Rafet ULUTÜRK  

 
Rodoplar’da Pomak İslam – Türk kimliği ilk defa 1912 – 1913’te büyük facia yaşadı. Hıristiyanlaştırılarak yok edilmek istendi. Din, dil, isim, kimlik değiştirme zulmü bütün Rodoplar’ı sardı, kurbanlar aldı, olağanüstü şiddetli yürütüldü.
Bir önceki inceleme yazımızda Pomakları topyekûn Bulgarlaştırma siyasetinin Çar Ferdinand, hükümet ve Yüksek Din Kurulu tarafından, ordunun bizzat katılımıyla, haydut çetelerinin kol gezdiği bir ortamda yürütüldüğünü hatırlattık.
Pomaklarımızın belleğinde bu olaylar tazedir. Olayları köy köy, kasaba kasaba biz de hatırlıyoruz.
 
Balıkdere (Ribnitsa) köyü çocukları Tahir Binbaşov’un evine toplandı ve vaftiz edilecekler, yeni Bulgar isimleri ezberletilecekti. Ansızın beliren bir süvari Papaza bir mektup uzattı. Onu bekleyen semerli katıra atladı ve kadınlardan çocuklarına birer Bulgar adı seçmelerini ve vaftiz işini de unutmamalarını kendilerinden rica etti. Kadınlar kazanı devirdi ve evlerine dağıldılar.
Çangırdere (Çepintsi) köyünde vaftiz yapan Papaz önce köy imamı Hacı Köroğulu’nun ismini ve dinini değiştirmeyi denedi. Direnen Hacı çoban sopasıyla dövüldü. Ardından caminin minaresi yıkıldı.
Çamurköy’de (Miçure) Hıristiyanlaştırma kampanyası, Osmanlı birliklerinin Elece üzerinden Ksanti’ye inmesinden sonraya yani güz sonuna kalmıştı. Köye inen Papaz cüppelilerin ellerinde ve bellerinde tabanca, tüfek ve bomba vardı. Onların öncüsü Alamidereli (Polkovnik Serafimovo) Papaz Hristo teyel idi. Silahlılar 10 yaşından 90 yaşına kadar bütün erkekleri camiye kapadı. Cami kapısına silahlı bekçi dikildi. Köylülerden biri olan Mümün Onbaşı minareye çıkmayı başarabildi. Minareden yardım için haykırdı ve yakın evlerdeki Bayanlar sesini duydular. Darcıklara kül dolduran Bayanlar bekçilere içerdekilere yemek getirdik dediler ve camiye girebildiler. Vaftiz hazırlıkları yapan Papazın ve yardımcılarının gözüne kül atarak kaçtılar ve köyü çevreleyen bayırlara dağıldılar. Daha sonra kadın ve çocuklar toplatıldı ve vaftiz edildi. Caminin minaresi yıkıldı.
Alamidere (Polkovnik Sarafimovo) köyünde Hıristiyanlaştırma işi Osmanlı zamanında inşa edilen “Sveti Dimitır” kilisesinde yapıldı.Çokmanovo köyünden Papaz Hristo vaftiz etti. İsimler değiştirildi. Papaz cüppeliler arasında Hristo ve İvanko isminde iki kişi daha vardı. Raykovo köyünden Jivko’nun papaz cübbesinin altındaki silah belli oluyordu. Georgi Piçanov ve Kolyo Gogov’un ellinde de tabanca vardı. Bu defa da bazı hanelerin mallarına el uzatıldı, köylüler arasında dayaktan geçirilenler oldu. Ahmet Kehayanın dikiş makinesi Dinyo Hubçev’in evinde tıkırdamaya başladı vb.
Emrinde 6 yardımcı ve bir ayinci olan Metropolit Teodosiy Üsküp’ten gönderilmiş ve Nevrekop (Gotse Delçev) piskoposluğuna bakıyordu. Bu piskoposluğa delege edilen Papazlar Bulgar Ortadıks Kilisesine bağlı din okul ve akademisinde hocalar ya da Başkovo manastırındaki papazların arasından özel olarak seçilmiş yüksek hazırlık görmüş kişilerdi.
15 günü Yüksek Ruhani Meclis Başkanlığı Sekreteri St. Kostov, Papaz Teodosiy’in Nevrekop piskoposluğuna bağlı 30 köyde vaftiz edip Pomakların isimlerinin değiştirildiğini, daha sonra bölge kaymakamının kampanyayı durdurduğunu ve 41 köyün vaftız edilmeden kaldığını Başbakan Geşev’e özel bir mektupla bildirdi. 13 tarihli Yüksek Ruhani Meclis tarafından kaleme alınan 3 n.o.’lu Tutanak da belirtildiğine göre, Nevrekop yöresindeki açlık, yoksulluk, çaresizlik, bitkinlik, çeteler ve haydutların ardı kesilmeyen saldırıları, insan öldürmeler, fidye isteme ve zorlamalar vb. 30 köyün pek fazla mukavemet göstermeden vaftiz edilebilmiştir.
Başlıca Rodop Dağlarının kuzey bölgelerinde din ve isim değiştirme kampanyasının sürdüğü ve adı ÜÇÜNCÜ BÖLGE’ ye giren köy ve kasabalar olarak geçen yerlerde Müslümanları Hıristiyan yapma görevi Filibe (Plovdiv) Metropoliti Maksim’e ve ona bağlı olan piskoposlukta görevli papazlara havale edilmişti. Bulgar Prensliğindeki kilise ve manastırlardan Filibe piskoposluğuna büyük sayıda papaz ve başka din görevlisi gönderilmişti. Kampanya ateşlenirken Çepin yamaç köylerinde vaftiz eden Papaz Konstantin Koev hakkında diğer din görevlilerinin şikâyeti üzerine bir dava açıldı. Bu yakınma dilekçelerinde Papaz Koevin Pomakları soyup soğana çevirdiği yetmezmiş gibi kendi din görevlilerinden de rüşvet almaya başladığı yer almıştı.  Zulme dayanamayan Müslümanların boş bırakıp kaçtıkları köyler talan ediliyordu. Bu olaylar demokratik aydınlardan Stoyo Şişkov ile Hristo Karamancukov tarafından eleştirilirken, bilinen yazar Atanas  Straşimirov ise Pomakların vaftiz edilmesinin yalnız bir vesile olduğunu, iktidarın ülke ve dünya için yüzkarası cinayetler işlediğine işaret etti. O, çalıp çırparak şahsi zenginleşmenin tek hedef olduğunu yazdı.
Yukarıda zikrettiğimiz 13 tarihli Yüksek Ruhani Meclis’in 3 no.’lu tutanağında kaydedildiği üzere, Çepino vadisinde vaftiz kampanyası sona ermek üzeredir. Kirovo, Banya, Lıjene, Rakitovo’da 300 hane, Dorkovo’da 200 ev,Kostandovo’da 200 hane vaftiz edildi. Dövlen (Devin) imamları da aileleriyle birlikte Hıristiyanlığı kabul ettiler Devin’e bağlı Beden köyünde cami kilise yapıldı.
13’te Dövlen bölgesinden erkeklerin tutuklandığı öğrenildi. Halkın Hıristiyan olma şartı olarak tutukluların serbest bırakılmasını öne sürdü. Görevliler Müslümanları Bulgar yapma işlerinin daha kolay yürümesi için tutukluların serbest bırakılmasını önerdi. Bu arada Hıristiyanlığı kabul edenlerin bunu ekonomik nedenlerle yaptıklarını gizlemedikleri anlaşıldı. Yine bu sırada 10 ile 30 yaş arasında olup dinleri değiştirenler için 500 kalpak, 100 çift çarık, 1000 haç ve 100 kadın içinde elbise istenmişti. Rodoplu ahalinin ekonomik olarak gelişmemiş olmasından meydana gelmiş çok ağır bir durum vardı. Hıristiyan olmayı kabule zorlanan Tırmış’e bağlı 14 köyde 5–10 yarı çıplak, aç, yıkık dökül kulübelerde oturan aileler olduğu öğrenildi.
Dövlen kasabası komandandı Spasov 5 – 6 köyde kilise inşaatına başlama izni istedi. Bu vesileyle 13’te Stanimaka Baş Papaz Yardımcısı V. Dimitrov, Pomakların vaftiz edilirken kullanılmak üzere Çepelare’ye yakın bir köy olan Bogitevo’daki camiyi “Ts. Velikomıçenitsa Petka” kilisesi haline getirme niyetini açıkladı. Ahi-Çelebiye bağlı Sepet mahallesindeki cami 1908’de onarılmıştı, fakat 1912’ye kadar bu caminin minaresi yapılamamıştı. Bir Türk Bayan elinde büyüyen bir Bulgar subay, minnettarlık ifadesi olarak, askeri seferber edip yakın korudaki en kalın meşeyi kesip, cami duvarına minare olarak diktirdi. Yeni minareden okunan ilk ezanda “Türk ananın” adını da işitince askerleriyle bölgeyi terk etmişti. Bir yıl sonra gelen komutan minareyi yıktırdı. Bu maskaralığı yapanlar ise Vladimir Serafimov komutasındaki 21. piyade tugayından çetecilerdi.
Bogutovo, Er Köprü (Mostovo) ve Dryanovo köyleri nüfusu 23’te Halk Meclisi Başkanı St. Danev’e gönderdikleri bir şikâyet mektubunda, din değiştirerek Hıristiyanlaştırma işlerinde baskı uygulandığı, eğer Pomaklar soy köklerine dönmek isteselerdi daha bundan 35 yıl önce Rus-Osmanlı Savaşı’nda bu işi bitirmiş olurlardı, deniyordu. Halk Meclisi Başkanı’ndan Bulgar Ortodoks Kilisesince girişilen bu tamamen yüz karası uygulamanın hemen durdurulması istendi. 13’te Filibe (Plovdiv) Metropoliti Maksim piskoposlukta grev yapan Baş Piskopos Yardımcılarının vaftiz yaparken yeni Hıristiyanlardan aldıkları geri çevirmelerini emretti.
Karşılı köyünde (Vievo) erkekler tutuklandı, çocuk kadın ve yaşlılarsa Kutela, Çepelare ve Dere Köy (Mogilovtsi) köylerine dağıtıldı. Çepelare köyünde kalanlar Dere Köy kilisesinde vaftiz edilmişlerdi. Çepelare cami yakılmıştı. Yangını söndürmek isteyen birkaç Müslüman tutuklandı ve Dövlen karakoluna götürüldü. Götürüldükleri yerde vaftiz edildikten sonra serbest bırakıldılar ve köylerine döndüklerinde aileleri de Hıristiyanlaştırıldı. Çocuklar kiliseye toplandı, kazanlara sokup çıkarıldı, ayin yapıldı ve hepsinin saçlarından birer tutam kesildi. Dinleri taze değiştirilenlerde Hıristiyanlığın pekişmesi için yerli Bulgar ailelerden Çerlokova onlara Hıristiyan din tarihi, İsa Peygamber üstüne öyküler anlatıp Pazar günleri hepsini ayine götürüyordu. Kâbustan kurtulmak isteyen Çepelare Pomaklarından bazıları Osmanlı topraklarına kaçtı. 13 günü Papaz Yanakiev Çuren köyünde Pomakları Hıristiyanlaştıramadığını, Kriçim’e kaçıp Türk evlerine saklandıklarını bildirdi.  Bu mektuba cevap veren Filibe (Plovdiv) Metropoliti Maksim 13 tarihinde Karlovo, Peştera, Panagürişte, Stanimaka, Pazarcık piskoposluklarına gönderdiği mektubunda, “ Türkleri vaftiz etmek yasak değildir!” diye yazdı.
Ortadaks kilisesinin yaptığını Protestanlar da yaparak Pomaklardan bazılarını saflarına kazanmayı denediler. Bu vesileyle Razlok Baş Piskopos Yardımcısı N. Saev 13 tarihinde yazdığı mektupta, o zamana kadar Protestanların bu işte başarılı olamadığını, fakat Babek bölgesinde sefil durumda bulunan ahaliye yardım dağıtan 3 komisyonda yer aldıklarını yazdı. Birinci komisyon Konyarevo köyünde etkinliklerini sürdürürken, ikinci komisyon merkezi Doğan mahallesine yerleşti ve üçüncüsü de Babek’in Kiraz mahallesine pos attı. Komisyon üyeleri iki Papaz, bir danışman, bir kâtip ve koruma işlerine bakan 15 polisti. Yerli askeri makamlar ve sivil kurumlarda din ve isim değiştirme işlerinde hep yardımcı oldu. Konyarovo bölgesinde 100’ü hasta olmak üzere 1300 kişi, Doğan köyünde 162’si hasta 869 kişi, Babek köylerinde de 130’u hasta 1 446 kişi vaftiz edildi. Bu 3 bölgede nüfus aç ve sefildi, bu nedenle komisyon devletten ek miktar gıda maddeleri talep etti. Son derece sefil şartlarda barındıklarından birçok kişi bulaşıcı olan kızamık ve difteri hastalıklarından yatakta oldukları için vaftiz edilememişti.
Başkanı Noel Bıkston, Sekreteri Artır Siminds ve şeref sekreteri Eduard Boyl olan Balkan Komisyonu 13’te Başbakan İv. Ev. Geşov’a özel bir mektup göndererek Müttefik Güçlerın ele geçirdiği topraklarda Müslümanların isimleri ile dinlerinin zorla değiştirildiğine ilişkin bilgilerin kulaklarına geldiğini paylaştı.  Balkan Komisyonu bu konuda ayrıntılı ve gerçekçi bilgi istediğini duyurdu.
Balkan Savaşı’nda ve Müttefikler arası savaşta Pomakların geçirdiği facia amansız ve gaddardı. Bu halka çok derin tarih dersleri verdi. Parçalansalar, bölünseler, kovulsalar, vaftiz edilseler, köprülerden atılsalar veya kurşunlansalar da bu ahali Müslüman kaldı, dayandı, defalarca vaftiz edildi ama hep geri dönme yollarını kendisi buldu.
Biz bu yazı dizimizde ideolojiye değinmiyoruz, dönem politikasını da konu etmek istemiyoruz, Bulgar halkı için 100 yıl yüz karası olması gereken olayları anlatırken bir daha tekrar etmemelerini temenni ediyoruz. Bizim için yaşadıkları toprakların efendisi o toprakta yaşayandır. Anlattığımız bayırlarda, dere tepelerde, çamlıklarda ve kar altında mutlu olmaya alışmış, kendi yaralarını kendi pansuman etmede de ustalaşmış, o bilge insanların adı Pomak kardeşlerimizdir. Onların çekisi her zaman bizim de çilemiz olmuştur.
Devam edeceğiz. Konumuz: Müttefikler arası savaş ve Pomaklardır.
Reklamlar