rafet ank cmh Rafet ULUTÜRK

Konu: Ya yeni bir yol bulacağız ya yeni bir yol açacağız.

BULTÜRK Yönetimi olarak bir iş yapmak istersek, önce plan hazırlarız. Planda konuları önemli ve önemsiz, yakın ve uzak vadeli olarak sıralarız. Stratejik ve taktik ödevler de vardır. En önemlisi plan zamana göre hazırlanır ve aslına bakılırsa, zaman işi yapacak insanın ta kendisidir. Her geçen gün değişen dünya şartlarına uyum sağlamak için insanlar kendilerini yetiştirmek ve geliştirmek zorundadır. Tarihin süzgecinden geçirerek bu gelişmeleri ve insan zekâsının tekâmülünü incelediğimizde karşımıza çıkan en önemli nokta “İnsanoğlunun gönüllü olarak yaptığı her işte, azmi ile her soruna çözüm bulduğu, kalbiyle inandığı her fikri fiili durumu sonuçlandırmakta elinden geleni yaptığı” gerçeğidir.

Önemli konuların başında, tespit ettiğimiz temel hedeflere hizmet eden ya da engel olan konular gelir. BULTÜRK yönetimi olarak bizim şu dönem en önemli konumuz, Ekim sonunda Bulgaristan’da yapılacak Cumhurbaşkanlı seçimlerini iyi analiz edip, gerçek durumu seçmene indirmek ve yükselteceğimiz adaya daha ilk turda olası en fazla oy alabilmektir.

Bunu yapmadan Seçim oyunu kuramayız.

Somut oy kitlemiz İstanbul ve Trakya’da yaşayan ve sayıları 300 bin civarında Bulgaristan vatandaşı soydaş seçmenler ve Bulgaristanlı seçmen kitlesidir. Çalışmalarımız bizi yolumuzdan ayıracak önemsiz konulardan çok, önemli konular üzerinde yoğunlaşmaktır. Bütün imkânlarımızla Moskof yandaşlarının, milliyetçilerin, ırkçıların, Müslüman-Türk ve İslam düşmanlarının maskesini indirmeye, Bulgar vatandaşlığımıza göz dikip el uzatanlara hak ettikleri dersi vermektir.

Biz oylarımızı birinci turda BULTÜRK’ün kendi adayımıza, ikinci turda ise Türkiye ile iyi komşuluk, barış ve güvenlik, NATO içinde yardımlaşma, Avrupa ve Atlantik ilkelerinden ve değerlerinden yana olan adaya vereceğiz. Böylece HÖH-DPS partisinin Putin’ciliğine de gerekli dersi vermiş olacağız.

Seçim oyunumuzun ana stratejisindeki kurallar bunlardır.

***

Bu çalışmalar BULTÜRK derneğinin yakın vadeli çalışmalarını da belirliyor. Büyük bir sabırsızlıkla Cumhurbaşkanı adaylarının kayıt yaptırmasını bekliyoruz. Önem verdiğimiz konulardan biri de, seçmen kitleye yeni bir yaklaşımla dokunmaktır.

Biz her gün her saat halka dokunan bir siyasi çizgi izlemeye çalışıyoruz.

Bu çalışmalarımızda tesadüf yoktur, ancak olması gereken daha iyi yollar da bulunabilir. Her sabır bir umuttur inancıyla, sabırlı davranıyoruz. Tüm yöre derneklerinden HÖH konusunda “biz yanıldık ve sizi de yanıltmış olduk” düşüncesiyle özür dilenmesini ve yeni bir birlik kurulması yolunun açılmasını istedik.

Bunu yapmak isteyen her dernek ve federasyon, önce kendi vicdanının önünü süpürecek, sonra da başkalarının tozuna kirine bakacaktır.

El ele verip güç toplayabilmemiz için seçmen tüm HÖH yandaşlarından bir Özür Bildirisi bekliyor. Olay çok basittir, bugün ayağımıza takılan irili ufaklı taşları biz son 26 yılda HÖH siyasetine körü körüne taparak kendimiz döşedik ve zaman bunları söküp atma zamanıdır.

Bu olayın büyük gecikmeyle farkına varılmış olması, dernek, federasyon ve Konfederasyon yönetimlerinin kendi suçlarıdır. Özür Bildirisi bir yeni başlangıç olacaktır. Büyük büyük işler hep yeni başlangıçla olur, bunu kabul etmeliyiz.

***

Stratejik konumuz Türkiye’deki soydaşlarımıza özellikle de İstanbul ve Trakya’da oturanlara yakın olmak, onları kucaklamak, örgütlemek ve doğru hedefe yöneltmektir. Bir sivil toplum örgütü olan derneğimiz halkı bilgilendirmeyi öz ödev olarak benimsemiştir. Demokrasi ve adalet kapısının bilgi ve tecrübeyle açılabileceğine inanıyoruz.

Davamızda, şu dönem en önemli silah olarak demokratik seçimlere katılma, seçme ve seçilme hakkımızı kullanma ve Bulgaristan’ın egemen, demokratik ve adalet düzeni olan bir Cumhuriyet olarak yol almasına katkıda bulunacak. Halkın sevdiği vatandaşlarına ve devletine yararı olacak tüm vatandaşlarını 1.sınıf vatandaş kabul edecek bir devlet başkanına oy verilmesini sağlamaktır. Bunun kanıtı BULTÜRK Gazetemiz ve www.bghaber.org sitesindeki tüm yayınlarımız bu değirmene su taşımakta ve taşımaya devam edecektir.

Bizim gözlemlediğimiz stratejik gerçeklik şudur:

Bugün Müslüman-Türkler (HÖH) Hak ve Özgürlük Partisi’nden kopuyor. Deliorman, Gerlovo, Dobruva, Trakya ve Rodoplar, tüm Müslüman bölgeler parçalandı. HÖH’ten kopanlar halen bir boşluktadır. Yeni hareketlenme, oğul vermiş kovandan çıkmış bir bal arısı ailesi gibi DOSTA yöneliyor, ama bu partinin yasal tesciline erteleme taktiği ile engel yaratanlar, tuzak kurdular ve seçmenlerimizin, halkımızın DOST kanatları altında buluşmasına belki de 15 Eylüle kadar mani olmayı başaracaklardır.

Moskofcu, solcu, Putinci kanat ile Avrupa Atlantik, AB ve NATO yandaşları arasındaki tarihsel kapışmada, Müslüman Türklerin Türkiye, NATO ve AB ve ABD güvenlik ve barış siyaseti için, merkez sağ adaya oy vermesini ısrarla diretiyorlar. Ne yazık ki, bilinmeyen kesin sebepler yüzünden, Sofya Yüksek Seçim Kurulunda adayların kaydı henüz yapılmadığı için, somut isimler üzerinde duramıyoruz.  Adayları tanıtmak yeni yazımızın konusu olacaktır.

Fırsatçı değiliz amma risk almaktan da korkmuyoruz.

Timur Beyazıt’ı hazırlıksız yakalıyor Ankara meydan muharebesinden öncesi ve komutanları Efendim bu bir fırsattı bitirelim işini diyorlar. Timur “Bırakalım savaş düzenini alsın BÜYÜK DEVLET FIRSATÇI OLMAZ” İşte dünyayı yönetenlere de bu mesajımız olsun. Timur’un diğer sözü “Osmanlıya korkuyu miras bırakmayacağım” diyor. İşte bu gün bizler korkuyla yaşamaya devam ediyoruz.

Bulgaristan Müslümanlarının ve tüm soydaşların birinci turda kendi adayımıza oy vermesi bir ihtiyaca cevap vermektir. Biz bu oyunu kurup kampanyamızı başlatırken, 5 yıl önce Sali Şaban’ı BULTÜRK Bulgaristan Devlet Başkanı adayı olarak yükseltirken de, ilk ikiden biri olup, ikinci tura giremeyeceğini, Bulgar toplumunun bir Türk devlet başkanını kucaklamaya henüz hazır olmadığını, Bulgar demokrasisinin henüz böyle bir köklü değişikliğe olgunlaşmadığını biliyorduk. Buna rağmen, Bulgaristan’da ilk Türk devlet Başkanı adayını yükselttik ve büyük başarı elde ettik. Halk bizim kararlılığımızı ve cesaretimizi alkışladı.

Bu bir risk miydi? Hayır.

Yüreğimizdeki inanç şuydu: El elden üstün değildir, el ele verince doğar üstünlük. Bu oldu. Şimdiki seçimlerde çok daha kararlı ve daha büyük riskleri aşmaya hazırız.

***

Risk alma kabiliyeti. Bu, halkını seven ve hedef güden tüm liderlerde olan bir şeydir.  Bu hareketlerimiz BULTÜRK’ü tüm diğer göçmen derneklerinden ayıran özelliktir.

Ne demek istediğimiz şu örnekleri vermek istiyorum:

Limanda duran bir gemi bütün tehlikelerden uzaktır. Bal-Göç gibi göçmen derneklerinin özünü belirleyen, geldikleri bulundukları limanda, sırtını devlete dayamış, HÖH ihanetçilerine de gülümseyerek duruma hâkim olma huzurudur. Bu geminin kaptanı gibi, benzer dernek başkanları da kendilerini güvende hissederler. Yiyip içip eğlenirken, menfaatleri torbada kekliktir.

Buna karşılık açık denizlere ve okyanuslara açılan, Bulgaristan devlet başkanı seçimlerine kendi adayını çıkarak BULTÜRK gibi bir derneğin, fırtınaya yakalanma, başka bir gemiyle çarpışma, alabora olma gibi birçok tehlikelerle karşılaşma ihtimali vardır.

Fakat sadece bu riskleri göze alabilen gemiler hedeflerine varabilirler. Aday çıkarmayan bir parti, bir dernek hedefine ulaşamaz. HÖH ve Bal Göç bugüne kadar Cumhurbaşkanı adayı çıkarmamıştır. Aday olmayınca seçmen kimi seçsin. Bu halkı oyalamak değil de nedir.

Ekim 2011’de ve 5 yıl sonra bir daha G. Pırvanov için Müslüman Türklerden oy isteyen HÖH-haini A.Doğan, aslında seçmenlerimizi Moskova çizmesi altında ezdirmiştir. Hala bunu göremeyen var mı?

Biz, bu seçimde yükselteceğimiz adayımızın da son hedefe ulaşamayacağını, birinci turda Bulgaristan devlet başkanı olamayacağını biliyoruz. 2011’de 23 adaydan 9.sırada tamamladık, bu seçimde 3-4.sıraya gelmek ve gelecekte Devlet Başkanlığında bir Müslüman-Türk Devlet Başkanı olacağına halkımızı inandırmak. Bizler bu dünyaya gelmemizin amacı hayatımızda insanlarımıza toplumumuzun çıkarları doğrultusunda varlığımızı ortaya koymaktır. Bu nedenle de Bulgaristan’da insanlarımızı uyandırmak ve bunun için bu seçimlere kendi adayımızla girmek istiyoruz. Gençlerimizin bu devlette 1.sınıf vatandaş olduklarını hissetmelerini sağlamak istiyoruz. Bu seçimlerde de ikinci turda yeni başkandan belirli istekler öne sürme hakkı elde etmiş olacağız.

Bu bir mücadeledir. Keyifli ve rahat bir iş değildir, fakat onur verici ve yüreklendiricidir. Biz bu işte titiz, tedbirli ve dikkatliyiz.

Adaylarımızı artık belirledik. Onların gözleri de bizim baktığımız yöne bakıyor. Tehlikelerle boğuşarak, ter dökerek gidecekleri yönü ve yolu biliyorlar. Bu halkımızın Türk kimliğini pekiştirme, demokratik ve adil, hepimizin eşit olacağı, ayrım yapılmayan, kardeşliği üstün olan bir düzen için “Tam gaz ileri” giderken öncülük etme gerekeceğini de biliyorlar.

Bu dava yolunda biz korkulu rüya görmüyoruz, falcıya da gitmedik. Risk almaktan korkmuyoruz. Makam ve mevki kaybetmekten de korkmuyoruz. Gözde büyütülecek bir durum yok. Biz yasal haklarımızı kullanıyoruz. Seçme ve seçilme hakkımız kutsalımızdır.

Liderlerin oyun kurarken karşılaştıkları problemleri anlatırken, “Damada süren, tavlada vuran kazanır” deriz. Tehlikeyi göze alamayanlar bu denizi geçemez, oyun da kazanamaz. Biz okyanuslara açılıyoruz, gelen varsa buyursunlar.

Oyun kurarken teşebbüsçülük ruhu güçlü olan lider başarılı olur deriz. En önemlisi toplumu için kendisini feda edebilecek kişilere ihtiyaç var diyoruz. Kitle hedefe en kısa ve en faydalı yol hangisi ise ona yönelir. Oyun kuran denize çıkmak için orman kesen değil, neresinin ve nasıl kesileceğini gösterebilendir. Maksim Gorki’nin bataklıkta yol arayan toprak kölelerine yüreğini yakıp aydın yol gösterişini anımsayın! Bu sözlerin anlamında biz Bulgaristanlı kardeşlerimize ya yol göstereceğiz ya yeni yol bulacağız büyük gerçeği vardır. Burada önemli olan bizim kendimizi diğerlerinden üstün görmemiz değil, hata yapmayacağımıza da inanmıyoruz, önemli olan hatalarımızdan ders alıp, hataları bir daha yapmamaya çalışmamızdır. “Özür dileyin!” El ele verip birlikte ilerleyelim çağrısı bu gerçeğe dayanıyor.

Bu ortak oyun kuruculuğumuzun başlangıcı olacaktır.

***

Bunu yap(a)mayanlar korkak ve iradesiz olarak tarihe geçecektir.

Çünkü ancak tembel, korkak, iradesiz ve tereddütlü gibi huyları olanlar “özür dilemez” ve risk almaktan hoşlanmazlar, daima devlet gölgesinde ve güvende olmayı tercih ederler. Artık devletten bir şeyler beklemekten se kendimiz devlet olmalıyız, bunun için Halka Hizmet Hakka Hizmettir değişiyle mücadeleye devam. Bu işlerde bilgili ve deneyimli olanlara danışmanın da büyük faydası vardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, Ekim’de yapılacak Bulgar Devlet Başkanı seçiminden önce bir forumda buluşmamız da yararlı olabilir. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir toplantı düzenlemeyi düşünüyoruz.

Bin yılın düşünürü Mevlana “Rüzgârlar her zaman gemilerin istediği istikamette esmezler!” derken, tam da birlik kurulmasını, birlikten güç doğduğunu ve oluşan büyük güçle geminin istenen yöne götürülebileceğini kastetmiştir. İleriyi ve sonu düşünmeyen artından sürüklediği kitleyi yakabilir.

Hedefi olmayan bir gemiye hiçbir rüzgarın faydası olmaz.

***

Bizim Müslüman Türkleri beliren boşluktan kurtarıp kanatlandırarak istediğim yöne toplumumuzun çıkarları doğrultusunda yönlendirebilmemiz için uzun süreli MEGA projeler üretmemiz gerekir. Bu tasarımların bir ayağı Türkiye’de bir ayağı Bulgaristan’da üçüncü ayağı da Batı’da olmalıdır. Türkiye’de çalışan bir emekçinin yazgısı gibi bizim kaderimiz de garantili ve güvende olmalıdır. Emekçi halkı aynı emel altında birleştirecek güç ortak üretimlerdir. Biz, BULTÜRK olarak bu projelerin Trakya’yı, Deliormanı ve Rodopları kapsamasında hevesliyiz ve birleşmeye hazırız, biz yola çıktık bizimle birlikte yola devam diyenler buyursunlar. Üstün akıl oluşturmadan başarıya ulaşılamaz, işte gelin bu üstün aklı birlikte oluşturalım ve hedefe doğru birlikte yürüyelim.

Bizler ofise kapanmış kara kara düşünenlerden değiliz.

Bizler seçim oyununu kuruyoruz.  130 yıl ezilmiş, horlanmış kendi kabuğuna çekilmiş halkı ayağı kaldırmaya çalışıyoruz. Bu halkımızı doğru bilgilendirip doğru yönlendirmeye ve birlik sağlamaya çalışıyoruz. Bu birliğin bir merkez oluşturulmasından geçtiğini bir federasyon altında toplanmamızı da yıllardır konuşuyor ve yineliyoruz. Gösterdiğimiz sabırdan umut doğduğuna inanıyoruz.

Vatanımızdan kovulmuş olmak bizim kaderimiz olamaz. Biz Türkiye’deki yaşamaya alıştık ama çektiğimiz çileleri, zulmü, dertlerimizi ve acılarımızı asla unutamadık ve unutturmamalıyız. Vatanımız üzerinde dolaşan kara bulutlar dağılmadıkça bizim burada derdimiz bitmez. Çünkü bizim yarımız orada dedelerimizi oralara bıraktık ve onları sahipsiz bırakamayız.

Susamayız!

Susarsak yeni kötülükler yine bizi bulur.

Seçimlere hepimiz katılacağız.

İsteseler de istemeseler de sandıkta mutlaka buluşacağız ve birleşeceğiz.

Bizim büyüklüğümüz bu defa da seçim sandıklarına sığmayacak ve deprem yaratacaktır. İstanbul’dan Bulgaristan’a, Avrupa ya selamlar, sadece seçim öncelerinde değil her zaman buluşmak ve birlikte hareket etmek umuduyla, Saygılarımızla,

Reklamlar