İbrahim SOYTÜRK
Tarih:   18 Kasım 2020

Bulgaristan Cumhuriyeti komşusu Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin (KMC) Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik görüşmelerine başlamasına karşı “veto” hakkını kullandı ve görüşmeleri durdurdu. Arnavutluk Cumhuriyeti ile birlikte AB’ye adaylık görüşmeleri 2 Aralıkta başlayacak olan Avrupa Konseyi (AK) Başbakanlar görüşmesinde ele alınmasına hazırlanan KMC’nin umutları suya düştü.

Bu gelişmeden sonra Üsküp TV programına çıkan KMC Başbakanı Zoran Zaev, “Makedon kimliği ve Makedon dili görüşme konusu edilemez!” dedi.

İki devlet arasındaki tartışmalar “Makedon Kimliği”; Makedon dili”; “Makedon Tarihi”; ve “Bulgaristan ‘da yaşayan Makedon Azınlığının tanınması” gibi 4 kilit konuya takıldı.

Bu “veto” hakkının kullanılırken, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Bulgaristan parlamentosu ve nüfusun % 86’sı aynı görüşte buluştu ve bağımsız ve egemen bir devlet olan Kuzey Makedonya’ya karşı bir sürü istekte bulundular.

Başbakan R.Zaev “Bulgaristan Dış İşleri Bakanı Zaharieva ve Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Karakaçanov’un “Makedon sorununun ters anladıklarını ve ters yorumladıklarını” belirtti.

Öne sürülen ve Bulgaristan’ın Makedonya siyasetinin bina edildiği kavramlardan hiçbiri Bulgaristan Anayasasında yoktur. Günümüz Bulgaristan siyasetinde “Makedonlar Bulgar’dır, Makedon dili Bulgar dilidir, Makedon tarihi yoktur, Makedonlar Bulgar tarihinde yaşamıştır” gibi ideoloji yüklü siyasi kavramlarla yüzleşiyoruz. Aslında Bulgar Anayasasında Makedon dili, kimliği ve ortak tarih kavramları ve bunların Bulgar kök ve esaslı olduğuna yer almıyor.

Şöyle bir husus da araba devirir bir taştır. O da KMC hükümetinden Bulgaristan’da “Makedon azınlığı” bulunduğu ve bu azınlığın resmen tanınmasında ve varlığının Anayasaya işlenmesinde ayrıca etnik ve kültürel haklarının tanınması ısrarını sürdürüyor.

Şu an anlaşılır gibi değil, “Makedon azınlığı” bir kavram olarak 1991’de kabul edilen Bulgar Anayasasında yer almıyor. Yani olmayan bir şey. Olmayan bir şey nasıl istene bilir diyebilirsiniz? Zaten Bulgar azınlık siyasetinde dananın kuyruğu bu noktada kopuyor:  Bulgaristan’da yaşayan azınlıklardan hiç birine Anayasa’da yer verilmediği gibi, hiç biri yasal olarak tanınmıyor, dilleri, kültürleri ve geleneklerine dayalı yaşam tarzı da yasaklıdır.

Bulgar hükümetlerinden Oreşarski (2013-2014) ve Stanişev  (2005-2009) kabinelerine dış siyaset danışmanlığı, Paris ve Madrid’de Büyük Elçilik yapan siyasetçi Boyan Çukov sorunu şöyle yorumladı: (Poglem.inf.bg)

Son 75 yılda Bulgaristan’ın Üsküp konusunda bir strateji geliştirmemiş olması, çok ciddi bir sorundur. Daha da kötü olsan ise şudur. Makedonya konusunda geliştirilmiş basit bir taktik bile yok. Son 30 yılda Bulgaristan’ın Makedonya siyaseti Avrula-Atlantik ceo-stratejik gelişmelerin gölgesidir ve belirli noktalarda Bulgaristan’ın milli çıkarlarıyla sert çelişki halindedir.”

Aynı yazıdan Rusya’nın Makedonya siyasetine ışık tutan şu alıntı da ilginçtir:

“Bulgaristan cesur Makedonların tarihini, dilini ve yazı dilini çalmaya çalışıyor.”

Aynı zamanda Makedonya’nın iç işlerine karışmayan ama bu genç ülkeye yardım eden ülkeler de var. Yapılan yatırımlar şöyledir:

“2018 yılında Kuzey Makedonya’ya en büyük yatırımı 113 Milyon Avro ile İngiltere, ardından 38 milyon Avro ile Almanya ve üçüncü yerde 36 milyon Avro ile Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bulgaristan’ın yatırımları ise “sıfırdır.”

Bulgarlar hükümeti,  KMC’de 150 bin Bulgar yaşadığını, bunlara Bulgar makamlarınca çifte vatandaş hakkı tanındığını, Sofya’da AB ülkelerine gurbetçi olarak işe çıkmaları için kendilerine Bulgar Pasaportu verilirken “Bulgar kimlikli” olduklarını iddia eden bu kişilere Makedonya’da azınlık statüsü tanınmasını istiyor. Üsküp hükümeti bunun suni bir azınlık olduğuna vurgu yapıyor

Yeni yeni ortaya çıktığına göre, şimdiye kadar yürütülen BG-KMC gizli görüşmelerinde, “bir miller iki devlet” formülü uygulanmaya çalışılmış, fakat denemeler suya düşmüştür. Makedonlar Bulgarlarla aynı ırktan ve milletten olduklarını, aynı dili konuştuklarını ve aynı tarihi yaşadıklarını kabul etmiyorlar.

Bu tartışmalı ortamda çok ilginç bir husus daha ortaya çıktı.

Bulgaristan’da Makedon azınlığı olduğunu tanımayan Bulgaristan, Avrupa İnsan Hakları Çerçeve Antlaşmasını imzalayan ülkelerden biridir. Ne ki, bu uluslararası antlaşmanın maddelerinde ayrı ayrı azınlıklar belirtilmediği gibi, azınlık kategorisine tanım da getirilmemiş ve anlaşmaya dip not düşülerek, azınlık kavramına açıklık getirilmiştir. Uluslararası Anlaşmadaki bu boşluktan yararlanan Bulgaristan (ülkedeki etnik azınlıklardan hiçbirinin haklarını zaten tanımadığından ve hepsini eritip asimile etmeye çalıştığından) 1991 Anayasa’sına “azınlık”, “azınlık hakları”, “kültürel azınlık” veya “etnik azınlık” gibi kavramların hiç birini yasallaştırmamıştır.

Bulgar Alfabesi ve yazı dilinin Kiril ve Metodiy kardeşler tarafından 861’de kurulan Birinci Bulgar devleti zamanında Pliska ve Preslav kasabalarında tanzim edildiğini ve XIX. Yüzyılın ortalarında Şumen’e bağlı Krepça köyünde ilk anma ve kutlama töreni yapıldığını hatırken, Makedonların yazı dilini Bulgarlardan çaldığını iddia ediyorlar.

1944-1989 komünist totalitarizm yıllarında Makedon kimliklerini savundukları için yıllarca hapiste kalan ve sürgün edilen Makedonlar birçok Makedon Derneği kursalar da hiç biri tescil edilmemiş, kayıtları yapılmamış ve bu açıdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da Bulgar Savcılığı tarafından tanınmamıştır. İçte bu gerçekten yola çıkarak Üsküp hükümeti 1991 Bulgar Anayasasının değiştirilmesini ve MİLLİ AZINLIKLAR kavramının Bulgar Anayasasına alınmasında ısrar ediyor. Öyle ki, bugün Bulgaristan’da Makedon, Türk, Pomak, Gagavuz, Tatar, Ulah, Ermeni, Yahudi azınlıkları olsa da bunların hiç biri Anayasaya alınmamıştır.

Yunanistan’da büyük sayıda Makedon nüfus yaşasa da, sorunlar evrensel insan hakları çerçevesinde bireysel haklar bireysel kimlik şuuru tanınarak çözüme başlanmıştır.

Bulgaristan’da etnik kimlikler konusunda komünist dönem kalıtı yürürlükte olduğundan dolayı Makedon vatandaşlarının bireysel kimlik ve Makedon şuuru ve kimliği ile yaşama hakkı ve sivil toplum örgütleri kurma hakkı da tanınmıyor.

1992 yılında Makedonya’yı bağımsız ve egemen bir devlet olarak ilk tanıyan devlet olan Bulgaristan, 28 yıldan beri Makedon milletinin kökleri, dili, kimliği konusunda tartışmaları sürdürüyor. Şöyle anlaşılmalıdır, Bulgar devleti, Makedon devletini tanıdı ama tanıdığı devletin tarihini ve dilini tanımadı.

Yine aynı yıllarda siyaseti tarihten ve dilden ayırma yolunda bir adım atılamadı ve MAKEDON AZINLIĞI Bulgar siyasetinde bir numaralı konu oldu.

Ortaya çıkan yeni durumda Balkanlarda yaşayan halklarının her birinin kimliği, dili ve yasal durumu konu olmaya başladı. Balkanlarda 80 dil ve ağız konuşuluyor. Bunların 74 halk ağızı olarak tanınmadığı için yaşam hakkı bulamıyor. Bunlardan biri Bulgaristan Türklerinin anadilidir. Türkçemizdir. Sözlü ve yazılı iletişim aracı olarak kullanılması yasalarla yasaklanmıştır. Bulgar devleti Türklerin 2 700 okulunu yıktı, kültür merkezlerini, oku evlerini ve kütüphanelerini yok etmiştir. Ana dilsiz bırakılan Bulgaristan Türkleri, kültürel olarak yeniden üreme çabalarından büyük zorluk çektikleri gibi 70 yıldır okulsuz bırakılmışlardır. Bu zulüm sonucu köylerimiz boşalmış, hayatımız her gün sönmektedir.

Şöyle bir hususa da dikkat etmek isterim.

Bulgar tarafı görüşmelerin ilerlemediğini kendi lehinde bir delil olarak kullanmak istiyor. Oysa kendisi kimlik, bil, tarih ve kültür gibi konularda sert ve ödünsüz bir tutum alınca ve şimdi yaptığı gibi yaptırım vew veto hakkı kullanmaya bel bağlayınca, görüşme masası kurulamaz ve görüşme yürütülemez. Tek taraflı görüşme sasası kurulamaz. Bu konuda Bulgar milli doktrini ve Bulgar milli menfaatlerini hiçbir azınlık ve komşu ülkeler tarafından asla kabul edilemez.

Ortaya çıkan yeni sorular şunlardır.

1997 yılında NATO Batı Balkanlara askeri operasyonlar hava sahası anlaşmalarını imzalarken Eski Yugoslavya Makedon Cumhuriyeti ve Bulgaristan arasında dil sorunu çıkmamıştı.

Kuzey Makedonya Cumhuriyeti halkının kimliği, resmi dili ve tarihi Avrupa Birliği üyesi Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek gibi ülkelere tarafından resmen tanınmıştır. Arnavutluk, Kosova, Sırbistan ve Karadağ da Makedon Kimliğini ve dilini resmen tanımıştır. AB üyesi olan Yunanistan’da KMC’nin AB üyeliğine engel olacak sorunu olmadığını beyan etmiştir.

Geçen ay Birleşmiş Milletler Cumhuriyeti KMC halkının milli kimliğini, devlet dilini resmen tanımıştır.

Bulgaristan,  2 yıl önce KMC NATO’ya üye alınırken Makedon kimliği, dili ve tarihini sorun etmemiştir.

Bulgaristan’ın KMC’nin Avrupa Birliği üyeliğine “hayır” demekle, Balkanlar ve Avrupa politikasında “kırmızı karton” almıştır.

Bu gelişmelerden sonra Avrupa Konseyi’ne bir açık mektup gönderen Makedon bilim adamları, Avrupa Birliği’ni Balkanlar tarihini katman katman okumaya davet ederken, 1941-1944 yılları arasında Bulgar ordularının Makedonya topraklarını işgal ettiğini anımsatmış ve tarihin bilim enstitülerinde oluşmadığına vurgu yapmışlardır.

Okuyanlara teşekkürler.

Sağlığınıza iyi bakınız. Kurallara uyalım ve kısıtlama süresince sokağa çıkmayalım.

Paylaşınız.

Reklamlar