Şuralarda 10-15 yıldır hangi bir gün ise,hangi günün birinde kitaplar aleminde nezih bir gezi düşse gönlüme,yolum alır başını, Türkiye Cumhuriyeti’nde,Bulgaristan ve Bulgaristan Türkleri üzerine en çok kitap yazan, 21 Eylül 2015’de yüz yaşını kucaklayan bizim Deliormanlıya götürür beni…
Haberli habersiz Avcılar Öğretmenler Sitesi’ndeki dairesinin kapısını çalar,ayağım henüz eşikte, ufak tefek bir isabetsizlik veya rahatsızlık diye bir özür dileme ısrarımı bile dile getirmeye müsaade buyurmayan araştırmacı yazar,kütüphaneci,dokümantalist,çevirmen,emekli derleme müdürü Mehmet Türker Acaroğlu, o daima titrek,ama insana cesaret,özgüven aşılayan babacan sesiyle:
– Ne münasebet?! – der…Ben bu uzun, uzunca ömrümde,çalışma hayatımda öğle uykusu,dirsek sefası gibi bir şeyler bilmem…Daktilomun sonsuz tik takları dinlendirir,huzurlu kılar,mutlu eder beni…Genç nesillere bir kültür mirası bırakmaktır arzum.
Dört yabancı dil (Bulgarca,Ruşça,Fransızca,Macarca) bilen, kutsal irfan iklimimizin birçok alanında ilklere imza atan bir dava adamı, araştırmalar,incelemeler,kaynakçalar antolojiler,sözlükler bağlamında yüz yıllık ömrüne yüz kitap sığdırmış bir Türkçe sevdalısı.
Emektar daktilosuna şerit bulamayan Acaroğlu,1935’lerden bugünlere, 2015’lere kadar 80 yıldır bir yaratıcılık serüveninde azı çoğu, eğrisi doğrusu ile 25,000 bin sayfayı bulan eserlerine vücut vermiş,göz nuru,el emeği, düşünce yağmuru bahşetmiş. Sadece kitap tanıtımı köşe yazıları 900 küsür…Emektar daktilosunun aşınmış klavye tuşlarına 100 milyonu aşan vuruşları ile herhalde bir dünya rekortmeni.Yani 100 milyon harf yazmış.
“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum”demiş Hz.Ali ve buralardan ötesini sizler düşünün artık kim kimlerin kölesi olabileceğini ve beni de çok düşündürmüştür bu sırrı gizemli enerjik üretkenlik de:
– Bizim oraların havasındandır, diyor Mehmet ağabey….Bizim Deliorman’ın mancar yeşilindendir,diyor…Deliorman’ın delice havasından,ömre ömür katan,sağlık saçan nefsinden gelir, diyor gülümseyerek içten içe.
Ve bir muhabbet başlıyor Deliorman,Teleorman diye diye…Demir Baba Tekkesi ve serhat sınırlarını koruyan göğsü kıllı,demir pençeli pehlivanlar… Türkler’in 2000 bin yıldır doğu- batı ekseninde yeşilin bol ve sineğin olmadığı bölgelere doğru hayvan sürüleriyle göçleri ve Hunlar,Avarlar,Peçenekler,Bulgarlar,Macarlar,Türkler…Tuna Vilayeti Valisi Mithat Paşa’nın at yetiştirme çiftliğini havası nefis Deliorman’a yerleştirmesi; İvan Vazov’un Deliorman hikayeleri ve “Türk gibi güçlü” dedirten Koca Yusuflar,Kara Ahmetler,Hergeleciler,Hasan İsaevler gibi adlı şanlı pehlivanlar diyarı…
– İşte böyle anlı şanlı diyarları anlatmak için çok geniş bir kültürel birikimi olmalı bir araştırmacı yazarın,diyor Mehmet Türker Acaroğlu…Ve okumalı,uykuları bölerek okumalı diyor…
Şair Melih Cevdet Anday’ın dediği gibi:
“Uyumayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketin hali
Düzelmeden dünyanın hali”
Dünyanın hali ve memleketlerin halleri hep daha düzelemediği için, Bulgaristan’da Müslüman azınlıklara uygulanan soykırıma baş kaldırıp,1300 yıl Bulgaristan Devleti kuruluşunun altın madalya ödülünü reddederek insan haklarını savunur duruşuyla, emektar daktilosunun klavye tuşlarına yorulmaksızın vuruşlarıyla yaşına rağmen devingenliği ile bir çalışkanlık abidesi olarak, eserler yaratma azminde edebiyatımızın Ahmet Mithat Efendi’si ile boy ölçüşen bir Mehmet Türker Acaroğlu
Bulgaristan Türklerinin de bir gurur kaynağıdır.
Sadece bu değil…Bulgaristan’ın Deliorman bölgesinin Razgrad (Hezergrad) şehrinde 1922’lerde başlayan o bilgi edinme,öğrenme,yetişme süreci,sanki vatan şairi Namık Kemal’in :
“Yüksel ki yerin bu yer değildir
Dünyaya geliş hüner değildir.”
dizelerine sarılarak, Sofya’da gazeteciliği,Balıkesir ve Adana Öğretmen Okulları,Ankara Üniversitesi,Paris Sorbonne Üniversitesi diyerek 1957’lerde tamamlanacak.Tamı tamına 35 yıl meslekte (öğretmen,kütüphaneci,derleme müdürü) ,araştırma,inceleme, çevri ve kaynakça eserleri yaratmakta, eğitim öğretimden de vazgeçmeyerek,her şey ele ele yürüyecek.
Çünkü araştırmacı yazar M.T.Acaroğlu,Atatürk’ü Balıkesir Öğretmen Okulu’nda yakından görmüş ve Ata’nın:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür.”
sözlerini kendine kılavuz kabul edip, çevrisini yaptığı Grigoriy Petrofun “Ak Zambaklar Ülkesinde” kitabın ön sözünde belirttiği gibi:
– Ünlü Fin filozofu Şnelman’ın Fin gençliğine söylediklerini, biz Türkiye’ye uygulayarak diyebiliriz ki,Türkiye’nin top peşinde koşan gençlere gereksinimi yokur.Bizim Türk halkının ekonomik,toplumsal,düşünsel,ahlaksal yaşayışını kaldıracak güçlü delikanlılara gereksinimiz var,diyor.
İşte Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip Türkiye Cumhuriyeti gençlerinin güçlü, vatana ,millete yararlı birer delikanlı
olabilmeleri içindir 100 yaşındaki Mehmet Türker Acaroğlu’nun emektar daktilosunun geceli gündüzlü tik takları ve bu tik taklar korosunda:
– Baş yapıtım “Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları Kılavuzu’dur”- diyor Mehmet Türker Acaroğlu…Gelecekte anılacak isem,bu kitapla anılmak isterim…
Ve ne yazık! Ne yazık ki bizlere bu büyük eserin değerini kavrayamamışız…
Türk Tarih Kurumu Yayınları çerçevesinde 2006 yılında yayınlanan 1076 sayfalık bu eser, Fransız bilim adamı Albert Sorel’in:
“Dünyada keşfedilmemiş daha iki bilinmeyen var.Bunlardan biri coğrafyada kutup, öteki de tarih içinde Türklük.”
sözlerini desteklercesine Bulgaristan’daki 10 000 köy,kasaba,dere, tepe,dağ,orman,nehir yol,boğaz, gibi Türkçe yer adlarını irdelemekte. Bu türde bir ilk olan bu araştırma eseri hakkında:
“Balkanlar’da Türk mirasını aramaya çalışmak abestir,çünkü Balkanlar’ın kendisi Türk mirasıdır”
diyen Bulgar araştırmacı yazar Mahya Todorova’nın gerçekleri kanıtlar sözlerine rağmen,Bulgaristan göçmenleri adına neşredilen bir dergide,adı geçen kitap, ufak tefek,ceviz kabuğunu dolduramaz eksikler dile getirilerek insafsızca eleştirilere maruz bırakılmış ve insan istemeyerek istemeyerek, şair Muhsin İlyas Subaşı’nın dizelerinde duraklayıp düşünceye dalıyor:

“Sevgiye peşrev yoktur
Hoşgörüyü terk ettik
Gerek yok sınır ötesi düşmanlara
Biz bize yettik”

Oysa Türkiye Cumhuriyeti haricinde yine bir Türklük yurdu olan Deliorman’da doğan, bir Türkçe sevdası ile farklı alanlarda 100 yaşında eserler veren ikinci bir Türk kültür insanı olan Mehmet Türker Acaroğlu sessiz sedasız kitapların sayfalarını çevirip,araştırmalarına devam ediyor. Yazı şeritlerin teminatı günden güne zorlaşan emektar daktilosunun tuşlarına vurdukça tik taklar ikinci kattaki kitaplarla dolu dairesinin balkonundan taşıp yeni bir kitabın ışık hüzmesi gibi uzaklara yayılıp duruyor.

Galip Sertel

Reklamlar