Neriman Kalyoncuoğlu
24 Mayıs 2021

Kâğıt,  M.S. 105 yılında Çin’de icat edildi. İnsanlık tarihinde kâğıdın bulunması hem büyük icatlardan hem de teknolojik devrimlerden biridir. 2021’de, işlerimizi el telefonumuzla gördükçe, her gün biraz daha az kâğıt kullanırken, bin küsur yıl önce bu işin boyutlarını azdan az açmak istiyorum.

Vesilesi ise, 24 Mayıs Bulgaristan’da İslav Alfabesi Bayramı. Bu bayram, Kiril Alfabesini icat eden, Kiril ve Metodiy kardeşlerin hayatını ve davalarını anma ve sayma günüdür.

Bu olay 863-865 yıllarında Bulgarların Hristiyanlığı kabul etmesiyle bağlıdır. Bulgarlar da Orta Asya’dan Ten gri Tanrısı inanç ve kurallarıyla gelmişler, fakat 852’de Çar olan I. Boris Bizans İmparatoru III. Mihail ile savaşi kaybedince, Hıristiyan Dinine geçmesi şart koşulmuştur.

Ne ki o yıllarda ibadet dili olarak ancak ve yalnız Yunanca, Latince ve Yahudice kullanıldığından ve Hazar Denizi yoluyla Balkanlara gelen Bulgarlar ve diğer İslav kavimleri kilisede kullanılan bu 3 dilden hiç birini bilmediğinden yeni bir kilise diline ihtiyaç duyulmuş. Hristiyanlıkta kilise dili kitap dilidir. Her kilisede en az 12 din kitabı bulundurmak mecburiyeti vardır. Dinle ilgilenenler İncil’in birkaç kitaptan oluştuğunu, İsa Peygamberin Yaz ve Kış Hayatı dışında, yalnız Eski Ahit, Yeni Ahit ve Kıyamet üçlüsünün toplam sayfa sayısı bugünkü basım karakterlerine göre 800 ile 1400 sayfa arasında değişir. Bu olay Çin’de kâğıdın bulunmasından 760 yıl sonra meydana gelse de, o yıllarda Bulgarlar bir yana, Bizans imparatorluğunda bile eli kâğıda dokunmuş birisi yoktur ve dini kitaplar pergament (işlenmiş kuzu ve ulak derisi) üzerine yazılır. Kısacası, Bizans İmparatorunun dayattığı şu din değiştirme olayı Bulgarlara çok pahalıya patlamış. Bu dini eserlerin deri üzerine yazılabilmesi için, bir kuzu derisinden 3-4 sayfa çıktığı dikkate alındığında 20-25 milyon kuzu ve ulak kesilmesi, kilise papazı yetiştirmek üzere binlerce genci askeri görevinden ayırmak gerekiyormuş. Bugünkü dille bu çok büyük bir Kültür Reformu.

Şu da 1991’de Orta Asya Türk devletleri Sovyetler Birliği’nden ayrılınca, Türki dillerden hiç birine uymayan Kiril Alfabesinden Latin Alfabesine geçme süreci başladı ve bu çalışmalar Kazakistan bütçesine 5 milyar US Dolara, Azerbaycan devletine de 4 milyar Avro ’ya parladı ki bu süreçler devam ediyor.

Tabii olay bu kadarla bitmiyor. III. Mihail Bulgar Çarı I. Boris’e bastırdıkça bastırmış da, o zaman İslav kavminin Alfabesi yok. Neyse, Yüze Morova Kralı Rosteslav  III. Mihail’e bir Elçi göndererek, bir Alfabe yazılmasında yardım istemiş. İşte o zaman tarih sahnesine Bizans din adamları ve aydınları Kiril ve Metodiy kardeşler çıkıyor. Fakat Roma Papalar Konseyi’nden “din kitaplarının eski Yunanca, Latince ve Yahudiceden” başka herhangi bir dilde okunması, yazılması ve çoğaltılması yasak olduğundan dolayı başlarına gelmedik kalmıyor, öğrencilerinden beşi tutuklanıyor ve serbest bırakılınca Bulgar Başkenti Preslav’a geliyorlar ve Hıristiyan kilisesi dilini Bulgarca anlaşılır bir duruma getirmeye çalışıyor.  Bu çalışmalar başkent Preslav ile dini merkez Ohri’de yürütülüyor ve derinleşiyor. Kiril ve Metodiy kardeşlerin Hristiyan dinine kazandıkları ilk 54 bin kişinin de bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti (KMC) topraklarında gerçekleştiği de başka bir gerçektir.

Günümüzde Avrupa Birliğine üye olmak isteyen KMC, tarihi, dili ve Makedon kimliği konusunda Bulgaristan’la uzlaşmazlık içine düşmüş sert tartışmalar içinde, Bulgarlar “veto” hakkını da kullanarak, olayı dondurmuştur.

2017 yılında “Kiril Alfabesi bir İslav Alfabesi midir bir Bulgar Alfabesi midir” konusu Moskova’ya sıçramış ve Başkan Vladimir Putin “Biz Kiril Alfabesini Makedonya topraklarından aldık” demiş ve bu sözler çok büyük bir tartışma kapısı açmıştı.

Olay şöyle: Çok yakın geçmişe kadar Bulgaristan da 24 Mayısı “İslav Alfabesi Günü” olarak kutluyordu. Slav Alfabeden yararlanan Makedonya’dan, Sırbistan’dan, Beyaz Rusya ve Bulgaristan gibi birçok ülke var. Aynı zamanda Bulgarca, Makedonca, Sırpça, Pomakça, Rusça ve daha pek çok dil ve lehçe İslav dilinden türemiştir ve bu bakıma İslav dili, alfabesi, edebiyatı ve kültürü olan bir dildir. Bu açıdan baktığımızda İslavca edebiyat ve klasikleri varken, Bulgar edebiyatında dünyaca tanınmış klasikler yoktur. Dil milli kimliğin kökünde olduğundan dolayı, her dili olan milletin milli kimlik hakkı kutsaldır. Din dili farklı olan milletlerin öz anadilleri olabilir.

Rusya’nın Sofya yeni Büyükelçisi Bayan Mutrafanaova 24 Mayıs bayramını kutlama konuşmasında “Bulgaristan’ın İslav yazını, dili ve kültürünün yayılmasındaki rolü olağanüstü büyüktür” dedi.

 

Bulgar devleti Avrupa Birliği’nde Kiril Alfabesinin resmi yazın ve Bulgar dilinin de resmi 27 dilden birisi olarak kullanılmasını 2007’de sağladı.

Aynı zamanda bugün Bulgaristan’da resmi dil Bulgarca ve okul yazını da Kiril Alfabesidir. Bu yazınla gelişen fonetik ülkede yaşayan Müslüman, Romen, Ulah ve başka azınlıkların ana dillerine uymadığından isim ve soy isim telarüsünde gülünç duruma düşülmektedir. Azınlıkların anadillerinde esaslı eğitim ve öğretim görmesi yasak olan Bulgaristan’da, çocukların % 13’ü okula gitmediği gibi, orta okul bitirenlerden % 40 okuduğunu anlamakta güçlük çekmekte ve genel olarak, resmi açıklamalara göre nüfusun % 80’ni okuduğunu anlama, Bulgarca üzerinden bir işlem yapma konusunda çaresiz yani debildir.

1989’un sonunda, aynı yıl gerçekleştirilen, ana isteği Türkçemizin 2. Resmi dil, okullarda Türkçe tedrisat, Türkçe konuşma ve yazışma yasaklarının kaldırılması ve başka istekler olan  Mayıs Ayaklanmasından ve ardından gelen “Büyük Göçten” sonra isimler ve ibadet hakları iade edilse de yeterli sayılamaz. 60 seneden beri Türk okulları kapalı, kültürel ve edebiyat etkinliklerimiz yasaktır. Bulgaristan’ın Bulgar kültürü ile güç toplayıp yeniden üreyebilmesinin olanaksız olduğunu görmeyen kalmadı. Bulgar kültürel ve aydınlanma potansiyeli sönmüştür. Yalnız Alfabe kendi kendine bile ne konuşur ne de düşünür. Bu nedenle değişikliklerin başında azınlıklara kendi ana dillerinde ve Latin alfabesiyle eğitim hakkı tanınmalı. Türkçe ilk ve ortaokullar, Lise ve üniversiteler açılmalıdır. 21 yüzyıl Türkçe yüzyılıdır ve zamanın istemlerine uymak zorundayız. Zamanın istemlerine uymayan bir kültüre tüm yollar kapalıdır. Bulgarlar kendi tarihsel belleklerini Kiril yazınıyla korumak istiyorlarsa itirazımız yok. Biz dil, din, kültür ve medeni özgürlük istiyoruz.

 

Bu konuda yazarlarımızı da dinleyelim: 

 

Azınlık hakları denilince orada irkilirim

Bu ülkenin eşit haklı vatandaşı olamadık

Hafızamızda acı izleri kaldı o kara günlerin

Karşıt görüşlülere ne yapsak yaranamadık

Maden ocakları bizim oldu, inşaatlar bizim

Tarım arazilerinde toz yuttuk yıllar boyunca

Kinleri bitmedi gitti henüz, onlaradır sözüm

Gerilir yüzleri birden eşit haklılık aranınca

Hani bir partimiz varmış bizleri de savunan

Çeyrek asır geçti mecliste keyif çatarlar

Konuştukları hava gazı, vaatleri bir bir yalan

Toplantılarda gösterişlidirler, caka satarlar

Her ulusun bir kültürü vardır, o ulusu var eden

Türk kültürünü yok saydılar bizi savunanlar

Yıllardır susuyorlar, soruyoruz acep neden

Susma süreniz dolmadı mı artık, daha ne kadar?

Azınlık hakları denilince orada irkilirim

Bu ülkenin eşit haklı vatandaşı olamadık

Hafızamızda acı izleri kaldı o kara günlerin

Karşıt görüşlülere ne yapsak yaranamadık.

N. MAKAK.22.5.2015

Reklamlar