıkta 70 bin civarında Boşnak iman ediyor Müslüman oluyorlar. İşte bu iman başka bambaşka bir şey. Olaylara imam penceresinden bakmak bambaşka bir şey. İşte Fatih olabilmek gibi bir şey. 
Bu olayın tarihte gerçek bir iman damgasıdır ve bugün sizler o insanların ramazanı nasıl kutladıklarını bir düşünün. İnsanlar bu gün her şeyi maddiyata bağlamışlar ve eğer biz zengin olursak daha çok şükredenlerden oluruz diye düşünüyorlar. İnanın bunun onunla hiçbir alakası yoktur. İmanın kime ne zaman verileceği insanın gayreti ile beraber Allahın rahmetidir.

Bizde Bulgaristan’da içimize ayrılık tohumlar 1934 yılı darbesi ile başladı. İşte ondan sonra üzerimizde çok çalıştılar. İmamların çocuklarını sarhoş etmeler vsy. İşte 1970 sonrası da tamamen bizleri ortadan kaldırmaya geçtiler. Osmanlıda çok önemli bir KAZASKERLİK DİYE BİR GÖREV VARMIŞ DUYDUNU MU. Bu günkü Milli eğitim Bakanlığı ama aynı zamanda Adalet Bakanlığı işte bunların başı KAZASKER. Osmanlıda bu mevkide oturan TÜRK VE MÜSLÜMAN OLMAK ZORUNDAYDI. İşte kültürün devamı buralarda başlar. Osmanlı mükembel bir sistem kurmuş. Diğer tarafta da Bulgaristanın Loveç-Lovça köyünde gidip bir çocuğu alarak okutabiliyor. Ahmet Cevdet PAŞA gibi birilerini yetiştiriyor. Bu çocuk zamanla Mecelle’yi kaleme alarak İslam hukukunu sağlam bir dille kitaplaştıran kişidir. Sırplardan, Yunanlılardan vsy. Tüm yabancılardan Vezirliğe kadar yükselebiliyor her yere devlet yönetimine getiriyorlardı sadece KAZASKER’liğe getirilmiyorlardı. Buraya gelebilmek için hem TÜRK hemde MÜSLÜMAN olması gerekirdi. Yani kısaca eğitim ve adaleti kimseye vermiyordu.

BALKANLAR’A İSLAM’I TAŞIYAN BİRİNCİ TOPLULUĞUZ

Bulgaristan Müslümanlarını temsil eden bir sivil toplum yetkilisi olarak İslam dünyasına vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?

Hoca Ahmet Yesevi’nin müritleri olarak bundan 1000 yıl önce 2 bin kişilik bir Sarı Saltuk sülalesiyle Balkanlar’a İslam’ı taşıyan birinci topluluk olmanın onuruyla ve bugün 2 milyondan fazla nüfuslu yerleşik aktif bir topluluk olarak tüm İslam âleminin Ramazan’ını gönül kardeşliği duygularıyla kutlarız. Bulgaristan Müslümanları gibi şerefli, yüksek ahlaklı, imanlı, mert ve şerefli bir topluluğu temsil ederek hem Türk ve İslam dünyasına tanıtmak şahsen benim için de büyük bir şeref oldu. Bu samimi duygularımı, Yeşil Kent’te, Ahmet Yesevi türbesinde, Selimiye Camii’nde, Kocatepe Camii’nde ve ziyaret ettiğim Osmanlı ve Türk gök kubbesi altındaki tüm diğer Türk ve İslam kalelerinde dua ederken dile getirme imkânı bulabildiğim için mutluyum.
Ramazanlar, hepimizin kutsalıdır.
Teşekkürler

Reklamlar