2014 Eylülü’nde Bulgar seçim kürsülerine çıkanlar ülkedeki ağır kriz şartlarında ÖZGÜR İNSAN ve ÖZGÜR DÜŞÜNCEYE karşı saldırıların vardığı yeni noktayı ortaya koydu. Vatanımız olan ve 05. 10. 2014 günü genel meclis seçimlerinde oy kullanma hazırlıkları gördüğümüz Bulgaristan’da doğal ve genel insan haklarına, demokratik toplumlarda yasal ve evrensel bir hak olan seçme ve seçilme hakkına, seçimde oy kullanma özgürlüğüne sözlü saldırılar şiddetleniyor.

alpay dincerHAYSİYETİ OLAN SESİZ KALAMAZ!

Bulgaristan Anayasası ve Seçim Yasasıyla güvence altına alınmış olan eşit haklı vatandaşlar olarak, hiçbir etnik, dinsel, dilsel, cinsel ve yaş itibarıyla ayırıma tabii tutulmadan seçimlere katılma hakkımız çiğnenerek serbest katılmamız, oy kullanmamız sınırlanmak ve engellenmek isteniyor.

Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Gençlik Kolları Başkanı sıfatımla, yazılı ve sözlü Bulgarca bildiğine dair sertifika, şahadetname veya herhangi bir okuldan belge getiremeyenlerin, bir Bulgar okulunda 8. sınıf bitirdiğini belgeleyen bir resmi  evrak ya da özel okul sertifikası sunamayanlara seçime katılma, oy kullanma ve seçme hakkının engellenmesi isteniyor. Bu açıklamayı Bulgar TV yayınlarında, Varna, Filibe (Plovdiv) ve Stara Zagora seçim toplantılarında her saat tirajlayan ve devamlı tekrar eden “Sansürsüz Bulgaristan Partisi” Başkanı Nikolay Barekov’tur.

Bulgar Başsavcılığı hala ona:

  • “HEY SEN NE YAPIYORSUN?
  • BURASI BİR AVRUPA BİRLİĞİ DEVLETİ, İSTEYEN İSTEDİĞİ
  • OKULDA OKUR İSTEDİĞİ DİLDE KONUŞUR!
  • SEÇİME KATILMAK SERTİFİKA, DİPLOMA FALANA BAĞLI

DEĞİLDİR.   PARLAMENTO SEÇİMLERİNE KATILMA EN KUTSAL VE DEĞİŞMEZ GENEL GEÇERLİ VATANDAŞ HAKLARIMIZDAN BİRİDİR!” demedi.

Ne yazıktır ki, Hak ve Özgürlükler Partisi /HÖH-DPS) Genel Başkanı Lütfü Mestan, 28 il milletvekili aday listeleri başları, kıdemli milletvekilleri, genç ve artık kemale gelmiş ve politikada pişmiş olmalarını beklediğimiz öz davamızın omurga kemiğinden olduklarına inanmak istediğimiz mebuslarımızdan hiç biri, Bulgar demokratik kamuoyundan, demokrasinin taşıyıcıları olan sivil toplum örgütlerinden, Adalet Bakanlığından, Başsavcılıktan, Yüksek Seçim Kurumundan çıt yok, hiçbir tepki gelmedi. Basının tamamen susması hayret uyandırıyor.  Seçim havalarına giren, meyi savunduğu neyi ret ettiği belli olmayan, Bulgaristan Türk ve Müslüman seçmenlerden sürekli oy isteyen, kendi başına sıktıramadığından dolayı REFORMCU BLOK partilerine katılan Onur ve Özgürlük Partisi Başkanı K.İsmailov ile B.Y.K.Dal da dut yemiş bülbül gibi sustu. Her şeye seyirci kalmaları kabul edilebilir bir politik tutum olamaz.

Azınlık olan etniklere bu yeni amansız dil, eğitim düzeyi, sertifika ve diploma saldırısı Bulgaristan’da ÖZGÜR İNSANA OLAN DÜŞMANLIĞIN VARDIĞI YERİ BİR DAHA GÖSTERMİŞ OLDU. Bugün seçim sandığına yaklaştırılmak bile istenmeyen, seçip seçilemeyen vatandaşlar, yarın aynı sebeplerle ve başka bahanelerle işe alınmayacak, öbür günse onların Bulgar mağazalarından alış veriş yapmalarına yasak getirilecektir vs. vs. Ne bekleseler azdır. Bunlar yaşanmıştır. Çocuklarımıza anan sana evde Bulgarca öğretmemiş biz seni anaokuluna, ilkokula vs. alamayız, okul kaydını yapamayız engelleri kapıdadır.

GELECEĞİMİZE KARŞI ÇOK BÜYÜK BİR YENİ DÜŞMANLIK DALGASI YÜKSELİYOR. BU İĞRENÇLİĞİN KÖPÜKLERİ HEPİMİZ İÇİN ZEHİRLİDİR.

AZINLIKLARIN İNSAN HAKLARINA KARŞI PROPAGANDAYA HEMEN SON VERİLMELİDİR!

Burada dikkatleri üzerine çeken nokra, HÖH-DPS partisi karma orkestrasının şimdiye kadar “aman oyunuzu bize verin, bak isimlerinizi yine değiştirecekler, bizden başka sizi kurtaracak ve koruyacak yok!” hasasını çalmasıydı. Şimdi plak değişti. Eski piyeste bu işin baş aktörü atakacı Volen Siderov’tu. Anlaşılan şimdi bu piyes bitti.  Baş aktör de değişti. Seçim sahnesine bu defa Nikolay Barekov delisi çıktı. Adamın senaryosu yok, konuştukça konuşuyor. Tehdit savuruyor. Ve yeni korkutma ve ürpertme yöntemi daha sert ve daha barbarca gelişiyor. Halkımız “kalkan tozun yere düştüğünü ve ilk yağmurda yola yapışacağını bilir.” Yalancı borazanların mumu İş Allah yalnız ve sadece 05 Ekim 2014’e kadar yanar…

OYUMUZU KİME VERECEĞİMİZ KONUSU HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR.

ÖRNEĞİN OYUMUZU GERB PARTİSİNE VERİRSEK NİKOLAY BAREKOV PARTİSİ HEMEN DAĞILABİLİR.

İstedikleri oyumuzdur. Bizi üzerek zorlamaya devam ediyorlar. Korkacak bir şey yok! Birliğimizden gelen kuvvetle hepsini bu defa da püskürtmeliyiz. HÖH –DPS partisi de tuzak ardına tuzak kurarak, çakal yerine köpek besleyip havlatarak karanlıkta sinek avlamaya çalışıyor. O günler geçti. Tuzakçılara oy yok!

Bu davranışlarıyla, itleri üzerimize süren, bize karşı havlatan HÖH – DPS partisi uyanan ve hiçbir şeyden korkmayan Bulgaristan Türklerini, Pomakları ve Müslüman Çingene kardeşlerimizi, ülke sefilerini kendisine düşman ilan ediyor. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” oyunları bize söylenmemiştir. Barekov köpeğine ekmek atan, bayrak savurma hakkı tanıyan, cebini dolduran, “onları korkut çok bilmesinler!” deyen A. Doğan uşağı L. Mestan gibi çöplük siyasetçileridir.

Bulgar propaganda araçları demokratik ayar yapmak zorundadır!

Bu propagandanın temelinde karşılıklı hoşgörüyü mezara gömmek ve faşizmi canlandırmak yatıyor. Gözle görülen köy kılavuz istemez. İki kişiye ekmek veremeyen bir kişinin 1 milyon işsize iş vereceği vaatleri tamamen laftır, boştur, aldatmacadır, çağresizlik sömürüsüdür.  Bu durumda AB  Parlamentosu Seçim Komisyonunun hemen harekete geçerek gerekli önlemleri alması, Bulgaristan Dış İşleri Bakanlığını, geçici hükümeti, Cumhurbaşkanı Plevneliev’i, Yüksek Seçim Kurulunu ikaz etmesi ve sert bir dille uyararak faşist nitelikli propagandanın durdurulmasını istemesi bekleniyor. Bir AB ülkesinde yasal ve serbest seçim yapılmasına engel yaratan hiçbir şey yapılamaz. Her seçmen vatandaşa saygı gösterilmeli, hakları açıklanmalı, demokrasi koşullarında seçme ve seçilme hakkının özgür kullanılmasının kutsallığı üzerinde durulmalıdır. Hiçbir politik parti lideri ve milletvekili listesine alınmış adayın etnik azınlıkların demokratik seçme ve seçilme haklarına karşı konuşma, eleştiride bulunma, kınama, yasalara aykırı kişisel düşüncelerini tehdit ederek dayatma hakkı yoktur. Hiç kimse yasaları ayakaltına alan bu son duruma katlanmak zorunda değildir. Kimliğini oligarşi hizmetine sunan ve paraya karşı anti-yasal propaganda yapmayı kabullenen, Bulgar medyası son saldırılara sözcülük ederken demokrasinin kalesi olmaktan tamamen çıkmıştır. Bulgar medyası anti-demokratik gelişmelerden artık sorunlu tutulmalıdır. Yapılan propaganda geniş tartışmaya açılmalıdır. Ülkemiz son 25 yılda hiçbir zaman bu kadar rezil ve kepaze olmamıştı. Doğal haklarımız bakımından yerlerde süründürülmemiştik. Demokratik toplum son gelişmelerle dıştan akıtılan paralarla başlayan bir yalan ve iftira, aldatma ve manipüle etme makinesiyle karşı karşıya bulunuyor.

Ne yazık ki, artık 25. yılında, özgür bir genel seçimle gerçek demokrasi ve adalet kapısını açmaya çalışırken karşımıza biri kapandığında yenisi tescil edilen yeni parti şakşakları, milliyetçilik hurdaları, kafaları beyin ve zekâ değil, yağ dolu bozuk yürekliler çıkmaya devam ediyor. Bu durumu görmekte hepimizin daha ısrarlı olmamız, soydaş gençlerin daha büyük bir azimle birleşmesi ve gerçekleri halkımıza indirmemiz günden oldu. Zira soydaşların ve tüm insanların doğru haber alma olanakları da oldukça sınırlıdır. Kendi radyo ve TV kanallarımızı henüz açamadık. Fakat doğru bilgilenme ihtiyacımız her zamankinden büyüktür. Doğru seçim yapma doğru bilgilenmeden geçer. Bizde hala olmayan yasal demokratik özgürlüklerin sağlam temellerini seçimlere serbestçe, kendi seçimimizi kendimiz yaparak başarılara gidebiliriz. Aslında bizim kimseyi seçme mecburiyetimiz yoktur!  Bir kendi yarınlarımızda yürüyeceğimiz doğru yolu seçmek istiyoruz. Oyumuzu bunun için mutlaka kullanmak zorundayız. Yaralarımız başka türlü asla kapanmaz! Seçimden seçime de olsa seçimi biraz düşünelim!

 

 Alpay DİNÇER

Reklamlar