Yakın geçmişte sizlere her an, her renk, her değişim, her bekleyiş, ayrılık ve kavuşma, aşkınsa her anı değil her salisesi için şiir yazılabileceğinden söz etmiştim. Güz de içimizi yakıp kavuran bir mevsimdir.

Kanımca güz en renkli mevsimdir. Doğanın çarpışması ve tozlaşmasından meydana gelen yenidünyalar hep güzün açıp solar. Güz gibi yoktur desem, olur mu, olmaz tabii. En fazla sürpriz sunan mevsim hep güzdür, doğrusu budur. Güz günlerinde her bakıma her şey ya uyumlu ya uyumsuzdur. Güzü yaşamadan hayatın tadı çıkmaz.

İnsan geçmişinde sevemediği her şeyi güz esintisinde bağrına basmak ister. Bu bakıma ballıdır güz, baharı ve yazı hem aratır, hem de eritebilir. Uzatmadan size özel seçtiğim GÜZ ŞİİR DEMEDİMİ sunuyorum.

İyi okumalar derken, şiir okumayan şiir yazamaz. Ezberinde bilen bellek çekmecesinden çekip çıkarıp istediği zaman istediğince okuyabilir. Güzü yaşamak bir başka güzelliktir ve  yaşamayan onu asla anlatamaz…

 

Duru Şam – Rengini bekledim

 

Dışarıda çiçekler güz renklerini ararken,

Başucumda bir gonca mor açtı bu sabah,

Selama duran bulutlar güçlü renklerden,

Goncalar kokularını unutmuş acele ederken.

 

Kestane yaprakları erken buruştu,

İkili üçlü dikenli toplar kaldı dallarda

Her biri bir dev olsa da güç yüklü,

Beklediğim kestane kaldı dalında.

 

Kestanelikte gördüm seni gölge gezerken,

Aylar geçti beklerken güzün son rengini.

Bu son bahar, sen de mi esirsin kalbim gibi,

Hala bulamadın mı sevdiğim renkleri!

***********

Cemal Süreyya – Beklerken

Dışarıya yağmur, yüreğime hasret,
fikrime sen..
Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden
bir bilsen…

*************

Nevzat Çelik – GÜZ

sarı yaprakları ağaçların
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor
ta buradan duyuluyor gürültüsü
kalbimde dehşetli bir keder üşüyor
kuru yaprakları ağaçların
kanatları kırık bir kuş gibi düşüyor

içerde vakitsiz basıyor keder
gözlerimi kapatıp seni düşündüm
seni su başında bir karaca gibi
en güzel yüzünü verirken suya
bir tüfeğin aynasında gördüm
tam altı bahar altı koca kış
kesik bir dal gibi titredim kıyasıya
bir tüfeğin aynasında gördüm seni
en güzel yüzünü verirken suya

içerde vakitsiz basıyor keder
yasak bir kitap gibi yakılmayıp bu güz de
sensizliğe mahkum edilirsem eğer
hasretin beni duman edecek
içimde seni sevmek telaşı
alıp başını gidecek

alıp başını gidecek seni sevmek telaşı
her kuleden uzanıp açıp her mazgalı
karanlık bir kuyu gibi bakacak düşman gözü
ve ben duyarak hissederek bu gözü
yasak bir ıslık kıvırıp dudaklarımın ucuna
delip de geçemezsem gözü
kırlangıçlar uykumu basacak
gözlerime vuracak
kanatlarında uçurdukları ayın
çıplak ve ölü yüzü

kırlangıçlar uykumu basacak
gözlerim deli deli bakacak
üçe beşe çıkacak nöbetçi sayısı
yasak bir ıslık dudaklarımı yakacak
felaketim olacak

felaketim olacak biliyorum
bu vakitli vakitsiz bastıran keder
bu kalbime sürtünen cehennem telaşı
voltamın ucunda savrulan bu sapsarı hüzün
bu senin tüfeklerin menziline düşen güzelim yüzün
ülkemin yüzü kentlerin dağların yüzü
bu işkence bu ayrılık bu zulüm
sonra bu diz boyu yaprak ölüsü
göçüp giden bu kuşlar..
ağlamak ayıp değil işin kötüsü
alaca bulaca yürüyor üstüme bulut
gözlerime değerse duramam
sevgilim sevgilim ellerimi tut

 

Yaşar Nabi Nayır – SONBAHAR

Altın rengi gözleri yanan bir semaverdi
Ilık bir çay kokusu akardı saçlarından.
Yanmanın lezzetini onda hissettiğim bir an
Ve yazın sevgisini bana önce o verdi.

Yaz gibi iri olgun meyveleri severdi,
Bir çocuk gibi şendi ve gülerdi her zaman
Bir mevsim gözlerinden içime doldu cihan
Ve güzel yaz günleri ne çabuk geçiverdi.

Artık donuk bir cam var mavi gökler yerinde.
Güneşi benden çalan o sıcak bakışlardır,
Ve yazı o götürdü mutlak beraberinde.

En güzel rüyaların bile bir sonu vardır:
Bir bahar rüzgârından alarak bir sabah hız
Mevsimlerin ömrünü yaşamıştı aşkımız.
Onu şimdi kaybettim ve şimdi sonbahardır.

*********

Atilla ilhan – ADIM SONBAHAR

Nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

***

Murathan Mungan – SÖZLER YAPRAK

bazı sözler karanlıkta söylenir, diyorum uykularımın birinde
bazı sözler hiçbir zaman, diyorum kendi sesime uyanırken
bazı sözler karanlıkta söylenir
bazı sözler hiçbir zaman
diyorum armaların birinde
öyledir, iki yanı ağaçlı yollar, arasından
geçip gitmektir şiir
ağaçla, yolla, ne tarafa
ve hangi zaman bu son bahar

imgenin şiddetiyle çoğalır anlam
parçalana parçalana

geçtiğimiz yollardan
onca yaprak düşer
birkaç şiir kalır yalnızca
o derin ağaçlardan

kendi sesimize uyandığımız rüyalarda

—–

  Duru ŞAM – GÜZ

Günler gitgide kısalıyor,
yağmurlar başlamak üzre.
Kapım ardına kadar açık bekledi seni.
Niye böyle geç kaldın?

Soframda yeşil biber, tuz, ekmek.
Testimde sana sakladığım şarabı
içtim yarıya kadar bir başıma
seni bekleyerek.
Niye böyle geç kaldın?

Fakat işte ballı meyveler
dallarında olgun, diri duruyor.
Koparılmadan düşeceklerdi toprağa
biraz daha gecikseydin eğer…

 

Sevilcan YUCE

Reklamlar