İsmail CİNGÖZ*

2017 Şubatının son haftasında Milli Düşünce Merkezi’nde “Kıpçak Bozkırından Karpat Havzasına Kumanlar” başlıklı bir konferans vardı ve daha önce ismini hiç duymadığım Atilla Jorma tarafından verilecekti bu konferans. Sayın Atilla beyle bu konferansta tesadüfen tanıştım.

Ne yalan söyleyeyim öncelikle soyismi dikkatimi çekmişti. Türk Dünyasına olan ilgim nedeniyle konferans başlığı da dikkatimi çeken diğer etken olmuştur. Kuman-Kıpçak Türkleri ve Karpat Bölgesi hakkında daha önce hiç duymadığım yeni bilgiler öğrendim. Konferans sonrasında kendisine kartımı verdim ve Ankara’dan gitmeden önce kendisiyle daha geniş bir zamanda görüşmek istediğimi belirttim.

Sonra Sayın Atilla Jorma hakkında internet üzerinden yaptığım araştırmada; Yrd.Doç.Dr. ünvanı ile Ardahan Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi olarak ders verdiğini ve Türk Dünyası üzerine yapmış olduğu çalışmalar ve yayınları hayretimi celp etti. Zira bu bilim adamı Türkiye’de fazla tanınmıyor olduğu izlenimini vermiş olması beni üzmedi desem yalan olur. Ben bu araştırmaları yaparken birkaç gün sonra Sayın Sayın Jorma’dan gelen telefon ile yaşadığım mutluluk anlatılamaz. Bu telefon ile Jorma benin Bulgaristan ve Yurtdışı Türkler ile ilgili çalışmalarım olmasının dikkatini çektiğini beyan etmesi üzerine uygun bir zamanı ver ise görüşmek istediğimi söyledim ve beni kırmayarak kabul etti.

2 Mart 2017 günü Ankara Saman Pazarı semtinde buluştuk, sıcak bir sohbet ortamı buldum. Adeta yıllardır tanışıyormuşuz gibi… Çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Ben de kısa zamanda Balkanlar ve Türk Dünyası hakkında birçok bilgi edinme fırsatı buldum. Bu görüşmemizden birkaç gün sonra Ardahan’a dönen Sayın Jorma ile telefon görüşmelerimiz devam etti. Sorularıma telefon ile veya elektronik posta ile cevaplar verdi sağ olsun.

Böyle bir değerin kamuoyu tarafından daha fazla tanınması gerektiğini düşünerek Atilla Jorma ile 5 Nisan 2017 günü telefon ile mülakat yapmaya karar verdim. Ben Sayın Jorma’yı tanıma ayrıcalığına eriştim. Yapmış olduğum mülakatı Türk Dünyası ile ilgilenenlere arz ediyorum.

 

İsmail Cingöz: Sayın Hocam öncelikle Sizi tanımaktan onur duydum. Biz her ne kadar tanışmış olsak da okuyucularımıza Siz kendinizi tanıtır mısınız?

Atilla Jorma: Ardahan Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesiyim. Kıpçak kökenli Finlandiya vatandaşı ve uyrukluyum.

Cingöz: Hocam yükseköğreniminizi nerede yaptınız?

Jorma: Lisans öğrenimimi 1976-1982 döneminde İstanbul Üniversitesinde Türkoloji üzerine okudum.

Cingöz: İlk akademik çalışmalarınızı nerelerde yaptınız?

Jorma: Finlandiya pasaportu taşıdığım için tatillerde rahatlıkla Kuzey Azerbaycan, İran Güney Azerbaycan ve Bulgaristan gezileri yaptım. O dönemler henüz “Soğuk Savaş” yıllarıydı. Oralarda Türk edebiyatı üzerine çalışmalar yaptım. O dönem bir şey dikkatimi çekmişti. Bulgaristan ve İran’da Türkçe eğitim yasaklanmıştı. Nesir edebiyatı dediğimiz roman ve hikâye türü eser vermekte zorlanan Türkler kendini şairlikte geliştirmişler, sözlü edebiyat oldukça yaygın durumdaydı. Ben de bu sözlü edebiyat eserlerini derleme fırsatı bulmuştum. Ama yayınlama fırsatı bulamadım maalesef.

Cingöz: Üniversite eğitimi sonrası çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Jorma: Üniversite eğitimi sonrası Macaristan, Finlandiya ve Hollanda’da araştırmalarıma serbest olarak devam ettim ama üniversitelerde yeterli düzeyde akademik bir çalışma ortamı bulamadım. Zaman zaman da Türkiye’ye kısa süreli gelmelerim oldu. İlk önemli akademik eserim 1999 yılında “Hazar Berisi-Karadeniz Kültür Çevresinde Türk Dili” ismi ile Türkistan ve Azerbaycan Araştırma merkezi tarafından Hollanda’da Türkçe olarak yayınladı. Bu eseri Karadeniz çevresi Türk lehçeleri üzerine çalışmalarımla devam ettirdim.

Cingöz: Balkanlarla ilgili çalışmalarınız da var. Onlardan da bahseder misiniz?

Jorma:Bulgaristan ve Türk Edebiyatı” isimli kitabım 2012’de İstanbul’da Doğu Kütüphanesi yayınlarından, “Bulgaristan’daki Türk Edebiyatına Bir Bakış” isimli kitabım ise 2013’de Bakü’de yayınlandı.

Cingöz: Türkiye’ye ne zaman geldiniz ve öğretim üyeliğiniz nasıl başladı?

Jorma: Çalışmalarım devam ederken Finlandiya Turku Üniversitesi’nde “Bulgaristan’da 60’lı Yılların Türkçe Romanı” isimli çalışmamla 2007’de doktora tezimi verdim. Bu çalışmam sonrası 2010 yılında Ardahan Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz tarafından verilen görev ile Ardahan Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev aldım. Halen Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü’nde bu görevime devam etmekteyim.

Cingöz: Balkanlar üzerine çalışmalarınız olduğuna göre; Balkan ülkelerindeki Türkler hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Jorma: Balkan ülkelerinde tarihi geçmişlerinden dolayı bir birleri ile devam eden ülkesel sorunların bir kısmı halen devam ettiği görülmektedir. Mesela Makedonya ile Bulgaristan arasında tarihi yorumlama sorunu vardır. Türkler açısından hepsinde çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Yunanistan ve Bulgaristan’da yıllardır devam eden sorunları Türk kamuoyu genel hatlarıyla bilmektedir. Türkçe eğitim bu ülkelerde zaman zaman yasaklanmıştı ama Yugoslavya Devleti varlığını sürdürürken Türkçe resmi diller arasında yer almaktaydı. Kosova bağımsızlığını Yugoslavya’nın parçalanması ile ilk elde ettiğinde de Türkçe resmi dillerden birisi olmuştu ama Türkçe’nin resmi dil statüsü iç savaş döneminde NATO müdahalesi sonrası kaldırılmış ve yerine İngilizce konulmuştur. Tepkiler karşısında “isteyen Türkiye’ye gitsin” diyen gayri resmi açıklamaları görülmüştür.

Balkanlar devletlerinin kültürel hayat tarzlarının karşılaştırmaları üzerine çalışmalarım var. Yugoslavya ve Bulgaristan’ın Sovyet etkisi altında kaldığı 1945-1990 dönemlerinde kültürel hayat tarzlarında bazı değişiklikler olduğu görülmektedir. Yugoslavya’da fazla olumsuz etkiler olmamakla beraber, Bulgaristan’da olumsuzluklar yaşanmıştır. Komünizm sonrası Bulgaristan’da bile hala Türkler kendilerine gelememiştir diyebiliriz. Bu konular üzerine de bazı akademik çalışmalarım devam etmektedir.

Cingöz: Hocam, Balkan ulusları içerisinde yer alan Pomakların etnik kökenleri hakkında bilgi verebilir misiniz? Slav kökenli olduklarını iddia edenler de var. Fakat Türk kaynaklarında Kuman-Kıpçak etnik kökenli olduğu bilgilerine rastlanılmaktadır. Benim de yaptığım araştırmalarda Kuman-Kıpçak ve Peçenek kökenli olduklarını, Osmanlı Devleti’nin Balkanları fetih döneminde I. Murat zamanından itibaren kendi istekleriyle İslam Dinine geçmeye başladıklarını yazan kaynaklara rastladım. Bu konuda sizin bir çalışmanız veya tespitiniz olmuş mudur?

Jorma: Balkanlar söz konusu olduğunda bölgenin adından başlayarak burasının kadim Türk yurdu olduğu görülür. Ne var ki bu bölgede özellikle etnik konularda belirli amaçlara yönelik bilimdışı çalışmalar ağırlıkta olduğundan Pomaklar gibi topluluklar çelişkiler içinde kalıp harcanmaktadır. Aitlik konusunda en doğrusu bence kendi görüşleridir; Pomaklar kendilerini Türk hissettikleri takdirde bunun böyle kabul edilmesi gerek.

Cingöz: Çalışmalarınız hangi alanda devam etmektedir, yeni kitaplarınız yayınlanacak mıdır, bahseder misiniz?

Jorma: Türkoloji genelde Türk tarihini, kültürünü ve edebiyatını, özellikle de Türk dil ve lehçelerini inceleyen bir bilim dalıdır. Bu bağlamdaki çalışmalarım edebiyat ağırlıklı; Bulgaristan’daki Türk edebiyatı ile Makedonya’daki Türk edebiyatını karşılaştırmalı olarak araştırmaktayım. Tunaboyu Turanlıları adını koyduğum çalışmam tarihi arkaplanı anlatır; Karadeniz çevresindeki Türk lehçeleri üzerine de yeni çalışmam var. Bütün bu çalışmalarım için ise halen yayıncı aramaktayım.

Cingöz: Sayın Hocam dilerim yayıncılar-yayınevleri sizin bu sözünüzü duyarlar ve buradan okurlar. Biz de yayınevlerine buradan duyurmuş olalım.

Zaman ayırıp bizimle görüşme yaptığınız için teşekkür ederim. Sizi tanımış olmaktan onur duyduğumu bir kez daha beyan etmek isterim. Türk Dünyası’na verdiğiniz kültür hizmetleri için sağ olun, var olun. Sonraki çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

* Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc., BULTÜRK Derneği Ankara Temsilcisi, BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Başkanı, cingozismail01@gmail.com

Reklamlar