Tarih: 18 Ocak 2020
Yazan: Nedim AKIN
Konu:  Bulgaristan karıştı. İstifalar çare olmadı. Gensoru geldi.

Yaşayabilmek için solumak, yemek, içmek şart. Hayvanlar, hava kirlendiğinde, otlaklar kuruduğunda ve su kaynakları tükendiğinde yaşadıkları yerleri terk ederler. Son yıllarda derinleşen bunalım Bulgaristan devletini ve toplumu içine çekiyor.

Politikacıların, “sistemin içsel problemleri” dedikleri olaylar, “sistemin kendisi” oldu. Ağır bunalımı yaşamayan sektör yok.

2019 yılında ülkede kalabalık ve sert protestolarla hava kirliliği kınandı. “Çocuklarımız nefes alamıyor!”. “Boğuluyoruz!” sloganları yükseldi. Yumruk sıkıldı. Protestocular hükümet ile oligarşi arasında fark aramıyor, ikisini bir kınıyor.

Bulgar çevreciliğinin 31 yıllık geçmişi var. 1989’da Romanya’nın Gürgevo şehrindeki kimya tesislerinden gelen ve Tuna incimiz Rusçuk (Ruse) şehrinde hayatı kâbus eden ağır kokulu dumana tepkiyle başlayan, küçük çocuklu genç aileler şehri terk edince, ÇEVRECİ DİRENİŞLERİ demokratik uyanışın başlangıcı ve bir anti-totaliter aydınlar hareketi olarak güç toplamıştı.

Üçüncü Boyko Borisov’un  hükumetinde tarihi ve bugünü ırkçı düşmanlıkla dokunmuş olan, vurucu güç rolü görev VMRO – İç Makedon Devrim Örgütü hava kirliliğine hemen politik renk verdi. Odun-kömür yakan Romenleri suçlamaya çalıştı. Oysa hava kirliliği, çevre kirliliği artık Bulgar bataklığının ana sorunlarından biri olmuş ve bütün halkı içine çekiyordu. VMRO bakanlarından biri olan Çevre Bakanı Nenü Nenov görevinden alındı. Demir parmaklıklar ardına atıldı. Saçlarının bir gecede ağarması, sorunlara çözüm olmadı. Dalavere ve dolandırıcılık ağına dolaşmış kurumların ve devlet yönetiminin sorumsuzluğu bu defa iyice şakıdı.

2018’den beri Bulgaristan Termik Elektrik Santralleri ve çöp “dönüştürme” tesisleri ithal edilen “İtalyan Çöpü” yakıyor. İlk dönemde yük trenleriyle Sırbistan üzerinden gelen “Paketli Çöpler” 2020’de Varna Batı Limanı’na (Devnya Limanı) konteynerlerle yığılıyor. Tren ve yük kamyonları ile ülke içine dağıtılıyor. Paketli çöpler, Bulgaristan’a İtalyan gönderiliyor. Bazı İtalyan vatandaşları Sofya’da şirket kurmuş ve enerji ham-maddesi olarak Bulgaristan’a paketlenmiş çöp ithal ediyor. Avrupa Birliği (AB) çöplüğü haline geldik. Dumanları halkı boğuyor. Hava ve çevre kirliliği bakımından çökmüş durumdayız. Sofya, Bobov Dol, Gılıbovo, Pleven ve Varna hava kirliliğinde Avrupa birincisi. 120 köy ve kente paketli ithal çöp depolandığı açıklandı. Halen soruna çözüm bulunamıyor. Hava kirliliğinde Romenlerin suçlu olmadığı açıklandı.

Bulgaristan’da halkın gırtlağına yapışan ve sıktıkça sıkan ikinci bir problem ise bölgesel SUSUZLUKTUR. Pernik, Şumen, Botevgrad, Tırgovişte şehir ve köylerine su verilmiyor. İyi işletilmeyen, duvarları sızan, kapakları defolu, onarılmayan barajlar kurudu. Pernik şehrine içme ve sanayi suyu veren 25 milyon metre küp kapasiteli “Studena” barajı buharlaştı, kurudu. Su rejimi uygulanıyor. Gösteriler ve Çevre Bakanı Nenov’la birlikte vali ve su işleri müdürünün de tutuklanması duruma çare olmuyor. Çevre Bakanlığını VMRO- faşistleri yönetiyor. Ekonomi Bakanlığını “Ataka” kadroları yönetiyor. Faşist “yurtseverler” birbirine düşeli aralarında konuşmuyorlar. “Studena” barajı çanağından 25 milyon metre küp sudan elektrik üretilmiş ve paralar paylaşılmış, gerçekler ısrarla gizleniyor. Hiçbir kimse boyundan büyük işlerle uğraşmak istemiyor. Hakikati bilenler, Bakan Nenov’un tutuklanmasıyla sindiler,  korkudan sustular.

2018’de Bulgar vatandaşlığı, kimliği ve pasaport satışından zenginleşen ve kör sofradan kalkmak istemeyen hükümet ortağı ırkçıların “yok olduğu” iddia edilen suları paraya dönüştürdüğü belirtiliyor. 19 Kasım 2019’dan beri “su rejimi” uygulanan Pernik şehrinde su boruları değiştirme işlerine bütçeden 25 milyon leva aktarıldığı açıklandı. Bulgaristan’ın en önemli baraj ve su kaynaklarından biri olan “Studena” barajı üstüne çizgi çekildi. Bakanlar Kurulu 25 milyon leva ek yatırım yaparak “Belmaken Barajından” Sofya üzerinden Pernik şehrine su borusu uzatmayı kararlaştırdı. Fakat kurutulan barajlar bir değil iki değil 50 adet, hepsinin yerine yeni kaynak bulunabilecek mi? Oligarşinin Bulgaristan yaşam kaynaklarını kurutma yolu kesilebilecek mi? Hükumetin önerdiği her yeni çözüm soygun kepçesini büyütüyor… İşte yeni örnek:

Borisov hükumeti SU KRİZİNİ çözmek için Ocak 2020’de Su ve Kanal Holding kurdu. Bütçesine 1 000 000 000 (bir milyar) leva aktardı. Basın bu paraların da oligarşi ve mafyaya verildiğini savunuyor. 2020 itibarıyla Bulgaristan’da 50 barajın suyu çekilmiş bulunuyor. Totaliter diktatörlük yıllarında (1973-1989) ülkede toplam irili ufaklı 270 baraj kurulmuştu. 1990 yılından sonra bunlar özel sektöre, kalın enselilere, mafyaya dağıtıldı. Birçoğu balık göletti olarak kullanılırken, elektrik enerjisi üretimi için kullanılanlar kurudu.

1990 yılından sonda 300 yeni baraj inşası için izin çıktı. Bunların arasında en büyük olan Rodoplar’daki “Tsankov Kamık” barajı inşa edildi ama duvarı su tutmuyor. Çanağı boş bu barajın inşaatından DPS-dolandırıcılık şirketi şefi Ahmet Doğan’a 1 250 000 (bir milyon iki yüz elli bin) leva danışmanlık komisyonu ödendi.

Bu avanta yetmezmiş gibi ardından B. Borisov hükümeti, elektrikçi A.Doğan’a Varna Isı Elektrik Santralini tepsi içinde hediye etti. Ardından bu santrale katı yakıt sağlamak için 300 000 000 (üç yüz milyon) leva daha verdi. Sonuç: Avrupa’nın zehirli katı çöpleri Varna Batı limanına yığıldı. Bulgaristan’ı kokulu duman sardı. Bu keşmekeş politiktir.

2018 yılında sözde “yurtseverlerin” sattığı 120 bin Bulgar vatandaşlığının yıllar sonra Bulgaristan Emeklilik Kurumuna ciddi bir mali yük olacağı belirtiliyor. Halen Bulgar pasaportuyla Batı ülkelerinde yaşayan bu sahte Bulgarlar, aynı zamanda hiçbir prim ve vergi ödemeden, kesinti yapılan hiçbir gelir göstermeden, Bulgar devletinden işsizlik, sosyal yardım, doğum ve çocuk parası alma hakkı elde etmişlerdir. Kendi kişisel menfaatlerini devletin ve toplumun menfaatlerinden üstün gören VMTO- faşistleri, iktidara yerleştikten sonra, Bulgaristan’da keşmekeş ve çöküş hızlanmış bulunuyor.

Başbakan Borisov hükumeti ülkeyi bir itfaiyeci gibi yönetiyor. Yangın çıkan yere itfaiyeci yöneltiyor. Bir çöplük haline gelen ülke artık temizlenemiyor. Kuruyan barajlara su dolmuyor. Sus kalma endişesi vatandaşın ruhuna öfke topluyor. Yamalı çözümler bunalımı derinleştiriyor.

Bu gibi durumlarda hayvanlar kuruyup kavrulan otlakları terk ediyor. Göçüyorlar. Bulgaristan vatandaşlarının yarısı da ülkeyi terk etti. Onlar Bulgaristan vatandaşları olduklarını unutmuyorlar. Dönüp dış ülkelerde doğan çocuklarını Bulgaristan vatandaşı yapıyorlar. Avrupa Birliği vatandaşı kimliğiyle kayıt yaptırıp kimlik alıyorlar. Türkiye’deki kardeşlerimizin de Türkiye Cumhuriyetinde doğan her çocuğu dedesinin köyüne kaydettirme hareketi başlatmış olması yeni bir bilinçlenme dalgasıdır. Vatanda kalanların sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için yılda 1 milyar Avro yardım gönderiyorlar. Bulgaristan’da hayatı yaşatanlar gurbetçilerimiz, T.C.deki soydaşlarımızdır. Bu gelişmenin daha iyi örgütlenme ve yönlendirme zamanı gelmiştir. Kim olduğumuzu asla unutmamamız gerekiyor. BULTÜRK Genel Başkanımız Rafet Ulutürk’ün BULGARİSTAN TÜRKLERİ KİMLİK MÜCADELESİ eseri 2. Baskı yaptı. Tarihimizi öğrenelim lütfen.

Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Hava Kirliği ile Su Krizini esas alarak Başbakan Borisov hükumetine 16 Ocak 2020’de yeni bir gensoru verdi.   Hükumetin istifasını istedi. Halk ve Özgürlükler Hareketi (DPS) gensoruyu destekliyor. BSP ile DPS’nin hükumeti devirebilmesi için mecliste 121 oya ihtiyacı var. “İrade” (Volya) partisi ile bağımsız milletvekillerinin gensoruyu desteklemesi sonucu 124 oyluk bir çoğunluk oluşuyor. GERB partinin içi de kaynıyor, rüşvetçilik, dalavere ve dolandırıcılık devlet kurumlarını felce uğratınca bataklığın devleti içine çekişi parti içi tepkiyi körükledi.  Hükumet ortağı sözde “yurtseverler” artık tamamen parçalandı. Hükumeti “Ataka” farklı, NDSV başka ve VMRO da yüzde yüz kişisel çıkarlarla desteklemeye devam ediyorlar.

Bulgaristan’ın son yıllardaki görünümünü şöyle açıklayabilirim.

Genç kızların köyleri terk etmesi, ardından erkekleri de şehirlere çekti. Köylerde kalanlar kuralsız bir hayat törpülüyor. Borisov hükumeti AB’den tarımsal kalkınma için gelen paraları ancak büyük toprak sahiplerine verdi. DPS bu politikayı destekledi.  Fakirler yoksul ve sefil kaldı ve sürünmeyi kabul etti. Fakat sürünenler de nefes almak ve su içmek zorunda. Yeni bunalımın adı keşmekeştir. Bulgaristan keşmekeşi böyle anlatılabilir. Yeni konu: GENSORU.

Paylaşınız.

Okuyanlara ve paylaşanlara teşekkürler.

Reklamlar