Tarih: 28 Nisan 2018

Yazan: Musa VATANSEVER

Konu:  Bulgaristan’da İnsan Haklarının durumuyla ilgili Helsinki Komitesinin Yıllık Raporundan bir alıntı ve yorumlar.

Bulgaristan’da 2017 yılı Cumhurbaşkanı tarafından atanan, başbakanı Prof.Ognyan Gercikov olan bir seçim hükümetiyle başladı. Bu hükümetin başlıca görevi erken meclis seçimlerini yapmaktı. Seçim tarihi 26 Mart 2017 idi. Seçime katılmak için 11 siyasi parti,  koalisyon ve 9 bağımsız aday kayıt yaptırdı. Meclise girmek için sadece beşi gerekli oyu aldı. Halk Meclisinin salıverilmesine kadar ülkeyi yöneten Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimini Vatandaşları GERB partisi de meclise girdi, fakat hükümet kurabilecek oyu alamadı. İkinci yere Bulgaristan Sosyalist Partisi BSP dizildi. Meclise giren üçüncü koalisyon 3 aşırı milliyetçi parti koalisyonundan oluştu. Bunlar, sözüm ona “Yurtseverler Birliği” adını aldı.  Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) ile siyasi kimliği ortaya çıkmayan “Volya” (İrade) partisi de meclise girdi.

 

Seçimden birkaç ay önce Halk Meclisi Seçim Kanununda değişiler yaparak dış ülkelerdeki seçim sandığı sayısını 35’e indirdi (Not 1). Bu ayrımcılık yapmak için yapılmıştı. Özellikle de T.C.’den gelecek oyların meclisteki ağırlığı baltalanmak istenmişti. Türkiye’den gelen oyalar öncelikle Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) ile yeni kurulan Demokrasi için Sorumluluk, Hoşgörü ve Özgürlük (DST) partisine gidecekti. Bu yasa değişikleri Batı Avrupa ülkelerindeki Bulgaristan vatandaşları arsında sert tepkilere neden oldu. Bu protestolar sonucunda Bulgar Meclisi Ekim 2016 sonunda aynı yasadaki değişikleri ancak Avrupa Birliği ülkeleri için değiştirdi ve kaldırdı.  2014 yılında Türkiye’de 136 seçim sandığı açılmışken, 2017’de bunların sayısı 35’e düşürüldü ve sonuçta seçime katılanların sayısı da 2014’e göre çok azaldı.

 

Seçimlerle ilgili olan Bulgar yasaları uluslararası yasalarla kıyaslandığında birçok başka kısıtlamalar da içerdiği hemen görülüyor. İçerdeki mahkûmlar ve Sabıkalılar da milletvekili olamıyorlar. Milletvekili olamıyorlar. 2016 yılının Ekim ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2 Bulgar vatandaşının açtığı bir davada, Avrupa İnsan Hakları Anlaşmasının 3. Maddesinin 1. Nolu fıkrasına ters düşen durumlar saptadı, fakat Bulgar meclisi Anayasa ve yasa değişikleri yaparak gerekli düzeltmeleri getirmedi. Dahası da var, Meclis özel bir karar alarak, Bulgar dilinden başka bir dilde seçim propagandası yapılmasını da yasakladı DOST partisi liderleri seçmene Türkçe hitap ettikleri için ceza aldılar.

Seçim kampanyasında birkaç parti ırkçı, ötekileştiren ve düşmanca, ayrımcı söylev kullandılar. ”Güya “Yurtseverler Birliği” GERB ve “Volya” gibi partiler Türk ve Romen milli azınlıklarına karşı kin, nefret, düşmanlık uyandıran sözlü ve yazılı saldırılarda bulundular.  (Not 2) Türkiye’nin Bulgaristan seçimlerine etkisi olduğu gerekçesiyle basın yayın ve TV organları amansız bir saldırıya geçtiler. Bu saldırılarla Türkiye’deki soydaşların DOST partisine oy vermesini engelleme şeklinde anlaşıldı. 8 Mart günü Yüksek Seçim Kurulu DOST partisi seçim afişini yasakladı. Gerekçe olarak T.C. Sofya Büyükelçisi Sayın Gökçe’nin 2 saniye gibi bir sürede bu görüntüde yer alması gösterildi. Oysa GERB liderinin dış ülkeler parti ve hükümet başkanlarıyla resimleri engellenmeden ve değişik dillerde yayınlandı. Seçimlerden bir hafta önce s.o. “Yurtsever Cephe” liderleri ve militanları, T.C.’de yaşayan Bulgaristan vatandaşı Türklerin seçime katılmasını, en doğal ve meşru hakları olan oy kullanma hakkını özgürce kullanmalarını engellemek için Bulgar Türk sınırına yığınak yaparak otobüslerin seçmen taşımasını engellemeye çalıştılar. Sınırda durdurulan otobüslerden zorla indirilen Bulgaristan Türklerinden yaşlı Bayanlar tartaklandılar. Bu saldırılar TV kamaraları önünde gerçekleşti. Bulgaristan Ceza Kanunu’nun 167. Maddesinin 1. Fıkrasına göre bu gibi zorbalıklar, baskı uygulama, yalan söyleme, aldatma, para ile oy satın alma, tehdit etme,  tartaklama ve benzer eylemlere başvuranların yargılanması ve ceza almaları gerekirken, Bulgar Savcılığı dava bile açmadı.

Seçimlerden sonra, 4 Mayıs günü GERB ile güya “Yurtseverler Birliği” – aşırı milliyetçiler ortak hükümet kurdu ve GERB lideri Boyko Borisov Başbakan oldu. Güya “Yurtseverler Birliği” LİDERLERİNDEN İKİSİ Başbakan Yardımcısı oldu.  1990’dan beri ilk kez olmak üzere Bulgaristan devlet yönetimine aşırı milliyetçilikleriyle ünlü anti-demokrat siyasi güçler girdi ve Romenlere, Türklere, Müslümanlara, sığınmacılara Yahudilere ve kendi seçtikleri güçlere karşı şiddetli saldırgan bir propaganda ile oy topladılar. Güya “Yurtseverler Birliği” üçlüsünden biri olan sözüm ona “Bulgaristan’ı Kurtarma Cephesi” başkanı Valeri Simyonov, Bulgaristan’da azınlıkların entegre edilmesiyle yükümlü tek devlet organı olan Etnik ve Entegre etme Sorunlarında İşbirliği Milli Konseyi Başkanı seçildi.  Onun yönettiği parti, etnik ve milli azınlıklara krşı kin ve nefret kusan, düşmanlık kışkırtan partidir. 2014 yılında V. Simeonov Bulgar parlamentosu kürsüsünden Romenler hakkında  “kudurmuş insan müsveddeleri” dedi. Romen anneler hakkında ise “sokak köpeği alışkanlığı olan kadınlar” dedi. (Not 3) Simeyonov’un bu mili komiteye başkan seçilmesi birçok üyesinin, azınlık sivil toplum örgütünün üyelikten uzaklaşmasına neden olurken, (Not 4) 2013 yılından beri bu milli konseyin azınlıklar lehinde hiç bir şey yapmadığına işaret edildi. 2017 yılının Mayıs ayında “Roma-Lom” vakfı ile Sağlık Uzlaşmazlıklarında Arabulucular Ulusal Ağ da istif ettiler. En büyük Yahudi örgütü olan “Şalom” da Eylül ayında üyeliğini dondurdu.

Bulgaristan’da GERB ile güya “Yurtseverler Birliği” hükümetinin kurulmasından sonra, insan hakları, etnikler arası ve dini hoşgörü gibi konularda sosyal ortam bozuldu. Azınlıkların ve sığınmacıların topluma uyum sağlamsı gibi konulara sıkı kısıtlalar getirildi. İnsan hakları, dini haklar ve başka konularda kabul edilen kısıtlayıcı ve engelleyici bazı yasalar daha sonra uluslararası baskı sonucu bozuldu. (Not 5)

Bulgar toplumunda bazı duyarlı etnik azınlık topluluklarına karşı düşmanlık uyandırma ve düşmanlık kışkırtma, ayırım uygulama ve baskı uygulama devam ederken uyarılan ve cezalandırılan olmadı. Hükümetin sivil topum örgütleri ve özellikler insan haklarını savunan derneklerle ve kurumlarla ilişkileri çok kötüleşti.

 

  1. Bulgaristan Helsinki Komitesi (BHK) Bulgaristan’da İnsan Hakları 2016, Sofya, BHK.
  2. OCCE / 2017 BC. Genel erken seçimler. 26 Mart 2017. Rpor. (15 s.) osce.org/bg/odihr/elections/329976??downlood=true.
  3. BHK (2015) 2014’te B’de İnsan Hakları, Sofya,
  4. 13 Romen örgütü Etnik Sorunlar Konseyinden ayrıldı. http://www.bghelsinki.
  5. Yargı bağımsızlığı ve adil duruşma.

 

Yorum: Bulgaristan’da insan hakları. Bulgarların bir kısmı için insan haklarıdır, diğerleri için ise, değildir. Bulgaristan’ı soyup soğana çevirenlerin insan hakları var, diğerlerine hakları kokutulmuyor. Loveç, Vidin, Montana ve Vratsa köyleri başta olmak üzere Bulgaristan’da it hakkı olmayanlar gettolarda kapalı yaşıyor ve kendilerine soy kırım uygulanıyor. Büyük şehirlerin kenar mahallerine kapanmış bulunan Romener gettolar sıkıştırılmıştır. Bu gettolar Alman toplama kamplarını andırıyor. Hayvan çiftliklerindeki hayvanların koşulları bu gettolardaki şartlardan daha iyidir.

Türkler ve Müslümanlar topyekûn baskı altında eritilmeye ve asimile edilmeye çalışılıyor. Türklere ülkeyi terk edip gitsinler diye arasız baskı yapılıyor. Devlet güvenlik makamlarının yoğun desteğiyle şiddetlenen Bulgar açık aşırı milliyetçiliği ülkeyi etnik, ekonomik ve dinsel yıkıma itiyor. 50-80 binlik anormal koşularda yaşayanlar Rom gettolarında yanız Çingenece konuşuyorlar. Gettolar, Bulgar’ız ikinci Bulgaristan oldu. Bulgaristan’da azınlıkların insan haklarıyla ilgili şiddetlenen yanlış ve yıkıcı siyasetin faturası en geç 2040’ta kesilecek. Bulgarların soyu kuruyor ve nüfusu 1. 500 000 kişi kalacak ve bir daha geri dönüş olmayacak.

Okudunuzsa paylaşınız lütfen.

Paylaşma grupları oluşturunuz.

Sağlıcakla kalınız.

Reklamlar